Sıradaki büyük yeniliği öngörmek

Antik Yunan’da insanlar, gelecekten haber almak için Delphi’ye giderdi.

18.02.2016 11:47:430
Paylaş Tweet Paylaş
Sıradaki büyük yeniliği öngörmek
Apollo Tapınağı’ndaki Pythialı rahibeler, örneğin savaşların sonuçlarıyla ilgili olarak çeşitli kehanetlerde bulunurdu. Bu öngörülere ilahi vahiylerce varılmazdı, çoğu muhtemelen sunağın altındaki topraktaki bir çatlaktan sızarak dışarıya çıkan etilen gazının eseriydi ve bu gaz Pythia’nın kahinlerinin kendilerinden geçerek transa girmelerine neden oluyordu. Günümüzde geleceği öngörmek isteyen insanların artık kehanetlere ihtiyacı yok. Araştırmacıların alet kutuları şimdi müşteriler veya uzmanlarla yapılan anketlerden gelecek trendleri tahmin edebilen yöntemlerle dolu. Yaygın süreçlerden biri de mevcut şirket faaliyetlerinin ve teknolojilerinin gelecekte ne olacaklarını tahmin ederek “ileriye sarmak” anlamına gelen yol haritası çıkarmaktır. Diğer bir popüler yöntem ise gelecekteki teknolojik, sosyal ve politik gelişmeleri varsayarak sonra bu gibi senaryoların gerçekleşmesi için bugünden geliştirilmeleri gereken teknolojiler hakkında gelecek senaryoları ve tavsiyeleri geliştirmek olan senaryoculuktur. Bu yönteme ise gelecekten “geriye sarmak” denilir. Eğer bu iki yöntem birleştirilebilirse alınacak sonuçlar çok daha doğru olabilir. 
Bir iş bağlamının içine teknolojik eğilimleri katmak 
Yeni binyıla girerken Siemens Kurumsal Teknolojiler’deki (CT) araştırmacılar tarafından geliştirilen işte tam da böylesi bir fikirler kombinasyonuydu. Hedefleri bir iş bağlamının içine teknolojik eğilimleri yerleştirmekti, yani CT’deki araştırmacılar ve geliştirmeciler ile bu şirketin iş birimlerindeki araştırma bölümlerinin Siemens’in kurumsal geliştirmesine nasıl katkıda bulunabileceklerini ortaya çıkarmaktı. Bu ekip, kendi amacı doğrultusunda mesleklerinde en iyilerin arasında yer alan bir yöntem keşfetmişti: Gelecek Trendler (PoF). Bu yöntemin kilit geliştiricisi olan Münih’teki CT’den Dr. Heinrich Stuckenschneider, “PoF bugün çok iyi bilinen bir marka” diyor. Siemens çalışanları tarafından kullanılan “PoF” kısaltmasının artık günümüzde çok sayıda hayranı ve taklitçisi var. Hatta Samsung ve Hyundai gibi şirketler PoF yöntem bilgisini öğrenmeleri için kendi öngörü uzmanlarını Münih’e göndermişti. Dünyanın dört bir yanındaki diğer şirketler ve organizasyonlar halen kendi meslektaşlarıyla ortak PoF’lar yaratmak için Siemens’e yaklaşıyor. Stuckenschneider’a ne zaman PoF’un başarısının sırrı sorulsa, hep aynı cevabı veriyor: “Bu şirketteki iş birimleri arasındaki sıcak yardımlaşma.” Diğer gelecek bilimcileri, üzerinde mutabakata varacakları tahminlerde bulunabilmek için tek başlarına kitaplara dalar ve dışarıdan uzmanlarla mülakatlar yapar. Siemens iş birimleri ise aksine en başından beri daima PoF öngörülerini formüle etmekle meşguldü. CT’deki PoF ekibini yöneten Dr. Falk Wottawah, “Biz Siemens Sektörler’deki müşterilerimizi kendimizle birlikte geleceğe doğru bir seyahate çıkarırız. Burada bizim Kuzey Yıldızı’mız PoF süreci çerçevesinde geliştirilen net hedef senaryodur” diyor. Şayet alınacak sonuçların kabul edilmesi ve verilen tavsiyelere uyulması isteniyorsa bu süreç kaçınılmazdır. Bu nedenle Siemens’te sadece bir bölüm veya bir sektör tarafından talep edilmesi durumunda PoF’lar yaratılır. 2002/2003 yıllarında yönetim kurulunun talebi üzerine Siemens’in çalışma alanlarıyla ilgili ilk PoF’lar geliştirilmişti. Bundan sonra onların başarıları büyük bir hızla ağızdan ağza yayıldı ve izleyen yıllarda bina teknolojileri, endüstriyel otomasyon, enerji nakli ve aydınlatma işlerine yönelik PoF’lar geliştirildi. Bununla birlikte bir PoF süreci asla aceleye getirilemez. Siemens CT’deki uzmanların yeni bir temayla ilgilenebilmeleri için en az altı aya ihtiyaçları vardır. Onlar sıklıkla 200’den fazla mülakat yapar, aldıkları sonuçları derler ve herkesin katıldığı birkaç yuvarlak masa toplantısında tartışırlar. Wottawah, “Üzerinde bir mutabakata varmak zaman alır” diyor. Onun ekibi bir yılda yaklaşık üç PoF yaratıyor. “Bizim için bu iş asla sıkıcı olmaz” diye ekliyor. Bu yöntem kendi başarısını aynı zamanda parlak bir fikre de borçludur: PoF sadece tescilli bir marka değildi, aynı zamanda kendi adına uygun yaşamak anlamına geliyordu. İşin en başından beri grafik sanatçıları PoF’u gerçek resimlere dönüştürdü. Bu yöntemin doğuşuna aynı isimde bir dergi de eşlik etmişti. ~Dünya gelecekte nasıl görünüyor olacak?
Geleceği öngörmenin bir yöntemi olarak PoF, on veya daha fazla yıl sonra dünyanın neye benzeyeceğini gösteriyor. Dolayıs��yla 2002/2003’te varılan ve Gelecek Trendler’de anlatılan sonuçların sınanması için 2013 yılı iyi bir tarihtir. Yüzünde bir parça gurur bir parça da mütevazılık ifadesiyle Stuckenschneider, “O zamanlar yaratılan senaryolar çok iyiydi” diyor. Ve gerçekten de on yıl öncesinde enerji ve endüstri sektörleri için formüle edilen PoF tezlerinin çoğunun doğru öngörüldüğü ortaya çıkmıştı. Örneğin: 3 Kömürle çalışan enerji santralleri daha temiz olmalı. 3 Enerji santralleri çok daha esnek çalıştırılabilmeli. 3 Enerji karışımında gaz türbinleri önemli bir yer tutmaya devam edecek. 3 Yenilenebilir enerji kaynakları sübvansiyonlar olmaksızın bile rekabetçi olabilecek. 3 Merkezi olmayan dağıtık elektrik üreticileri, sanal enerji tesislerinde bir araya toplanacak. 3 Ürünler ve fabrikalar dijital olarak planlanacak. 3 Global yardımlaşma ve pazara daha hızlı giriş için kilit teknoloji dijital mühendisliği olacak. 3 Ürünler tek tek yapılandırılıp farklı özelliklere sahip olacak. 3 Eğitimin yanı sıra araştırma ve geliştirme de giderek daha fazla sanal dünyalarda yapılıyor olacak. Bazıları diğerlerinden çok daha erken gerçekleşmiş ve bazıları hafifçe şekil değiştirmiş olsa da bu tezlerin ve diğerlerinin kesinlikle doğru öngörüler olduğu ortaya çıktı. Özellikle de “Mühendislik 2010+” endüstri senaryosunda yapılan tahminler, kesinlikle çok doğru çıkmıştı. Hesaplamalara istikrarlı bir çerçeve sunan öngörülebilir teknik trendlere dayanıyorlardı. Burada en önemli iki trend ise mikroçiplerin işlemci hızının ve depolama yoğunluğunun sabit bir hızda artacağını söyleyen Moore Kanunu ile dijitalleşmenin pek çok alanda artacağı öngörüsüdür. ~İş faaliyetlerini değiştiren senaryolar
Bu şirketin iş faaliyetleri üzerinde adamakıllı etkileri olan çok az sayıda PoF öngörüsü bulunmaktadır. Bunlardan biri de yenilenebilir enerjilerde bir patlama yaşanacağı yönündeki öngörüydü. Bu yüzden Siemens, Danimarkalı Bonus Energy adındaki şirketi satın almış ve izleyen yıllarda kendi rüzgar enerjisi işini büyük bir başarıyla büyütmüştü. 2006 yılına gelindiğinde ise enerji sektöründe daha çok sayıda kilit değişikliğin yaşanacağı ortaya çıkmıştı. Burada sıcak gündem maddelerinden biri de akıllı şebeke konseptidir ve bu sayede İtalya piyasaya büyük ölçekte akıllı elektrik sayaçları sürmüştü. Siemens’in enerji sektöründe baş teknolojist olan Prof. Michael Weinhold, “Biz elektrik piyasasında müthiş değişiklikler olacağını fark etmiştik” diyor. Enerji nakli ve dağıtımı bölümünün yönetimi, 2006 yılında CT’ye kendine ait bir PoF geliştirilmesi siparişini vermişti. O dönemde CT, dünyanın dört bir köşesindeki bilim insanları, şirketler ve düzenleyicilerle 100’den fazla mülakat yapmıştı; onlardan bazıları iki saate yakın sürmüştü. Bu mülakatlardan bazılarını bizzat kendisi yapan Weinhold, “Biz onlara hiçbir önyargıya sahip olmayan ucu açık sorular sormuş ve sonra sadece onları dinlemeye başlamıştık” diyor. Bu yaklaşım sayesinde ortaya fevkalade tutarlı bir PoF çıkmıştı. Dağıtık enerji üretimi, müşterilerde sürdürülebilirliğe karşı artan farkındalık ve yenilenebilir enerji kaynaklarında hızlı büyüme, bunların hepsi de gerçekleşti ve hatta bazı vakalarda beklendiğinden bile erken gerçekleşti. Ancak Weinhold elektrikli araba akülerinin akıllı elektrik şebekeleri için birer tampon görevi göreceği teziyle ilgili fikrini değiştirdi. “Bugün artık buna inanmıyorum” diye itiraf ediyor. Çünkü yerleşik elektrik depolama birimleri, yük yönetimi ve binaların ısıtılması ve soğutulmasına yönelik termal depolama üniteleri gibi ortaya yeni alternatifler çıkmıştı. Her ne kadar ayrıntıları hakkında kimse herhangi bir öngörüde bulunamıyorsa da sonuçları bölgeden bölgeye ciddi farklılıklar gösteren bir başka PoF bulgusunun da son derece doğru olduğu anlaşılmıştı. Aslında bunu görmek için insanın Avrupa’daki yenilenebilirlere olan adanmışlıkla ABD’deki kaya gazı çıkarımındaki patlamayı kıyaslaması gerekir.
Koşullar değiştikçe senaryoları düzeltmek
2006 enerji arzı PoF’u aynı zamanda geleceğin fotoğrafı bir kez çekildikten sonra onun artık değiştirilemez kutsal bir gerçeklik olmadığı gerçeğinin de altını çiziyor. Belirli hedeflere yönelik net bir eğilim var, ancak bu senaryonun koşullar değiştikçe ona göre yeniden düzeltilmesi gerekir. Bu kesinlikle çok gereklidir, örneğin 11 Eylül 2001 (güvenlik trendlerindeki adamakıllı etkileri) ve Fukushima’dan (nükleer enerjiye yönelik çarpıcı etkileri) sonra toplumun yaptığına benzer kendine yeni öncelikler belirlemesi gibi. Bir başka örnek de BT’ye aşırı bağımlı endüstriler hakkındaki söylemlerin sıklıkla yeniden gözden geçirilmesi gerektiği gerçeğidir. Büyük veriler, sosyal ağlar ve mobil uygulamalar (apps) gibi trendler, enerji, trafik ve endüstriyel altyapılarla birlikte günlük yaşamın pek çok alanında gözden kaçırılmaması gereken devrimler yaratıyor. Weinhold enerji alanında belirli bir noktaya gelindiğinde teknolojilerden çok piyasa mekanizmalarına odaklanan yeni bir PoF’un yaratılmasının kaçınılmaz olduğunu düşünüyor. Çünkü Yenilenebilir Enerji Kaynakları Yasası gibilerini etkileyen yasa değişikliklerinin bir teknolojinin başarısı veya başarısızlığı üzerinde çok ciddi etkileri olabiliyor. Burada şurası çok net ki bir teknolojinin teknik fizibilitesi ve ekonomik kullanışlılığının yanı sıra sosyal eğilimler ve siyasi kararlar da önemli bir rol oynuyor. Ancak bu sonuncu etkilerin öngörülmeleri bir hayli zor. Bugün çok sayıda Siemens iş biriminde stratejik öneme sahip teknolojik ve işle ilgili kararları artık sıklıkla PoF yaklaşımı belirliyor. O aynı zamanda enteresan tartışmaların önünü açan senaryoların tasvir edici resimleri sayesinde müşteriler ve ortaklarla olan ilişkileri de geliştiriyor. Bu yaklaşım ayrıca stratejik iş planlamasına senaryo yaklaşımının uygulanmasının öncülerinden biri olan Royal Dutch Shell gibi şirketler için de ilham kaynağı oluyor. Shell sırf PoF yöntemi hakkında iyi şeyler duyduğu ve kendi yaklaşımına faydalı girdiler sağlayabileceğini ümit ettiği için Siemens’le yakınlık kurdu. “Biz Shell’de molekülleri hareket ettiririz, siz ise Siemens’te elektronları hareket ettirirsiniz” gözlemi sayesinde her iki ortağın da geleceğin temiz enerjisinin nasıl sağlanacağını araştırdıkları ortak bir PoF yaratıldı.
Hedef: İnsanları bir araya getirmek
Siemens’in bina teknolojilerinde inovasyon müdürü olan Wofgang Hass’a göre, PoF sürecinin en büyük başarısı muhtemelen onun insanları bir araya getirebilme yeteneğidir. Kendisi beş yıl önce CT’den ekibiyle meslektaşlarıyla birlikte yürüttüğü bir PoF projesinde mesela Suudi Arabistan ve Dubai’den bile müşterilerle kolaylıkla beraber oturup tartışabildiklerini söylüyor. O günleri, “Onların PoF’un resimlerini gördükten sonra bizimle konuştukları şeylerin muhteviyatı inanılmazdı” diyerek hatırlıyor. Mesela onlar, bize 830 metreyle dünyanın en yüksek binası olan Burj Khalifa’nın inşasında ve inşaat malzemelerinin şantiye alanına gönderilmeden önce RFID çiplerle etiketlenmelerinde yüzleştikleri organizasyonel ve lojistik zorlukları anlatmıştı. Hass, “Biz bu şekilde gerçek PoF tezlerinden çok daha heyecan verici şeyler olduğunu öğrenmiştik” diyor. Siemens Endüstri, 2010 yılında bir PoF aracılığıyla şaşırtıcı bir gerçeği keşfetmişti. PoF’ların bulgularından birinde geri kazanımın Siemens açısından çok daha önem kazanacağından bahsediliyordu. Siemens Endüstri’de ileri geliştirmeler bölümünün başkanı Robert Lock’a göre keşfedilen bulgu sayesinde, bu bölüm geri kazanımda hangi şirketlerin kilit rol oynadıklarını kavrayabilmişti. Ardından olağanüstü hayret verici bir sonuca varmışlardı. Geri kazanım endüstrisinde global piyasa lideri aslında Siemens’ten başkası değildi. Lock, “Biz o güne kadar bunun farkında bile değildik” diye itiraf ediyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz