Payas, kültür turizmi meraklılarına çok şey vaat ediyor.
Türkiye'nin en büyük kervansarayı, dünyanın meyve veren en yaşlı zeytin ağacı, Mimar Sinan *ın nadide eserlerinden Sokollıı Mehmet Paşa Külliyesi Haçlılardan Mustafa Kemal'e uzanan hikayesiyle Payas Kalesi ziyaretçilerini bekliyor. Tarih boyunca pek çok medeniyet ve devlete ev sahipliği yapan Payas, Yanız Sultan Selini zamanında Osmanlı topraklarına katıldı, Osmanlı, hâkimiyet kurduğu her toprakla olduğu gibi. Payasla da önceki medeniyet ve devletlerin mirasım sahiplenerek, bozmadan, tekrar inşa etmek suretiyle, yakıtlı, Bu duruma en güzel örnekler; Sokollu Mehmet Paşa Külliyesi, Payss Kalesi. Cin Kule ve ipek Yolu Köprüsüdür 1565-1577 tarihleri arasında inşa edilmiş bu eserler, Payas'ııı bölgede seçfcin bir konuma gelmesini, kültürel, ekonomik ve askerî bakımdan bir 'altın çağ' yalamasını sağladı. Buharlı gemilerin kullanılmaya başladığı döneme kadar, Sürre Alayları'nın ve Hicaz'a giden hacıların kullandığı güzergâh olası Payas'ııı iskelesi ve tersanesi de, deniz ticareti ve askeri güç açısından beldeye ayrı btr önem kazandırdı. Payas ayrıca, ipek Yolu ve Halep 'e giden malların Kıbrıs ve Akdeniz ülkelerine sevk edildiği bir limandı.
SOKOLLU MEHMET PAŞA KÜLLİYESİ
1574 yılında, devrin kudretli sadrazütnı Sokollu Mehmet Paşa tarafından mimar başı Mimar Sinan'a yaptırıldı. İstanbul-Halep-Şam-Hîcaz Yolu üzerinde, Hac ve ipek Yolu kervanlarının kesiştiği noktada yer alan bir menzil külliyesi olarak inşa edildi. Türk-İslam mimarisinin en güzel ve en güzide eserlerinden biri olan külIiyenin inşa tarihi, Mimar Sinan'ın "Ustalık eserim" dediği Edirne'deki Selimiye Camii ile aynıdır. Bu nadide escıc, Mimar Sinan'ın mimarlık birikiminin bir özeti, denilebilir- Payas sınırları içinde bulunan Külliye, cami, hangâh (tasavvuf eğilimi verilen derslikler), mahalle mektebi, arakta (çarşı), hamam, kervansaray, tabhane (misafirhane) ve imarethaneden oluşan büyük ve çok amaçlı bir yapı.
SARI SELİM CAMİİ
Bugün II, Selim in ismiyle anılan cami. yapıldığı tarihten bu yana ibadete kapatılmadı Caminin son cemaat mahalli. yedi revaklı. Ancak avluyu çevreleyen bütün revaklar gibi cami önündeki orijinal revaklar da. kaynaklarda bilgisine rastlanmayan bir sebepten dolayı, bilinmeyen bir tarihte tamamen yıkıldı. Caminin ön revakları. vakm bir tarihle, beton, taş ve demir kullanılmak suretiyle gerçeğine sadık kalınarak onarıldı. Cami avlusunda yıkılan revakların kaideleri duruyor. Caminin planı, erken devir camilerinde görülen ters 'T' planına salıtp. Mimari plandaki bu geriye dönüş, Mimar Sinan'ın genelde yeniliğe açık mükemmeliyetçi anlayışında, eskiyi tümüyle lerk etmenin veri olmadığını gösteriyor. Mimar Sinan böylece, eski veya yelli her mimari planın kendisine has bir ifadeye sahip olduğunu anlatmak istemiştir.
HANGÂH
Cami avlusu 18 hüereden meydana gelen bir hangâhla çevrelenmiş. Hangâhın odacıkları avlunun doğu, batı ve kuzey duvarları boyunca sıralanıyor. Bu hücrelerin ön kısmı aslında revaklı olmakla beraber, bu revaklar günümüze ulaşmamış. Revakların rıhına gelen kısım, avlu zemininden yüksek tutulmuş. Hücrelerin hepsi birer kapı ve pencereyle avluya açılıyor ve hepsinin içinde dolap nişleri (mimari yapılarda duvar içinde bırakılan Oyuklara verilen adi ve Ocaklar bulunuyor. Tasavvuf eğiliminin verildiği derslikler olan hangâhlar. daha sonraki tarihlerde medrese olarak kullanılmaya başladı. Yakın tarihle medreselerin kapanmasına kadar öğrenci yetiştirmeye devam elti.
DAMLATAŞ MAĞARASI
Payai'taki Damlataş Mağarası I20 milyon yaşında, Mağarada görül meye değer sarkıt ve dikitler bulunuyor.~
ARASTA
Külliyenin fiziki açıdan merkezi sayılabilecek arasta, 48 dükkândan oluşuyor, Kuzey ve güneye açılan kaptlanyla İpek Yolu, yani ticaret yolu ve hac yolunun tanı üstünde olacak şekilde inşa edilmiş. Doğu duvarındaki bir taç kapıyla kervansaraya, batı kısmındaki büyükçe bir kapıyla da külliyenin yanındaki kalenin kapısı; la aynı hizada olmak üzere dışarıya açılır. Batı kısmındaki kapılardan biri cami avlusuna açılırken, bir diğeri erkekler hamamına girişi sağlıyor. Arasta, devrinin en işlek kervan ve hac yolu üzerinde bulunduğu için. inşa ediliş tarihinden itibaren birkaç yüzyıl boyunca canlı bir ticari hayata sahip oldu. Arasta, ticaret yollarının buharlı ganilerin etkisiyle değişikliğe uğramasıyla ve Çukurova bölgesinde eşkıyalık faaliyetlerinin artış göstermesiyle önemini kaybetti.
TÂBHANELER
Kervansarayın Arasıa duvarına bitişik batı kısmında sağlı sollu üçer bolüm halinde, kendi özel avlularına açılan odalardan oluşan tabhaneler yer alıyor. Özel kullanım için tasarlanmış dinlenme odaları ve muhtemelen ailesi ile birlikte seyahat eden kişilere ve hatırı sayılır yolculara tahsis edilirmiş.
İMARETHANE
Kervansarayın güney kısmındaki kapıdan imarethaneye (yoksullara ve öğrencilere yiyecek dağıtmak için kurulmuş hayır kurumu) geçiliyor. İmarethane kiler, fırın, yemek yeme bölümü ve mutfaklardan oluşuyor, imarethanenin doğu kısmındaki diğer bir kapı ise bîr avluya ve oradan da mahalle içine açılıyor. Böylece imarethanenin de halk tarafından kolayca kullanılması sağlamış imarethanenin mutfaklarnda, yüzyıllar boyunca öğrenciler ve ihtiyaç sahipleri için yemek kabanları kaynamış,
ÇİFTE HAMAM
Arasta'nın batıya bakan cephesindeki kapılardan biri erkekler hamamına açılıyor. Çifte hamam kadınlar kısmına ise dış taraftaki bir kapıdan gidiliyor. Kadınlar hamamına giriş kısmı bugün kapalı. Çifte Hamam klasik Osmanlı hamam nıimaıisiniıı özelliklerine sahip, erkekler hamamı üç kısımdan oluşuyor. 'Soğukluk' denilen birinci kısmın tam ortasında, orijinal haliyle günümüze kadar gelen bir şadırvan bulunuyor. Soğukluk kısmının etrafı soyunma odaları ile çevrili. Dar bir koridorla 'ılıklık' kısmına geçilen hamamda, yine dar bir koridorla 'cehennemlik' denilen sıcak bölüme ulaşılıyor. Bu kısımlarda özel bölmeler ve göbek taşları bulunuyor. Sıcaklığın oluşturulup hamama dağıtıldığı kısma ise 'külhan' ismi verilmiş. Erkekler hamamının ılıklık kısmının sütunlarına kabartma usulüyle işlenmiş çift otağı arasındaki hilal figüıü, Osmanlı İmparatorluğu'nun cihan mührü niteliğinde. Buradaki Hamam Cumhuriyet döneminde de kullanılmış.
Payas Kalesi
Külliyenin batı kısmında, kıyıdan 700 metre uzaklıkta, etrafı hendekte çevrili Payas Kalesi yer alıyor. Haçlılar tarafından yapılan kale. Osmanlılar tarafından 1567-1571 yılları arasında, aslına sadık kalınarak yeniden inşa edildi. Külliyeye çok yakın olan Payas Kalesi, fini ki konum itibariyle külliyenin doğu kanadındaki kervansarayın simetrik olarak dengeleyici unsuru gibi duruyor, Mimar binan ın, külliyenin planını, kaleyi de hesaba katarak tasarladığı ve kaleyi külliyenin bir parçası gibi değerlendirdiği anlaşılıyor. Kale, yapıldığı dönemde Sürre Alayları'nın. ticaret kervanlarını koruyan bir karakol ve ilerisefer karargâhı olarak hizmet vermiş, Vatan şairi Namık Kemal Kıbrıs'a siirgiine gönderilmek üzere bir süre Payas Kalesi'nde tutulmuş. Cumburijet'in ilk yıllarında da karakol ve hapishane olarak kullanılmış. Kale, Atatürk'ün Halay sorunu için bölgeye yaptığı ziyaretlerde de bir çalışma mekânı olarak kullanılmış.~
Kervansaray
Dua kubbesinin doğu kısmındaki büyük kapı. kervansaraya giden bir koridora, koridorun loşluğu kervansarayın geniş avlusuna açılıyor. Burası Türkiye'nin en büyük kervansarayı. Kervansarayın, gökyüzünü adeta kucaklayan hat kafileleri ve ticaret kervanları geldiğinde şenlenen bu geniş ve üstü açık avlusu, kuzey, güney ve doğu yönlerinden önü revaklı olarak çevrelenmiş. 'U' şeklindeki kervansaray yolcuların loplu olarak dinlendikleri kısım.
ŞİFALI MERYEM ANASUYU
Sincan yaylası mevkiindeki Şifalı Meryem Ana Suyu şifalı kabul ediliyor. Yöre halkı, suyun cilt hastalıklarına iyi geldiğini söylüyor. Suyun bulunduğu alanda, birde kilise kalıntısı bulunuyor Rivayete göre: Meryem Ana ve Hz, İsa. pınarın bulunduğu yerde konaklamış ve vaftiz yapmış. Bölgenin hıristiyanlar tarafından uzun yıllar boyunca ziyaret edildiği sanılıyor.
MAHALLE MEKTEBİ
Hamamın batı duvarına bitişik olan ve kapıları cami tarafına açılan, iki odalı ve Ön kısmı üç revaklı yapı, mahalle çocuklarının eğitim aldığı Mahale Mektebi. Bu yapı, külliyenin yolcu ve ticaret akışından en az etkileneceği bit noktasına İnşa edilmiş ve eğitim gören çocukların rabatça zaman geçirebilecekleri biraları bırakılım;.
CİN KULE
Osmanlı, Akdeniz üzerinde hâkimiyet sağlanması için 1568'd e Payas a tersane ve liman kurulmasını kararlaştırmıştı. Açık denizlerden gelebilecek saldırılara karşı liman ve tersaneyi rahatça savunabilmek ve Pay as'ta ki kale ve külliye için bir ön savunma hattı oluşturmak amacıyla, Üzeyir Beyi ve Kadısı'na bir emirname gönderildi: 'Payas sahiline İstanbul'daki Kız Kulesi tarzında bir kule inşa edilmesi ve içine yeterli sayıda lop ve sipahi askeri konulması' emredildi, 1577'de Cin Kule inşa edildi. Kule, Sokolltı KülIiyesifae yaklaşık 650 mette uzaklıkta ve kuzeybatı yönünde bulunuyor.
İPEKYOLU KÖPRÜSÜ
Arasta içinden geçen kervan ve hac yolu, güney kapısından çıktıktan sonra Payas Çayı'na varır. Bu çay üzerinde yapılan üç gözlü, kemerli köprü İpek Yolu ticaretinin Külliye'ye bağlandığı kısmı oluşturuyor.
10. YIL ANITI
Hatay'ın Türkiye'ye katıldığı 1939 yılma kadar. Payas, bir sınır şehriydi (Payas Çayı sınır). 1933 yılında Cumhuriyet'in 10'uncu yılında Payas halkı bir ilke imza atarak sınıra yakın bir alanda şenlikler düzenleyerek 10. Yıl Anıtı'nın açılışını yaptı.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?