CEO'lar ne öneriyor?

CEOLife’ın 146 CEO’nun katılımıyla gerçekleştirdiği CEO’ların İş Dışı Yaşam Anketi’ne göre sonuçlar...

27.10.2016 18:18:470
Paylaş Tweet Paylaş
CEO'lar ne öneriyor?
Türk iş dünyası, günlük yoğun iş rutinin içinde yaşam dengesini de oturtmuş durumda. 12 saate varan çalışma saatlerinin arasında bile sevdiği restoranlarda yemek yerken dengeyi kuran pek çok CEO var. Bu CEO’lar yaz tatillerinin yanına kış kaçamaklarını eklemeyi de unutmuyor. Kitap okurken huzuru buluyorlar. Yerli ve yabancı dizileri izlemeye ise her zaman vakitleri var. CEOLife’ın 146 CEO’nun katılımıyla gerçekleştirdiği “CEO’ların İş Dışı Yaşam Anketi”ne göre de tüm CEO’lar iş yaşam dengesi için özel çaba sarf ediyor. Tekne, seyahat, kitap, müzik, sinema, yüzme gibi çok farklı hobileri olan CEO’ların favori restoranları ise Sunset, Paper Moon ve Balıkçı Abdullah. Günde 9 saat ve üzerinde çalışan CEO’lar, Game of Thrones, House of Cards ve Paramparça gibi dizileri takip ediyor. CEO’lara yönelik bilinmeyen pek çok ipucunun daha yer aldığı anket, aslında önemli mesajlarla dolu. Ankete göre CEO’lar iş ve hayatla ilgili her türlü konuda geçişleri çok rahat yapabilecekleri aktivitelere yöneliyor. Bir iş yemeğini eğlenceyle bitirebilecekleri restoranlarda yiyebiliyor, iş için gittikleri gezilerin rotasını tatil için uzatabiliyorlar.
KLASİK ADRESLER
CEO’lar için restoranlar hayatın vazgeçilmezlerinden… Sadece iş yemekleri için değil, iş stresini atmak için de restoranlara büyük rağbet gösteriyorlar. Ankete katılan yöneticiler arasında en sevilen restoran ise yüzde 19,4 ile Sunset oldu. Yine CEO’ların yüzde 11,3’ü Paper Moon’u, yüzde 7,2’si Balıkçı Abdullah’ı en sevdikleri restoran olarak ifade etti. Philips Aydınlatma Türkiye CEO’su Göktuğ Gür, neden bu restoranları sevdiğini şöyle anlatıyor: “Paper Moon, bundan tam 20 yıl önce açıldı ve zamanla değişen yönleri olmakla beraber her zaman tarzını ve çizgisini korumayı başardı. Hala masaya her oturduğumda hem tanıdık hem farklı olduğunu bana aynı anda hissettiren bir havası var. Bu yüzden çok başarılı buluyor ve tercih ediyorum. Sunset Restaurant’ı, sıcak ortamıyla her gittiğimde kendimi rahat hissettiğim ve İstanbul’daki en lezzetli sushi’yi yiyebildiğim, Vogue Restaurant’ı ise güler yüzlü personeli ve muhteşem manzarasını görünce bana İstanbul’da olduğumu ve bir süre durup keyfini çıkarmam gerektiğini hatırlattığı için seviyorum.” Isuzu Genel Müdürü Tuğrul Arıkan ise her başarılı şirkette olduğu gibi sürdürülebilir bir başarıyı sağlayan restoranları çok takdir ettiğini belirtiyor. Arıkan, “Bunların başında Sunset ve Balıkçı Abdullah geliyor. Lezzet, ambiyans, servis hiçbir zaman sürpriz olmuyor. Mutfakta yenilikçiliği de her zaman destekliyorum. O yüzden yeni yerleri keşfetmekten de zevk alıyorum” diyor.
SEYAHAT ETMEYİ SEVİYORLAR
Seyahat etmek CEO’ların ortak hobisi haline gelmiş durumda. CEO Club üyesi 146 CEO’nun yüzde 14,1’inin hobisi seyahat etmek. Coşkunöz Holding CEO’su Emin Ataç, tam bir seyahat tutkunu. Ataç, “İş dışında fırsat buldukça seyahat ediyorum. Yurtiçinde daha önce gitmediğim yerleri görmeyi ve bölgeyi insanıyla birlikte tanımayı, keşfetmeyi seviyorum. Ancak kısıtlı süre sebebiyle tatil için daha çok Ege Bölgesi ve Yunanistan’ı tercih ediyorum” diye konuşuyor. Mudo CEO’su Barış Karakullukçu, yoğun iş temposu nedeniyle çok sık seyahate çıkamadığını yine de ailesiyle yaptığı küçük hafta sonu kaçamaklarını çok değerli bulduğunu söylüyor. Karakullukçu, yılda en az bir kere oğulları ve eşiyle birlikte uzun bir seyahate çıkıyor. Amerika’nın en sevdiği rota olduğunu belirten Karakullukçu, diğer seyahat rotalarını şöyle anlatıyor: “Oğullarımla Legoland fanatikleri olarak önceliği onun olduğu lokasyonlara vererek seyahati o rota üstünde organize ediyoruz. Önceki yıl Paris’ten Disneyland ile başlayıp oradan trenle Amsterdam’a oradan da araba ile Billund, Danimarka’ya geçmiştik. Geçen yıl da New York’tan başlayıp bir hafta müzeleri dahil ederek oradan Kaliforniya’ya geçtik. Universal stüdyolarını da programa dahil ederek sahil tatili yaptık. Tatilin son rotası da San Diego yakınındaki Legoland California olmuştu. Bunlar ne kadar yorucu tatiller olsa da çocukların mutluluğu için onların tercihlerini de dahil ettiğimiz tatillere çıkıyoruz.”~DİZİLER AİLEYLE İZLENİYOR
CEO’lar iş dışı yaşamlarında dizi izlemek için de fırsat yaratıyor. Yabancı diziler arasında en çok Game of Thrones, House of Cards ve Person of Interest’i beğeniyorlar. Yerli diziler arasında ise en çok Paramparça’yı seviyorlar. Poyraz Karayel ve Seksenler ise CEO’ların beğendiği diğer yerli diziler arasında yer alıyor. Isuzu Genel Müdürü Tuğrul Arıkan dizi keyfini şöyle anlatıyor: “House of Cards, demokrasilerin gelebileceği en uç noktalara iyi bir örnek. Bir ülkenin kendi başkanlık sisteminin bu kadar eleştirilmesine izin vermesi müthiş. Dizide yer alan menfaat ilişkileri, oynanan oyunlar, stratejik hamleler hepsi ayrı keyif veriyor. Benzer bir durum Game Of Thrones için de geçerli. Diğer taraftan Türk toplumunu iyi yansıtan güzel ve eğlenceli Türk dizileri de var. Eşimle Poyraz Karayel ve Paramparça’yı izlemekten keyif alıyoruz.” Petgaz Genel Müdürü Cem Önce de dizileri eşiyle birlikte izliyor. Önce, “Eşimin vasıtasıyla bazı Türk dizilerini izliyorum. Poyraz Karayel ve Kiralık Aşk bunlar arasında yer alıyor. Bunlar bana popüler kültür hakkında bilgi veriyor. İçinde olmadığım ama toplumun bir parçası olan bu kültürü anlamaya çalışıyorum. Bazen beni güldürüyorlar bir de senaryoların nasıl bir kıvraklıkla değiştirildiğini gözlemliyorum. Açıkçası bu diziler sayesinde biraz eşimle ‘geyik’ yapma şansım oluyor” diye anlatıyor. GE Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Canan Özsoy, polisiye dizileri seviyor. “Bir sorunun çözülmesi, bir suçlunun bulunması beni çok oyalıyor ve burada teknolojinin kullanılması beni çok etkiliyor” diyen Özsoy, bu nedenle NCIS ve benzeri dizileri seyrediyor. Özsoy, Muhteşem Yüzyıl Kösem’i neden izlediğini ise şöyle anlatıyor: “Kösem Sultan ve Hürrem Sultan, tarihte güçlü kadınlar. Bunları anlatan dizilere annemin ‘Görmen lazım çok güzel’ demesi ile başladım. İkimizin ortak hobisi. Perşembe akşamları annem, kayınvalidem ve ben birlikte bu diziyi seyrediyoruz.”
TEKNE VE DALIŞ ROTALARI
CEO’ların yüzde 14,3’ü tekne ve yelkenden büyük keyif alıyor. Bu isimlerden biri de Nissan Türkiye Genel Müdürü Sinan Özkök. Özkök, yelkenin son 6 yıldır geliştirmeye gayret ettiği bir hobisi olduğunu belirtiyor. Kışın yoğun iş temposunda biraz zor olsa da uzak kalmamaya, ayda 1 kere de olsa denize çıkmaya çalıştığını söylüyor. Özkök, şöyle devam ediyor: “Yaz olduğunda daha uzun süre yelken yapabiliyorum. Geçen yaz 10 gün kesintisiz yelken yaptım. Gerçekten huzur dolu bir 10 gün oldu. Göcek’ten çıkmayı seviyorum. Henüz Ege- Akdeniz arasında rotalar yapıyorum. Bodrum’dan çıkarsam yakın Yunan adaları, özellikle Leros ve Kalymnos, Göcek’ten çıkarsam Symi ve Hisarönü,Yeşilova körfezleri tercih ettiğim rotalar. Tekne üzerinde sadece rüzgar ve denizi hissetmek beni fazlasıyla dinlendiriyor.” Sun Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sabri Ünlütürk, yaz mevsiminde seyahat olmayan her hafta sonu tekneyle çıkmaya çalıştığını söylüyor. Ayrıca iki ayrı hafta tekne tatili yaptığını belirtiyor. 20 yıl kadar önce Maldivler’de dalmaya başladığını dile getiren Ünlütürk, dalış hobisini ise şöyle anlatıyor: “Maldivler’e birkaç kez daha gittim. Oralarda dalınca başka bir yeri beğenmek pek kolay olmuyor. Ege’de de Çeşme, Ayvalık ve Kuşadası gibi yerlerde daldım. Geçen yıl Maldivler’de heyecanlı ve keyifli bir dalış yaptık. Çok akıntının olduğu ve derin bir dalıştı. Hiç hareketsiz durup akıntı ile ilerleyerek her şeyin önümüzden bir film şeridi gibi geçip gitmesine benzer bir duygu yaşadık. Dalışın zorlu kısmı ise en sonunda yukarı çıkıp tekne ile buluşmak olmuştu.” Socar Türkiye CEO’su Mutluay Doğan’ın 10 yıldır yelkenli bir teknesi var. Ailecek yelkenci olduklarını belirten Doğan, “Eşim ve ben kaptanız. Önceden tekne Bodrum’da duruyordu. 3 yıl önce İstanbul’a getirdik. Aklımıza estikçe özellikle hafta sonları arkadaşlarımızla Adalar’a doğru yelken açıyoruz. Çok güzel zaman geçiriyor, eğleniyor ve spor yapıyoruz” diyor. ~KİTAP SEVGİSİ
CEO’ların yüzde 11,3’ü ise kitap okumayı hobileri arasında sayıyor. Nissan Türkiye Genel Müdürü Sinan Özkök, bu sevgisini şöyle anlatıyor: “İş dünyasına ilişkin kitaplar ilgimi çeker, özellikle de biyografiler. En son İshak Alaton’un Lüzumsuz Adam kitabını okudum. Lüzumlu Adam çok farklı bakış açıları getiriyor. Böylesine duayen bir şahsiyetin tecrübelerini okuyup öğrenebilmek büyük fayda sağlıyor. İş kitapları haricinde ise genelde tarihi romanları okumayı severim. Örneğin Amin Maalouf’un neredeyse tüm eserlerini okumuşumdur.” HP Türkiye Genel Müdürü Filiz Akdede, genellikle yönetim, kişisel gelişim ve biyografileri okuduğunu belirtiyor. Akdede şöyle anlatıyor: “Elif Şafak, Zülfü Livaneli ve Emrah Serbes’in kitaplarını tavsiye ederim. Sağlıkla ilgili olarak Dr. Mehmet Öz ve Dr. Hüseyin Nazlıkul’un tüm kitaplarından faydalandım. Ayrıca ilham verici kadınların kitaplarını okumayı seviyorum. Ben Malala, Louann Brizendine’den Kadın Beyni, Sherly Sandberg’in Lean In, Naomi Aldort’un Çocuğunuzla Birlikte Büyümek adlı eserleri severek okuduğum kitaplar.” Erkunt Traktör Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Erkunt Armağan ise kitap seçimlerini şöyle anlatıyor: “Son zamanlarda İtalyan yazar Elena Ferrante’nin Napoli Hikayeleri üçlemesini okudum. Anlatımı çok sürükleyici. İnsan, elinden bırakmadan okumak istiyor. Aile ve arkadaşlık ilişkisine bambaşka bir açıdan bakmayı öğreten psikolojik bir kitap. Şu anda liderlikle ilgili bir kitap okuyorum. Do Nothing! Keith Murnighan’ın kitabı. Özellikle bende çok işe yarayacağını anladığım, okuması eğlenceli bir liderlik kitabı. Herkese tavsiye ediyorum. Elimdeki ikinci kitap Sevgili Ayşe Kulin’in Tutsak Güneş’i. Yine bir başyapıt çıkmış ortaya.”
“SİNEMA BENİ MUTLU EDİYOR”
CEM ÖNCE / PETGAZ GENEL MÜDÜRÜ
SPORLA DİNÇLEŞİYORUM
Tempom yorucu ancak işin ihtiyacı bunun yapılmasını gerektiriyorsa insan buna adapte oluyor. Sabah erken kalkıp güne sporla başlıyorum. Spor, günü daha rahat yönetmemi sağlıyor ve daha dinç oluyorum. AİLE VE YEMEK ÖNEMLİ Akşamları eve geldiğimde oğlumla az da olsa zaman geçiriyorum. Elimden geldiğince yatarken ona kitap okumaya çalışıyorum. Hafta sonlarımı genelde ailemle geçirmeye çalışıyorum. Ulus29, Nusret ve İskele, hepsi kendi alanlarında seçkin yerler. Dünya mutfağı, et ve balık konusunda hepsi kendi içinde iddialı. Yemekler leziz, ortam nezih, bu mekanları daha çok iş yemekleri için tercih ediyorum.
OSCAR TÖRENLERİNİ İZLEDİM Sinema ve şiir, hayatımda tutmaya çalıştığım iki zenginlik. Oscar törenlerini TV’de izledim. Ödül alanlar elbette hak etmişlerdir ama ben The Danish Girl filmini çok beğendim. Eddie Redmayne yine mükemmel oynuyordu. Ancak Di Caprio baskısı ve geçen yıl da Oscar alması Redmayne’in şanssızlığı oldu. Spotlight filmi de basın özgürlüğü adına güzel bir örnek. Son 2-3 yıldır Hollywood, gerçek hayatlar üstüne filmler yapmaya başladı.
GÖRSEL ZENGİNLİK İstanbul Film Festivali, bence yılın en keyifli etkinliklerinden biri. Geçmiş dönemlerde festival zamanı günde 3-4 film izleme şansım oluyordu. Sinema sanatı, beni göremediğim yerlere ve yaşamlara götürüyor. Bu görsel zenginlik beni mutlu ve huzurlu kılıyor.

“PROAKTİF OLMAYA İNANIRIM”
CANAN ÖZSOY / GE TÜRKİYE YÖNETİM KURULU BAŞKANI VE GENEL MÜDÜRÜ
ÖNCELİK BELİRLİYORUM
Günde 12 saat ve daha fazla çalıştığım oluyor. Keskin bir iş ve hayat dengesi olduğuna inanmıyorum. Daha önemli olduğu günlerde iş, daha önemli olduğu günlerde ev hayatı öncelikli olabiliyor. Nerede kriz varsa oraya doğru kayan ancak uzun vadede oluşan bir denge vardır. Öncelikleri yönetmek, durumları kriz haline gelmeden önce yönetmek yani proaktif olmak işin sırrı.
YEMEK ÖNEMLİ Yemekleri nerede yediğimiz önemli. Ulus 29’u güzel manzarası, klasik servisi ve uluslararası mutfak ile Türk mutfağını birleştiren özenli yemekleri nedeniyle tercih ediyorum. Zuma’yı ise Asya mutfağının çok güzel örnekleri ile bizim damak tadımıza uygun olması açısından tercih ediyoruz. Frankie’yi çok seviyorum çünkü genç insanların belli bir saatten sonra canlı müzik yaptığı, menüsünün çok özenli olduğu ve yine manzarasının çok muhteşem olduğu bir restaurant. Zaman zaman arkadaş gruplarımızla, dostlarımızla veya iş yemeklerimizin sonunda eğlence yapabileceğimiz zamanlarda bu mekanı tercih ediyoruz. GOLF DEMOKRATİK Eşimle birlikte golf oynuyorum. İkimizin de ortak hobisi olan golf, çok demokratik bir spor. Genç, yaşlı, şişman, zayıf, uzun, kısa olmak engel değil. Herkesin yapabileceği bir spor. Doğru vuruşu yapabilmek için ciddi bir konsantrasyon gerektiriyor. İyice düşünmeniz ve beyninizi vücudunuzla koordine etmeniz gerekiyor. Dolayısıyla, gerçekten beyninizi dinlendirebildiğiniz bir spor. Açık havada uzun bir zaman geçirebiliyorsunuz. Şimdilik eşim ve ben golfü hocalarla oynuyoruz. Henüz golfte iyi düzeyde olanlarla oynayacak konuma gelmedik.~“ANAHTAR, VAKİT YÖNETİMİNDE”
YÜKSEL YILDIRIM YILDIRIM HOLDİNG İCRA KURULU BAŞKANI
DENİZ HUZUR VERİYOR
İş, yaşam dengesi kurma gibi bir zorluğu hiçbir zaman yaşamadım. Vakit yönetiminin, iş, yaşam dengesinin anahtarı olduğuna inanıyorum. Restoran olarak Ulus 29 ve Sunset’i çok seviyorum. Lezzet, hizmet kalitesi, bulundukları konum ve nezih mekanlar olmaları nedeniyle bu restoranları tercih ediyorum. Denizde olmak bana huzur veriyor ve beni dinlendiriyor. Tekneyi daha çok yurtdışından gelen misafirlerimi Boğaz’da ağırlamak için kullanıyorum.
AMERİKAN FİLMLERİ Yılda 5-6 kez Adalar bölgesine tekneyle gidip yüzmeyi seviyorum. Yoğun iş temposu ve iş seyahatlerinden dolayı eskisi kadar fırsat bulamasam da sinemayı da takip ediyorum. Ayda en az bir kez sinemaya gitmeye çalışıyorum. Uzun yıllar ABD’de yaşadığım için Amerikan yaşam tarzını ve mizahını yansıtan filmleri beğeniyorum.
OYUN HOBİM Son 2 yıldır Candy Crush türevi oyunları beğenerek oynuyorum. Bilgisayar oyunlarının sorunlara esnek çözüm geliştirebilme, odaklanma, geniş bir skalada yer alan olaylar arasından önemli olanları hızlı fark etme gibi faydaları olduğuna inanıyorum. Bilgisayar oyunları bir yandan dinlendiriyor, bir yandan da hızlı ve doğru karar verme reflekslerini geliştiriyor.

“ASLA EVDE İŞ YAPMAM”
ZEYNEP ERKUNT ARMAĞAN / ERKUNT TRAKTÖR YÖNETİM KURULU BAŞKANI
DÜZENİ OTURTTUM
İş, yaşam dengesini kurmakta zorlanmıyorum, güzel bir düzen oturttum. Aileme ve arkadaşlarıma ayırdığım zaman boyunca, özellikle de hafta sonlarında, bilgisayarımı açmamaya özen gösteriyorum. Evde işle ilgili telefon konuşmaları yapmamaya çalışıyorum. Çocuklarım Türkiye’ye döndüğünde kesinlikle takvimime seyahat yazmıyorum. Ne kadar önemli bir iş için olursa olsun, onlarla birlikte geçireceğim zamandan fedakarlık etmiyorum. İş çevremdeki herkes bilir bunu, alıştılar. KARAKÖY FERAHLIĞI Karaköy’ün yeniden canlanması, insanların oraya gitmek istemesi bende çok güzel bir duygu yaratıyor. Unutulmuş bir güzelliğin yeniden hatırlanması gibi. Ferahfeza adı gibi ferah. Öncelikle tabii ki yemekleri, ama yüksek tavanları, manzarası, hele ki o küçük terastan görülebilen Galata Kulesi, benim gibi Ankara’dan gelenlere çok özel bir mutluluk veriyor muhakkak.
BEBEK’İN YERİ AYRI Bebek Balıkçısı ise genç kızlığımdan beri gittiğim, kalitesi ve müşterileri değişmeyen bir yer. Her İstanbul seyahatimizde rahmetli babamla muhakkak bir Bebek Balıkçısı’na giderdik, gitmeden önce mutlaka Sevim Hanım’dan badem ezmesi alırdık.
AİLECEK DENİZCİYİZ Ailecek denizciyiz. Çocuklarım daha küçücükken dümen tutmayı, yelken idare etmeyi öğrenmişti. Son 6-7 yıldır tekne tatillerimize döndük ama yılda 1 haftayı geçemiyoruz. Hedefim birkaç yıl sonra 1 ayımızı denizde geçirmek. Eskiden Göcek koylarını çok dolaşırdık. Şimdi Marmaris’ten çıkıp gidebildiğimiz kadar uzağa, adalara gitmeyi seviyoruz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz