İş ve sosyal hayatım dengede

Avea CEO'su Erkan Akdemir'le iş dışı yaşamını, sosyal hayatında neler yaptığını, nelerden keyif aldığını konuştuk.

25.03.2014 17:19:350
Paylaş Tweet Paylaş
İş ve sosyal hayatım dengede
Avea CEO’su Erkan Akdemir, rekabetin çok yoğun olduğu telekom sektöründe çalışıyor. Stresli bir tempoya sahip... Ancak iş bittiğinde kendisine zaman ayırmayı ihmal etmiyor. Sabah güneşle birlikte uyanıyor, erkenden işe gitmek yerine ailesiyle zaman geçiriyor. İş çıkışı spor yapıyor. Düzenli olarak farklı arkadaş gruplarıyla bir araya gelip etkinliklere katılıyor. Hafta sonları ise ailesiyle hikayesi olan semtlerde ve mekanlarda zaman geçirip hayatın tadını çıkarıyor.

Avea CEO'su Erkan Akdemir, yoğun iş yaşamının yanında sosyal hayatına da zaman ayırmasını bilen işadamlarından. Bunu sağlamak için kendine has bir formülü de var. Bu formüle göre sabahları saat 6:00'da kalkıyor. Erkenden işte olmakyerine evde ailesiyle zaman geçiriyor.

İşte de planlı hareket ediyor. Toplantılarını iş dışına çok sarkıtmıyor. Zorunluluklar dışında hafta sonları çalışmıyor. İş çıkışı spora gitmeyi ihmal etmiyor. Tam bir Boğaz ve İstanbul aşığı olan Akdemir, mekan olarak da hikayesi olan yerleri tercih ettiğini söylüyor. Tatillerde de Akdemir'in tercihi kısa ancak stres dağıtacak gezilerden yana...

En sık izlediği rotalardan biri Doğu Karadeniz yaylaları. Yılda mutlaka iki kez eşiyle birlikte Doğu Karadeniz'e gittiğini söyleyen Akdemir, "Eşim de burayı çok seviyor. Çocuklar da büyüdükçe sevmeye başladı. Sıcakla çok aram yok. Çok sıcak ve çok soğuğu tolere edemiyorum. Örneğin güneye bahar ve sonbaharda gitmeyi seviyorum. O dönemler daha keyifli olduğunu düşünüyorum" diye konuşuyor. Avea CEO'su Erkan Akdemir'le iş dışı yaşamını, sosyal hayatında neler yaptığını, nelerden keyif aldığını konuştuk.

Yoğun iş temposunda nasıl dinleniyorsunuz? Sizi en fazla dinlendiren aktivite nedir?
İş ve sosyal hayat dengesini kurmaya çalışan biriyim. Eskisine göre buna daha fazla dikkat ediyorum. Haftada üç gün spor yapmaya çalışıyorum.~
Bir dönem pilates, bir dönem de yoga yaptım. Şimdi daha çok fitness ve yüzme sporuyla ilgileniyorum. Ben iş yaparken de dinlenebilen bir insanım. İş konuşmak benim için sohbet etmek gibi. Bazı toplantıları dışarda yapmayı tercih ediyorum. Örneğin sıkıcı bir toplantıyı dışarıda yaparak daha zevkli hale getirebiliyorum.

Bir yılda ne kadar tatil yapabiliyorsunuz?
Uzun tatile sadece bir sefer çıktım. Genelde yıl içinde bir iki günlük tatil yapıyorum. O bile yetiyor. Bir gece konaklamalı bir tatil, stresli iş hayatından kopmaya yardımcı oluyor.

Kısa tatiller için en çok tercih ettiğiniz yerler neresi?
Tercihlerim mevsimlere göre değişiklik gösterebiliyor. Örneğin Doğu Karadeniz yaylalarına yılda iki kere mutlaka gidiyoruz. Eşim de çok seviyor. Çocuklar da büyüdükçe sevmeye başladı. Sıcakla çok aram yok. Çok sıcak ve çok soğuğu tolere edemiyorum. Örneğin güneye, bahar ve sonbaharda gitmeyi seviyorum. O dönemler daha keyifli olduğunu düşünüyorum.

Hafta sonları çalışıyor musunuz?
Mecbur kalmadığım sürece hafta sonları çalışmıyorum. Eğer hafta içi çok seyahat biriktiyse cumartesi sabahları çalışıyorum.

Rutin bir gününüzden bahseder misiniz?
Güneş benim uyanışımı çok etkiler. Örneğin bu aralar 6:00 gibi kalkıyorum. İşe çok erken gelmiyorum. Sabah erken kalkıp evde vakit geçiriyorum. Çocukları uyandırıyorum. Sabahları işe geldiğimde öğlene kadar ya iç toplantılara ya dışardan gelen misafirlerimle olan toplantılara zaman ayırıyorum. Sporu iş çıkışı yapıyorum. Öğle yemeğini atlamam, ya iş yemeğine çeviririm ya tek başıma yemek yerim. Arkasından akşam 7-8'e kadar programım devam eder. Sonra ya bir iş yemeğine geçerim ya spor yaparım. Ama akşam yemeklerini genellikle geç saatte ve dışarıda yiyorum.~
Dışarda nasıl bir sosyal hayatınız var?
Standart bir rutin yok ama dışarda yemek yemeyi severim. Farklı arkadaş gruplarım var. Farklı günlerde farklı mekanlarda farklı insanlarla buluşmayı seviyorum. Bir kısmıyla öğle, bir kısmıyla akşam bir kısmıyla cuma, cumartesi günleri görüşüyorum. Mesela 30 yıldır toplanan eski DPT'liler geçen cuma beni yemeğe çağırdı. Onların toplantısına katıldım. Güngör Uras'tan İlhan Kesici'ye herkes oradaydı. Haftada iki- üç gün yemeğe gittiğim ya da birlikte spor yaptığım arkadaşlarım var. Eşimle Boğaz'a gidip çay kahve içiyorum. Hafta sonlarımı da genellikle çocuklarıma ve eşime ayırıyorum.

Ailenizle nasıl vakit geçiriyorsunuz?
17 yaşında bir oğlum, 20 ve 22 yaşında olan iki kızım var. İkisi üniversitede diğeri lisede okuyor. Spontane vakit geçiriyoruz. "Hadi yemeğe gidelim, haydi kahve içelim" diyoruz. Onların mekanlarıyla benim mekanları uyuşturmaya çalışıyoruz. Benim mekanlarımı onlar sevmiyor, onların mekanını ben sevmiyorum. Mümkün olduğunca onları açık mekanlara yönlendirmeye çalışıyorum. Ben alışveriş merkezinin bir fast-food yerinde oturmayı sevmiyorum. Geçmişi olan, geleneği olan yerler benim ilgimi daha çok geçiyor. Bir yer babadan el almışsa benim için en kıymetlisi o. O tür mekanlarda kahve bile fark ediyor.
FAVORİ  MEKANLARIM
İYİ BALIK İÇİN

Hikayesi olan yerleri seviyorum. Bu şekilde tarif edebileceğim Şen Balık var. Ustanın adı da Cemal Usta. Evde balık hazırlamak çok zor. İyi balık, iyi bir ocakçı bulacaksın. Mekan ikinci sırada geliyor. Usta iyi olmadığı zaman önünüze gelen balık da iyi balık olmuyor. Şen Balık mekan olarak öyle cezbetmiyor ama lezzetleri mükemmel. Cemal Usta’nın hazırladığı lüfer de muhteşem.

ALIŞVERİŞ RAHATLATIYOR
Rigel de iyi bir balıkçı. Aslında İstanbul’daki balıkçıların hepsi iyi. Kuzguncuk’ta Kardeşler Kasap var. Oranın da devamlı müşterisiyim. Kuzguncuk’ta bakkal ve manav alışverişi yapmayı seviyorum.~
Daha doğrusu ev alışverişi yapmaktan keyif alırım. Hafta sonu organik pazar oluyor. Oradan doğal şeyler satın almak çok güzel oluyor. Geçen gün oğlum, “Neden bu kadar alışveriş yaptınız” diye sordu. Eşim de “Baban öyle rahatlıyor” dedi. Güzel bir şey gördüğümde alıyorum.

“EN ÇOK ETKİLENDİĞİM YER”

ÜLKE ÜLKE GEZDİM
Türkiye’de Ege’de çok güzel koylar var. Şöyle söyleyeyim, çok ülke gezdim ama İstanbul’un boğazı kadar etkileyicisini görmedim. İçinde yaşıyor olmama rağmen hala çok etkileniyorum. En büyük keyfim de Boğaz Köprüsü’nü geçmek.

KÖPRÜNÜN KEYFİ
Arabayı kendim kullanıyorsam köprüden yavaş yavaş geçip manzarının keyfini çıkarıyorum. Bazen çocuklar trafik var diye şikayet ediyor, o zaman “Bakın, öyle bir güzellik gelecek ki o yaşadığınız sıkıntıların hepsi geçecek” diyorum. Var mı böyle bir manzara? Tarihi yarımada manzarası bambaşka.

KOYLARIMIZ ÇOK GÜZEL
Örneğin Avrupa’nın mimari yapısı son derece etkileyici. Hangi ülkesine giderseniz gidin, mimaride bizden daha iyi durumda. Ama hala İstanbul Boğazı kadar beni etkileyen bir yer olmadı. Japonya’nın bahçelerini de gezdim, kiraz çiçekleri açarken ki bayramını da yakaladım. Singapur, Malezya ve Tayland’daki güzellikleri de gördüm. Tüm bunların yanında bizim Ege kıyılarımız, adalarımız, koylarımız gerçekten çok güzel.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz