İş liderleriyle sağlık sorunlarından, sevdiklerinin kaybına kadar iş dışı yaşamlarında karşılaştıkları en büyük krizleri ve bunu atlatma yöntemlerini konuştuk...
Aslı Sözbilir
Üst düzey yöneticiler, patronlar her gün iş gündemine ilişkin irili ufaklı birçok sorunla boğuşuyor. Çoğu zaman iyi liderliğin göstergesi olarak kriz diye tanımlanabilecek bu savaşlardan başarılı çıkıyorlar. Peki, işteki problemleri “göğüslerinde yumuşatmakta” usta olan bu isimler özel yaşamdaki krizlerle nasıl baş ediyor? İş liderleriyle sağlık sorunlarından, sevdiklerinin kaybına kadar iş dışı yaşamlarında karşılaştıkları en büyük krizleri ve bunu atlatma yöntemlerini konuştuk.
Bizler, özellikle son yüzyılı düşündüğümüzde, krizleri daha esnek yapıda karşılayabilen ve krizlere karşı aşılı hale gelmiş bir kuşağız. Bu yüzden dünyadaki birçok insanın ‘kriz’ olarak tanımladığı herhangi bir şey, ülkemizdeki çoğu insan için ‘zorluk’ niteliği taşıyor. Benim için de öyle. Yani benim için kriz değil, zorluk var.” Bu sözler Otokoç Otomotiv Genel Müdürü İnan Ekici’ye ait. Ekici gibi diğer tüm üst düzey yöneticiler de iş yaşamlarında her günü bin bir sorunu çözerek geçiriyor. Hayat iş dışında da devam ettiği için mücadele mevzileri çocuk yetiştirmeden eşlerle ilişkilere, sağlık sorunlarından yerleşim problemlerine kadar türlü alanlarda genişliyor. Peki işlerinde krizleri çözmekte çok mahir bu liderler özel yaşamdaki sorunların nasıl üstesinden geliyor? İş dışı yaşamlarında karşılaştıkları en büyük krizler neler? Bu sorulara yanıt bulabilmek için zirvedeki iş insanlarının kapılarını çaldık. Aynı Ekici’nin dediği gibi liderlerin iş hayatının da getirdiği antrenmanla krizleri zorluk olarak karşılayıp bunlara soğukkanlılıkla yanıt vermeye çalıştıklarını gördük. İşte liderlerin ağzından iş dışı yaşamda karşılaştıkları en büyük krizler ve bunlarla baş etme yöntemleri…
“SAVAŞLARIMI SEÇİYORUM”
Fark Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahu Büyükkuşoğlu Serter, iş dışı yaşamdaki krizlerin yönetilmesi en zor olanlar olduğunu vurgularken kadın olmanın da böylesi mücadelelerde ekstra yükler getirdiğini düşünüyor. Serter, “Çünkü pek çok problemin çözümü ve yanıtı hep sizden bekleniyor ve hem iş hem iş dışı yaşamı birlikte mükemmel yönetmek çok zor” diyor. Serter, analitik bir insan olduğu için çözümsüz bir problem olduğuna inanmıyor. Ama yine de bazen onun bile mantığıyla açıklamakta zorlandığı durumlar oluyor. Serter için bunu en net yaşadığı örnek annesinin vefatı olmuş: “Benim için bu kriz, 2009’da annemi kaybettiğimde geldi. O zaman zaten işte, ekonomik krizin verdiği çok derin bir stres döneminden geçiyorduk. Tüm hayatımız boyunca hepimizin yaslandığı, güvendiği aslan gibi annemizi, teşhisinden sonraki 1 ay içinde amansız bir kanser sebebiyle kaybettik. Çok beklenmedik bir olaydı, nasıl başa çıkacağımı bilemedim, sonra düşünmeye başladım. Annemin kısa sürede gitmesini pozitif olarak algıladım çünkü çok güçlü, zayıflığını göstermeyen ve bundan hiç hoşlanmayacak bir kadındı.” “Krizi atlatabildiniz mi” sorumuza Serter şu yanıtı veriyor: “Öyle bir dönemdi ki ben de gardımı düşürürsem herkes düşürecekti. İşte o zaman bir süre için annem olmaya karar verdim, sanki annem ölmemiş de içime kaçmış gibi yaptım, onu içimde taşıdım. Yaşım ilerledikçe sorun çözümünde sadece bildiğim analitik metotları değil, deneyim ve duygularımdan aldığım içgüdüyü de çözüm gereci olarak kullanıyorum. Her sorunu çözmem gerekmediğini, bazı sorunların zamanla kendi kendine çözüleceğini, bazı sorunları çözmek için ise kendimizi o kadar da ciddiye almamak gerektiğini düşünüyorum. Savaşlarımı seçiyorum, acil ve önemli sorunlara odaklanıyorum. Hemen tepki vermiyorum, eğer hazır değilsem, sorunu park ediyorum. Cevabını biliyorsam da hemen aksiyon alıyorum.”
EV VE ÇOCUKLAR
Aslandağ Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Aslandağ özel yaşamdaki krizlerin genelde spontane yaşandığını belirtirken, aynı Çaycı gibi, bunların çözümünde esnek ve soğukkanlı davranmanın önemine işaret ediyor. Aslandağ şöyle konuşuyor: “Yaşadığımız her deneyim bir öğreti. Bazen çocuğunuzun size bir sitemde bulunması işte ne kadar başarılı olursanız olun ailenize mutlaka vakit ayırmanızı öğretirken bazen de her zaman kendiniz gibi olamayıp o durum ve şarta göre davranmanın sizin çevre tarafından daha doğru anlaşılabileceğiniz anlamına geliyor. Bazı sıkıntılar önceden başımıza geldiği için o durumlarda uygulayacağım yöntemler belli oluyor ama bazılarıyla ilk defa karşılaşabiliyorum. İşte böyle durumlarda ani tepki vermekten kaçınıyorum. Sakinliği koruyabilmek çok önemli. Çünkü panikle, öfkeyle, heyecanla insan yanlış kararlar alabiliyor.” Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı ise iş dışında en büyük mücadeleyi çocuk yetiştirme sürecinde verdiğini anlatıyor. “İş dışı yaşamda aile bireylerinin büyümesiyle sorunlarının da büyümesi beraberinde geldi” diyen Çaycı bu süreçte öğrendiklerini de şöyle özetliyor: “Çocukların okul ve üniversite, üniversite sonrası işe girme, iş bulma zorlukları, en önemlisi de yuva kurmalarında ebeveynlerin üzerine düşen sorumluluklar büyük. Bu süreçleri sabırlı davranarak atlattık. İş dışı krizlerin ancak böyle yönetilebileceğini de öğrenmiş olduk.” Lens Yapı CEO’su Mert Kutlu da özel yaşamında kriz çözerken sakinliği tercih edenlerden: “Bu tip durumlarda soğukkanlı olmayı tercih ediyorum. Üzerine biraz düşünüp aklına güvendiğim kişilerden fikir alıyorum ve o doğrultuda bir karara varıyorum” diyor. Şu ana dek büyük bir kriz yaşamadığının da altını çiziyor. Kutlu, “Krizden ziyade hepimizin yaşadığı aksaklıklar oluyor ve yaşadığımız her bir aksaklık aslında bize deneyim kazandırıyor. Hiçbir zaman yaşadığım olumsuzluklara kötü şans gibi bir gözle bakmayıp, altında her zaman beni daha iyiye sevk edecek bir neden olduğu gözüyle bakıyorum” diyor.
FAY HATTINDA YAŞAM
Soğukkanlılık en çok da felaket durumlarında işe yarıyor. Medicana Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hüseyin Bozkurt bunu 1999’daki büyük depremde bizzat deneyimlemiş. Depremin kendisini nasıl derinden etkilediğini şu sözlerle anlatıyor: “Avcılar’da bir hastanemiz var. Depremde ve sonrasında oradaydım, 2 binden fazla hastaya ücretsiz baktık. Bu hastalardan belki 200-300 tanesini ben kendi kucağımda acile getirdim. Bunların içinde yeni bebekler, yaşlı insanlar, bacağı, kolu kopanlar beni çok etkiledi. Allah bir daha nasip etmesin ama tekrar olursa yine aynı coşkuyla gidip insanlara yardımcı oluruz. Bu, büyük bir kriz olarak bendeki etkisini uzun yıllardır devam ettirdi.” “Krizi iyi yönetebildiniz mi” sorumuzu Bozkurt şöyle yanıtlıyor: “Krizi çok iyi yönettim, çok soğukkanlıydım. Bir de orada ilk defa Türk halkının birbirine bu kadar yardımcı olduğunu hissettim. Herkes geldi, kimin elinden ne iş geliyorsa… Hatta bizim kendi hastanemizde doktorun evi yıkılmış, hastalara bakmaktan adam günlerce evine gidemedi. Hakikaten orada insanlığın devam ettiğini hissedip mutlu olmuştum.” Aslında Bozkurt’un özel yaşamında da bir fay hattı var. İki kez “kalp krizi” atlattığını anlatıyor. O süreçte yaşadıklarını şöyle özetliyor: “Her krizde hayatın bazen boş olduğunu görüyorsun, bütün hayallerin, tüm koşuşturmaların… Mesela ben 8-9 yıl önce Kartalkaya’da kalp krizi geçirdiğimde ambulans beklerken bu kadar yıl ne yaptım diye düşündüm. Yani daha bir sürü daha yapacağım iş vardı. Çocuklar ufaktı, borçlar, yeni yatırımlar vardı, her şey yarım kalmıştı. Öbür taraf için ne yaptın diye düşündüğümde orada da yarım kaldığımı gördüm. Tüm bu düşünceler yarım saat falan sürdü. O zaman dedim ki kriz bitsin ben işte daha yavaş bir tempoya geçeceğim, kendime ve çocuklarıma daha fazla zaman ayıracağım, dünyayı gezeceğim, daha az çalışacağım… Ama tabii iyileştikten sonra hepsini unuttum. Yani beni hiç yavaşlatmadı. 15 gün önce ikinci stent takıldı. Aslında sağlık yoksa geri kalan her şey boş. En sonunda buna varıyoruz ama yarın aynı tempoya devam ediyoruz.”
BABA KAYBI
Sıkı bağlarımızın olduğu ebeveyn kayıpları hayatımızda nasıl derin yaralar bırakıyor. Olmuksan IP Genel Müdürü Ergun Hepvar benzer bir deneyimin kendisini nasıl zorladığını şu sözlerle anlatıyor: “Babamı kaybetmem beni çok sarstı, ona çok yakındım. Bir ameliyat geçirdi, atlattı. Ameliyattan kalkalı daha 3 ay olmuşken Çeşme’ye gideceğim dedi. Doktora sordum, o da tamam dedi. En son kavga ettik. Bir daha da konuşamadık. Oraya gittikten sonra kalp krizi geçirip öldü. Ondan sonra 1-2 yıl kendime gelemedim. O dönemde de beni tekne sevgim kurtardı.” Hepvar bir diğer büyük mücadeleyi de ilişki alanında verdiğini anlatıyor: “İş dışında yaşadığım krizlerden bir tanesi 2003 yılında Amerika’dan Türkiye’ye dönme kararıydı. Çünkü eşim dönmek istemiyordu. Buraya döndükten sonra da yeni bir şey adapte olmaya çalıştık. Bu hakikaten zorlu bir süreçti. Kriz olarak tanımlamam ama sert bir deneyimdi. Her ne kadar eğitim kitaplarından çıkarılsa da Darwin’in evrim teorisine çok inanırım, adaptasyonunun gerçek güç olduğunu düşünürüm.” Arzum Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı da özel yaşamında baba kaybıyla sınananlardan… Şöyle anlatıyor: “1988 yılında, 22 yaşında iken babamın rahmetli olması beni en çok etkileyen şey oldu. O sırada Amerika’da eğitimdeydim. Hayatımın dönüm noktalarından biri olarak kabul ettiğim bir dönem geçirdim. Başından benzer olay geçmiş kişilerle konuşarak daha sakin kalmayı başardım, onların tecrübelerinden yararlandım.” Kolbaşı herkesin hayatının her anında hiç beklemediği olaylarla karşılaşabildiğini söylüyor. . Önemli olanın her şeyin zamanla düzene gireceğini bilmek ve başa gelenleri krizden çok bir tecrübe olarak görebilmek olduğunu belirtiyor ve “Ben bakış açımı bu yöne kaydırmaya ve sakin kalmaya çalışıyorum. Bunun faydalarını iş hayatımda da çok gördüm. Deneyimlediğiniz her şey aklımızın bir köşesinde kalıyor, içgüdüleriniz gelişiyor. Bir krizin başlangıcını çok önceden sezip önlem alabiliyorsunuz ya da yönünü değiştirebiliyorsunuz. En önemlisi de krizlere gerçek anlamda hazırlıklı oluyorsunuz” diye konuşuyor.
YAPICI İLETİŞİM MAYMUNCUK GİBİDİR İNAN EKİCİ OTOKOÇ OKOMOTİV GENEL MÜDÜRÜ AİLEM MERKEZDE Yaşamım çok dolu geçiyor. Düşünsel ve bedensel emek boyutunda zamanımın çoğunu da işim alıyor. Dolayısıyla iş dışı yaşamımla iş yaşamım doğal olarak etkileşim halinde. İş dışı yaşamımın merkezinde ise ailem, hemen yanında da dostlarım var. İş yaşamının dinamiklerini, ülke ve dünya gerçeklerini bilen bir eşe ve dostlara sahip olduğum için şanslıyım. Ayrıca geniş ailemin, eşimin, çocuklarımın, dost ve arkadaşlarımın anlayışlı insanlar olmaları ve destekleyici yaklaşımları da beni iş- iş dışı yaşam çatışmasından koruyor. KRİZ YÖNETİMİ Bu yüzden özel yaşamımda kriz yönetimi yapmamı gerektirecek çok fazla “zorluk”la karşılaştığım söylenemez. Bunun yanında elbette, tüm insanlar gibi benim de zorluklarla karşılaştığım zamanlar oluyor. Ancak tedbirli ve planlı yaşayan, soğukkanlı düşünüp hızlı hareket eden, yapılması gerekeni anında yapan yani bekletmeyen bir kişiliğe sahip olduğum için bu zorlukları daha kolay aşabildiğimi düşünüyorum. Buna belki “özel yaşamımdaki kriz yönetimim” diyebiliriz. NEMRUT’UN SOĞUĞU Yaşadığım zorluklara gelirsek iş yaşamımla da bağlantılı bir küçük örnek vereyim. Evvel zaman içinde bir tarihte sansasyonel bir etkinliğe imza attım; Çukurova Senfoni Orkestrasını tüm sanatçıları ve ekipmanlarıyla birlikte Nemrut Dağı’nın zirvesine çıkardım ve orada gündoğumunda herkese açık bir konser gerçekleştirdik. Ancak hava çok soğuk olduğu için neredeyse tüm müzik aletlerinin akordu bozuldu ve büyük uğraşlara rağmen tam akortları da yapılamadı. YETKİNLİK ÖNEMLİ Yetkin sanatçılar, akortsuz aletlerle müzik icra etmez. Ancak, o gün, tüm o yetkin sanatçılar, özverimize, emeğimize, özenimize, hevesimize ve vermek istediğimiz mesajın özgünlüğüne saygı göstererek yarı akortlu aletlerle müzik yaptılar. Birincisi; yetkin insanlar, gerçek anlamda değer yaratacak çabaları desteklemek için esneklik gösterme erdemine sahiptir. Bu sayede de her türlü krizin üstesinden gelebilecek yolları kolaylıkla bulabilirler. İkincisi ilişki yönetimi ve yapıcı iletişim maymuncuk gibidir; problemleri ve karmaşık sistemleri çözmemizi sağlar. |
KENDİNİ MERKEZLE, NEFESE ODAKLAN REFİKA YAZGAÇ UZMAN PSİKOTERAPİST SAĞLIĞA DİKKAT! İş insanları iş hayatındaki kriz durumlarına pek çok profesyonel çözümler üretmişlerdir. Ancak bu çözüm araçlarının birçoğu özel yaşamda etkili olmayabilir. Kişinin hem iş hem de özel hayatta beklenmedik durumlara karşı hazırlıklı olabilmesi için psikolojik dayanıklılığa ve esnekliğe ihtiyaç vardır. Bunun için yaşam farkındalığı çok önemlidir. Kişinin bütüncül olarak sağlığına dikkat etmesi gerekmektedir. MASAJ, MEDİTASYON Sağlıklı beslenme, kaliteli ve yeterli uyku, iş yaşamında geri çekilme zamanları yaratarak dinlenme, eğlenme ve rahatlamaya zaman ayırma konuları kritik önemde. Kişi aile ve arkadaşlarla kaliteli zaman geçirme ve gerektiğinde uzman yardımı almayı da ihmal etmemelidir. Kriz durumlarına karşı hazırlıklı olabilmek için psikolojik dayanıklılığın ve esnekliğin artırılmasında destek olabilecek “kendine yardım” teknikleri de vardır. Bunların başında kriz durumlarında dağılmamak için kendini merkezlene, nefese odaklanma, gevşeme, kendine masaj, meditasyon vb. çalışmaları yapılabilir. |
ÖNEMLİ OLAN MUTLULUĞUN HİKAYESİNİ YAZMAK ZEKİ KONUKOĞLU SANKO HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI GALİBA EFSUNLUYUZ İş dışı hangi krizleri yaşadım diye kendime bu soruyu sordum, cevap olarak, yahu ben galiba yaşamıyorum sadece çalışıyorum cevabı çıktı. Hayatın çalışmaktan ibaret olunca, iş dışı diye bir kavram için zamanın olmadığı gibi, gerçekten işimin dışında anlatacak bir hikâyem yok. İş dışı krize gelince, ya iş hayatımızda karşılaştığımız krizler dolayısıyla efsunluyuz ya da iş hayatında karşılaştıklarımız o kadar şaşırtıcı ki, iş dışı hayatımızdaki olumsuzlukların esamesi okunmuyor. OLUMLUYA ODAKLANIN Bunun yanı sıra ben gerçekten çok mutlu ve huzurlu bir insanım. İnanın özel hayatımda olsun, iş dışı hayatımda olsun kriz addedeceğim bir sorunla karşılaşmadım. Ailemle, kardeşlerimle, arkadaşlarımla, hepsi ile son derece barışık bir dünyam var. Herkese tavsiyem, hayata pozitif bakıp, tüm zamanımızı ve enerjimizi olumluluklara ayırmak... Mutsuzluğun hikâyesini herkes yazar, önemli olan mutlu yaşamanın hayata geçirilmesi. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?