Kârsızlık, fiyat rekabeti, operasyonel verimsizlik, yaygınlaşamama, yetişmiş insan kaynağı eksiği… Sigorta sektörünü uzun yıllardır zorlayan bu sorunlar adeta kronikleşti. Son dönemde yeni yasal dü...
Kârsızlık, fiyat rekabeti, operasyonel verimsizlik, yaygınlaşamama, yetişmiş insan kaynağı eksiği… Sigorta sektörünü uzun yıllardır zorlayan bu sorunlar adeta kronikleşti. Son dönemde yeni yasal düzenlemeler, sektöre yabancı sermaye girişi ve gelişen teknik altyapı sayesinde önemli yol alınsa da sektör profesyonelleri, “köklü değişim için zamana ihtiyaç var” diyor.
Sigorta sektörü son yıllarda çehresini önemli ölçüde değiştirdi. Yeni yasal düzenlemeler, yabancı sermaye ilgisi ve geliştirilen teknik altyapılar sayesinde önemli yol alındı. Ancak, bütün bunlar sektörün adeta kronik hale gelen sorunlarını çözmeye yetmedi.
Sigorta sektörünün sorunlar listesinin başında “karsızlık” var. Teknik kâr odaklı olmayan iş modelleri, yüksek hasar prim oranları nedeniyle sektörde kazançlar eriyor. Fiyat odaklı rekabet de bu süreci destekliyor. Sektörün “yeterli yaygınlığı” sağlayamaması da bir başka kronik sorun. Türkiye’de henüz yeterince gelişemeyen sigorta bilinci, sektörün ölçek ekonomisine uyan bir yapıya kavuşmasını ve derinleşmesini engelliyor. Poliçe sayıları istenilen hızda artamıyor.
Diğer yandan operasyonel verim elde etme konusunda da sigorta sektörünün alacağı çok yol var. Son dönemde sektörün önde gelen bazı şirketleri teknik altyapılarına ciddi yatırım yaptılar. Ancak, sektörün geneli, operasyonel verimlilikte hala sınıfta kalıyor.
Sigorta sektöründe uzun yıllardır devam eden bir diğer sorun da yetişmiş insan kaynağı eksiği. Bugüne kadar insan kaynağına yatırım yapmayan sektör, bunun sonucu olarak bugün arzu ettiği dinamik yapıya kavuşamıyor.
Sektörün sorunlarına çözüm bulmak için çabalar sürüyor. Her geçen gün de bir adım ileriye gidiliyor. Ancak sektör profesyonelleri, kronikleşen sorunları ortadan tamamen kaldırmanın zaman alacağı görüşünde
1. Fiyat Rekabeti Kârsızlık Yaratıyor
Sigorta sektöründeki kronik sorunlar genellikle birbirini tetikliyor. Örneğin sektörün en temel sorunlarından biri olan kârsızlığı diğer bir kronik sorun olan fiyata dayalı rekabeti tetikliyor. Türkiye’de sigortacılığın teknik kâr odaklı yapılmadığına işaret eden Güneş Sigorta Genel Müdürü İlker Aycı, “Maalesef fiyat odaklı bir rekabet anlayışı olduğundan dolayı sektörde ciddi anlamda kazanç erimesi oluyor” diye konuşuyor.
Anadolu Sigorta Genel Müdürü Mustafa Su ise, pazarın arzu edilen derinlikte olmamasından dolayı şirketlerin fiyat rekabetine odaklandığı görüşünde. Sigorta şirketlerinin pazardan pay kapabilmek amacıyla zaman zaman aşırı fiyat rekabeti yaptıklarını söyleyen Su, “Bu rekabet aslında sektörümüze daha büyük bir zarar veriyor ve gelişimini olumsuz etkiliyor” diyor.
Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği Başkanı Erhan Tunçay, içinde bulunduğumuz kriz ortamında bu sorunun sektörü daha da olumsuz etkilediği görüşünde. Tunçay şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Şirketler daha fazla prim yazmak adına düşük fiyatlama yapıyor. Son dönemde global krizin de etkisiyle piyasalardaki durgunluk ve satın alma gücündeki azalma ile sistem poliçe girişleri azaldı. Hem yeni poliçelerin yazılması hem mevcut poliçeleri elde tutma düşüncesi fiyat rekabetini de daha çok artırdı. Özellikle trafik, kasko, sağlık ve yangın sigortalarında bu gelişmenin etkileri daha fazla hissediliyor.”
2. Pazar Bir Türlü Derinleşemiyor
Sigortada uzun yıllardır çözüme kavuşturulamayan bir sorun da pazarın derinleşememesi ya da bir diğer deyişle yeterince yaygınlaşamaması. Sektör profesyonelleri bu durumun Türkiye’de sigorta bilincinin gelişememiş olmasından kaynaklandığı görüşünde. Anadolu Sigorta Genel Müdürü Mustafa Su, bu sorunun kısa vadede halledilebilecek bir sorun olmadığını söylüyor ve ekliyor:
“Başta Anadolu Sigorta olmak üzere sektördeki pek çok şirket bu amaçla çeşitli çalışmalar yaptı ve yapmaya da devam ediyor. Bu noktada devletin vereceği her türlü desteğin faydası olacağını düşünüyorum.”
İlker Aycı ise soruna, bireysel sigortalar tarafından yaklaşıyor. Bireysel alanda yani bireysel sigortalar ve müşteri anlamında yeteri kadar yol alınmadığına dikkat çeken Aycı, “Bireysel tarafa daha fazla yatırım yapmak gerekiyor. Ancak bu sayede, sürekli artan rekabet ortamında kendimize yeni sular bulabiliriz” diye konuşuyor.
Axa Sigorta Genel Müdürü Cemal Ererdi, yaygınlık sorununun finansal sistemin gelişimine paralel bir süreçte aşılabileceği görüşünde. Ererdi şöyle diyor:
“Sigorta ihtiyacının daha geniş kesimler tarafından hissedilmesi finans sektörünün gelişmesiyle doğrudan ilişkili. Sektörlerin kayıt altına alınması ve finans sektörü tarafından kredilendirilmesiyle her işlemin sigorta güvencesine girmesi önümüzdeki dönemde gerçekleşecektir.”
3. Geleneksel Yapıyı Kırma Zamanı
Sigorta sektörü, finans kesimi içerisinde özellikle de bankacığa göre daha muhafazakar bulunur. Bunda sektör profesyonellerinin bugüne kadar benimsediği geleneksel yönetim anlayışının etkisi büyük. Son yıllarda bu muhafazakar yapının bir ölçüde kırılmaya başlandığı görülüyor. Ancak sektör geneli için sorun henüz tamamen çözülmüş değil.
İlker Aycı, sektörde gençlere yatırım artması gerektiği görüşünde. Sektörün ancak bu sayede daha dinamik bir yapıya kavuşabileceğini söyleyen Aycı, “İyi üniversitelerimizin iyi bölümlerinden mezun çocuklarımızın çoğunu hala bankacılığa kaptırıyoruz. Oysa sigortacılığa da ilgi göstermelerini sağlamalıyız” diyor.
Mustafa Su, sektörün daha dinamik hale gelmesinde acentelere de büyük rol düştüğünü söylüyor. Kısa süre önce yasalaşan sigorta acenteleri yönetmeliğinin bu konuda yardımcı olacağına dikkat çeken Su, şöyle devam ediyor:
“Yönetmelik, sigorta acenteliği yapmak isteyen kişi ya da şirketlere çeşitli kriterler getirdi. Buna göre acente olabilmek için hem eğitim ve deneyim hem güçlü mali yapı gerekiyor. Acentelik mesleğini yapmak isteyenlerin daha profesyonel yapıda olmaları bekleniyor. Bu, orta ve uzun vadede sektördeki kaliteyi ve iş performansını artıracaktır.”
4. Verimsizlik Ciddi Bir Engel
Sigorta sektörünün kronikleşen sorunlarından biri de operayonel verimsizlik. Sektör genelinde şirketler operasyonel verimlilik için kendi stratejik hedeflerine uygun teknolojik gelişmeleri yeterince sağlayabilmiş değil. Oysa yeni dönemde teknoloji, hemen her sektörün önceliği haline gelmiş durumda. Öyle ki artık teknolojik dönüşümünü gerçekleştiremeyen şirketler yok olmaya mahkum kabul ediliyor.
Sigorta sektörünün de kısa vadede operasyonel verimlilik konusuna çözüm bulması gerekiyor. Bunun için öncelikli adım teknolojiye yatırım. Operasyonel verimlilik konusunda sektörden önce çözüm bulan şirketlerin hem pazar paylarını hem kârlılıklarını önemli ölçüde artırdığı görülüyor. Cemal Ererdi şöyle diyor:
“Hasar yönetim sistemlerimiz sayesinde hileli hasarları en aza indirebiliyoruz. Genel giderlerimiz de çok düşük. Teknolojik altyapımız sayesinde esnek bir yapıya kavuştuk. Bu bize doğru müşteriye doğru ürün sunma ve yazdığımız primi artırma imkanı veriyor.”
Mustafa Su, Anadolu Sigorta’nın da teknolojik yenilenme sayesinde 2007 ve 2008’de kârlılığını önemli ölçüde artırdığını söylüyor. 2008 yılında kârı yüzde 117 oranında artırdıklarına dikkat çeken Su, “İyi düşünülmüş bir strateji çerçevesinde, sağlam ve kararlı adımlarla tüm sorunları çözmek mümkün” diye konuşuyor.
Erhan Tunçay / Tsrşb Başkanı
“Sektörü Bekleyen Yeni Sorunlar Var”
Küçülme Trendi
Tüm dünyayı etkileyen global krizin etkileri Türkiye’de de görülüyor. Sigorta sektörü, geçtiğimiz yılın 9’uncu ayından sonra reel anlamda küçülmeye başladı. 2008 yıl sonu prim üretimlerine bakıldığında bu küçülmenin daha da derinleştiği gözlemleniyor.
Hangi Tehditler Var?
Sektör, geçmişte yaşanan ekonomik krizler nedeniyle deneyim sahibi olmasına rağmen yaşanan son krizin küresel ölçekte olması, bu krizin yönetilmesini güçleştiriyor. Yeni yatırımların ertelenmesi, ihracattaki düşüş, otomobil ve emlak satışlarının gerilemesiyle küçülen ekonomi, reasürans piyasasındaki daralma ve deprem riskinin artması sektörün önündeki tehditler arasında sayılabilir.
Nakit Akışına Dikkat
Özellikle trafik, kasko, sağlık ve yangın sigortalarında kriz nedeniyle mevcut müşterilerin elde tutulması adına yapılan fiyat rekabeti, hasar prim dengelerinin bozulmasına neden olacak. Hasar maliyetlerindeki bu artışa, tahsilat sorununu eklenmesiyle nakit akışının bozulması şirketleri finansal açıdan zorda bırakabilir.
Mustafa Su / Anadolu Sigorta Genel Müdürü
“Yasal Sorunlar Çözüme Kavuştu”
Toplumun Algısı Değişti
Sigorta sektörünün geçmiş yıllardan günümüze gelen ve son dönemde yapılan çeşitli düzenlemelerle belirli ölçüde giderilen sorunları çoğunlukla yasal düzenlemelerle ilgili oldu. 2007 yılında sigortacılık yasasının çıkması, geçtiğimiz dönem içerisinde sektörümüzü ilgilendiren en önemli gelişmelerden biriydi. Sigortacılık yasasının çıkmasıyla birlikte sektör yasal açıdan güçlü bir temele oturdu. Büyümenin önü açıldı. Ayrıca bu durum, sektörümüzün toplum tarafından algılanmasını da olumlu yönde etkiledi.
Yeni Dönem Beklentisi
2008 yılında yaşanan global krizin Türk ekonomisi üzerindeki etkisi, sektördeki büyüme ibresinin 2001 yılından sonra ilk defa reel anlamda eksiye dönmesine neden oldu. 2008 yılına geline kadar olan dönemde sektörün sabit fiyatlarla büyüme hızının aşamalı olarak düştüğünü görüyoruz. Kriz sonrası dönemdeki ihracat performansının da eskiye oranla farklı olacağı düşünüldüğünde, halihazırda yaşadığımız krizin etkilerinden tam anlamıyla çıkışın daha gecikmeli ve aşamalı olacağı söylenebilir. 2009 yılında büyüme ve kârlılık açısından zor bir yaşayacağız. Toparlanmayı 2010’da görebiliriz.
Hande D. Süzer
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?