Mülteciler, açlık, kuraklık, salgın hastalıklar,
eğitime ve sağlık hizmetlerine ulaşamama
gibi insanlığın gitgide büyüyen
devasa sorunları var. Hayırseverler
dünyanın her yerinde bütçeleri oranında bölgelerinde
ya da global anlamda bu sorunların çözümüne kaynak
ayırıyor. Örneğin Bill Gates, ebola, sıtma ve açlık gibi
küresel sorunları çözmeyi amaçlıyor. Chobani Kurucusu
Hamdi Ulukaya da kişisel servetinin büyük bir kısmını
dünyadaki 60 milyon mülteciye destek vermek üzere
kurduğu Tent Vakfı’na bağışladı. Mültecilere mesleki eğitim verilmesi, istihdam sağlanması, hızlı
ve anlamlı bir şekilde harekete geçilmesi
için çağrıda bulunan Ulukaya, “Mültecilerin
yeniden yerleşiminde etkili çözüm için iş
dünyasına önemli görev düşüyor. Çünkü bir
insan, iş sahibi olduğu andan itibaren artık
mülteci değildir” diyor.
Tüm bunlar da bağış kültürünün yeni dönemin
bir gerçeği olduğunu açıkça gösteriyor.
Capital’in gelenekselleşen “Türkiye’nin
Gönlü Zengin 50 İş İnsanı” listesinde de
bu trendin izlerini görmek mümkün. Bağış
yapılan konuların çeşitlenmesinin yanı sıra,
listede yer alan hemen hemen her ismin bağış
miktarını önemli oranda artırmış olması
da bunun bir göstergesi…
Bu yıl Gönlü Zengin İş İnsanları’nın bağış
yapmayı tercih ettikleri konuların yanı
sıra, yeterli bütçeleri olsaydı eğilecekleri
alanları da inceledik… Ortaya önümüzdeki
dönem hayırseverlerin gündeminde olacak
potansiyel bağış kalemleri çıktı. Örneğin
Kadir Has Vakfı Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Nuri Has, İstanbul’un tüm bina
ve yollarının depreme dayanıklı hale getirilmesine
katkıda bulunmak istediklerini
söylerken, Anadolu Grubu Yönetim Kurulu
Başkanı Tuncay Özilhan gençleri dijital
dönüşüme hazırlamak gerektiğini belirtti.
Tekfen Holding Kurucu ve Onursal Başkanı
Ali Nihat Gökyiğit, biyolojik çeşitliliği korumayı,
Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Selim Yaşar ise tohum ıslahını öncelikli
gördüğünü söyledi.
ZİRVE DEĞİŞTİ
Capital, bu yıl 4’üncü kez “Türkiye’nin Gönlü
Zengin 50 İş İnsanı” listesini hazırladı.
Araştırmadan çıkan en çarpıcı sonuç ise listenin
zirvesinde yaşanan değişim oldu. 2015
yılındaki toplam kişisel bağış, vakıf bütçesi,
KSS bütçesi ve yardımların toplamı uyarınca
Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı
Ferit Şahenk, Türkiye’nin Gönlü Zengin İş
İnsanları listesinde zirveye yerleşti. 2015 yılında
toplam bağış tutarı 277 milyon 205 bin
TL’ye yükselen Doğuş Grubu’nu, geçen yılın
birincisi Koç Ailesi izledi. Koç Ailesi’nin
Koç Vakfı’yla yaptığı bağışların toplam tutarı
275 milyon 727 bin TL. Fiba Holding
Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin,
2015’te bağış bütçesini 4 katına çıkararak
207 milyon 300 bin TL’ye ulaştırdı. Böylece
Özyeğin, listenin 3’üncü sırasına yerleşti.
Listede kişisel bağış rakamıyla yer alan Ali Nihat Gökyiğit ise bağış bütçesini 9,5 kat artırarak
bir rekora imza attı. Bağış rakamını yüzde 117 oranında
artıran Doğuş Holding’in CEO’su Hüsnü Akhan, hayata
geçirdikleri projelerle milyonlarca kişinin hayatına
dokunduklarını söylüyor. Bağış bütçelerinde meydana
gelen büyük artışta yeni projelerin ve döviz kurlarının
artışının da etkili olduğunu belirtiyor.
Akhan, “Küresel ölçekte varlık gösteren büyük bir
grup olarak, bağış, sponsorluk ve sosyal sorumluluk
projelerimizi faaliyet gösterdiğimiz tüm sektörlerde yenilikçi
ve sürdürülebilir iş modelleri yaratarak toplumsal
refah düzeyini geliştirmek ve gelişimin her açıdan sürdürülebilirliğini
sağlamak üzere yürütüyoruz. Yatırımlarımızı
da ağırlıklı olarak kültür, sanat, spor, çevre, eğitim,
sağlık, güvenlik ve kadın alanlarında gerçekleştiriyoruz”
diyor. Akhan, hayırseverlik çalışmalarına 7’den
70’e toplumun tüm bireylerinin sosyal ve kültürel
gelişimi, yerel ekonomilerin kalkınması ve
çevre duyarlılığının yaygınlaşması için devam
edeceklerini vurguluyor. ~EN YARARLI İŞ
Kadir Has, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en hayırsever işadamlarından biriydi. Servetini okul yaptırmaya, çocuk okutmaya, hastane ve üniversite yaptırıp Türkiye’nin en önemli iki sorunu olan eğitim ve sağlığa elinden gelen katkıyı yapmaya adadı. Bugün Kadir Has’ın tüm servetini aktardığı Kadir Has Vakfı, oğulları Can Has ve Nuri Has’ın yönetiminde onun vasiyetini yerine getirmek için faaliyetini sürdürüyor. Has Ailesi, 2015 yılında yaptıkları bağışlarla Türkiye’nin Gönlü Zengin 50 İş İnsanı içinde yer almayı başardı. Kadir Has Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nuri Has, eğitim ve sağlık dışında da çok önemli ve kaynak aktarılması gereken toplumsal sorunların varlığına dikkat çekiyor. Bu nedenle deprem konusuna özellikle eğildiklerini belirtiyor ve ekliyor: “Türkiye’nin çeşitli yerlerinde değişik tarihlerde meydana gelen depremlerin yaratmış olduğu acı sonuçlar ortada. Özellikle İstanbul’da mevcut binaların, halen yürürlükte olan deprem yönetmeliğinden çok
önce inşa edilmiş oldukları düşünüldüğünde,
olası bir depremde ne kadar büyük bir tehlikeyle
karşı karşıya olduğumuz kolayca anlaşılır. 17
Ağustos 1999 büyük depreminde binlerce kişi
hayatını kaybetti. Bir o kadar insan yaralandı,
sakatlandı ve evsiz kaldı. Yani, maddi ve manevi
kayıp çok yüksek oldu. Bu depremde yaşananlar
bizi derinden üzdü. Daha fazla imkan
olsa bunun tekrar yaşanmaması için İstanbul’da
bütün yapıların, yolların depreme hazır hale getirilmesine,
mevcut yapının düzeltilmesine katkıda bulunmak
isterdik. Bu, ülkeye ve İstanbul’a yapılabilecek
en yararlı işlerden olurdu.”
KÖTÜMSER RUH HALİ
Sanko Holding, bu yıl ilk kez gönlü zenginler araştırmasına
verilerini paylaşarak dahil oldu. Sanko Holding
Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Konukoğlu, eğitimden
sağlığa pek çok alana kaynak ayırdıklarını belirtirken
daha fazla imkanı olsaydı hangi sorunla ilgileneceğini
şöyle anlatıyor:
“Bu kaynağı ülke olarak tavan yapmış motivasyon
eksiğimizi gidermede kullanırdım. Maalesef millet olarak
kötümser halimizden bir türlü kurtulamıyoruz. Ülke
olarak mutluluğumuzu artırmak için daha refah, daha
müreffeh bir ülke inşa etmeliyiz. Bunu sağlamak için de
iyi yetişmiş politikacılara, devlet adamlarına, öğretmenlere,
öğrencilere, mühendislere, ekonomistlere, velhasıl
insana ihtiyaç var. Toplumda yüksek değerleri olan büyüğüne
saygılı, küçüğüne sevgi dolu, yaşadığı topluma
ve çevresine daha duyarlı bir toplum olmalıyız. Neden
hızlanamıyoruz, neden gecikiyoruz. Bunun için eğitimli donanımlı ve motive olmuş insana ihtiyaç var.”
Konukoğlu, Türkiye’nin en büyük eksiğinin motivasyon
olduğunu söylüyor ve “Toplum olarak motivasyonumuz
çok düşük seviyede. Kime dokunursan bin dert
dinliyorsun. Bu ülkenin taşı, toprağı, topu tüfeği, sanayisi,
esnafı, tüccarı, işçisi, köylüsü var. İhtiyacımız olan tek
şey, sorunlarımızı çözebilmek için ulus olarak silkinme,
iyi bir motivasyonu yakalamak” diye anlatıyor.
BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK ÖNEMLİ
Tekfen Holding Kurucu ve Onursal Başkanı Ali Nihat
Gökyiğit, doğaya, özellikle biyolojik çeşitliliği korumaya
ve kırsal kalkınmaya daha fazla hizmet etmeyi arzu
ettiğini söylüyor. Gökyiğit, halihazırda en fazla kaynağı
Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi ve orada yapılan akademik
çalışmalara ayırıyor. Burasının bir bitki danışma
merkezi oluşturmak ve dünyadaki biyolojik çeşitliliği,
endemik, ender ve tehdit altındaki bitkileri koruyarak
desteklemek için faaliyet gösteren bir bilim merkezi olduğunu
ifade ediyor. 28 cilt olarak yayımlanacak “Resimli
Türkiye Florası” projesinin de koordinasyonu bu
botanik bahçeden yürütülüyor.
Gökyiğit, daha fazla kaynağı olsa yine biyolojik çeşitliliğe
kaynak aktaracağını söylerken bunun nedenlerini
şöyle açıklıyor:
“Çok zengin bir flora cenneti olan ülkemiz, arılar için
doğal ve çok nadir bir yaşam alanı. Bu biyolojik zenginlik
Anadolu’yu, değişik iklim ve bitki örtüsüne uyumlu
en az 5 farklı arı ırkının habitatı yaptı. Ancak bu ırklardan
hepsinin, ANG Vakfı çalışmaları ile 2004 yılında tescili
yapılan Kafkas ırkı hariç, melezlenerek kaybolduğu
kabul ediliyor. Saf Kafkas arı ırkının bulunup tespit edilmesinin
ardından, arıcılık konusunda ANG Vakfı yeni
çalışmalara odaklandı. Anadolu ırkının da tanımlanma
ıslah ve üretim projesini Kızılcahamam Kırkırca Köyü
Kaplan Deresi’nde seçilen izole bir bölgede sürdürmeye
başladı. Buraya yapılacak katkıyı dünyanın bugünü ve
geleceği için çok önemsiyorum.” ~TARIMA ÖZEL İLGİ
Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Selim Yaşar, Yaşar Topluluğu’nun da içinde bulunduğu tarım ve hayvancılık sektörünün öncelikli olarak desteklenmesi gerektiğini düşünüyor. Daha fazla imkanı olsa bu sektörün sorunlarını tamamen ortadan kaldırmak istediğini belirten Yaşar, şöyle konuşuyor: “Yem maliyetlerinin yüksekliği, sektörün önündeki en önemli engellerden. Yem hammaddelerinin yüzde 50’si dışarıdan alınıyor. Meralarımızı bizim iklimimize dayanıklı bitki türleriyle yeniden tohumlamak gerekir.” Amaçlarının besin değeri yüksek ve enerji veren alternatif yem bitkileri ürettirerek, yem maliyetlerinin düşmesine katkı sağlamak olduğunu söyleyen Yaşar, “Bu amaçla yurtdışında konunun uzmanlarıyla çalışıyoruz. Buradan aldığımız know-how’ı ülkemizde uygulayarak ortaya koyacağımız inovatif ürünleri devletimizle, tarım ve hayvancılık sektöründe faaliyet gösteren üreticilerle paylaşacağız. Buraya bir Kazak profesör getirdik, şimdi 2 tane Çinli profesör getiriyoruz. Bunlar Gobi Çölü’nü yeşillendiren profesörler. Kurak iklime dayanıklı yem bitkisi konusunda AR-GE yapıyoruz ve önemli aşamalardan geçtik. Bu konuda egoist değiliz, bildiğimiz her şeyi paylaşmaya hazırız” diyor. DEZAVANTAJLI KESİMLER
Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, toplumun iyi yönde gelişimine katkıda bulunmak, bireyleri dezavantajlı konuma getiren mevcut sosyoekonomik dengeleri olumlu yönde değiştirmek istediklerini söylüyor. Akın, bu doğrultuda ağırlıklı olarak eğitim ve sağlık konularına eğilerek yaptıkları bağış, yardım ve sosyal sorumluluk projelerini, kendisinin kurmuş olduğu Türkiye İnsan Kaynakları Eğitim ve Sağlık Vakfı (TİKAV) aracılığı ile yürüttüklerini ifade ediyor. Akın, sosyoekonomik anlamda neden dezavantajlı toplum katmanlarına odaklandıklarını
şöyle anlatıyor: “Attığımız her adımda sosyal
ve çevresel etkileri dikkate almaya özen gösteriyoruz.
Çünkü başta tüm paydaşlarımız olmak üzere içinde yaşadığımız
toplumun çıkarlarını düşünmenin sürdürülebilir
bir kalkınma için büyük önem taşıdığına inanıyoruz.”
TİKAV’ın projeleri arasında Fırat Üniversitesi’nde
uygulanmakta olan Bireysel Gelişim Programı, Mersin
Uluslararası Liman İşletmeciliği ile ortak geliştirilmiş olan
Eski Köye Yeni Adet, Anneler Okulu, Muhtarlarla Elele
ve Onarımı Bizden Okuması Sizden projeleri ve 2015
yılında da TÜGİAD Ankara işbirliği ile hayata geçirilen
Annem ve Ben Projesi bulunuyor.Yıldızlar Yatırım Holding yönetim Kurulu Başkanı
Fehmi Yıldız ise daha fazla imkanı olsa Türkiye’deki en
büyük eksikliklerden biri olan vasıflı çalışan teknik personel
eğitimine katkı sağlayacağını söylüyor. Yıldız, bu
soruna şöyle dikkat çekiyor: “Bu nedenle de Almanya’da
olduğu gibi teknik liselerin sayılarının artırılması ve bu
sayı artarken de öğrencilerin mesleki yeterliliklerinin,
becerilerinin iyi keşfedilerek desteklenmesi gerektiğine
inanıyorum. Bu nedenle bugün de teknik okulların yapılmasına
para harcıyorum. İleride de destek vermeye
devam edeceğim.”
“EN BÜYÜK SORUN EĞİTİMDE”
Türk iş dünyası her zaman eğitime büyük kaynak ayırdı.
Bugün de eğitimin en önemli sorun olduğunu düşünenler
çoğunlukta. Altınbaş Ailesi, her zaman eğitimin ve
bilginin gücüne inandıklarını ifade ediyor. Bu nedenle
sosyal sorumluluk projesi olarak eğitime yatırım yapmaya
odaklandıklarını belirten aile, şöyle açıklıyor: “Eğitim
sektörüne yatırım yapmamızda rahmetli babamız Mehmet
Altınbaş’ın büyük etkisi oldu. Babamız 1974 yılında
yazdığı mektupla bize farklı konularda öğütlerde bulundu.
Bunlardan biri de eğitimle ilgiliydi. Mektupta, ‘Eğitim
olmadan olmaz, eğitime katkı sağlayacaksınız’
diyordu. Biz de Mehmet Altınbaş Vakfı’nın farklı
alanlarda yaptığı çalışmalara İstanbul Kemerburgaz
Üniversitesi’ni de ekledik. Bu yıl ikinci kez mezun
vermenin mutluluğunu yaşıyoruz. Birçok ülkeden
öğrenci kabul eden bir eğitim merkezi haline geldik
ve çalışmalarımıza durmadan devam edeceğiz.
İnsana yatırım sabır ve özveri ister. Ancak sonuçları
herkes için çok kıymetlidir.”
IC Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim
Çeçen de Türkiye’deki en büyük sorunun eğitim
olduğunu düşünüyor ve “Dolayısıyla bu sorunu
çözmeden başka sorunlara kaynak aktarmayı doğru
bulmuyorum” diyor. Çeçen, eğitimdeki iki önemli
soruna şöyle dikkat çekiyor:
“Birincisi herkesin eğitim ve öğretim imkanına
sahip olması, gençlerimizin iyi bir meslek sahibi
olmalarının sağlanması için tüm imkanların her
bölgede eşit şekilde dağılımı. İkincisi kaliteli eğitim
sağlamamız şart. Üniversitelerimizin batı üniversiteleri
kalitesinde eğitim vermesi gerekiyor. Bilgili,
araştıran, özgüvenli, dünyayı tanıyan, yorumlayan,
yaşam boyu kendisini geliştirmeyi prensip edinen,
çevreye, topluma duyarlı gençleri yetiştiren eğitim
sistemini sağlamalıyız ve üniversiteli sayısını çoğaltmalıyız.
Bunun için de çok kaynak gerekiyor. Bu
seviyenin sağlanmasından sonra bilim adamlarımızın,
araştırmacılarımızın sayılarının artacağını düşünüyorum.”
AFRİKA’DA SU VE YAŞAM
CPM Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Recep Palamut,
“su” sorununa dikkat çekiyor. Daha fazla imkanı
olsa bu alana daha fazla yatırım yapacağını
açıklayan Palamut, bu konudaki hassasiyetini şöyle
anlatıyor: “Su olmayan bölgelerde yurtiçi ve yurtdışında,
örneğin Afrika ülkelerinde uzun yıllardır
su kuyusu çalışmaları yürütüyoruz. Hastalıkta, açlıkta,
temizlikte ve benzeri önemli konularda “su”
olmazsa olmazımız. Su hayattır ve en önemli insan
hakkıdır. Dezavantajlı bölgelere desteklerimiz artarak
devam edecek. Aynı zamanda yardımlarımızın
sürdürülebilir bir modelde olması için çaba harcıyoruz.”~NECATİ KURMEL / SARAY HALI YÖNETİM KURULU BAŞKANI
“KURAKLIĞA VE TOHUM ISLAHINA KAYNAK AYIRMAK İSTERDİM”
FARKLI BAKIŞ AÇILARI
İnsanlığın var oluşundan itibaren
süregelen yardımlaşma ve insanların sorunlara çözüm bulma
yaklaşımı günümüzde de devam ediyor. Ancak bu konuların
kişisel, toplumsal ve evrensel olarak ele alınmasında her
kişi veya kuruluş farklı bakış açılarına sahip. Bu katkıların
yapılmasında etnik kökenler, dinsel faktörler, şehircilik gibi
ayrımlar etkili oluyor.
EVRENSEL SORUNLAR Yardım konuları sorun bazlı ele
alındığında evrensel boyut kazanabiliyor. Bugün birçok kişi
ve kuruluş insanlığı ve dünyayı tehdit eden sorunların ortadan
kaldırılması için kaynak ayırıyor ve yardım yapıyor. Bundan
kimin yararlanacağına ve hiçbir koşula bakılmaksızın bu
sorunun üstesinden gelinmesi amaçlanıyor. Ebola sorununun
ortadan kaldırılması, büyük çevresel sorunlara yaklaşım, açlık,
kuraklık gibi.
BÜTÇEMİZ OLSA
Eğer bizler de sahibi olduğumuz kuruluşlarda
çok büyük kaynakları yönetsek ve yardım amaçlı büyük
bütçelere sahip olabilsek özellikle tarım alanında kuraklık, tohum
ıslahı, eğitim gibi konulardaki proje ve uygulamalara destek
olmayı ve ciddi kaynaklar aktarmayı isterdim. Bu alanlara
kaynak ayırmak dünyanın geleceğine kaynak ayırmak demek.
HÜSNÜ ÖZYEĞİN / FİBA HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI
"EĞİTİMDE FARKLI İCRA"
ANNE BABALARI EĞİTİYORUZ
Eşim Ayşen
Özyeğin’in kurduğu Anne Çocuk Eğitim Vakfı ile
binaların ötesinde toplumun bireylerine özellikle
okul öncesi yaş çocuklarına eğitim programları
ile ulaşmaya başladık. Anne babaları eğitiyoruz
çünkü anne baba çocuklarını iyi şekilde
yetiştirirse onlara eşit fırsatlar sunarsa toplumun
yapı taşlarının güçleneceğine inanıyoruz. Bugün
1,5 milyon kişiye doğrudan etki etmenin gururunu
yaşıyoruz.
EN ÖNEMLİ YATIRIMIM
En önemli yatırımım
Özyeğin Üniversitesi olmuştur. Sekiz yıl önce
üniversiteyi kurduğumda amacım benden
sonra nesiller boyunca devam edecek ve
güçlenecek Türkiye’de nitelikli bir yükseköğretim
kurumunu kurmak ve araştırmaları ve eğitimiyle
Türkiye’nin beşeri sermayesini güçlendirmekti.
Bugün yaklaşık 7 bin öğrenciyle bu hayalime
yaklaşıyorum.
EN DEĞERLİ YATIRIM
Yapılacak en değerli
yatırımın insana yapılan yatırım olduğuna
inanıyorum. Türkiye’de herkesin nitelikli eğitime
erişmesi sonucunda beşeri sermayemizin ve
ülkemizin daha iyi gelişeceğine inanıyorum.
Bu nedenle ailemiz için en önemli konu eğitim
olmuştur ve sosyal yatırımlarımızı en fazla eğitim
alanında gerçekleştiriyoruz. Eğitim konusuna
odaklansak bile bu alanda bağışçılığımızı çok
farklı şekillerde icra ettik.
BURSLARLA BAŞLADIM
Ben de birçok insan
gibi ilk çalışmaya başladığım günlerde maddi
ihtiyacı olan başarılı öğrencilere burs vererek
hayır işlerine başladım. Zaman içinde daha
fazlasını yapmak istediğimi anladım. Finansbank’ı
kurduktan 2 yıl sonra vakıf kurdum ve yıllar içinde
burs sayıları 10 binleri geçti. Daha sonra en
ihtiyaç sahibi bölgelerde okul yapımı, yurt yapımı
ile eğitime yatırımlarımıza devam ettik.
TUNCAY ÖZİLHAN / ANADOLU GRUBU YÖNETİM KURULU BAŞKANI
"DİJİTAL DÖNÜŞÜMDE GENÇLERE DESTEK OLMALIYIZ"
SINIRLAR YENİDEN
İçinde
bulunduğumuz dönemde
dünyanın neredeyse tüm
coğrafyalarında hızla bir
dönüşüm süreci yaşanıyor.
Geçmişte yaşanan sanayi
devrimleriyle çizilmiş olan
ekonomik sınırlar, bugün
yeniden şekilleniyor. Böylesi bir
süreç içinde ekonomik anlamda
dünyanın ileri ülkeleriyle paydaş
olabilmek için ülkemizin de
mutlak suretle bu dönüşüm
içinde önemli bir oyuncu olarak
yer alması gerekiyor. GENÇLER DESTEKLENMELİ
Anadolu Grubu olarak bu
dönüşüm süreciyle uyumlu
olmak için çalışırken, toplum
olarak da bu dönüşümün
içinde önemli bir paydaş
olabilmemiz için gençlerimizin
bu alandaki eğitimlerine yatırım
yapmalı ve desteklemeliyiz.
Makinelerin üretimde ve hatta
servis sektörlerinde gittikçe
daha fazla söz sahibi olacakları
konuşulurken, insanların da bu iş
modeli içinde yetkinliklerini belirli
bir seviyeye getirmeleri gerekiyor.
ŞİRKETLERE ÇAĞRI
Grubumuzun desteklediği
alanlarda stratejimizi, bu
dönüşüm sürecini dikkate
alarak geliştiriyoruz. Türkiye’nin
önde gelen şirketlerinin, KSS
planları içine yakın zamanda,
gençlerin dijital dünyayla
entegre olabilmeleri için
gereken eğitim süreçlerini
dahil etmesi gerekir. Gerek
bağış gerekse vakit ayırarak,
gençlerimizin bu alandaki
eğitimine destek olmaları
gerekir diye düşünüyorum.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?