Yeni dönemde “borçlanma” rekabeti belirleyen önemli araçlardan biri... CEO’ların yüzde 39’u 2022’de en fazla borçlanma konusunda temkinli olacağını belirtiyor...
Özlem Aydın Ayvacı
Hatta global arenada savaş dahil risklerin devam ettiği bu ortamda liderler, borçlanmada yeni sınırlar çiziyor. Özkaynaklarının yüzde 30’una kadar borçlanmanın mantıklı olduğunu düşünenler var. Bunun yanında kârın önemine vurgu yapıp EBITDA’nın 4 katına kadar borçlanmayı makul görenler de... Rakamlar farklılaşsa da sektör bağımsız tüm oyuncularda borçlanmada “ideal oran”ın değişmesi dikkat çekici.
Borçlanmada sınır yeniden çiziliyor. Bunda yurt içi ekonomik konjonktürün yanında global arenadaki gelişmeler de etkili. Pandemi kaynaklı küresel tedarik sıkıntıları sürüyor. Rusya ve Ukrayna arasındaki krizin yarattığı politik gerilim, enerji fiyatlarının artışına dolayısıyla birçok ülkede yüksek enflasyona neden oluyor. Tüm bunlar, 2022’ye nefes alma umuduyla giren iş dünyasına yine temkinli olma mesajı veriyor. Ocak ayında Capital’in CEOProfil araştırmasına katılan CEO’ların yüzde 39’u, 2022’de en fazla borçlanma konusunda temkinli olacaklarını açıklamıştı. Global olarak risklerin devam ettiği bu ortamda Türkiye’nin önde gelen iş insanları borçlanmaya temkinli yaklaşırken bu konudaki sınırlarını da yeniden çiziyor. Bahçeşehir Üniversitesi Uluslararası Finans Bölüm Başkanı Dr. Bahar Köseoğlu, şirketlerin ekonomik istikrarsızlığın arttığı enflasyonist dönemlerde iflas riskiyle karşılaşmamak için borçtan kaçınma eğilimi gösterdiğini söylüyor. Köseoğlu, “Şirket ölçeği büyüdükçe kısa vadeli borçlanmadan uzun vadeli borçlanmaya geçiş yapılıyor” diyor. Peki, her ne kadar 2022’de borçlanmadan kaçınmayı düşünse de bu konuda iş dünyası nasıl bir sınır çiziyor? Büyük ölçekli yatırım dönemine girdiklerinde ve rutin dönemde borçlanma kriterleri neler? Özetle hangi şirkette borçlanmaya ne kadar izin var?
DOĞRU BORÇLANMAYLA GELEN FIRSAT
Yıldırım Holding, kriz yıllarında bile yatırımlarına devam eden ve gerekli finansmanı sağlayabilen bir grup. Yıldırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Yıldırım, borçlanma yaklaşımları sayesinde “Krizleri fırsata çeviren grup” olarak anılmaya devam ettiklerini söylüyor. Yıldırım, borçlanma sınırlarını şöyle açıklıyor: “Yatırım döneminde borçlanma kapasitemizi hesaplarken gelecekteki nakit akışına bakıp hedeflenen borçlanma vadesiyle uyum arıyoruz. Normal dönemlerde net borçluluğun kârlılığa (EBITDA) oranına bakıyoruz” diyor. Yıldırım, sektörden sektöre farklılık göstermekle birlikte bu oranın 5 katın üzerinde olmamasını hedeflediklerini söylüyor. Taviz vermedikleri kuralın nakit akışıyla ödeme vadelerinin uyumu olduğunu ifade eden Yıldırım, “Normal dönemde de özsermaye katkısının toplam borçlara oranının yüzde 20-30 bandında olmasını bekleriz” diyor. Borçlanmanın istikrarlı şekilde grup olarak doğru yaptıkları konulardan biri olduğuna dikkat çeken Yıldırım, pandemide bir değişimin söz konusu olup olmadığını şöyle açıklıyor: “Yatırım yaptığımız sektörler pandemiye karşı dirençli ve ciro ve kârlılığa her bir sektörün katkısı normal dönemlerde yüzde 30-35’in altında olup dengeli bir dağılıma sahip. Bunun yanı sıra bilançomuzda azami 2 yıllık net kârımızdan fazla nakit taşımak suretiyle olası krizlere güçlü girmeyi hedefliyoruz. Elbette bu kurallar esnek ve krizin dalga boyuna göre gerekli ayarlamaları yapabiliyoruz. 52 ülkede faaliyet gösteriyoruz ve 20’den fazla farklı para birimiyle işlem yapıyoruz. Dolayısıyla makro düzeyde global birçok gelişmeyi yakından izliyoruz. Pandemi dönemini verimli bir şekilde kullanarak maliyet optimizasyonu gerçekleştirdik. Pandemi sonrasına daha yüksek marjlarla faaliyet gösteren, daha yalın bir yapıda adım attık.”
ÖZKAYNAK BAZLI İLERLEYENLER
Türk iş dünyasının önemli bir kısmı borçlanmada borcun özkaynağa oranını baz alıyor. Bu şirketlerden biri Kontrolmatik. Şirket, geçtiğimiz ay Türkiye’nin ilk özel sektör lityum demir fosfat batarya hücresi ve enerji depolama sistemleri fabrikasının temellerini attı. Kontrolmatik Yönetim Kurulu Başkanı Sami Aslanhan, şöyle anlatıyor: “2021’in 3’üncü çeyrek sonu borçluluk tarafımızda, ‘Kısa vadeli borç/Özkaynak oranı yüzde 62 ve Net Borç/FAVÖK oranı 1 çarpan ile kabul edilebilir riskli seviyenin bir hayli altında. Yatırım döneminde bu oran yatırımın içeriğine, büyüklüğüne, getirisine ve vadesine bağlı olarak yüzde 80’e kadar değişiklik gösteriyor.” Securitas Türkiye CFO’su Hakan Ilgar, normal dönemde borçlanma sınırlarının özkaynaklarının 2 katına kadar, yatırım dönemindeyse en fazla 3 katına kadar olduğunu söylüyor. Ilgar, “2022’de de dengeli bir borçlanma politikası sürdüreceğiz. Önceliğimiz esnetme şansımızın olmadığı tüm ödemelerimizi zamanında yapmak. Bunun için gerekli hallerde ölçülü borçlanmaktan çekinmeyeceğiz” diyor. GF Hakan Plastik CFO’su Esra Erdal, güçlü sermaye yapılarının arkasındaki vazgeçilmez kuralın sermayenin bilanço büyüklüğünün yüzde 40’ı ve üzerinde olması olduğunu açıklıyor. Erdal, “Avantajımız satış portföyümüzde dengeli şekilde yurt içi ve ihracat dağılımının olması. Bu sayede hem TL hem döviz borçlanmamız mümkün. Borçlanma kuralımızı özkaynaklarımızın azami yüzde 40’ı olarak belirledik. Yoğun yatırım dönemlerinde bu oran bir yıldan kısa vadede yüzde 80’e kadar çıkabiliyor” diyor. Akça Kimya Genel Müdürü Alp Sarıcı, nakit kredi yerine akreditif ve benzeri finansal araçlarla borçlandıklarını söylüyor ve “Borçluluk oranı belli bir seviyenin altında kalmamalı. Normal dönemlerde kaynak kullanımımız oranında borçlanıyoruz. Kriz ortamlarında ise yabancı kaynak kullanımını minimuma çekiyoruz” diyor. AdColony EMEA Finans Direktörü Dursun Berk, borçlanmada tek kurallarının borçlanma tutarının özkaynak tutarının 3’te 1’ini aşmamak olduğunu söylüyor.
SIFIR BORÇ YAKLAŞIMI
Bazı grupların borçlanma yaklaşımı sıfır borç üzerine kurulu. Gülman Group Yönetim Kurulu Başkanı Polat Gülman, şirketin 70 yıllık tarihinde 2021’e kadar sıfır borçlanmayla geldiklerini ve yatırımları özsermayeyle yaptıklarını söylüyor. İlk kez geçen yıl başlattıkları güneş enerjisi santralleri yatırımıyla bu kuralın dışına çıktıklarını belirten Gülman, “2021 yılında yenilenebilir enerji sektörüne girdik ve devraldığımız hazır tesislerde tahsis edilmiş krediler söz konusuydu. Doğal olarak bir kredi yükü oluştu. Burada da kredi oranımız şirketin değerine göre yüzde 40 seviyesini aşmıyor” diyor. Işıklar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Rıza Kutlu Işık, “Borç sevmiyoruz, her zaman net nakit pozisyonuyla çalışıyoruz” diyor. Nadiren de olsa enerji projelerinde uzun vadeli yatırım kredisi/leasing gibi borçlanma araçlarını proje finansmanı bazında kullandıklarını belirten Işık, “Orada da 2.5 DSCR ve üstünde kalmayı tercih ediyoruz” diyor. BLC Group, yatırım döneminde prensip olarak öz kaynaklarının 2 katına kadar borçlanmayı göze alıyor. BLC Group Yönetim Kurulu Üyesi Aykut Balcıoğlu, “Normal dönemlerde borçlanmadaki prensibimiz bir kâr fırsatının oluşması, hesap edebildiğimiz bir kâr varsa borçlanıyoruz. Bunun miktarı şu ana kadar özkaynaklarımızın yüzde 25’ini aşmadı” diyor. Yönetebileceklerini düşündüklerinin üzerinde riske girmediklerini belirten Balcıoğlu, “Pandemi süreci borçlanma konusunda temkinli hareket etmemize neden oldu. Bu dönemden önce başlattığımız sıfır borç hedefine daha çok odaklandık. Önümüzdeki dönemde yatırım harcamaları dışında, sıfır net borç hedefliyoruz ve şu anda bu hedefe çok yakınız” diye anlatıyor.
SEKTÖREL FARK VAR MI?
Borçlanma eşiklerinde sektörel farklılıklar olabiliyor. Bahçeşehir Üniversitesi Uluslararası Finans Bölüm Başkanı Dr. Bahar Köseoğlu, “İmalat sanayi içinde temel ecza üretiminde kaldıraç oranı düşükken hazır giyimde oranın yüksek olduğunu görüyoruz. İnşaat ve altyapıysa en yüksek borçluluk oranına sahip sektör” diyor. Örneğin TAV Havalimanları, devam ettiği yatırımlar nedeniyle Net Borç / EBITDA çarpanında yükseliş yaşadı. Şirket, 2021 yılı itibarıyla 8,3 olan Net Borç /EBITDA çarpanını 2025 yılında 2,5 ila 3 seviyesine indirmeyi hedefliyor. TAV Havalimanları CFO’su Burcu Geriş, “Bu çarpanın yolcu sayısındaki toparlanmayla birlikte yaratacağımız nakit ve operasyonel kaldıraca bağlı olarak azalmasını öngörüyoruz. Yakaladığımız verimlilik artışı ve devam eden tasarruf tedbirleri neticesinde FAVÖK marjımızda görülen iyileşmenin devam etmesini öngörüyoruz” diyor. Geriş, “2007 yılında Net Borç/ EBITDA oranımız 8,8’e kadar çıkmıştı ancak sonrasında gelen hızlı büyümeyle 2012’de aynı oran 2,5’e inmişti. 2025 yılı için de hedefimiz yeniden 2,5-3 bandına gelmek” diyor. Geriş, altyapı sektöründe Net Borç/EBITDA oranlarının genellikle yüksek olduğuna dikkat çekiyor. Mey Diageo Finans ve Dijital Transformasyon Direktörü Özlem Yeşildere, ÖTV sistematiğinin de etkisiyle yüksek işletme sermayesiyle dönen bir iş yönettiklerini belirtiyor. Yeşildere, “Bu yüzden sıkı bir finansal disiplin içinde olmamız gerekiyor. Bunu tüm ekosistemimizi düşünerek dengeli yönetiyoruz. Kurallarımız pandemi öncesinde de oldukça sıkıydı. Bütçe hedeflemesi dönemlerimizi kısalttık. Revizyon ve önlemlerle dengeyi sağlıyoruz” diyor.
İÇE DÖNME ZAMANI
İş dünyası borçlanmaya karşı temkinli bir dönemden geçerken içe dönme planı yapanlar da var. Canovate Group Finans Direktörü Hediye Yıldırım, oyunun kurallarının her gün değiştiğini ve en iyi adapte olanların oyunda sürdürülebilir, kârlı büyümeyle yollarına devam edeceğini düşünüyor. Son dönemde şirketlerin yeni fırsatlar yaratma amacıyla yeni pazarlara açılmasının elzem olduğuna değiniyor. Finansal girdi maliyetlerinin daha sınırlı ve dolayısıyla pahalı hale gelmesi nedeniyle şirketlerin kendi iç finansman kaynaklarına dönmesinin de bir o kadar elzem hale geldiğini söylüyor. 2021’de yüzde 50 büyüdüklerini 2022’yi de hızlı büyüme dönemi olarak gördüklerini belirten Yıldırım, “Grubun finansmanı açısından ana teamül olarak EBITDA’nın normal dönemlerde 2, büyüme dönemlerinde 2,5 katı üzerinde borçlanmayı tercih etmiyoruz. Günümüzde ortalamada100 dolar ihracat için minimum 70 dolar ithalat yapıldığı ve banka borçluluğumuz içinde yüzde 30 seviyesindeki döviz payını göz önünde bulundurarak, tüm satışlarımızı döviz ve dövize endeksli yapmaya çalışıyoruz. Bu şekilde doğal hedging ile kendimizi kur kırılganlığına karşı koruyoruz” diyor.
“BORÇLANMADA SINIRLARI AŞTIĞIMIZ OLDU” ALİ ABALIOĞLU ABALIOĞLU HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI 3-4 KATA İZİN VAR Borçlanmada normal dönemde grup toplamında EBITDA’nın 3 katını aşmamayı hedefliyoruz. Yatırım dönemlerinde bu rakamın yatırım oturana kadar EBITDA’nın 4 katına kadar çıkması mümkün olabiliyor. Şirketlerimizdeki özkaynak dengesinin yüzde 40 ve üstü olması düzenli olarak takip ettiğimiz bir diğer kriter. Bunun yanı sıra faiz karşılama oranı gibi oranları da takip ediyoruz. GERİ DÖNMEYİ BAŞARDIK Bazı istisnai kriz yıllarında EBITDA’nın beklentimizin altında gerçekleşmesi sonucunda borçlanmada bu sınırları aştığımız oldu. Kriz ortamı sonlandığında ertesi yıl tekrar belirlediğimiz bantlara geri dönmeyi başardık. İşletme sermayesi yüksek olan şirketlerimizde cari oranımız iyi olduğu için yani borcun karşılığı dönen varlıklarda fazlasıyla var olduğundan bu sınırları tekrar belirlediğimiz oranlara gelmek koşuluyla bir süreliğine esnetebiliyoruz. YENİ HEDEFLER Pandeminin en yoğun olduğu dönemde borçlanma çarpanlarımızda geçici bir artış yaşandı. Finans sektörünün ülke genelinde eskisi kadar esnek olmadığını gördüğümüz için borçlanmaya daha temkinli yaklaşıyoruz. Borçlanma katsayılarımızı düşürmeyi hedefliyoruz. Kredi kullanımında limit kullanım yüzdesi bu dönemde özellikle üzerinde durduğumuz bir oran. |
İDEALİ BELİRLEME FORMÜLÜ ORHAN TURAN/ KPMG TÜRKİYE SERMAYE VE BORÇ DANIŞMANLIĞI ŞİRKET ORTAĞI YÖNETİLEBİLİR RİSK İdeal borçlanma seviyesini belirleyen en önemli unsur yönetilebilir risk. Riski belirleyen en önemli unsursa öngörülebilirlik. Finansal kuruluşlar kredi verirken net finansal borç/FAVÖK çarpanını riskin en önemli indikatörü olarak görür. Pratikte bu çarpan 3’e kadar makul olarak kabul edilir, 3-5 arasında şirket kaldıraçlı iş yapıyor ama duruma göre makul olabilir diye düşünülür, 5’ten büyükse riskli kabul edilir. KIRILGANLAŞTIRIR Makul derecede borçlanmak kaynakların verimli kullanılması, vergi kalkanı gibi önemli avantajlara sahip olsa da aşırı borçlanma durumunda şirket, ağır finansman yükü altına girerek kırılganlaşabilir. Bu bağlamda, her şirketin borç ve özsermaye arasındaki dengeyi koruyarak ideal sermaye yapısını oluşturması gerekir. EŞİK DEĞİŞEBİLİR Her şirketin kârlılığı, iş modeli, işletme sermayesi stratejisi, nakit yaratma kapasitesi ve finansal yönetimi birbirinden farklı. Dolayısıyla borçlanma eşiği değişebiliyor. Şirketlerin daha fazla borçlanmaması gereken noktanın borçlanmanın, ağırlıklı ortalama sermaye maliyetini (WACC) düşürmeyi kestiği nokta olduğu kabul ediliyor. ŞİRKET DEĞERİNİ ETKİLER İdeal borçlanma seviyesinin üstündeki borçlanmalarda şirket yapısı kırılganlaşır, borç ve özsermaye maliyetleri kırılganlığın doğurduğu riskle paralel olarak artar. Bunun sonucunda da ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti artar ve şirket değeri azalır. |
“YATIRIM DÖNEMİNDE DAHA ESNEĞİZ” HİKMET GÜMÜŞER / KİPAŞ HOLDİNG YÖNETİM KURULU ÜYESİ TAVİZLER OLUŞABİLİYOR Normal dönemde toplam nakdi ve gayri nakdi borçlulukta yıllık EBITDA’nın 2 katına kadar sınır koyuyoruz. Yatırım döneminde ise bu 3,5-4 kat aralığına çıkabiliyor. Yatırımların yoğun olduğu yıllarda borçlanmada bazı tavizler oluşabiliyor. FORMÜL NAKİT YÖNETİMİ Konjonktür borca yaklaşımımızı genel olarak değiştirmedi. Yoğun yatırım dönemlerinde borçlanma konusunda biraz daha esnekliğimiz söz konusu olabiliyor ama kısa dönem içinde nakit yönetimiyle bu oranı olması gereken seviyeye çekebiliyoruz. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?