Likite yakın takip

İş dünyası ve bankacılar likidite oranının “1” olması gerektiği konusunda hemfikir. Mevcut durumda 1 ve üzerini yakalayan şirket sayısı ise oldukça az...

8.08.2023 23:58:580
Paylaş Tweet Paylaş
Likite yakın takip

Özlem Aydın Ayvacı

[email protected]

Şirket finansal oranları bugünlerde yakından izleniyor. Sonuçta bu oranlar; şirketlerin nakit akışında sorun yaşamaması, dış kaynak kullanımında yeni arayışlara girmemesi, parayı verimli kullanması gibi konuları belirliyor. Yeni dönemde finansal tablolarda en fazla likidite oranı üzerinde duruluyor. İş dünyası ve bankacılar likidite oranının “1” olması gerektiği konusunda hemfikir. Mevcut durumda 1 ve üzerini yakalayan şirket sayısı ise oldukça az.

Uzun zamandır finans yönetimine odaklanan şirketler, yeni dönemde nakit oranlarını günlük takip etmeye başladı. Finansal tablolar arasında ise şirketlerin kısa vadede borçlarını ödeyebilme gücünü ifade eden likidite oranı çok şey ifade ediyor. Likidite oranları şirketlerin kısa vadeli borçlarını ödeyebilme yeteneğinin ölçülmesinin yanı sıra çalışma sermayesinin yeterli olup olmadığını da belirliyor. Uzmanlara göre bu oranan “1” olması ideal. Ancak mevcut konjonktürde bunu başarmak oldukça zor. Sonuçta enflasyon baz etkisiyle düşüyor gibi görünse de fiyat artışları hız kesmiyor. Ülke risk primini gösteren CDS’lerde sorun var. Dolar kurundaki hareketliliğin devam etmesi öngörülüyor. EY Türkiye Finansal Hizmetler Sektör Lideri ve Şirket Ortağı Levent Atakan, bu ortamda likidite oranının önemine dikkat çekiyor ve “Nakde dönüşmesi göreceli olarak satış ve tahsilata bağlı olan stokları dikkate almayan, daha hassas bir ölçüm olarak kabul edilebilecek likidite oranının bugünlerde daha önemli olduğunu düşünüyoruz” diyor. 

PEK ÇOK ŞİRKET İDEALİN ALTINDA 

Capital, halka açık şirketleri kaynak alarak özellikle Capital500 ölçeğindeki şirketlerin likidite oranlarını inceledi. Yine sektör verileri de bu kapsamda analiz edildi. Capital’in incelediği 17 sektörden 10’u 2023 ilk çeyrekteki likidite oranlarıyla idealin üzerindeyken, 7’si ideal oranın altında yer alıyor. İncelediğimiz 50 şirketin 30’unda likidite oranı 2020-2023 arasında aşağı yönlü hareket ederken bugün şirketlerin sadece 11’inin likidite oranının ideal kabul edilen 1 ve üzerinde olduğu görülüyor. Likidite oranlarını yakından takip eden Sun Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Elvan Ünlütürk, aktif olarak net işletme sermayesi yönetimi yaptıklarını söylüyor. Yapılan işin doğası gereği, sipariş bazlı ürün üretilmesi kaynaklı stok/hammadde alımını da sipariş bazlı oluşturduklarını ifade eden Ünlütürk, “Bu da nakit sermaye yönetiminde net işletme sermayesi yönetim kontrolünü sağlamamıza destek oluyor. Likitide oranı, bugünkü konjonktürel ortam, global piyasalarda artan faizler, finansmana erişimde yaşanan sıkıntılar göz önünde bulundurulduğunda mümkünse aylık ya da her çeyrek mali verileriyle önceki dönem verileri karşılaştırılarak yatay olarak analiz ve takip edilmeli. Likidite oranımızın 1’in altında kalmamasını sağlıklı olarak değerlendiriyoruz” diyor. Kimi sektörler ve şirketler ise ideal oranı 0,80 ile 1 arasında tanımlıyor. 

SENARYOLU YÖNETİM 

Şirketlerin finansal anlamda kaynağa erişimde zorlandığı bir dönemden geçiyoruz. Bu ortamda şirketlerin varlığını sürdürmesinde takip edilen pek çok gösterge ve risk var. Akkök Holding İcra Kurulu Üyesi ve CFO’su Veysi Küçük, şu an en yakından takip ettikleri riskin likidite riski olduğunu söylüyor. Bugün özellikle net işletme sermayesi yönetiminin çok kritik olduğunu düşünen Küçük, “Akkök Holding grup şirketlerinde net işletme sermayesinin alt bileşenleri olan alacak, borç ve stok seviyelerini dikkatli yönetmeye özen gösteriyoruz. Nakit akış projeksiyonlarımızı sürekli güncelliyor ve senaryolu olarak takip ediyoruz. En kötü senaryoya hazırlanacak şekilde bilançomuzu yönetiyoruz” diyor. Birçok bankayla uzun yıllardır süregelen ilişkilerinin olduğunu ve bu dönemde de düzenli olarak iletişim halinde olduklarına dikkat çeken Küçük, şöyle devam ediyor: “Bankalarımızdaki kredi limitlerini çok yakından ve sık aralıklarla takip ediyoruz. Şirketlerimizde mutlaka belli bir emniyet nakdiyle ilerliyoruz. Likidite riski şu an en yakından takip ettiğimiz risk.” Şirketin cari ve likidite oranlarını yakından izlediğini anlatan Desa CEO’su Burak Çelet, “Özellikle kredi kullanım koşullarının zorlaştığı dönemlerde; stok seviyelerine dikkat etmek ve likit kalmak şirketlerin nakit akış yönetimi açısından daha fazla önem taşıyor. Son üç yıla baktığımızda da Desa olarak cari oranımızı yükselttik” diyor. Çelet, şirketlerin belirsizlik dönemlerinde borç ödeme, fırsatları değerlendirme ve olası kriz anlarını yönetebilmek için olabildiğince likit kalmaya özen göstermesi gerektiğini düşünüyor. 

“DÜŞSE DE HALA GÜÇLÜ” 

Brisa’nın likidite oranı 2020 yılındaki 1 seviyesinden 2023 ilk çeyreğinde 0,82’ye düştü. Cari oran ve likit oranın Brisa için eşit önemde olduğunu söyleyen Brisa CFO’su Neslihan Döngel Özlem, şöyle açıklıyor: “Bu iki rasyonun ana farkı stoklar. Brisa olarak stok seviyemizi ve stok devir hızımızı sürekli takip ederek oldukça güçlü bir şekilde yönetiyoruz. Cari oranımız ve likidite oranımız son yıllarda makro ekonomik koşullardaki değişiklikler ve bankacılık alanındaki yüksek regülasyonların etkisiyle düşse de hala güçlü seviyede. Ayrıca net borç/ FAVÖK seviyemiz de 0,5x’lerin altında, çok düşük seviyede yer alıyor.”

“STOKLARI YAŞLANDIRMIYORUZ”

Index Grup’un 3 şirketinin likidite oranları 2023’ün ilk çeyreğinde 1’e çok yakın oranlarda göze çarpıyor. Index Grup Şirketleri Yönetim Kurulu Üyesi ve CFO’su Halil Duman, Datagate Bilgisayar, Index Bilgisayar ve Despec Bilgisayar’da stok bekleme sürelerinin 15-20 günle sınırlı kalmasından dolayı hem cari oranı hem likidite oranı sıkı takip ettiklerini anlatıyor. Duman, sağlıklı olarak değerlendirdikleri oranları hakkında şöyle konuşuyor: “Bilişim sektörü; ürünlerin teknolojik değişim süreleri, tedarik yapısı, pazar büyüklüğü itibarıyla dinamik bir yapıya sahip. Finansal kırılganlığa karşı aktif yönetimi de çok önemli. Sektörümüz ithalata dayalı bir sektör olduğu için kur değişimlerinden ve finansal kaynak ihtiyacından dolayı, cari ve likidite oranları arasında bir ayrım yapmadan her iki orana da önem veriyoruz. Stoklar düşüldüğünde dahi şirketlerimiz kısa süreli borçlarını ödeyebiliyor. Oranlara baktığımızda ve özellikle sektörümüz açısından değerlendirdiğimizde bu rakamların oldukça sağlıklı olduğunu söyleyebilirim.” Saray Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sami Özdağ da likidite oranının bugün daha önemli olduğunu düşünüyor. Özdağ, görüşlerini şöyle paylaşıyor: “Kur artışı, finansmanın maliyetinin artması, düşen talep ve azalan satışlar olması durumunda likidite oranı önem arz eder. Stok devir hızı düşeceği için borç ödeme gücü zayıflayacaktır. Bizce likidite oranı 0,75-1 olması idealdir. Bizdeki bu oran 1 civarında. Önümüzdeki dönemde nakit akışında ve borçlulukta bir sıkıntı yaşamamak adına kârlı satış, güvenli tahsilat, zamanında tedarik, vadeleri düzenlemek gerekiyor.” 

“KÂRA DEĞİL NAKİT AKIŞINA ODAKLANIN”

İş dünyası, kâr yerine nakit akışına odaklanmak gerektiğinin altını çiziyor. Bu isimlerden Ortadoğu Holding İcra Kurulu Üyesi Nusret Kayhan Apaydın, Türkiye ve dünya ekonomisinin içinde bulunduğu şartlarda likidite oranının kritik olarak izlenmesi gerektiğini düşünüyor. Apaydın, şöyle açıklıyor: “Likidite oranı, sadece hazır değerler ve kısa vadeli alacaklara odaklandığı için 1 veya üzerinde olan bir şirket talep tarafındaki volatilitelerden doğrudan etkilenmez ve piyasadaki dalgalanmalara karşı daha dayanıklı olur. Çoğu kez şirket yöneticileri kâra odaklanırken nakit akışını ihmal ediyor. Bunun faturası da ağır olabiliyor. Biz nakit yönetimine özel önem veriyoruz. İnşaat sektöründe talep tarafının son dönemde aşırı dalgalanması cari oran ve likidite oranlarını ideal düzeyde tutmayı zorlaştırsa da turizm, sağlık, lojistik ve enerji sektörlerinde bu oranları arzu edilen seviyede tutmayı başarabiliyoruz.” Superlit Boru Genel Müdürü Turgay Aytekin de buna dikkat çekiyor ve “Ticari alacakların kalitesi bu dönemde kritik öneme sahip. Özellikle teminatsız alacaklarda vade kaymaları nakit akışını olumsuz etkileyebiliyor” diyor. Aytekin, bu nedenle cari oran yerine likidite oranına daha fazla odaklandıklarını belirtiyor. Finansal oranlarında ideali nasıl takip ettikleriniyse şöyle anlatıyor: “Asıl önemli husus aktif ve pasif kısa vadeli kalemlerde vade uyumunu şirket lehine koruyabilmek diye düşünüyorum. Biz biraz ihtiyatlı bir yaklaşımla likidite oranımızı en az 0,80 ve cari oranımızı 1,5 olarak hedefliyoruz.” Aytekin, şirketlerin böyle zor dönemlerde kâr marjı yerine nakit dönüşüm performansına odaklanmaları gerektiğini de belirtiyor. 

“KRİZ SENARYOLARI OLMALI”

Sahibinden.com Finanstan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Burcu Batı, bu dönemde önceliklerinin nakit yönetimi olduğunu söylüyor. Nakit akışını etkin bir şekilde yönetebilmek için kısa ve uzun vadeli dinamik nakit akış planlamaları yaptıklarını söyleyen Batı, “Yine piyasaların durumuna göre hızlı bir şekilde aksiyon alabilmek, tahsilat süreçlerini iyileştirmek, stok planlamasını doğru yapabilmek de büyük önem arz ediyor” diyor. Nakit akış planlarını yaparken, muhakkak kriz senaryolarının da hazırlanması gerektiğini vurgulayan Batı, “Bu kötü senaryolar gerçekleşirse ne tarz aksiyonların alınacağı da önceden belirlenmiş olmalı. Bu tarz senaryolar için şirketlerin kredi limitleri muhakkak uygun hale getirilmeli” diye anlatıyor. Batı, likidite oranlarını 1 ve üzeri hedeflediklerini de belirtiyor ve şöyle devam ediyor: “Bu, şirketin nakit ve hızlıca nakde çevrilebilir varlıklarının stoklar hariç, kısa vadeli borçlarını karşılayabileceği anlamına gelir. Yüksek bir likidite oranı, şirketin nakit akışında sorun yaşamama ve kısa vadeli borçlarını rahatlıkla ödeme yeteneği olduğunu gösterir. Ancak çok yüksek bir likidite oranı, şirketin varlıklarını etkin bir şekilde kullanmadığını veya nakit tutma stratejileri nedeniyle potansiyel kazanç fırsatlarını kaçırdığını gösterebilir.” Akçansa Finans Genel Müdür Yardımcısı Jason South, cari oranın sektördeki yüksek stok seviyesi ve bunun gerektirdiği kısa vadeli finansman ihtiyacı nedeniyle çimento sektörü için daha önemli olduğunu belirtiyor. South, şöyle değerlendiriyor: “Çimento endüstrisinin sahip olduğu özelliklerinden olan yüksek stok seviyesi ve büyük bakım yatırımlarından kaynaklanan maliyet likidite oranlarında dalgalanmalara neden olduğundan, ideal bir oranın belirlenmesini zorlaştırıyor. Bu katsayıların sabit bir seviyeden ziyade plan veya beklentiler doğrultusunda gerçekleşmesi daha önemli. Çok dalgalı piyasa koşullarında bile sürekli gelişim gösteriyoruz. Temel nokta, nakit akış kalemlerinin bileşenlerinin yakından ve ayrıntılı olarak izlenmesi ve kârlılıkla nakit akışı üretimi arasında piyasa koşullarına göre doğru dengenin sağlanması.” 

“NET DÖVİZ POZİSYONU TAŞIYORUZ” 

Aksigorta CFO’su Zeynep Eröktem, hayat dışı sigorta şirketlerinde likidite oranı olarak nakit, nakit benzeri, finansal yatırımların sigortacılık teknik karşılıklarına oranının iyi bir gösterge olduğunu söylüyor ve şöyle açıklıyor: “Bu oran sigorta şirketinin mali bünyesinin hasarlarını ödeyebilme ve sigortalılara karşı vazifesini yerine getirebilme gücünü gösteriyor. Aksigorta’nın likidite oranı sektör ortalamasının üzerinde. Bu da şirketin nakit durumunun sağlam pozisyonda ve hasarlarını ödemek için yeterli kaynaklara sahip olduğunu gösteriyor.” Likidite bir varlığın veya finansal aracın ne kadar hızlı bir şekilde nakde çevrilebildiğini veya satılabildiğini ifade ediyor. Eröktem, “Bu kapsamda değerlendirilmesi gereken kritik konulardan biri de yatırımların bina, gayrimenkul gibi varlıklardan ziyade likit varlıklara yönlendirilmesi olmalı” diyor. Eröktem, nakit yönetimindeki stratejilerini her geçen gün geliştirmeye özen gösterdiklerini söylüyor ve “Öncelikle hasar ödemelerinde sigortalılarımızın memnuniyetinden ödün vermiyoruz. Alacak tahsilatlarımızda süreçlerimizi iyileştirerek, müşterilerimizin ödeme alışkanlıklarını da takip ederek vadelerimizi kısaltmaya odaklanıyoruz. Kredi kartı alacaklarımızı vadesinden önce tahsil ederek nakit akışımızı destekliyor, likiditemizi artırıyoruz” diye açıklıyor.


“BELLİ TUTARDA NAKDİN ALTINA DÜŞMÜYORUZ”
BORA YALINAY DOĞAN HOLDING CFO’SU

NET İŞLETME SERMAYESİ
Finansmana erişimin zor olduğu ve aynı zamanda finansman maliyetlerinin yüksek olduğu bu dönemde işletme sermayesi yönetimi çok önem kazanıyor. Şirketlerimizde net işletme sermayesinin minimum seviyede olmasına odaklanıyoruz. Müşterilerimizle sıkı temasta olarak teminat kalitesini bozmadan alacak vadelerimizi düşürmeye çalışıyoruz. Stoklarımızı just-in-time seviyesiyle yöneterek operasyonel verimliliğe önem veriyoruz. Ödemeler tarafında tedarikçilerimizle mutabık kalarak borç erteleme ve kur sabitleme gibi konuları önceliklendiriyoruz.

NAKİT TAMPONU Şirketlerimizin 3 aylık nakit akımlarını çok yakından takip ediyoruz. Stok azalma, tahsilatları hızlandırma, dış finansman bulunması gibi alınması gereken aksiyonları zamanında alıyoruz. Tüm şirketlerimizde acil durumlar için belli oranda nakit tamponu oluşturduk. Şirketlerimizde belli tutarda nakdin altına düşmüyoruz. Ayrıca net borç / FAVÖK oranının 2’yi geçmemesine özen gösteriyoruz. Kullandığımız kredileri uzun vadeli kullanmaya ve şirketlerimizi döviz borçlandırmamaya çalışıyoruz.

DEVALÜASYON RİSKİ Piyasada yaşanabilecek sıkışıklığı öngörerek geçen yılın ortalarından beri belli şirketlerimizde TL tahvil ihracı gerçekleştirdik ve gerçekleştiriyoruz. Önümüzdeki dönemde yaşanabilecek devalüasyona karşı gerek olmadıkça döviz borçlanma yapmamalıyız. Döviz borcu olanlara mutlaka aynı tutarda döviz aktifi oluşturmalarını tavsiye ederim.



“LİKİDİTE ORANIMIZI 0,80’İN ALTINA İNDİRMEYİZ”
HAYRETTİN ÇAYCI SARKUYSAN YÖNETİM KURULU BAŞKANI

DAHA NET DAHA ANLAMLI 
Şirketimiz için likidite oranı cari orandan daha önemli. Çünkü stokların hızlı bir şekilde nakde dönüşememe ihtimalinden dolayı, stokların çıkarılmasıyla kısa vadeli borçların likit dönen varlıklarla ödeme kabiliyetinin yaşanıp yaşanmayacağı daha net anlaşılır ve daha anlamlı sonuçlar verir.

İDEAL ORAN Şirketimizin likidite oranı sonuçları, hedeflediğimiz orana çok yakın değerlerde. Şirketimiz için ideal oran 1 ve üstündeki değerler. Özellikle 0,80 değerinin altında kalınmamasına özen gösteriyoruz. Sektörümüzdeki oranlar da benzer seviyelerde veya altında.

BAŞARI FAKTÖRÜ Likiditenin etkin bir şekilde yönetilmesi, şirketlerin devamlılığı ve başarısında önemli bir rol oynar. Şirketimizde aktif ve pasif varlıkların yani alacaklar, stoklar, krediler ve borçların vadelerinin uyumlu olmasına özen gösteriyoruz. Kısa vadeli likiditenin korunması amacıyla etkin nakit akış planlaması ve kontrolü, dengeli borç ve kredi yönetimi ve net işletme sermayesi yönetimiyle Sarkuysan’ın şirketin likidite oranlarını belli seviyelerde tutmaya dikkat ediyoruz.



VEHBİ VARLIK İNOKSAN YÖNETİM KURULU BAŞKANI
“FİNANSAL KAYNAK YÖNETİMİ HER ŞEYİN ÖNÜNE GEÇTİ”

HANGİ FİNANSAL ORAN? 
Kaynaklar her zaman iyi yönetilmek zorunda. Ancak enflasyon dönemleriyle yabancı kaynak maliyetlerinin yükseldiği ve kaynak bulmanın zorlaştığı dönemlerde, işletme bilançolarında finansal kaynak yönetimi her şeyin önüne geçiyor. Cari oran, hızlı hareket edilmesi gereken bugünlerde yeterli olmuyor. Çünkü dönen varlıklar içindeki kalemlerin paraya çevrilebilme hızı bizi sınırlıyor.

“LİKİDİTEYİ TERCİH EDİYORUZ” 
Stokları dışarıda tutan likidite oranını kullanmayı tercih ediyoruz. Ancak bazı durumlarda, bazı sektörlerde likidite oranını izlemek de yeterli olmayabilir. Çünkü stoklar dışında, diğer alacaklar kaleminin ve özellikle devreden KDV gibi alacakların da borç ödemede kullanılmasında sorun yaşatacağını deneyimlerimizle gördük. Bu nedenle hazır değerlerle menkul kıymetler toplamından oluşan nakit oranını da göz önünde bulundurmak gerekir. Likidite oranının 1 olarak korunması çok önemli. Her 1 TL yabancı kaynak karşılığında, 1 TL tutarında likit değer bulundurmak, işletmemizde bütçelenmiş finansman giderlerinin tutturulması açısından zorunluluk arz ediyor.

DİNAMİK FİYATLAMA Enflasyon dönemlerinin en önemli kriteri olan “dinamik fiyatlama” temel argümanımız. Bu sayede üretim girdilerindeki maliyet artışlarında sermaye kaybının önüne geçebiliyoruz. Dinamik fiyatlamada, materyal fiyat artışları izlemenin yanında dövize bağlı materyallerde kur farkı etkisini de fiyatlama kriteri olarak kullanıyoruz. Yurt dışı satış kanalını öne çıkarmaya ve döviz girişi sağlayan yurt içi müşterilere öncelikli satış yapmaya çalışıyoruz. Kredili satışlarda vadeleri azaltmaya ve gerektiğinde reeskonta tabi tutulabilecek nitelikte kaliteli alacaklar oluşturmaya özen gösteriyoruz. Alacak devir hızını artırmaya, hareketsiz stokları nakde dönüştürmeye çalışıyoruz.



Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz