"Son 5 yıldır döviz bazında artan işçilik maliyetleri, düşen kapasitelerin yarattığı maliyet artışları, Uzak Doğu, Çin ve Rus pazarlarının
satın alma güçlerindeki azalmalar bize üretimin daralması şeklinde yansıdı.
Kısa ve uzun vadede bir düzelme maalesef beklemiyorum. Bu durum grubumuza
küçülme şeklinde yansıdı. Verimliliği artırıcı çalışmalar yapmamıza
rağmen sonuç alamıyoruz.”
Bu sözler deri ve tekstil sanayinin önde gelen şirketlerinden Orjin
Deri’nin yönetim kurulu eş başkanı Zafer Yıldırım’a ait... Aslında Yıldırım,
yaptığı bu açıklamayla sadece kendi sektöründeki değil pek çok sanayi
kolunda faaliyen gösteren sanayicinin ortak sorunlarını dile getiriyor. Sanayide
ciddi bir tıkanıklığın yaşandığını anlatmaya çalışıyor...
Rakamlarla konuşmak gerekirse bu yıl sanayi üretimi ilk çeyrekte yüzde
5,6, ikinci çeyrekte de yüzde 2,9 oranında büyüdü. Üçüncü çeyrek sonuçları
ise henüz açıklanmadı. Ancak üçüncü çeyrek sonuçlarının da pek parlak olması beklenmiyor. Sanayideki
bu tablonun bir değil birçok nedeni
var. Hem iç hem dış piyasada talebin
düşmesi, maliyetlerin artması, finansal
dengelerdeki bozulmalar, mevcut
durumda rekabetin her zamankinden
daha yıkıcı bir etki yaratması ve istihdam
ayağındaki birtakım gelişmeler
sanayinin önünü tıkayan en kritik tehditler
olarak dikkat çekiyor.
TALEP DARALDI MI?
Politik ve ekonomik gelişmelerin etkisiyle üretim sektörlerinin
her kademesinde talep düşüşü yaşanıyor.
Baymak Genel Müdürü Ender Çolak,
ısıtma sektöründe iç talepte yılın ikinci
yarısından itibaren yüzde 5 civarında
daralma olduğunu söylüyor. Bu
durumun büyük ölçüde 15 Temmuz
sürecinden kaynaklandığını dile getiriyor.
Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı
Hayrettin Çaycı da sektörde son
yıllardaki en büyük sıkıntının iç talep
yetersizliği olduğunu ifade ediyor. Altyapı
yatırımlarının yavaşlaması nedeniyle talepte düşüş
olduğunu açıklayan Çaycı, “Son bir yılda yüzde 10-15
civarında bir daralma oldu” diyor.
Dagi Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Nedim Koç, bölgesel krizlerin hem ticaret hacimlerinde daralma
yarattığını hem insanların satın alma isteklerini negatif
yönde etkilediğini dile getiriyor. “Çevre ülkelerdeki
istikrarsızlıklar ticaret hacimlerinde makro ölçekli bir
daralmaya sebebiyet veriyor” diye konuşuyor.
Basım, promosyon ürünleri ve kırtasiye sektörlerinde
faaliyet gösteren Acar Group’un yönetim kurulu
başkanı Zekeriya Acar, basım sektöründe yüzde 40
daralma olduğunu, kurumsal hediyelik ve promosyon
sektöründe ise bu daralmanın yüzde
25 civarında gerçekleştiğini açıklıyor.
Yurtbay Seramik Genel Müdürü
Köksal Çınar, sektördeki üretim kapasitesinin
sadece yüzde 40’ının kullanıldığına
dikkat çekiyor. Bu durumun
önemli bir nedeninin iç piyasada
beklenilen seviyede talep olmaması
olduğunu söylüyor. MOBSAD (Mobilya
Sanayi İşadamları Derneği) Başkan
Vekili Cüneyt Yanıkçıoğlu da sektörleri
için iç ve dış talebin yeterli seviyede
olmadığını anlatıyor. “Dış talepte bölgesel
sorunlar bu yetersizliği tetikliyor.
Orta Doğu ve Kuzey komşularımızla
ticaretimiz fazlasıyla azaldı” diyor.
Asaş Alüminyum Grup Başkanı Safa
Bayar Yavuz ise son dönemde daha
da belirginleşen finansman sıkıntısının
satışları etkilediğini, satışlarda yüzde
10 düşüşün olduğunu ifade ediyor.
MALİYET CEPHESİNDEN BASKI
Artan maliyetler de sanayiciyi zorluyor.
Sun Holding Yönetim Kurulu Başkanı
ve Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör
Başkanı Sabri Ünlütürk, yükselen asgari
ücret, hala değerli olarak nitelendirdiği
TL ve alıcı şirketlerin istediği
sosyal uygunluk şartlarının üretim maliyetlerini
ciddi olarak yükselttiğini belirtiyor.
Yılbaşından itibaren maliyetlerinin
yüzde 3 oranında arttığını ifade
eden Ünlütürk, “Fakat bunun karşılığı
olan adil fiyat, iç rekabet yüzünden
genellikle alınamıyor” diyor.
Ak Gıda Başkanı Ali Sözen de son
iki yıl içinde enerji, işçilik gibi girdi
maliyetlerinde artışlar yaşanmasına
karşın, tüketici fiyatlarında önemli bir
değişim yaşanmadığına dikkat çekiyor.
“Bunun bir sonucu olarak çiftçiden
rafa kadar tüm değer zincirinde
gelir kayıpları oluşabiliyor” diye konuşuyor.
Kastamonu Entegre Genel Müdürü
Haluk Yıldız, enerji maliyetlerinin oldukça yüksek
oluşunun tüm sanayi sektörleri gibi ağaç mamulleri ve
orman ürünleri sektörünü olumsuz yönde etkilediğini
dile getiriyor. Yıldız, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Hammadde ve enerji maliyetlerinin yüksek oluşu, rekabetin
çetin olduğu pazarlarda bizler açısından bir rekabet
gücü kaybına neden oluyor.”
Sadece girdi değil finansman maliyetlerinin artışı
da sanayinin önünde önemli bir engel. Moody’s’in
Türkiye’nin yatırım yapılabilir kredi
notunu indirmesiyle şirketlerin
bankalardan borçlanma maliyetinin
arttığına dikkat çeken İncekaralar
Holding CEO’su Özgür İncekara,
“Doların maliyetinin önümüzdeki yıllarda
artmasına paralel olarak özel
sektör yatırımlarında ve dış borç geri
ödemesinde aşağı yönlü risk yaratma
potansiyeli var” diyor.
Olmuksan International Paper
Türkiye Genel Müdürü Ergun Hepvar,
mukavva sektöründe de artan finansman
giderlerinin kâr marjlarının
gerilemesine neden olduğunu ifade
ediyor.
ÖDEMEDE VADE SENDROMU
Finansmanda yaşanan sıkıntının en
önemli yansıması vadelerdeki uzamalar.
Sanayinin birçok kolunda vadelerde
ciddi boyutlarda uzama yaşanıyor.
Braas Yönetim Kurulu Başkanı
Daniş Navaro, kendi sektöründe
ödeme vadelerinin 45-60 günden 75-
90 güne uzama eğiliminde olduğunu
söylüyor. ZÜCDER Başkanı Ömer Ertuğrul
Erdoğan, sektörel olarak vadelerin
180 ila 540 gün aralığında değişim
gösterdiğini belirtiyor.
İncekaralar Holding CEO’su Özgür
İncekara, 120 gün olan vadelerin
180 güne çıktığını açıklıyor. Tat Bakliyat
Yönetim Kurulu Üyesi Veysel Memiş,
10 yıl öncesinde vade anlayışının
10- 15 gün arasındayken bugün 120
güne çıktığını söylüyor.
Yurtbay Seramik Genel Müdürü
Köksal Çınar, 4-5 yıl öncesine kadar
sektörde vade ortalamasının 4 ay civarında
iken şu anda 8-10 aya kadar
geldiğini dile getiriyor. Viko By Panasonic
CEO’su Nusret Kayhan Apaydın,
“Tahsilat vadelerimiz yurt dışı
satışlarımızda 15 gün, yurt içi satışlarımızda ise 45 gün civarında uzadı”
diyor.
Ode Yalıtım Yönetim Kurulu
Başkanı Orhan Turan, vadelerin uzamasının
riskin ötelenmesine neden
olduğunu söylüyor. Bu durumun
yarattığı sonuçları şöyle açıklıyor:
“Bu da ciddi yatırımların önünü kesiyor.”
İnoksan Yönetim Kurulu Başkanı
Vehbi Varlık da sektörlerinde vadelerin
uzamasıyla kaliteyi dışlayan bir
rekabet ortamı oluştuğunu, teknolojinin
geri plana itildiğini söylüyor.~ATIL KAPASİTE SENDROMU
Özellikle yakın coğrafyadaki savaşlar
ve politik sorunlar nedeniyle kaybedilen
pazarlar sanayiciyi zorluyor.
Dunapack Dentaş Genel Müdürü
Buğra Sükan, kendileri için en tehlikeli
tıkanıklığın ihracattaki düşüş olduğunu
belirtiyor. “Rusya’da ve Orta
Doğu’da yaşananlar müşterilerimizi
çok etkiledi. Bu etkiden bizler de
payımızı aldık” diye konuşuyor.
Fibrobeton Yönetim Kurulu Başkanı
Dündar Yetişener, Türkiye’nin
inşaat malzemesi ihracatının yılın ilk
7 ayında yüzde 14,1 düştüğünü açıklıyor.
Yurt içi ve yurt dışında azalan
talep kapasiteleri de doğrudan etkiliyor.
Kendi sektörlerinde zaten yüzde
40’lık kapasite fazlalığı olduğunu belirten
Asaş Alüminyum Grup Başkanı Safa Bayar Yavuz, son dönemde bu oranın yüzde 50’ye
ulaştığını söylüyor. Yakın komşulardaki ticaret hacminin
hissedilir oranda daralması nedeniyle kapasitelerin
kullanılamadığını anlatan Yavuz, “İhracat artırılamazsa
tıkanıklığın boyutu daha fazla hissedilecek” diyor.
Un sanayinde ciddi düzeyde atıl kapasite oluşmuş
durumda. Sektörde dünya lideri olan Türkiye un sanayinin,
şu anda ürettiği 12 milyon ton unun 2,5 katını
üretebilecek bir kapasite olduğunu açıklayan TUSAF
(Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu) Başkanı Eren
Günhan Ulusoy, bu durumun fiyat kalite dengesini
bozduğunu dile getiriyor.
Kârlar da giderek düşüyor. TGSD (Türkiye Giyim
Sanayicileri Derneği) Başkanı Şeref Fayat, hazır giyim
ve konfeksiyon sanayinde, 2007-2015 döneminde
kârlılık endeksinin yüzde 15 gerilediğini söylüyor ve
şöyle devam ediyor: “Son 8 ayda kârlılık endeksinde
5 puanlık bir kayıp daha söz konusu. Sonuçta şirketler
ortalama yüzde 2-3 kârla üretim yapmaya çalışıyor.”
Marmara Şirketler Grubu Genel Müdürü Alp Öğücü,
temizlik kağıdı sektöründe kapasite fazlalığı nedeniyle
fiyatların düştüğünü, cirosal anlamda büyümenin olmadığını
söylüyor.
İK ALARM VERİYOR!
Türkiye’de işsizlik oranı 10,7’ye çıktı. Daha da kötüsü
genç nüfusun yüzde 20’si işsizlik sorunu yaşıyor.
Bu tabloya rağmen sanayinin en önemli sorunlarından
biri istihdam. Neredeyse tüm sanayiciler nitelikli insan
kaynağına ulaşamamanın üretimin önündeki en büyük
engel olduğunu dile getiriyor. Yiğit Akü
Genel Müdürü Erinç Çetin Miser, “Sadece
bizim sektörümüzde değil, tüm
sektörlerde eleman alımında büyük sıkıntılar
yaşanıyor” diyor. Yataş Grup
CEO’su Nuri Öztaşkın, “Bizim gibi ana
ürün üreten şirketler, doğru zamanda,
doğru personeli bulmakta çok zorlanıyor”
diye konuşuyor.
Teksan Jeneratör Satış ve Pazarlamadan
Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Burak
Başeğmezler de sektördeki en kritik
tıkanıklığın yetişmiş mavi ve gri yaka
ara elemanları bulmada yaşandığını ifade
ediyor. SIO Auotomotive Genel Müdürü
Kemal Görgünel, çalışanların işe
devamsızlık oranının da arttığına dikkat
çekiyor. “Devamsızlık oranları neredeyse
3’e katlanmış durumda. Üretim yapan
şirketlerde yüzde 6-8 devamsızlık
söz konusu. 5-10 yıl önce bu rakamlar
yüzde 3’ü geçmezdi” diyor.
Sektörlerinin önde gelen isimlerine
göre bu durumun çeşitli nedenleri var.
Eyüp Sabri Tuncer Yönetim Kurulu Başkan Vekili H. Engin Tuncer, en önemli
nedenin yeni mezun personele fırsat verilmemesi
olduğunu belirtiyor. Özellikle
kozmetik sektöründe üretici şirketlerin
kısıtlı kapasiteleri nedeniyle nitelikli insan
yetiştiremediğini söylüyor. İTHİB
(İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları)
Başkanı İsmail Gülle de soruna
farklı bir açıdan yaklaşıyor. Sebebi
şöyle ortaya koyuyor: “Teşvik verilen
bölgelerde nitelikli iş gücünün bulunması
zorlaşıyor. Altyapı ve diğer hizmetler
bir şekilde sağlansa dahi iş gücünün
yetişmesi ve yatırım yapılan şehrin çalışanlar
tarafından tercih edilmesi gibi
faktörler değerlendirilmeli.”
DENGELER BOZULUYOR
Sanayide birçok ayakta yaşanan tıkanıklığın
ağır sonuçları var. Birçok sektörde
özellikle daha küçük ölçekteki şirketler
iflasla karşı karşıya kalıyor. Viko By Panasonic
CEO’su Nusret Kayhan Apaydın,
azalan satış gelirine bağlı olarak aynı oranda ve hızda küçülme sağlamak
kolay olmadığı için şirketlerin faaliyet
kârlarında düşüşler olduğunu söylüyor.
“Bu da kuruluşları adım adım küçülmeye
ve yatırımlarını kısmaya yönlendiriyor”
diyor.
Schott Orim Cam Genel Müdürü
Hakan Gerdan ise büyük ve orta ölçekteki
şirketlerin vadenin önemli olduğu
anlaşmalarda iş kaybettiklerine değiniyor,
“Küçük şirketler daha hızlı karar
mekanizmaları sayesinde bu işleri alabiliyor.
Fakat bunun dezavantajını nakit
akışlarında oluşan dengesizlik olarak yaşıyorlar” diye
konuşuyor. İncekaralar Holding CEO’su Özgür İncekara
vadeler uzadıkça ve nakit ihtiyacı arttıkça küçük ve orta büyüklükteki şirketlerde istihdam
kaybı, yatırımlarda azalma, üretim kapasitelerinde
yavaşlama görülebileceğini
söylüyor.
Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı
Hayrettin Çaycı, özellikle Türkiye’deki
küçük kablo şirketlerinin mevcut durumdan
çok etkilendiklerini açıklıyor.
“Bazıları iflas erteleme talep etti, bazıları
tamamen kapandı. Bildiğimiz kadarıyla
küçük oyuncuların yüzde 20’si
kapandı. Daha fazla kapanma da bekliyoruz”
diyor.
GELİŞTİRİLEN ÇÖZÜMLER
Sanayi şirketleri mevcut sorunların üstesinden gelmek
için kendi çözümlerini üretmeye çalışıyor. Maliyet yapılarını
sıkı kontrol altına almak, katma değerli üretime
odaklanmak, kendi insan kaynağını yetiştirmek ve yeni
pazarlar bulmak bu çözümlerin başında geliyor…
Yataş nitelikli istihdam sorununun üstesinden gelmek
için fabrikalarında özel eğitim alanları ve ek hatlar
kurgulayarak vasıflı personel yetiştirme programları
yürütüyor. Teksan Jeneratör, kendi çalışanlarını yetiştirmeye
odaklanıyor.
İnoksan kâr dağıtımını sınırlayarak özkaynak artırma
yoluna giderken, Ar-Ge merkezi yatırımları ile
ürünlerindeki katma değeri artırmaya çalışıyor. Silverline
Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Laçin, “Avrupa
pazarlarında özellikle katma değeri yüksek, tasarım ve
teknoloji odaklı ürünler üreterek fark yaratıyoruz” diyor.
Hasçelik Yönetim Kurulu Başkanı Naci Faydasıçok,
herkesin üretmediği niş ürünler üzerinde çalıştıklarını
ve daha katma değerli ürünlere yoğunlaştıklarını
anlatıyor.
Ak Gıda arz fazlası yaşanan sektörde yeni ürünler
geliştirerek ve ihracatta yeni pazarlar oluşturmaya çalışarak
bu sorunun üstesinden gelmeye gayret ediyor.
Dunapack Dentaş Genel Müdürü Buğra Sükan, “Maliyet
yapımızı çok sıkı kontrol ederek bu sıkıntıları
aşmaya çalışıyoruz” diye konuşuyor.
Kastamonu Entegre Genel Müdürü Haluk Yıldız da
kendi çözümlerini şöyle anlatıyor: “ Sürdürülebilir büyüme
için yatırımlarımızı ağırlıklı olarak yurt dışında
yaparak, üretim ve ihracat faaliyetlerimize devam etmeyi
hedefliyoruz. Pazar ve hammadde kaynaklarına
yakın yeni coğrafyalara bu amaçla yatırım yapıyoruz.
Yatay ve dikey entegrasyon stratejileri uygulayarak
ürün gamımızı farklılaştırıp katma değerimizi artırmayı,
yeni ve kârlı pazarlarda yapacağımız yatırımlarla da
büyümeyi amaçlıyoruz.” MOSDER Başkanı İsmail Doğan,
mobilya sektöründe de teknolojiye dayalı inovatif
ürünleri geliştirmek gerektiğini ifade ediyor, “Ar-Ge
yatırımlarına öncelik vererek yeni yatırımcıların önünü
açmamız gerektiğini düşünüyoruz” diyor.~“UZUN ALACAK VADELERİ EN ÖNEMLİ SORUN”
AHMET C. DÖRDÜNCÜ AKKÖK HOLDİNG İCRA KURULU BAŞKANI
REKABETTEKİ ZORLUK
İhracat hinterlandımızdaki siyasi
sorunlar ile Mısır ve Rusya’da yaşanan devalüasyon, sanayi
büyümesini etkileyen önemli faktörler olarak gözüküyor. Öte
yandan kimya alanında ülkemiz hammadde kaynaklarına
uzak. Bu nedenle rekabet açısından Asya pazarlarıyla
yarışmakta güçlükler yaşanıyor. Çin bütün sektörlerde olduğu
gibi kimya alanında da ciddi bir tehdit oluşturuyor.
“PAY KAPTIRIYORUZ”
Aslında bu rekabetten
kaçabilmemizin yolu da katma değerli ürün üretebilmekten
geçiyor; ülke olarak ürettiğimiz ürünlerin katma değeri düşük
olunca hammaddenin ucuz olduğu pazarlara pay kaptırıyoruz.
İç pazarda ise uzun alacak vadeleri pazardaki en önemli sorun
olarak dikkate alınabilir. İŞLETME SERMAYESİ AÇIĞI
İhracat pazarlarındaki sorunlar
nedeniyle satışların daralması
şirketleri küçülmeye zorlayabilir.
Bu baskıyı kırmak için iç pazarda
şirketler müşteri kazanmak adına
alacak vadelerini uzatmaya
çalışabilir. İşletme sermayesi
açısından büyük şirketler bunu
yönetebiliyor fakat küçük şirketler
ortaya çıkan işletme sermayesi
açığını fonlamakta güçlük çekiyor.
Biz satışlarımızı yurt içi ve yurt dışı
dengesini dikkate alarak daha
homojen bir yapıda dağıtmaya
ve böylelikle bölgesel sıkıntıların
riskini azaltmaya çalışıyoruz. Ar-Ge
çalışmalarıyla hammadde de dışa
bağımlılığımızı azaltmaya gayret
gösteriyoruz.
“CAM SANAYİ DEZAVANTAJLI”
ESİN GÜRAL ARGAT / GÜRALLAR YÖN. KUR. BŞK. VEKİLİ
YOĞUN REKABET
Global fiyatların gerilemesine rağmen Türkiye’deki
enflasyon artışı, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgeleri ile
Uzak Doğu’daki ucuz üretim cam sanayi yatırımlarını bu
bölgelere yoğunlaştırdı. Türkiye’de üretim yapan şirketler de
hem iç hem dış pazardaki yoğun rekabet karşısında rekabet
gücünü korumaya çalışıyor. Ancak cam sanayi özellikle
girdi fiyatlarının yüksekliği nedeniyle rakip ülkelere göre
dezavantajlı duruma düşüyor.
FARK YARATMA YOLLARI
Dünya pazarlarındaki yoğun rekabet nedeniyle cam üreticileri,
rekabet güçlerini artırarak pazarlarını korumak ve geliştirmek
için büyük çaba harcıyor. Verimliliği artırmaya, maliyetleri
düşürmeye, katma değeri yüksek ürünlerin üretimine ve
dağıtım kanalı etkinliğine ağırlık vererek fark yaratmaya
çalışıyorlar. Bu gelişmelere entegre olabilen büyük şirketler
pazarda etkinliğini koruyor ancak orta ve küçük şirketlerin
oyunun dışında kalması, onların geleceği için risk oluşturuyor.
GİRİŞ EŞİĞİ YÜKSEK
Sektörümüzde cam üretimi giriş eşiği yüksek bir yatırım
olduğu için orta ve küçük ölçekteki işletmelerin şansı çok az.
Enflasyon, kur ve fiyat dengesi Türkiye’de üretimi zorlaştırıyor.
Bu durum, sektörün kârlılığını da uzun vadede sürdürülemez
hale getiriyor. Bir Gürallar Grubu markası olarak LAV’da, Ar-
Ge ve inovasyon kapsamında kendi iş süreçlerimizi sürekli
geliştiriyoruz. Bu da operasyonel mükemmelliğe ulaşmamıza
ve bu sayede rekabette ayakta kalmamıza yardımcı oluyor.
“ÖNEMLİ BİR ÖLÇEK SORUNU VAR”
ADNAN DALGAKIRAN / MAKİNE İHRACATÇILARI BİRLİĞİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI
VERİMLİLİK KAYBI
Şirket
başına 16 kişinin düştüğü bu
ölçekte, herkesi gözetmeye
çalışan mevcut teşvik
sistemimiz ve bölgesel
toleranslar verimlilik kaybına
neden oluyor. Sektörün güçlü
ve uluslararası rekabete
dayanıklı olabilmesi için
iç piyasa alımlarıyla da
desteklenmesi gerekiyor.
Orta yüksek ve ileri teknoloji alanında üretim yapan
küçük şirketlerin konsolidasyonu sağlanarak yan sanayi
oluşturulmalı, verimlilik artışı sağlamak üzere ölçek
büyüklüğünü temin edici önlemler alınmalı.
FİNANSMANA ULAŞIM
Uluslararası rekabetin yoğun
olduğu bir alanda pazar payını
artırmaya çalışan bir sektör
olmamıza rağmen, finansmana
ulaşım imkânlarımız gelişmiş
ülkelere göre yeterli seviyede
değil. Makine ihracatçılarımız
bir yandan yeterli düzeyde
kaynağa erişmek üzere
çalışırken, iş gücü
piyasasındaki mesleki eğitim
yetersizlikleri nedeniyle de
nitelikli personel bulma güçlüğü
yaşamaya devam ediyor.
REKABET GÜCÜ
Ar-Ge ve
inovasyon konularında yeterli
yatırımları sağlayabileceğimiz
altyapı, insan kaynağı ve
finansman desteği için gerekli
adımlar atılmadığı müddetçe
sektörün rekabet gücünü yeterli
oranda artırabilmemiz mümkün
görünmüyor. Öte yandan
Türkiye’de makine sektörünün
önemli bir ölçek sorunu var.
Bugün sektörümüzde 11 bin
şirket faaliyet gösteriyor ve bu
şirketlerde toplam 177 bin kişi
çalışıyor.
VEDAT AYDIN ZORLU TEKSTİL GRUBU BAŞKANI
“KAPANMALAR GÖZLÜYORUZ”
ZARARINA SATIŞ
İç piyasa
son bir yılda oldukça tıkandı.
Pazar genişlemesi durduğu gibi
tıkanıklık nedeniyle birçok üretici
şirket kampanya ve zararına satış
yoluna girdi. Bu da piyasaya
oldukça olumsuz yansıdı. Büyük
şirketler kısmen kapasite kullanım
oranlarını düşürerek kısmen de
dış pazarlara yüklenerek günü
geçiriyor.
TEK ÇÖZÜM Küçük şirketlerde
maalesef kapanmalar ve
maddi sıkıntılar gözlüyoruz.
Tek çözüm uygun maliyetli ve
tüketiciye ekstra fayda sağlayan
ürünleri piyasaya sürmek ve dış
pazarlarda raf payını ve yeni
kanalları zorlamak. Ülkemizin
genel algısındaki olumsuz
gelişmeler dış pazarda da bizi
oldukça zorluyor.
RAF PAYI
Bizim sırtımızda 7 bine
yaklaşan çalışan ve 2 bin kadar iş
ortağımız ve çalışanları var. Yeni
pazarlama kanalları, yeni ülkeler
ve mevcut müşterilerdeki raf
paylarımıza konsantre olduk ve
bu yılı geçen yılın biraz üzerinde
bitirmeyi hedefledik.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?