Hobilerim çıkış senaryom

Yüzlerce kurşun askeri var. Kim bilir kaç mektup tartmış asırlık posta terazileri, antika saatleri, Osmanlı paraları...

1.09.2011 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Hobilerim çıkış senaryom

Onları büyük bir özenle saklıyor. Etrafındakilere de "Mutlaka bir şeyler biriktirin" diye öğütler veriyor. Software AG Türkiye Genel Müdürü Yüce Erim, bu zevkli uğraşları için "Bana insan olduğumu hatırlatıyor" diyor ve ekliyor: "İş stresinden, sanallaşmaktan, sıradanlıktan onlarla kurtuluyorum." Teknolojinin tam içinde yer alıyor. Bilişimle yatıp bilişimle kalkıyor. Ama bir yandan da birey olarak tüm bu sanallaşmaya direnilmesi gerektiğine inanıyor. Software AG Türkiye Genel Müdürü Yüce Erim, tam da bu yüzden koleksiyon yapıyor. Eski para, kurşun asker, sarık maşası, antika posta terazisi topluyor. Mekanik saatlerin ise onun için apayrı bir yeri var. Bunu makine mühendisi olmasına bağlıyor. Sevdiği, sahip olmak istediği şeyleri biriktirmek onun için bir tutku. "Böylece iş yaşantıma sınır koyabiliyorum. İnsan olduğumu, insani zevklerim olduğunu ve aslında sadece yaşamak için çalıştığımı hatırlıyorum" diyen Erim, hobileri için ilginç bir de benzetme yapıyor: "Sinemada oturursun, her yer kararır ama 'çıkış' yazısı orada kırmızı olarak durur. Sadece onun orada olduğunu bilmek bile seni rahatlatır. Bir şey olduğu zaman nereden çıkacağını bilirsin. İşte hobilerim benim çıkış senaryom." Bu konuya o kadar önem veriyor ki masasına gelen CV'lerde pek çok kişi için çok önemli olmayan "hobi" kısmını büyük bir özenle okuduğunu söylüyor: "Aynı vasıflara sahip iki farklı kişinin özgeşmişi önüme geldiğinde en önemli kriterim iş dışında yaptıklarıdır. O kişi kendisini hayata nasıl bağlıyor, nelerle uğraşıyor diye bakarım." Software AG Türkiye Genel Müdürü Yüce Erim ile koleksiyonculuğunu ve hayatına kattıklarını konuştuk.

Capital:
Koleksiyon yapmak, bir şeyleri biriktirmek ne zamandan beri hayatınızda var?
- Aslında biraz dokunaklı bir hikaye. Annem vefat ettiğinde onun eşyaları toplanırken çok etkilenmiştim. Üniversitedeydim. Odasını toplarken bir defterin arasında paralar bulduk. Paraları ilk çıktıklarında, daha gıcır gıcırken oraya koymaya başlamış. Ben de buna devam edeyim diye düşündüm. Üniversitede elime para
geçtikçe, çil dediğimiz paralardan toplamaya başladım. Cumhuriyet serisi, Osmanlı kağıt para koleksiyonu derken epey ilerledi. Bence koleksiyon yapmamın dramatik nedeni bu.

Capital: Yani para koleksiyonu ile başladınız...
- Evet ama daha sonra çok farklı farklı kanallarla koleksiyonerliğim gelişti. Şimdi dokunmak ve benim olmasını istediğim her şeyi biriktirmek gibi bir yöne girdim. Görsel güzelliği olan veya matematiksel, teknolojik farklılığı olan objeleri geçmişe yönelik olarak toplamayı seviyorum.

Capital:
Hangi koleksiyonlarınız var? En çok neler biriktirirsiniz?
- Tablo, saat, posta terazisi koleksiyonlarım var. Yağlı boya tablo toplamaya çalışıyorum. Toplamak demeyelim de eşimle birlikte evin duvarlarını dolduruyoruz. Bir de kurşun asker koleksiyonum var. Sanırım 10-12 yıldır kurşun asker topluyorum.~

Capital: Kurşun askere merakınız nasıl başladı?
- Paris'te, Saint-Michel'de kurşun asker satan eski bir dükkan var. Onun önünden geçerken çok hoşuma gitti, fiyatını merak ettim. Resmen vitrine düştüm, sonra da çıkamadım. Yabancı ülkelerde bu işin çok güzel net-workleri var. Bir seyahate çıkmadan önce nerelerde kurşun asker bulabilirim diye mutlaka araştırıyorum. Türkiye'de de var. Ama burada daha yeni yeni başladı. Türkiye'de kurşundan değil, daha çok tuz seramiği dediğimiz malzemeden yapılmış olanlar var.

Capital: Kaç tane kurşun askeriniz var? Hepsi farklı ülkelerden mi?
- Doğrusunu isterseniz saymadım. Ama 200'ün üzerinde olduğunu söyleyebilirim. Birçok farklı ülkeden kurşun askerlerim var. Aslında kurşun askerler, ülkelerin veya kültürlerin askeri kostümlerinin bir minyatürü. Osmanlı'da çok büyük bir zenginlik olmasından dolayı güzel çalışmalar yapılmaya başladı. Her ne kadar Çin menşeli üretimlerle işin kalitesi biraz düşse de bu konuda çok özel ve güzel ressamlar var. Sonuçta bunlar, kalıptan çıkmış bir kurşunun ressam eliyle boyanması yöntemiyle yapılıyor. Ressamdan ressama fark eden bir durum var. İşin güzel tarafı da bu. Aynı kurşun kalıbını biri boyar 1 Euro etmez, diğer ressam boyar 300 Euro eder. Çünkü altında ressamın imzası var.

Capital: Sizce bir insan neden koleksiyon yapar?
- Benim koleksiyon yapmakla ilgili olarak iki çıkış noktam var. Birincisi iş yaşantısının sınırlarını koyabilmek. Hobilerimle uğraşmaya başladığım zaman iş yaşantımın dışına çıkıyorum. Belli bir noktadan sonra yaşamak için var olduğumu, bunun bir parçası olarak çalıştığımı bana hatırlattığı için bu hobilere yöneliyorum. Bu belki de içinde bulunduğum stresli ortamlardan çıkış senaryosu. Sinemada oturursun, her yer kararır ama 'çıkış' yazısı orada kırmızı olarak durur. Onun orada olduğunu bilmek bile seni rahatlatır... Bir şey olduğu zaman nereden çıkacağını bilirsin. İşte hobilerim aslında benim çıkış senaryom.

Capital: İkinci nedeniniz?
- İkincisi belki daha da önemli. Giderek daha fazla teknolojiyle yaşamaya başladık. Herhalde 10-15 yıl sonra iş dünyasında televizyonsuz, telefonsuz ve internetsiz bir dünyayı bilen hiç kimse kalmayacak. Dolayısıyla bu dünya içinde her şeyimiz sanallaşmaya başladı. Arkadaşlıklarımız, müzik zevkimiz, sohbetlerimiz, medyamız, ticaretimiz sanal. Bu sanallaşma arttıkça her şey aynı hızla sıradanlaşıyor. Bence tüm bu sanallaşma birazcık direnilmesi gereken bir konu. Giderek azalan birtakım insani zevkleri koruyabilecek çıkışlar bulmak gerekiyor. Koleksiyon da bunlardan bir tanesi. Kimi görsem "Bir şey biriktir" diye baskı kuruyorum. Peçete, iğne, yüzük her şey olabilir. Mesela bizim evde bir damacanamız var ve onun içine içtiğimiz şarapların mantarlarını atarız. Çünkü şarabı mutluyken içersin. Hiç kimse "ben mutsuzum, şarap içeceğim" demez. Efkarlıysa gider rakı içer. Dolayısıyla bizim mantarlarımız o mutlu anların biriktirilmesini ifade ediyor.

Capital: Peki biriktirdiğiniz objeleri nerelerden alıyorsunuz?
- Sarık maşası konusunda bulan birileri beni arıyor. Kurşun asker, antika değeri olmayan bir şey. Onu üreten dükkanlardan ya da satan yerlerden alıyorum. Biraz önce çok sevmediğimden bahsettiğim teknoloji burada işe yarıyor. Birtakım küçük objeler internet üzerinden satın alınabiliyor. Saatler ise daha çok saat tamircilerinden çıkıyor.~

Capital: Koleksiyon dışında başka hobileriniz var mı?
- Eski milli su topu oyuncusuyum. Tenis oynadım. Futbol maçlarına gitmeyi severim. Bahçeyle uğraşırım. Kışın kaymayı, yazın yelken yapmayı severim. Bunları nasıl yapıyorum? Tabii ki bir günüm 48 saatten oluşmuyor. Ama bir sekansa oturtabilirsiniz. Bence insanın özel zamanını çeşitlendirebilmesi önemli. Aksi halde özel zamanlarım da sıradanlaşabilir.

Capital: Hobiler iş hayatınızı, yöneticiliğinizi nasıl etkiliyor?
- İş hayatının zaten kendince stresi, boğuşması, mücadelesi ve rekabeti var. İş hayatı kendisini en sağlam tutabilenlerin başarılı olduğu bir yer. Bunun için kendinizi canlı ve hayata bağlı tutabiliyor olmanız lazım. Ben bir özgeçmişe bakarken kesinlikle hobilerine de bakarım. O kişi kendisini hayata nasıl bağlıyor, nelerle uğraşıyor diye bakarım. Gezmeyi sevmesi önemli bir gösterge. Bu, o adamın dışa dönüklüğünü gösterir. Yemek yapmayı sevmesi estetik zevkleri olduğunu gösterir. İnanın aynı okuldan mezun, aynı vasıflara sahip iki farklı kişinin özgeçmişi önüme geldiğinde en önemli kriterim iş dışında yaptıkları oluyor.

Bana neler katıyor?
SOSYALLEŞİYORUM
Hobiler bana çalışmak için yaşamadığımı hatırlatıyor, Ben makine değilim ve sanallaşmayacağım. insani olarak iş dünyası dışında bir varlık nedenim var, Varlık nedenlerimden bir tanesi de sosyalleşebilmek, Ben sosyalleşmeyi bu zevklerimle sağlayabiliyorum, Tabii ki bunun en önemli kısmı ailem,
ZEVK ALIYORUM
Bana herhangi bir obje olmadığımı hatırlatan, geçmişle yaşamama yardımcı olan bir tutku, Aynen geleneklerin, insani ilişkilerin, sohbetlerin olduğu gibi, Bu gidişat insanı insan yapan değerlerin hızla önemsizleştiği bir süreç, Bütün işim teknolojiyle ilgili olsa da ben bu zevklere sahip çıkıyorum, onları önemsiyorum,
DÜŞÜNÜYORUM
1850 yılında 10 kuruşluk bir para, Beşinci Murat zamanının parası, Bu 10 kuruş, borçlanmanın ilk başladığı yılları anlatıyor, Bu parayı alıp koleksiyonuna koyarken "Çöküş bunlarla başlamış" diye düşünüyorsun, Veya "Bu para karşılığında kim bilir neler el değiştirdi, belki birisinin başlık parasıydı" diyorsun, Mesela bir posta terazisi acaba hangi mektupları tarttı?

Eski mekaniklere büyük ilgi duyuyorum

MÜHENDİSLİK ALIŞKANLIĞI
Ben aslında makine mühendisiyim. Ondan kalma bir alışkanlık. Eski mekanik şeylere çok ilgi duyuyorum. Tablo, kurşun asker, para bir tarafta ama o mekanik cihazlar beni çok çağırıyor. Hesap makineleri, su terazileri, posta terazileri gibi şeyler... 100-150 yaşında bir alet hala doğru hesaplama yapıyor. 10 yıl önceki bilgisayar bugün kullanılamaz durumdayken bu makine çalışıyor.
ESKİ SAATLER DAHA DAKİK
Saat için de aynı durum geçerli. Koleksiyonumdaki eski, çalışan bir saati kurun, şu anda kolumdaki saatten çok daha dakiktir. Elektronik bir hesap makinesinin içindeki hiçbir şey eski bir hesap makinesinin içindeki dişli kombinasyonunun yerini alamaz. Bence birtakım şeylerin devam etmesi lazım ve bu belki de sadece onları saklayarak, koruyarak sürebilir.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz