Büyümenin önündeki engeller

KOBİ’lerin büyümesine engel olan faktörlerin başında finansmana ulaşamamak geliyor. Finansman dışındaki engeller de daha çok şirketlerin içsel sorunlarından kaynaklanıyor. Kurumsallaşamamak, nitelikli insan kaynağı eksikliği, teknoloji ve inovasyonda yetersizlik, markalaşamama gibi konular büyümenin önündeki diğer önemli sorunlar. Uzmanlara göre, tüm bu sorunların çözümünde ‘eğitim’ kritik rol oynuyor.

9.09.2015 15:06:080
Paylaş Tweet Paylaş
Büyümenin önündeki engeller
Hiç kuşkusuz KOBİ’ler, ekonominin en kritik can damarlarından biri... Onların büyümesi ve ölçeklenmesi ülkelerin de gelişmesine katkı sağlıyor. Ancak KOBİ’lerin önünde büyümelerini engelleyen, kronikleşen bazı sorunları var. Sonuçta dünyada ve Türkiye’de yaşanan ekonomik krizler KOBİ’leri büyük şirketlere göre daha çabuk etkiliyor. Ancak, onların büyümesinin önündeki engellerin daha çok içsel sorunlardan kaynaklandığı görülüyor. Finansmana ulaşamama, devlet teşvikleri hakkında yeterince bilgi sahibi olmama ve var olan parayı yönetememe KOBİ’lerin finans konusunda yaşadığı H strateji Hazırlayan: Nil Dumansızoğlu [email protected] sıkıntıların başında geliyor. Bunu, kurumsallaşamamak ve yönetim sorunları izliyor. Genellikle aile şirketi olan KOBİ’lerin yüzde 80’inin daha 2’nci kuşağa gelmeden yok olması da bu sorunun büyüklüğünün bir göstergesi. Uzmanlara göre teknoloji, AR-GE ve inovasyon yatırımlarına yeteri kadar önem verilmemesi de büyük sorun yaratıyor. İnsan kaynakları, markalaşamama, proje hazırlayamama gibi konular ise KOBİ’lerin büyümesindeki diğer engeller olarak gösteriliyor.
FİNANSMANA DİKKAT!
Finansmana erişim güçlükleri, KOBİ’lerde büyümenin en büyük engeli olarak ortaya çıkıyor. Konuyla ilgili TOSYÖV Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Sönmez, “Finansa erişim güçlükleri sistem kaynaklı güçlükler. KOBİ’lere yönelik genel teşvik uygulamalarını etkinleştirmediğimiz ve derinliği olan finansal araçlarla donatmadığımız için kredi genişlemesi KOBİ’lerin büyümesine katkı sağlamıyor. Ayrıca vergi yapımız da sermaye birikimini eriten özellikler taşıyor” diyor. Kredi genişlemesinin girişimci KOBİ’leri destekleyecek yapıda olması gerektiğini ifade eden Sönmez, öneri olarak şunları söylüyor: “Bankacılık sistemi KOBİ’lere kredi yapılandırmada esnek yaklaşmalı, yeni imkanlar sunmalı. KOBİ bankacılığı şu anlayışa oturtulmalı: Öncelikli kalkınma projelerinde KOBİ’lere destek artarsa finansal sektöre ilgi de artacak ve KOBİ’lerin finansmanı kolaylaşacaktır. KOBİ’lerin desteklenmesinde ‘hibeci’ yaklaşım terk edilmeli, daha sofistike finansal araçlar devreye sokulmalıdır.” Sönmez, finansman problemine çözüm olarak KOBİ bankacılığının şu hizmetleri üretmesi gerektiğini söylüyor: Finansal mühendislik, çeşitlilik ve derinlik, geri dönüşlü fonlar, bölgesel karakterli özelleştirilmiş araçlar, faiz desteği ve faizsiz kredi desteği sistemi, bölgesel girişim sermayesi.
~
KOBİ’LERE ÖNERİLER
Akbank’ın KOBİ bankacığından sorumlu genel müdür yardımcısı Bülent Oğuz ise bir bankacı gözüyle KOBİ’lere şu önerilerde bulunuyor: “Kredi almak isteyen KOBİ’lerin bankaları sadece kredi veren kuruluşlar olarak görmemeleri gerektiğine inanıyoruz. Bankalar, kredi verdikleri şirketleri bir ortak olarak değerlendirerek güven ilişkisi kuruyor ve işlerine ortak oluyorlar. KOBİ’lerin finansal tablolarını şeffaf bir şekilde kreditör kuruluşla paylaşmalarını öneririm. Bunun dışında güçlü bir öz kaynak yapısıyla faaliyetlerini sürdürmeleri, satışlarını kayıt altına almaları finansmana erişimi kolaylaştıracaktır.”
İKİNCİ KUŞAĞA GEÇEMİYORLAR
 Finansman sorunundan sonra KOBİ’lerin karşısına en büyük engel olarak kurumsallaşma problemi çıkıyor. Özellikle ilk 5 yılı aşabilen işletmelerin bir üst segmente göre yeniden yapılanmaları, ardından kurumsallaşarak ikinci, üçüncü nesillere aktarılabilmeleri gerekiyor. Uzun yıllardır aile şirketleri danışmanlığı yapan Değer Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. İlhami Fındıkçı, kurumsallaşma sorunuyla ilgili şunları söylüyor: “KOBİ’lerin yüzde 95’i aile şirketi. Her 100 aile şirketinin de ancak 20 tanesi 2’nci kuşağa geçebiliyor. Bırakın KOBİ’nin büyümesini, yüzde 80’i daha ikinci kuşağa geçmeden yok oluyor.” Fındıkçı, Japonya’da 100 yaşını aşmış şirket sayısının 20 bin civarında olduğunu, Türkiye’de ise bu sayının sadece 23 tane olduğunu söylüyor. Fındıkçı, bu şirketlerin ortak özelliklerinin bağlayıcı temel aile değerleri, saygıya dayalı muhafazakar bir ilişki anlayışı ve profesyonellerle çalışma olduğunu ifade ediyor.
AİLE İÇİ KAVGA SORUN
Türkiye’de aileler tarafından yönetilen KOBİ’lerin dağılma nedenleri arasında, aile içi geçimsizlik, iletişim sorunları ve kavgalar, liderlik mücadelesi öne çıkıyor. Fındıkçı, kurumsallaşma konusunda şunları öneriyor: “KOBİ, patron ya da patronların iki dudağı arasına sıkışıp kalmaktan kurtulmalıdır. KOBİ hissedarları işlerini büyütmek kadar, büyüyen bu işi yönetecek, sürdürülebilirliği sağlayacak bir sisteme de zaman ve emek harcamalıdırlar. Gelişen, büyüyen işin sürekli kılınması, yeni kuşaklara geçebilmesi ayrı bir uğraş. Mutlaka bir aile şirketi anayasası hazırlanması gerekiyor. Hangi büyüklükte olursa olsun, işletmenin bir kurallar zincirine sahip olması, olmazsa olmaz koşuldur. Ailenin ve şirketin temel insani değerleri, misyonu, vizyonu yanında hissedarların şirketten nasıl nemalanacakları, yönetim kurulunun nasıl oluşacağı, yeni kuşakların işe nasıl alınacağı, kimin hangi özellikle liderlik yapacağı gibi temel konular kurallara bağlanmalı.”
~
CAZİBE MERKEZİ OLMALI
KOBİ’lerin insan kaynağıyla ilgili sorunları aslında yönetim sorunlarının bir sonucu olarak doğuyor. KOBİ’lerde, genellikle çalışan memnuniyeti göz ardı ediliyor. KOBİ yöneticileri, bir yönetici olmaktan çok işletmenin sahibi kimliğiyle hareket ediyor. Bu da aslında çalışanların da şirketin sahibi gibi davranmalarına sebep oluyor. Küçük ve orta ölçekli şirketlerde, bütün karar mekanizmaları bir kişinin ya da aile bağı olan birkaç kişinin elinde bulunuyor. KOBİ’lerin, şirket gelişimine kritik katkıda bulunacak insan kaynağı için cazip hale getirilmesi gerekiyor. Avrupa Koçluk ve Mentorluk Konseyi Türkiye Başkanı Dr. Rıza Kadılar, “Bir şirket sadece bir kurucu veya hakim ortağın tam hakimiyeti altında kalacaksa gerçek anlamda büyümeyi arzu etmiyordur” diyor. Bu tek hakimin bütün önemli kararları vermesi durumunda şirketin bir şahıs şirketinden öteye gidemeyeceğinin altını çizen Kadılar sözlerine şöyle devam ediyor: “KOBİ’lerimiz hem üniversite mezuniyet aşamasında hem kariyerinin ilerleyen aşamalarında yetenekli yöneticilerden mahrum kalıyor. KOBİ’lerimizin gelişimini sağlamak için yetkin insan kaynağımızın KOBİ’lerde çalışması için cazibe yaratılması gerekiyor.”
TEKNOLOJİ İKİNCİ PLANDA
 Nitelikli insan istihdamı diğer alanlarda olduğu gibi bilişim ve teknoloji alanında da önemli bir sorun olarak KOBİ’lerin karşısına çıkıyor. Teknoloji üretmek ya da işletmeyi teknolojiyle donatmak mümkün olsa da onu kullanacak iş gücünü oluşturmak zaman alabiliyor. Bunun dışında finansal sorunlar, AR-GE ve inovasyon yatırımlarının yapılmasına da engel olabiliyor. Yine eğitim eksikliği, KOBİ’lerin teknolojiye yeterince önem vermemeleri sonucunu doğurabiliyor. Boğaziçi Üniversitesi Teknopark Genel Müdürü Bülent Öktem, AR-GE yaparken KOBİ’lerin kendi imkanlarıyla ilerlemesinin zor olduğunu söylüyor. Devletin verdiği teşvik ve desteklerden yararlanan KOBİ’ler daha kısa sürede daha efektif sonuçlar elde edebiliyor. Teknoparkların, ülke ekonomisi için önemli bir lokomotif olduğunu ifade eden Öktem, “Teknolojinin girmediği yaşam alanı kalmamıştır. Teknoloji günümüzde kısa zamanda her bölümde kullanılır hale gelmiştir. Bu süreçte KOBİ’lerin verdiği katkı göz ardı edilemez. 2023 hedeflerinin gerçekleştirilebilmesi için önümüzde çok uzun ve zorlu bir yol var. Türkiye’nin ileri teknoloji ve katma değeri yüksek ürünler üretmeden bu hedeflere ulaşması mümkün değil. Ülkemizde sunulan AR-GE teşvik mekanizmalarından da yararlanarak Türkiye’nin teknolojik birikimine katkıda bulunmak KOBİ’lerin önemli görevleri arasında” diyor.
EĞİTİM VEREN KURULUŞLAR
Kurumsallaşma, teknoloji ve inovasyon, markalaşma, insan kaynakları ve diğer yönetim sorunlarının temelinde, her alanda olduğu gibi KOBİ’ler konusunda da eğitim yetersizliği yatıyor. Birçok işletme doğru yönetilemediği için sürdürülebilirliği yakalayamadan iş dünyasından silinip gidiyor. Temelsiz bilgiler üzerine oluşturulan işletmeler, kriz dönemlerini atlamakta zorlanıyor. E-öğrenme şirketi olan Enocta’nın genel müdürü Tijen Armağan, KOBİ niteliği taşıyan işletmelerin ve yöneticilerinin eğitim ihtiyacının karşılanması için fazla kaynak ayıramadıklarını söylüyor. Bu bağlamda Enocta ile İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin işbirliğiyle kurduğu online eğitim platformu İTO Akademi’de, KOBİ’lere satış, pazarlama, iş yönetimi, finansman ve kurumsallaşma gibi konularda eğitimler veriliyor. KOBİ’ler için özel hazırlanan ürünler, hem zaman hem maliyet tasarrufu konusunda da KOBİ’lerin eğitimi için önemli bir yer tutuyor. KOSGEB de proje hazırlama kapasitesi düşük KOBİ’lerin; rekabet güç ve düzeylerini yükseltme, yurtiçi ve yurtdışı pazar paylarını artırma, teknolojiler hakkında bilgi edinme, nitelikli eleman istihdamını sağlama gibi konularda alacakları danışmanlık hizmetleri ve eğitim desteklerine de büyümelerine katkı sağlayacak destek modelleri sunuyor.
ENGELLER FIRSAT OLABİLİR
KOSGEB Başkanı Recep Biçer, KOBİ’lerin büyümesindeki engellerin, onlar için bir fırsata dönüşebileceğini söylüyor. Engellerin ortadan kaldırılması sürecinin, işletmelerin, büyüme olgusunu sadece şirketin kâr artışı olarak değerlendirme ve tanımlaması algısının değişmesiyle başlaması gerektiğini söylüyor. Biçer, “Büyüme olgusu insanın büyümesi ve olgunlaşması gibi şirket organizasyonlarında üst yönetimden kapıdaki güvenlik elemanına kadar herkesin dahil edildiği stratejik bir süreç olarak algılanmalıdır” diyor. Büyüme için kurulacak sistemlerin, teknolojik yeniliklerin, pazar payının ve satışlarının artmasının ancak stratejik projeler ve yatırımların etkin insan kaynağıyla mümkün olacağını ifade eden Biçer, sözlerine şöyle devam ediyor: “Büyüme süreklidir. Şirket büyürken elbette kârı da buna paralel olarak artacaktır. Ancak, esas büyüme şirketin değeri, yani hedef kitlesi tarafından algılanışıdır. Hedef kitlesiyle üretimden satış sonrasına kadar bütünleşmesidir.”
~
Gülfem Toygar / GİTTİGİDİYOR GENEL MÜDÜRÜ 
GENİŞ KİTLELERE ULAŞILIYOR

E-ticaret aslında Anadolu’daki KOBİ’lere, İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlere sağladığından daha fazla avantaj sağlıyor. İnternet sayesinde ürün ve hizmetler geniş kitlelere hızla ulaşabiliyor ve iş ölçeklenebiliyor. Anadolu’da ticaret yapan bir şirketin erişebileceği müşteri sayısı, fiziksel dünyada, faaliyet gösterdiği şehirle sınırlı. Oysa internet dünyasında bu şirketlerin potansiyel müşterileri tüm Türkiye hatta bazı durumlarda tüm dünya olabiliyor. E-ticaret, büyük şehirlerle küçük şehirler arasında fırsat eşitliği yaratan bir dünya sunuyor. EĞİTİMLER VERİYORUZ
Anadolu’daki satıcılara e-ticareti anlatmak ve girişimcileri teşvik etmek için çalışmalarımız devam ediyor. EticaretSem ile yaptığımız işbirliği doğrultusunda Türkiye’nin dört bir yanında konferans ve eğitim seanslarıyla KOBİ’lerle deneyimlerimizi paylaşarak bilgi birikimimizi aktardık ve bu paylaşımların geri dönüşlerine baktığımızda da kendine kapı aralamak isteyen halihazırda var olan ve potansiyel kullanıcılara çok faydalı olduğunu gördük.

İhracat yapanlar daha başarılı olur
Bülent Oğuz /AKBANK KOBİ BANKACILIĞI’NDAN SORUMLU GENEL MÜDÜR YARDIMCISI 

“KOBİ’lerin gelirleri ağırlıklı olarak hangi para cinsindense o para birimiyle borcunun olması daha sağlıklı. Böylelikle ileride oluşabilecek olası bir kur riskinden korunmuş olurlar. Örneğin, ithalatları var ancak ihracatları yoksa kur riskiyle karşı karşıyalar demektir. Bu noktada kurlardan kaynaklanan maliyeti müşterilerine yansıtabiliyorsa dövize endeksli kredi kullanabilirler. Ancak bu maliyeti satış fiyatlarına yansıtamıyorlarsa kur riskiyle karşılaşmamak için fiyatı uygun bile olsa dövize endeksli kredi kullanmasınlar. Diğer taraftan, hem ithalat hem ihracat yapan bir KOBİ ise döviz kredisi kullanabilir. Ayrıca, piyasa riskini dağıtmak için dışarıya açılmaya, ihracat yapmaya çalışan KOBİ’lerin daha başarılı olacağına inanıyoruz.”

"Ataerkil zihniyet değişmeli"
Sanem Oktar KAGİDER YÖNETİM KURULU BAŞKANI
KADINLARIN SORUNLARI

Teknoloji, yönetim, eğitim gibi sorunlar tüm KOBİ’lerin ortak problemi. Kadın girişimciler özelindeyse bunlara ek olarak şu sorunlar ortaya çıkıyor: Erkek egemen toplumsal yapıdan kaynaklanan zihinsel engeller yüzünden kadın girişimciler için yeterli kültürel ve sosyal yapının oluşmaması, KOBİ sahibi kadın girişimciler arasında network eksikliği ve özellikle yerel yönetimlerde karar alma noktalarında kadın temsilinin çok düşük düzeyde olması.
 ATAERKİL DÜŞÜNCE ENGELİ
Ataerkil düşünce biçimleri aslında kadının istihdamda, girişimcilikte, toplumsal ve siyasi yaşamın her alanında önündeki temel engelleri oluşturuyor. İş yaşamına katılamayan kadın, girişim ve dolayısıyla KOBİ dünyasında da yer alamıyor. Ev ve iş yaşamını uzlaştırmaya yönelik politikalar maalesef ülkemizde henüz çok yerleşik değil. Ancak, bu politikaların yeni bakış açıları ve yeni yasalarla yavaş yavaş gelmekte olduğunu görüyoruz.
ŞARTLAR EŞİT OLMALI
Kadın ve erkeğin her alanda eşit fırsatlara sahip olmasının bir zihinsel dönüşümle mümkün olacağına inanıyorum. KAGIDER olarak kurulduğumuz günden beri yukarıda bahsettiğim engelleri kaldırabilmek için çalışmalarımızı sürdürüyor, toplumun her kesimiyle ve siyasilerle yaptığımız projeleri paylaşıyor ve olumlu örnekler yaratmaya çalışıyoruz. 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz