Dalgakıran Grubu İcra Kurulu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Steven Young’la gerçekleştirdiğimiz söyleşimiz şöyle...
Özlem Aydın Ayvacı
STEVEN YOUNG, 5 ay önce Dalgakıran Grubu İcra Kurulu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi oldu. Bosch dünyasının en büyük 5 bölgesinden birini yönetirken aldığı bu kararla şaşırtan Young, “Dalgakıran’a bir yolculuk için geldim. Bir hikaye yazacağız” diyor. Bu doğrultuda 2030 vizyonlarını belirlediklerini anlatan yönetici, Dalgakıran Grubu’nun 2030’da 1 milyar dolar ciroya ulaşacağını söylüyor. “Bu büyümede satın almaların da önemli bir payı olacak” diyor.
Steven Young, uzun yıllar Bosch dünyası için yaptıklarıyla takdir toplamış bir lider. 1 Ağustos’ta Dalgakıran Grubu İcra Kurulu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi olduğu açıklandığında bu kararı nasıl aldığı, çokuluslu bir şirketten bir Türk sanayi kuruluşuna hangi motivasyonla geçtiği pek çok kişi için merak konusu oldu. Steven Young, “Türkiye’de bir hikaye yazabileceğimiz, heyecanlı bir yolculuk yapabileceğimiz bir şirket istiyordum. Adnan Dalgakıran’ın vizyonu ve benim Türkiye’de yapmak istediklerim birleşti ve bu yolculuğu beraber götürmeye karar verdik” diyor. Bu doğrultuda 2030 vizyonunu belirlediklerini söyleyen Young, “Dalgakıran Grubu 2030’da 1 milyar dolar ciroya ulaşacak. Üç ana nokta ve onları tamamlayan üç tamamlayıcı nokta belirledik” diyor. Dalgakıran, 130’dan fazla ülkede satış ve satış sonrası hizmetler operasyonlarını sürdürüyor. Almanya, ABD, Ukrayna ve Rusya’da bulunan ana ofisleriyle global iş ortaklarına çözümler geliştiren şirkette Young, dünyayı 5 ana bölgeye ayırdıklarını ve asıl büyüme odaklarının Asya ve Afrika olacağını ifade ediyor. Young, “2030’a kadar 10 kata yakın büyümemizin yüzde 60-65’i organik, geri kalanı inorganik büyümeden gelecek. 2022’de sürpriz bir satın alma yapabiliriz” diyor. Dalgakıran Grubu İcra Kurulu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Steven Young’la gerçekleştirdiğimiz söyleşimiz şöyle:
Bosch’tan Dalgakıran’a geçiş süreciniz nasıl oldu?
Heyecan peşinde, yeni bir yolculuğa çıktık. 31 Temmuz 2021’de Bosch’taki 25 yılımı tamamlayıp 1 Ağustos 2021’de Türk sanayisinin incisi olan Dalgakıran Grubu’nda resmen göreve başladım. Bu karar, tabii ki kolay alınmadı. Bosch Türkiye ve Orta Doğu’nun başkanıydım. Bosch’un en tepesindesiniz, dünyasının ilk 5 bölgesinden birinin başkanısınız. Son 10 yılda Türk tarihinde şirketin en büyük yatırımlarını yapmışız, grubun ihracatı Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 1,5’ine gelmiş. Ama dedim ki Türkiye bizim evimiz. Avustralya’dan buraya 1995’te geldim, evlendim. Niyetim 3 yıl kalmaktı. Her ülkede 3-5 yıl kalıp dünyayı gezmek istiyordum. 65 yaşımda da emekli olup Sidney’e dönmeyi planlıyordum. Baktım ki ortam zorlayıcı. 90’ların ortasına gelindiğinde Tansu Çiller hükümeti, yüzde 150 enflasyon, yüzde 140 devalüasyon vardı. Hiç böyle bir ortamda bulunmamıştım. Türkiye maceramız bu şekilde başladı. Sonra eşimle oturduk ve bir karar verdik. Artık Türkiye bizim evimiz. Çocuklarımız burada dünyaya geldi. Benim de bir sonraki misyonum bir Türk şirketiyle yolculuğuma devam etmek oldu. Türkiye’de bir hikaye yazabileceğim, heyecanlı bir yolculuk yapabileceğim bir şirket istiyordum. Dalgakıran Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran’ın vizyonu ve benim Türkiye’de yapmak istediklerim birleşti ve bu yolculuğu beraber götürmeye karar verdik.
Gelir gelmez önceliğiniz neler oldu?
Buraya bir yolculuk için gelmiştim. Dolayısıyla 2030 vizyonumuzu oluşturduk. Güncel işlere boğulmadan, şirketi 2030’da nereye getirmek istediğimizi, ana hatlarıyla ortaya çıkardık. Buna kısaca “Dalgakıran’ın Vizyonu 2030” diyoruz ve o da şudur: Dalgakıran Grubu, 2030’da 1 milyar dolar ciroya ulaşacak. Bu söylemin altını doldururken yaklaşık 5 bin kişilik bir gruptan bahsediyorum. Üçgenimizi oluşturduk. Üç ana nokta ve onları tamamlayan üç tamamlayıcı nokta belirledik. Üç ana noktamızın birincisi markalaşma. Türkiye’den ciddi markalar çıkarıp bunları dünya markası haline getirmemiz gerekiyor. İkincisi, küresel ayak izi. Siz Türkiye’de güzel işler yapabilirsiniz fakat bunu dünyaya sunamazsanız başaramazsınız. Buradaki sloganımız müşteriye sıfır kilometre mesafede olmak. Dünyayı beş bölgeye ayırdık, her bölgede kendi yönetim merkezimiz olacak. Bizim faaliyet gösterdiğimiz ülke ve bölgede kendi operasyonlarımızı kurmamız gerekiyor. Her türlü desteği bulunduğumuz yerden vermemiz gerekiyor. Artık bir noktadan dünyayı yönetme zamanı geçti. Müşterinize yakın olmanız gerekiyor.
Üçüncü nokta nedir?
Üçüncü ana noktamızsa teknoloji. Dünya şu anda tarihinin en hızlı teknolojik gelişim dönemini yaşıyor. Dieselgate’den sonra dünyada elektrikli araç planları 10 yıl öne çekildi. Cop26’yı (26. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı) biliyorsunuz. Hedefler ciddileşti, 2030 ve 2050 olmak üzere iki kademeli hedefler konuldu. Bunların hepsi teknolojik gelişmeleri doğrudan etkiledi. Sıfır karbon ayak izi, emisyonlar, çevreye duyarlı teknolojiler, enerji ve temiz su da çok önemli konular. Enerji ve temiz suya, 2030 yılında 2020’ye oranla yüzde 30-40 daha fazla ihtiyaç duyulacak. Hidrojen ve yakıt hücreleri teknolojisi bizim ciddi bir şekilde radarımızda ve bu konuya da odaklanacağız. Üç ana hedefi tamamlayacak noktalarsa operasyonel mükemmellik. Dalgakıran Akademi ve Vakfı ve stratejik ortaklılar veya iş birlikleriyle satın almalar olacak. Bu bahsettiğimiz ekosistemimiz bizi 1 milyar dolar ciro hedefimize ulaştıracak. l Bugün Dalgakıran’ı nasıl tanımlıyorsunuz? n Dalgakıran, son 3 yılda kapasite artırımı için ciddi yatırımlar yapmış, cirosunun en az 3’te 2’sini yurt dışından elde eden, teknoloji konusunda 80’den fazla çalışanı bulunan, yurt dışından şirketlerle iş birliği yapan bir şirket. Örneğin Körfez Köprüsü’nü yapan, dünya devi Japon şirketi IHI ile iş birliğimiz var. Bu anlamda vizyon sahibi, kendisine yatırım yapan, bindiği dalı güçlendiren, Türk sanayisinde ve makine alanında parmakla gösterilecek sektörünün lider şirketlerinden biri. Şimdi bu zemini alıp vizyon 2030’la, Dalgakıran’dan bir dünya yıldızı doğuracağız. Dalgakıran çokuluslu bir şirket olacak.
Yeni alanlara giriş de olur mu?
Kompresörde Türkiye’de pazar lideriyiz fakat vizyonumuz sadece kompresör alanında olmayacak. Bunu tamamlayıcı ve bunun dışında yeni iş sahalarına da gireceğiz. Yumurtalarımızı çeşitli sepetlere koymak istiyoruz.
2021’i ne kadarlık ciroyla tamamlayacaksınız?
2020’yi 100 milyon Euro’yla tamamladık. Dalgakıran’ın Almanya, Amerika, Ukrayna ve Rusya’da kendi şirketleri var. Bu yıl Euro bazında güzel bir büyüme bekliyoruz. 2021’i Euro bazında çift haneli bir büyümeyle kapattık.
Şu an ajandanızın en önemli maddeleri neler?
Şu anda 2030 yol haritasının stratejisini çıkarıyoruz. Hangi ülkeler, hangi şirketlerle iş birlikleri, satın almalar yapacağız, bunları belirliyoruz.
Bu satın alma aynı sektörden mi yurt içinden mi yurt dışından mı olacak?
Her şeye açığız. Ancak bu konuda hacim olarak yurt dışı şirketler çok daha önde. Türkiye’deki şirketler daha küçük ölçekli.
Hedefte hangi bölgeler var?
Afrika ve Asya öncelikli hedefimiz. Almanya ve Amerika’da olduğumuz için oraları da genişleteceğiz. 2050’ye baktığımızda dünya nüfusunun 9,5 milyar olması bekleniyor. 7,5 milyar kişinin alt gelir grubunda olacağı düşünülüyor. Orta gelir grubunun payı yüzde 27, geri kalan kısım yüzde 3’se üst gelir grubunda. Ekonomiyi orta gelir grubu canlandırır. 2050’de bu üç gelir grubunda alt ve orta yer değiştirecek. Orta gelire alttan bir o kadar daha insan gelecek ve orta gelir grubu yüzde 55’e ulaşacak. Nüfusun da arttığını düşünürsek, önümüzdeki 30 yıl içinde ekonomik hareketlik çok artacak. Afrika ve Asya’da asıl değişim ve gelişim yaşanacak.
Neden Afrika?
Afrika’da 54 ülke var. Bunların yarısında çok olumlu ekonomik gelişme bekleniyor. Asya’ya baktığımızda birçok ülke var. Orada da çok ciddi büyüme yaşanıyor. Asya, çip ve yarı iletkenlerin asıl üretim merkezi durumunda. 2030 yılında bütün orta gelir grubunun 3’te 2’si Asya’da olacak. Afrika hareketlenecek. Bizim de öncelikli kıtalarımız bu şekilde olacak. Asya’nın içine Pasifik ülkelerini de koyun. Dünya çok keyifli bir yere doğru gidiyor. Türk şirketlerinin bu hamleyi yapabilmesi gerekiyor. Birçok Türk şirketi burada bir şey başlatıyor ve dünyaya bayi üzerinden satıyor. Fakat bizzat kendisinin gitmesi gerekiyor. Uluslararası şirketlere bakın, bir noktadan dünyayı yönetmeye kalkışmıyorlar. Pazar neredeyse oraya kendileri gidiyorlar.
Siz çip ya da yarı iletken krizinden etkileniyor musunuz?
Kullanımımız var ama etkilenecek kadar değil. Endüstri 4.0’a uyumlu akıllı makineler de üretiyoruz fakat bunu yönetiyoruz. Kriz asıl otomotiv sektörünü vurdu. Otomotiv pandeminin başında krizin çok daha derin olacağını öngörüp çip üreticilerine olan siparişlerini iptal etti. Satış tahminlerini yüzde 35 aşağı çekti. Aynı zamanda evlere kapanma olunca akıllı cihazlara talep arttı. Çip kapasitesi oraya kaydırıldı. Sonra 2020’nin ikinci yarısında otomotiv sektörü “Yüzde 35 daralmayacakmışız, yüzde 10-15 daralacakmışız” dedi ama otomotiv açıkta kaldı. Şimdi bu bir gecede düzelmez. Çünkü talep de dengesiz geliyor. Bölgeler arası dengesizlik var ve bu 2023’ün sonuna kadar azalsa da devam edecek.
Pandemi süreci sizin için nasıl geçti?
Pandeminin başında ben yoktum. Bütün fabrika Ar-Ge merkeziyle beraber Dilovası’ndaki yeni yerleşkeye taşınmış. 2022 yazında yönetimi de taşıyacağız. Burada ciddi bir iş kaybı olmamış. Aynı zamanda SAP dönüşümünü gerçekleştirmişler. Çok başarılı bir dönem geçirilmiş, iyi de yönetilmiş.
2030’a kadar 10 kat büyümekten bahsediyorsunuz. Bunun adımları neler olacak?
Yüzde 60-65’i organik, geri kalanı inorganik büyümeden gelecek.
2022 nasıl geçecek? Öngörüleriniz neler?
Şu anda işimizin yüzde 30-35’i Türkiye’de. Yurt dışının payı çok hızlı büyüyecek. Türkiye’deki müşterimiz bu ekonomik dönemde yatırım kararını zor veriyor, öngöremiyor. O da tabii ki talebe yansıyor. “Şu 2-3 ayı geçirelim” deniyor, bu da tüm tedarik zincirine yansıyor. 2021’de siparişlerimiz azalmadı, gayet güzel bir yıl geçirdik ama gelecek yıl için ne kadar talep olacak bunu kestirmek gerçekten zor. Lokal etkiler, pandemi etkisi ve sektörler arasındaki talep dağılımındaki kaymalarla beraber yatırımcının işi bu yıl çok zor görünüyor. Ama imkan varsa biraz da “Cesaretliyim, yürüyeyim” diyen olursa fırsatlar da var. Risk olan yerde her zaman fırsat da vardır. Fazla dış kredi ihtiyacı olmayan yatırımcılar girer ve yürür. Ama dış destekli kaynak bulmaya ihtiyacı olanlar şu anda bekliyor. Yani bu anlamda taleplerin çok rahat 3-6 ay ertelenebileceğini düşünüyorum. 2022’nin ilk 3 ayı bekle ve gör şeklinde geçecek. Gerek bölgesel gerek küresel anlamda ikinci 3 ayın nasıl geçeceği daha belirleyici olacak.
2021’i çift haneli büyümeyle kapatacağınızı söylemiştiniz. 2022 planınız nedir?
Bütçeler 1,5-2 ay önce tamamlanmıştı. Şimdi onları revize ediyoruz. Euro bazında tekrar çift haneli büyüyeceğiz. Yurt dışında yeni ülkelere açılıyoruz ve buralarda daha güçlü bir ayak izi bırakacağız. Kanallarımızı çeşitlendirip güçlendiriyoruz. Afrika ve Asya’da önemli bir yol kat edeceğiz. Enerji verimliliği, emisyonlar veya çevre konusunda daha güçlü bir ürün portföyü olan ve hidrojen konusunda çalışmaya başlamış bir şirketiz. 2022’de bir satın alma da yapabiliriz.
YENİ CEO’NUN AJANDASI
|
“DÜNYA MARKASI OLMAYA ODAKLANDIK” “ÖRNEK OLACAĞIZ” Bir dünya markası olma yolundaki 2030 vizyonumuza herkes, her çalışan odaklanmış durumda. Türkiye’de bunu yapabilecek başka şirketler de var. Niyetimiz bunu gerçekleştirip başka şirketleri de cesaretlendirip, Türkiye’den dünyaya gerçek anlamda markalar çıkarmak. Türkiye’de sanayide bu altyapı var. Ülkenin potansiyeli büyük. Ortalama yaşımız 32. Çalışan ekibimiz beyin olarak çok güçlü. FIRSAT PENCERESİ Ülkelere demografik anlamda 35-40 yıllık bir fırsat penceresi gelir. Bu da o ülkenin ortalama yaşının 35-40 olduğu dönemdir. Çünkü bu dönemde hem üretmek hem tüketmek, ülkeyi dengeli şekilde güçlü kılar. Türkiye şimdi 32 yaş ortalamayla fırsat penceresine girdi. Bizim el birliğiyle önümüzdeki 30 yılı iyi değerlendirmemiz gerekiyor. DEMOGRAFİK GÜÇ Almanya’nın şu anda yaş ortalaması 47, orası artık daha da yaşlanıyor. Türkiye’de bu imkan var. Şirket mi kuracaksınız, yeni elemanlara mı ihtiyacınız var? Türkiye’de her yıl üniversiteden 190 bin mezun çıkıyor. Beyinler gitsin, dünyayı dolaşsın, tekrar ülkeye geri gelsin. Yurt dışındaki birikimleri tekrar Türkiye’ye kazandırsınlar. Türkiye demografik anlamda çok güçlü. Bu ekosistemi tamamlayacak çok elverişli bir durumdayız. |
“DÜNYA ÇİP KRİZİNDEN DERS ÇIKARDI” “ŞİRKETLER ÇEVİK DEĞİLMİŞ” Dünya, Endüstri 4.0, akıllı fabrikalar gibi konulara odaklanmıştı. Bir anda çip krizi ortaya çıktı. Şirketlerin esnek ve çevik yapıda olmadığı anlaşıldı. Batı’da satacağınız ürünü Doğu’da üretirseniz çevik bir yapıdan bahsedemezsiniz. Avrupa Çin’den 5 ay sonra kapandı. Bu aradaki dönemde Çin’den bir cıvata bile alamadı. Yani bölgesel ya da ülke bazında tedarik zincirlerimizi oluşturmamız gerekiyor. “TÜRKİYE İÇİN BÜYÜK FIRSAT” Şimdi artık yeni yatırımlar Çin’de üret, Almanya’da sat olmayacak. Avrupa’nın içinde üret, Avrupa’da sat olacak ki Türkiye de bunun içine dahil. Türkiye için çok büyük bir fırsat var. Gerek elektronik gerek çip ve yarı iletkenler konusunda Avrupa kendi yatırımlarını yapıp kendi imkanlarını yaratacak. Asya’ya bağımlılık bitecek daha çok bölgesel anlamda herkes kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek duruma gelecek. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?