“OLAYLI” CEO DEĞİŞİMLERİ
Dünyada deyim yerindeyse “olaylı” CEO değişim sayısı da oldukça fazla.
Sadece geçtiğimiz iki yılda, Bank of America’nın CEO’su Ken Lewis,
General Motors’dan Rick Wagoner, Starbucks’ın CEO’su Jim Donald,
Boeing’in CEO’su Harry Stonecipher, My Space CEO’su Owen Van Natt ve
eBay CEO’su Meg Whitman görevlerinden olaylı şekilde ayrılarak
manşetlerde yerlerini aldı.
Uzmanlara göre ise Türkiye’de “CEO” koltuğunda yer alan kişilerin
görevlerinden alınması daha sessiz sedasız oluyor. Şirket içinde büyük
bir anlaşmazlık ya da işten çıkarma olsa bile bu, “istifa” şeklinde
kamuoyuna yansıyor. Hatta kimi zaman CEO görevinden istifa etmiş
olmadığı halde yönetim kurulu bu şekilde açıklama yapmayı tercih ediyor.
Geçtiğimiz nisan ayında Hyundai Assan yönetimi tarafından görevinden
istifa ettiği açıklanan Kurthan Tarakçıoğlu, bu konuda en çarpıcı ve
yeni örneklerden biri. Tarakçıoğlu, üst yönetim tarafından yapılan
“Kendi isteğimle görevimden ayrıldım” beyanının gerçek dışı olduğunu
söylüyor. “Bilakis, şirket başkan ve CEO’su Kwang Heum Um’la şirket
yönetim politikalarıyla ilgili görüş ayrılığında olduğumuz konularda
fikir teatisi yapılacağını ve uzlaşma zemini aranacağını beklerken
yüzüme karşı sözlü olarak hemen şirketten ayrılmam talep edildi” diye
konuşuyor.
Eti’nin eski CEO’su Hazım Ellialtı da benzer bir durumla karşılaşmış
durumda. Ellialtı, her ne kadar kendi isteğiyle istifa etmiş olsa da
Kanatlı Ailesi’yle yaşadığı sorunlardan dolayı bu istifayı vermek
zorunda kaldığı biliniyor.
AYNI KOLTUKTA KAÇ YIL?
Türkiye’nin önde gelen holdinglerine baktığımızda ise CEO’ların uzun
yıllardır görevlerinin başında olduğunu görüyoruz. Borusan Holding
CEO’su Agah Uğur tam 16 yıldır CEO’luk görevini yürütüyor. Alarko
Holding Ayhan Yavrucu 14, Hayat Kimya’dan Orhan İdil 13, Tekfen
Holding’den Erhan Öner ise 10 yıldır CEO’luk koltuğunda oturuyor. Tüm bu
isimlerin ortak özelliği ise şirket içinden yetişmiş olmaları… Hatta
çoğu, kariyerine bu şirketlerde başlamış durumda.
Alarko Holding CEO’su Ayhan Yavrucu’nun ilk işi Maliye Bakanlığı’nda
hesap uzmanlığıydı. O görevinden istifa ettikten sonra ise Alarko
Holding’de çalışmaya başladı. Aynı şekilde Agah Uğur ve Erhan Öner de
kariyer hayatlarının büyük bölümünü şu anda yönettikleri şirketlerde
geçirdiler. Tam 10 yıldır Vestel’in icra kurulu başkanlığını yürüten
Ömer Yüngül ise Ahmet Nazif Zorlu’nun en yakın yol arkadaşlarından biri.
Hemen hemen kariyerinin tüm dönüm noktalarını Zorlu Grubu çatısı
altında yaşamış bir isim. Yüngül, şirkete bağlılık ve sebat etmenin
bugünün ortamında çok önemli meziyetler olduğunu söylüyor. İş hayatı
boyunca hiç işten atılma korkusu hissetmediğini belirtiyor ve ekliyor:
“Siz özveriyle çalıştıktan sonra her zaman iş var. Benim gençlere
tavsiyem de bu yönde olacaktır. Özveri, sebat, dürüstlük ve de işini
severek yapmak çok önemli.” Türkiye’nin çok uluslu şirketlerinden
Unilever’in 7 yıldır genel müdürü olan İzzet Karaca ve P&G’nin 6
yıldır Türkiye genel müdürü olan Saffet Karpat da şirket içinden
yetişmiş yöneticiler olarak dikkat çekiyor.
KİŞİSEL İLİŞKİ ÖNEMLİ
Türkiye’de özellikle büyük ölçekli grupların başındaki isimlerin uzun
yıllar aynı görevi sürdürmesi konusunda uzmanların düşünceleri farklılık
içeriyor. Türkiye’nin önde gelen head hunter şirketlerinden
Heidrick&Struggles’ın yönetici ortağı Ayşegül Aydın, bu konunun
kurumsal bir boyutta ele alınmadığını düşünenlerden. Türkiye’de çoğu
zaman CEO’nun kariyerinin grubun başkanı ya da sahibiyle kurduğu kişisel
ilişkiye bağlı olarak şekillendiğini söylüyor. Patronların alt
kademelere uygulandığı gibi CEO’larını objektif kriterlere göre
değerlendirmediklerini belirtiyor ve ekliyor:
“Patron CEO’ya güveniyorsa ve seviyorsa o kişi koltuğunda uzun süre
kalabiliyor. Bugün pek çok büyük holdingde yaşanan durum da bundan
ibaret. Kısacası CEO’nun işte kalış süresi başarıyla doğru orantılı
değil.”
Amrop International Türkiye Yönetici Ortağı Yeşim Toduk Akiş ise
özellikle holdinglerde CEO’luk koltuğunda oturan kişilerin uzun yıllar
bu görevde kalmalarının doğal olduğunu düşünüyor. “Yurtdışındaki yönetim
kurulu ve CEO’luk yapısıyla ana hissedarın bizzat yönetim kurulunda yer
aldığı Türk şirket yapıları arasında büyük farklılık var” diyen Akiş,
Türkiye’de ana hissedarın CEO’ları bizzat tanıdığı ve güvendiği
kişilerden seçtiğini söylüyor ve ekliyor:
“Hisse sahipleri işin içinde olduğu için CEO hedefi gerçekleştirmese
bile bunu anlayabiliyor. Özellikle Türkiye gibi daha kısa dönemli
değişikliklerin olduğu bir ülkede yönetim kurulu CEO’yu sonuçlara göre
değil sürece göre yargılıyor.”