Mario Gerpe / Citibank Türkiya Başkan Yardımcısı Mario Gerpe, Citibank Türkiye’nin başkan yardımcılarından. 1997 yılından beri Citibank Türkiye’de strateji ve iş geliştirmeden sorumlu bölüm başka...
Mario Gerpe / Citibank Türkiya Başkan Yardımcısı
Mario Gerpe, Citibank Türkiye’nin başkan yardımcılarından. 1997 yılından beri Citibank Türkiye’de strateji ve iş geliştirmeden sorumlu bölüm başkanı ve ülke ürün koordinatörü olarak çalışıyor. Gerpe’nin Latin Amerika ülkelerini kapsayan engin bir deneyimi var. Uruguay, Arjantin, Ekvator, Venezuela ve Peru daha önce çalıştığı ülkelerden sadece bazıları. Şimdi bu deneyimlerini Türkiye’ye aktarıyor, Citibank’ın Türkiye’yle ilgili ülke ve ürün stratejilerinin geliştirilmesinde önemli rol oynuyor. Ülkemize ilk geldiği aylarda yoğun olarak bankanın reorganizasyonu üzerinde çalışan Gerpe şimdi daha iddialı projelerin startını vermek üzere...
Citibank, Türkiye’de sadece bankacılıkta değil, bankacılık dışındaki alanlarda da büyümeye, yeni işlere girmeye hazırlanıyor. Travelers Group ile birleştikten sonra Türkiye pazarına sunabilecekleri ürünlerin çoğaldığını belirten Mario Gerpe, “Bu pazardaki mevcudiyetimizi artıracağız” diyor.
Gerpe ile Citibank’ın Türkiye’de bir banka alacağı yönündeki haberlerin yoğunlaştığı günlerde görüştük. Gerpe, Citibank’ın Türkiye’de hangi bankaya talip olduğunu açıklamıyor. Hatta altını çizerek “Bir banka almaya niyetimiz var ama bunun kesin bir karar olarak yorumlamak yanlış olur” diyor. Yine de söyleşimizde satır aralarında ipuçlarını bulmak mümkün.
Travelers Group ile birleşmeniz Türkiye stratejinizde bir değişikliğe yol açtı mı?
Öncelikle ben bankacılıktaki paradigmaların değiştiğini vurgulamak istiyorum. Eski paradigmaya göre önemli olan pazar payı idi. Yeni paradigmaya göreyse önemli olan bir kurum olarak yetenek ve becerilerinizin boyutu. Daha önceki danışmanlık deneyimlerinden şunu söyleyebilirim ki, “beceri ve yönetim” bir şirketin en zor sahip olabileceği değerlerdendir. İşte bizim Travelers ile birleşmemizden sonra “beceri ve yeteneklerimiz” inanılmaz boyutlara ulaştı. Örneğin artık dünya çapında dağıtım gücüne sahibiz.
Biz artık sadece bankacılık yapmıyoruz, Citigroup olarak kendimizi global bir finansal hizmetler şirketi olarak konumluyoruz. Türkiye’de de bu doğrultuda varlığımızı artıracağız ve bu ülkeye yatırım yapacağız. Bu ülkede sadece bankacılık değil, bankacılık dışındaki diğer finans branşlarında ve reel sektörlerde de büyüyeceğiz.
Bu yatırım neleri kapsayacak?
Yatırım birçok şeyi içerebilir. Yeni şubeler açabiliriz veya bir banka satın alarak büyüyebiliriz. Bunlara ek olarak telefon bankacılığı, internet bankacılığı gibi farklı dağıtım araçlarıyla da büyüyebiliriz. Dağıtım ağımızı ülke çapında genişletmeye kararlıyız, ancak bunun nasıl bir yapıda gerçekleşeceğine ilişkin detaylı bilgi veremem.
Türkiye’deki ana hedefimiz, “Embedded Bank Strategy” olarak tanımladığımız strateji doğrultusunda, yani aynen bir yerli banka gibi hareket edebilen en büyük yabancı banka olmak. Bunun için çok uzun süredir pazarın dinamiklerini, müşteri segmentlerinin taleplerini anlamaya çalışıyoruz. Stratejimizi defalarca gözden geçirdik, kaynaklarımızı optimum kullanmak için, en doğru ürünleri pazara sunabilmek için çalışmalar yürüttük. Ve şimdi yatırım yapmanın zamanı geldi.
Aslında bu amaçla yatırım yapmaya uzun zaman önce başladık. İnanıyorum ki, “embedded” bir banka olabilmek için, öncelikle yerel yönetime yani Türk insanına yatırım yapmamız gerekiyor. Biz Türk insanına yatırım yapmaya uzun süre önce başladık. Bu amaçla girişimci, yaratıcı, çalışkan yetenekleri seçip, onları Citibank’lı yapıyoruz. Ve onlara önemli yönetici rolleri vermek için gerekli yatırım ve eğitimi veriyoruz. İnanıyorum ki, şu anda sahip olduğumuz lokal yönetici kadrosu, Türkiye için geliştirdiğimiz stratejileri en başarılı şekilde uygulamamızı sağlayacaktır.
Banka almak için baktığınız kriterler nelerdir? Sizin için satış fiyatı ne kadar önemli?
Tabii ki fiyat çok önemli. Ancak ilk önce iyi bir dağıtım konumuna sahip bir banka olması gerekiyor. İkinci olarak da idare edilebilir bir büyüklükte olması lazım. Ne çok büyük, ne de küçük bir banka... Çok büyük bir banka istemiyoruz. Tabii verimlilik, teknoloji seviyesi, entegrasyon süresi gibi kriterler bazında değerlendirmeler yapıyoruz.
Büyüklükten kastınız nedir? Şube sayısı verebilir misiniz?
40 ila 60 arasında şubesi olan bir banka olabilir.
Peki, böyle bir banka satın alırsanız daha sonra şube sayısını artırarak genişlemeyi planlıyor musunuz?
Başlangıç için 40-60 şube yeterli olacaktır. Daha sonra diğer dağıtım kanallarıyla hedeflediğimiz pazar payına ulaşabiliriz.
Hangi bankaların size uygun olduğunu düşünüyorsunuz. Örneğin Davos toplantılarında başkanınız doğrudan Interbank ve BankEkspres ile ilgilendiğinizden bahsetti... Fon’da olan bankalardan özellikle üzerinde durduğunuz var mı? Örneğin Türk Ticaret Bankası olabilir mi?
Türk Ticaret Bankası olmayacağını kesin olarak söyleyebilirim. Ama diğerleri için şu anda bir şey söyleyemeyeceğim, bu konuda kesinleşmiş bir karar yok. Alternatifleri inceliyoruz. Şunu da eklemeliyim, sadece Fon’daki sekiz bankayı değil başka bankaları da değerlendiriyoruz.
Hangi bankanın stratejimize uyacağını saptamaya, pazara nasıl hızla girebileceğimize bakıyoruz. Aslında biz bir platform arayışı içindeyiz. Hedeflerimize ulaşmak için bize gerekli platformu sağlayabilecek bir banka arıyoruz.
Peki, banka satın almak için ne kadar bir bütçe ayırdınız?
Bu rakamı sadece başkanımız söyleyebilir. Tabii ki belli bir rakam var, ama ben şimdi bunu açıklayamam.
Yıllardır Citibank’ın Türkiye’de bir banka olacağı söyleniyor. Hatta geçmişte bazı bankalarla görüşmeleriniz olduğu yönünde haberler çıktı. Daha önce satın almamanızın belli bir nedeni var mı?
İlk önce kimseyle bu konuda ciddi anlamda bir görüşmemiz olmadığını vurgulamak istiyorum. Sadece bazı kriterler doğrultusunda pazarı anlamaya çalışıyorduk. Bu çerçevede bazı banka yöneticileriyle de görüş alışverişinde bulunduk. Bu çok doğal ancak bunların hiçbiri banka satın almak niyetiyle gerçekleştirilmemişti, kimseye bu yönde bir teklif götürmedik.
Biraz önce belirttiğim gibi yıllardır banka alma niyetiniz üzerinde konuşuluyor. Daha ne kadar bu konu gündeme gelecek? Önümüzdeki yıl da aynı soruları yöneltecek miyiz size?
Ne olacaksa bu yıl içinde, 2000’de olacak. Bu sözlerim Citibank’ın kesin olarak bir banka alacağı anlamına gelmemeli, ama bunun kararı bu yıl kesin olarak verilecek. Önümüzdeki yıla kalmayacak.
Peki, bu söylentilerin imajınızı zedelediğini düşünmüyor musunuz?
Bir banka satın almamanın imajımızı olumsuz yönde etkileyeceğini hiç düşünmüyorum. Neden çok açık, enflasyonist bir ortamda banka almak için gerekli dinamikler oluşmamıştı, doğru zamanı bekliyorduk ve bu zaman geldi.
Şunu da unutmama gerekiyor ki, Citibank gelişmekte olan ülkelerde hep en önde giden ve en çok deneyimi olan banka olmuştur.
Türkiye’deki yabancı bankaların çoğalması sizin banka alma kararınızı etkiledi mi, bu süreci hızlandıracak mı?
Hayır. Baştan beri stratejimiz belliydi, ne istediğimizi biliyorduk. Sadece doğru zamanın gelmesini bekliyorduk. Karar almamızı hızlandıracak bir durum söz konusu değil, kimse de bizim kararımızdan vazgeçiremeyecek.
Artı pazardaki yabancı bankaların çoğalması bize gerçekten potansiyeli büyük bir ülke olduğunu gösteriyor, bu kadar banka yokken yeterince potansiyel de yoktu açıkçası. Dolayısıyla geçmişte banka almamız için bir neden de yoktu.
Önümüzdeki dönemde sizin gibi Türkiye’deki bankalarla ilgilenen, banka satın almayı düşünen başka yabancı bankalar olabilir mi?
Tabii ki olacaktır, Türkiye’nin gelişme sürecine benzer ülkelerdeki gelişmelere baktığımızda yabancı bankaların bu ekonomilerdeki faaliyetlerini artırdıklarını görüyoruz. Aynı zamanda bankacılık piyasasında konsolidasyon ve birleşmeler yaşanıyor. Arjantin örneğini incelemeniz yeterli, Türkiye’de de benzeri gelişmeler görülecek.
Türkiye’deki birleşmelerin daha çok grup bankaları arasında mı olacağını tahmin ediyorsunuz, yoksa belli büyüklükteki bankaların birleşmesi mi söz konusu olur? Hangi bankaların kimlerle birleşebileceğine ilişkin bir senaryo yapabilir misiniz?
Her iki şekilde de olabilir. Bu grupların önceliklerine ve pazarın dinamiklerine bağlı olarak değişecektir. Bu konuda şu aşamada bir yorum yapmak yanlış olur.
Bankacılık dışındaki alanlarla da ilgilendiğinizi belirttiniz, nedir bunlar?
Citibank’ın Travelers grubuyla birleşmesinden sonra imkanlarımız ve yapabileceklerimiz çok arttı. Travelers bankacılık dışındaki alanlarda faaliyet gösteriyor ve kendi alanlarında çok güçlü. Biz Türkiye’de bankacılığın yanı sıra diğer alanlarda da faaliyetlerimi artırmak istiyoruz. Örneğin aracılık faaliyetleri, fon yönetimi, emeklilik fonları, sigorta ve Merko örneğinde görüldüğü gibi doğrudan şirketlere yatırım yaparak bu pazardaki faaliyetlerimizi artıracağız.
Artık pazarda bizi sadece Citibank olarak değil Citigroup olarak göreceksiniz.
Belirttiğiniz işlerden ilk olarak hangisine girmeyi düşünüyorsunuz?
İlk adım aracı kurum faaliyetlerinin genişletilmesi olacak. Türkiye’de sermaye piyasası henüz küçük ancak büyüme sinyalleri apaçık ortada. İlk kez halka açılmak için sırada olan çok sayıda şirket var. Ayrıca iddialı bir özelleştirme programı bulunuyor. Üç yıl içinde 15 milyar dolar gibi büyük bir özelleştirme hedefi var. Tüm bunları değerlendirdiğimizde ve yabancı yatırımcıların da Türk sermaye piyasalarına ilgisini dikkate aldığımızda, bu alanda büyük fırsatlar olduğu ortaya çıkıyor. Dolayısıyla bu piyasaya girmek için doğru bir zaman.
Ekonomi stabilize oldukça yabancı yatırımcıların Türkiye’ye olan ilgisinin daha da artacağını düşünüyoruz. Bu da sermaye piyasalarının büyümesini teşvik edecektir.
Sigorta şirketi satın almayı düşünüyor musunuz?
Bu pazarı yakından tanıdığımızı ve pazara girmeye hazır olduğumuzu düşünüyorum. Pazarın büyümesi için müthiş bir potansiyel var. Ancak biz bir Amerikan şirketiyiz ve ilgili kanunlar çerçevesinde bizim için bazı sınırlamalar söz konusu. Dolayısıyla henüz bu pazara nasıl bir değer bileşeniyle gireceğimiz belli değil. Buna karar verildikten sonra stratejimiz daha kesin hatlarıyla belli olacak. Şu aşamada sadece bu sektöre girmek istediğimizi söyleyebilirim.
“REEL SEKTÖRLERE YATIRIM YAPACAĞIZ”
Şule Topçu Kılıç, Citibank’ın Türkiye için bir strateji oluşturmasında ve uygulama sürecinde Mario Gerpe’ye yardım eden Türk yöneticilerden. Stratejik iş geliştirme bölümünde genel müdür yardımcısı olarak çalışan Topçu, Citibank’ın risk sermayesi ile reel sektörlere gireceğini, Merko’ya yapılan yatırımın bunun ilk örneği olduğunu söylüyor. Topçu bu konuda ileriye yönelik planlarını şöyle açıklıyor:
“Ev “venture capital”(risk sermayesi) olarak özellikle ilgilendiğimiz sektörler var. Bunların başında telekomünikasyon, perakende ve ilaç geliyor. Ayrıca gıda, otomotiv yan sanayi gibi yedi sektör belirledik. Telekomünikasyon alanındaki gelişmelere baktığımızda belli gruplarla ortak girişimlerde bulunmak istiyoruz. Keza perakende de önümüzdeki yıllarda Türkiye’de büyük bir potansiyel görüyoruz. Üçüncü sırada ise ilaç bulunuyor. Türkiye’de yerli ilaç şirketleri arasında çok iyi ürünleri olan, potansiyel vaat eden ancak global dünyayla bütünleşememiş şirketler var. Onlara bu konuda yardımcı olabileceğimizi düşünüyoruz.
Bizim buradaki stratejimizin ilk adımı, ilgili şirketlere belli bir sermaye koyarak önce mali yapısını güçlendirmek olacak. Sermaye koyduğumuz için doğal olarak yönetim kurulunda bir yere sahip olacağız ve şirketlere bir vizyon sunma, iyileştirme ve büyüme yönünde yardımcı olacağız. 5-6 yıl sonra da, belli bir aşamaya geldikten sonra o şirketten çekileceğiz.”
CITIBANK KOBİ’LERE YÖNELİYOR
Bankaların gelir kaynaklarının dağılımı değişiyor. Kurumsal bankacılığın toplam gelir pastasındaki payı azalıyor. Ayrıca stabil bir ekonomide, faiz oranlarının düştüğü bir ortamda para kazanma yöntemleri enflasyonist ortamda para kazanma yollarından çok farklı.
Gelişmekte olan ülkelerdeki tipik trend burada da gözleniyor; KOBİ’lerin ekonomik gelişmedeki rolü artıyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde Citibank’ın Türkiye stratejisinde KOBİ’lere yönelik hizmetler öne çıkacak.
Diğer yandan bireysel bankacılık hizmetlerimiz artacak. Bugün enflasyonist ortamdan dolayı bankacılık sektörünün sunduğu bireysel hizmetler son derece kısıtlı. Ancak stabilizasyon programıyla enflasyonun ve faiz oranlarının düşmesi, bireysel kredi verme imkanlarını artıracak. Örneğin 36 aylık otomobil kredisi, 15 yıllık ev kredisi vermek mümkün olabilecek.
Bugün bireysel bankacılıkta ağırlıklı olarak kredi kartları işinde varız. Ancak bu önümüzdeki aylarda değişecek. Çok sayıda yeni ürün göreceksiniz. Bir insanın karşısında uzun bir hayat var, farklı dönemlerde farklı şeylere ihtiyacı oluyor. İlk arabasını, ilk evini aldığında, yenilediğinde, paraya ihtiyacı olduğunda, tasarruf yapmak istediğinde farklı ürünlerle Citibank olarak hep onun yanında olacağız.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?