Honda,
Türkiye’de çok kan kaybetti. Bugün eski günlere dönmeye hazırlanan
şirketin en önemli hedefi, pazar payını artırmak. Son 10 yılda dizel
pazarına giremedikleri için kan kaybettiklerini açıklayan Honda Türkiye
Genel Müdürü HİDETO YAMASAKİ, 2013’te yeni dizel ve LPG’ye uyumlu
motorlara sahip modellerle arayı kapatacaklarını düşünüyor. Ayrıca
şirket, yerel ürün oranını yüzde 60’a çıkarmak için de çalışıyor.
“2015’te ise yüzde 4-5 pazar payımız olur diye tahmin ediyorum” diyen
yönetici, yeni model üretimi için de sürekli fırsatlara baktıklarını
söylüyor. Dünyanın en büyük 8 otomotiv devi arasında bulunan Honda,
Türkiye’de istediği hedefleri bir türlü yakalayamadı, Gebze’de Rusya
pazarına ihracat fırsatını da düşünerek 50 bin üretim kapasiteli fabrika
yatırımı yapan Honda, bugün 25 bin üretimi ancak gerçekleştiriyor. 10
yıl öncesinde Türk iç pazarında yüzde 8’e yakın paya sahip şirket, 2012
yılında sadece yüzde 2,1 pay alabildi. Honda Türkiye Genel Müdürü Hideto
Yamasaki, hem iç pazar hem ihracat anlamında Türkiye’ye halen
inandıklarını açıklıyor. Öyle ki Yamasaki’nin bu yıl için özellikle iç
pazarda oldukça iddialı hedefleri var. Ajandasında üç ana başlık
olduğunu söyleyen Yamasaki, Türkiye’den aldıkları ürün sayısını artırmak
istediklerini ve daha yerel olmak için iş süreçleri oluşturduklarını
anlatıyor. Üçüncü olarak da pazar paylarını artırmak için çalıştıklarını
söylüyor. LPG’li ve dizel araçlarla bu çıkışı gerçekleştireceklerini
söyleyen yönetici, yeni modelleri de piyasaya sunmak için
hazırlandıklarını aktarıyor. Honda Türkiye Genel Müdürü Hideto Yamasaki,
kan kaybettikleri pazarda eski güçlerini kazanmak için stratejilerini,
Türk iç pazarına ve ihracata dair hedeflerini şöyle anlattı:
Capital: Honda’nın iç pazardaki payı, 2003’te yüzde 7,8’di, Oysa
2012 verilerine göre payınız yüzde 2,1’e kadar geriledi, Bu düşüşün
nedeni nedir?
- Türkiye pazarına girdiğimizde, en gözde markalardan biriydik, Diğer otomobil üreticileri Türkiye pazarına bu
kadar odaklanmış değildi, Özellikle de global otomotiv üreticileri, 10
yıl önce Türkiye’de üretim konusunda bu kadar heyecanlı değildi. Bu
dönemde Türk pazarının ihtiyaçlarını, pazarın içinden görebilmenin
avantajlarını yaşıyorduk. Ayrıca bu dönemde pazarda, tüketici tarafından
beğenilen çok çeşitli otomobil modellerimizle yer alıyorduk. Bugün ise
Türkiye’de ürettiğimiz modele odaklanıyoruz. Honda Civic’in sedan
modelinin pazarlamasını ön plana alıyoruz. Tabii diğer modellerimizi de
ihraç ediyoruz. Ama geçen 10 yılda Türkiye’nin emisyon standartları
konusunda aldığı sıkı önlemlere uyan çok fazla modelimiz olmadı. Bu
sıkıntıyı özelikle dizel tarafında yaşadık. Dizel pazarına bu nedenle
giremedik.~
Bu pazar, Türkiye’de son 5 yılda bizim beklediğimizden daha ciddi bir
büyüme gösterdi. Diğer otomotiv üreticileri çoğunlukla Avrupa kökenli
oldukları için Türkiye emisyon standartlarına uygun dizel araçları
vardı. Pazar kaybının en önemli nedeni bu... Pazara uyum sağlayamadık.
Capital: Bu durumu değiştirmeye yönelik planlarınız var mı?
- Bu yıl, dizel pazarına yeniden gireceğiz ve odaklanacağız. 2013’te
Honda Civic 1,6 dizel motor 5 kapılı modeli piyasaya sunacağız.
İlkbaharda İngiltere’de üretilen hem benzinli hem de dizel motora sahip
Civic hatchback modellerini satmaya başlayacağız. Sonbahar aylarında da
popüler, pazarı olan CRV’yi getireceğiz. Ayrıca geçen yıl ağustos ayında
LPG yakıtına uyumlu Civic 4 kapılı modeli üretmeye başladık. LPG ve
dizel modellerle pazar payımızı artıracağız. LPG tarafında güvenlik
nedeniyle otomotiv şirketleri şimdiye kadar önemli bir çaba göstermedi.
Oysa LPG’yle çalışan otomobiller, sistem doğru kurulursa benzin
motorlarından bile daha güvenli olabiliyor. Biz de bu mantıkla pazara
girdik. Bu yıl, Türkiye’de ürettiğimiz Honda Civic’lerin yüzde 40’ının
LPG’ye uyumlu modeller olacağını tahmin ediyoruz. Çünkü LPG modellerinde
çok iyi talep aldık. Biz bu modellere de benzinlilere verdiğimiz
garantiyi sağlıyoruz. İlk çıkışından beri burada çok olumlu geri
dönüşler aldık. LPG’ye uyumlu modeller sadece 2-3 bin TL artı maliyet
gerektiriyor. Bu nedenle bu yıl da üretimlerimizin yarıya yakınını
LPG’ye uyumlu üretmeyi düşünüyoruz.
Capital: Bu hamlelerle iç pazarda nasıl hedeflere sahipsiniz?
- Tabii ki pazar payımızı artırmak istiyoruz. Önümüzdeki 5 yıl içinde
yeniden geçmişteki yüzde 6-7 pazar paylarına çıkma hedefimiz var. Geçen
yıl 16 binin üzerinde otomobil satışı yaptık. Bu yıl da bu sayıyı 18
binin üzerine çıkarmaya çalışacağız. Bu yeni modellerimizle hedefi
yakalarız diye düşünüyorum. Ardından 2015’te 20 bin satış rakamlarına
çıkmayı hedefliyoruz, Baktığınızda 2-3 yıl önce yüzde 3,4 pazar payımız
vardı, Bu rakamı, bu yıl yeniden yakalarız. 2015’te ise yüzde 4-5 pazar
payımız olur diye tahmin ediyorum.
Capital: Honda Türkiye’nin satışlarının ne kadarı dizel tarafında olacak?
- Türkiye pazarında dizel motorlu otomobiller, toplam pazarın yüzde
60’ını alıyor. Biz dizelin yanında LPG tarafını da devam ettirmek
istiyoruz. LPG’de de pazar yaratmak istiyoruz. Şu an satışlarımızın
yüzde 40 LPG’ye uyumlu modellerden geliyor. Açıkçası bu oranın aynen
devam etmesini istiyoruz. Bu yıl satışlarımızın, tahminimce dağılımı
benzinli motorlar yüzde 30, dizel motorlar yüzde 30 ve LPG’ye uyumlular
yüzde 40 şeklinde olacak. LPG’de güvenlik endişesi aşılırsa fiyatı
nedeniyle ciddi büyüme fırsatı var.~
Capital: Pazarda pay kaybederken strateji değişikliğine gitmediniz mi?
- Aslında pazar kaybımızda, TL-Japon Yeni kur değişimleri de etkili
oldu, Biz ürettiğimiz otomobillerde, pek çok parçayı yurtdışından ithal
ediyoruz, Bu anlamda son 10 yılda ciddi bir kur farkı yaşadık, 10 yıl
önce 1 TL, 100 Japon yeninden fazlaydı, Bugün ise 1 TL, 50 Japon yenine
denk geliyor. Bu da son dönemde ihraç ettiğimiz parçaların
maliyetlerinin iki katına çıktığı anlamına geliyor. Bu konuda ciddi
sıkıntı yaşadık, Otomobil fiyatlarımızı artırmak zorunda kaldık ama
müşterilerimizin beklentilerini karşılamak için de fiyatta dengeyi
tutturmamız gerekiyordu. Bu anlamda da pazarda sorun yaşadık. 10 yıl
önce kurlar düşükken pazarda bunun avantajını yaşıyorduk. Şimdiyse yeni
kurlarla nasıl bir yol izleyeceğimizi belirlemeye çalışıyoruz.
Capital: Peki stratejiniz ne olacak?
- Üretim tarafında daha rekabetçi olmaya çalışıyoruz. Bunun için de daha
fazla ürünü Türkiye’den tedarik etmeyi hedefliyoruz. Ama diğer yandan
global olarak daha düşük maliyete üretilen parçalarımız nedeniyle
yerelleşme oranımız da çok yüksek olamıyor. Bu konu biraz tavuk mu
yumurtadan, yumurta mı tavuktan meselesi gibi... Aslında Türkiye’deki
üretimimizi artırdığımız oranda, daha fazla yerel ürün kullanabilir hale
geleceğiz. Şu an otomobillerimizin yüzde 50’si yerel parçalardan
üretiliyor. Burada hedefimiz 2 yıl içinde bu oranı yüzde 60’a çıkarmak.
Bu şekilde ihracat anlamında da daha çok avantajımız olacak.
Capital: Türkiye’nin ihracat anlamında nasıl bir potansiyeli olduğunu düşünüyorsunuz?
- Türkiye’nin ihracat anlamında önemli bir potansiyeli olduğuna
inanıyorum. Bugün Avrupa’da fabrikalarını kapatan otomobil şirketleri,
mevcut teşviklerin de etkisiyle Türkiye’de üretime odaklanıyor.
Türkiye’nin 100. yılında ülkede 4 milyon otomobil üretme hedefi var. Bu
hedefe ulaşılabilecek mi bilemiyorum. Ama diğer otomobil üreticileri de
bu hedefe ulaşmak için sürekli üretim kapasitelerini yukarı çekiyor.
Türkiye, Avrupa, Rusya, Afrika, Ortadoğu ülkelerinin tam merkezinde yer
alıyor. O nedenle bir çember çizdiğinizde, o kadar büyük bir ihracat
potansiyeli var ki. Tabii biz daha hızlı büyüme göstereceğine
inandığımız pazarlara odaklanmak istiyoruz. Rusya’nın bizim için önemli
bir pazar olacağını düşünmüştük. Rusya pazarını da göz önüne alarak
burada yatırımımızı 50 bin üretim kapasitesine göre yaptık. Hatta
geçmişte üretimimizi 70 bine çıkacağımızı duyurmuştuk. Ama maalesef
Lehman Brothers’ın çöküşü sonrası başlayan krizle biz Rusya pazarını
tamamen kaybettik. Rusya, kendi otomobil markasını yaratma stratejisine
gitti, ihraç otomobillerde vergileri artırdı. Bu nedenle bizim burada
rekabetçi şekilde ihracat yapma şansımız kalmad. Şu anda ihracatımızda
ilk hedef olarak Kuzey Afrika ülkeleri var. Burada güçlü bir pazarımız
olacağına inanıyoruz. Avrupa pazarı da bizim için her zaman önemli. Ama
Türkiye’de sedan model araç ürettiğimiz ve Avrupa pazarı daha çok
hatchback modeli sevdiği için tabii bir de ekonomik kriz nedeniyle bu
coğrafyada yüksek bir büyüme hedefimiz yok. Ama yakın gelecekte
Türkiye’de hatchback ya da başka bir model üretirsek şansımız artacak.~
Capital: Honda için Türkiye hala çekici bir üretim merkezi mi?
- Bizim dünyada iki tür üretim merkezimiz var: Biri global olarak belli
ürünlerin üretildiği fabrikalar, diğeri de yerel pazara yönelik model
üretimi yapan fabrikalar... Türkiye’deki üretim fabrikamız, Türk iç
pazarını ve çevre pazarları düşünerek yapıldı. Türkiye’den Amerika,
Güney Amerika ya da Japonya pazarlarına ihracat mümkün değil. O nedenle
şunu söyleyebilirim ki Türkiye, Honda’nın global üretim merkezlerinden
biri olmaz.
Avrupa’da ise İngiltere ve Türkiye’de daha lokal çalışan üretim
merkezlerimiz var. Türkiye, bu merkezler içinde halen rekabetçi konumunu
koruyor. Yeni model üretimi konusunda da sürekli fırsatlara bakıyoruz.
Türkiye’de tamamen farklı bir otomobil modelinin üretimi ya da mevcut
modellere yenileri eklenmesi konusunda çalışmalarımız sürüyor. Ama şu an
için kesin bir planımız yok.
Capital: Sizce Türkiye’nin yeni yabancı yatırımı çekme şansı nedir?
- Türkiye’nin yeni yatırım çekme şansı olduğunu düşünüyorum. Fiat, Ford,
Hyundai yeni yatırımlar yapıyor. Japon şirketlerinden Türkiye’ye
yatırım yapmak isteyenler var, pek çoğu yeni yatırım için kapıda
bekliyor. Türkiye’nin otomotiv üretim alanında dünyada rakibi Doğu
Avrupa ülkeleri. Çünkü son dönem yatırımlar, o bölgeye kayıyor. Ama
gelecek açısından bakarsak Türkiye’nin çevresinde bugün pazar olarak
gördüğümüz Kuzey Afrika ülkeleri, birer üretim merkezi olacak. Bu
noktaya gelmeden Türkiye’nin rekabetçi ve ihracata dayalı iş modellerini
geliştirmesi lazım.
Capital: Tüm bu konular arasında ajandanızdaki en önemlileri hangileri?
- Aslında şu an en çok önem verdiğim konu, Türkiye’den aldığımız ürün
sayısını artırmak. Daha yerel olmak için iş süreçlerini oluşturmaya
çalışıyoruz. Bir diğer konu, pazar payını artırmam gerekiyor. Bu sadece
bizim için değil bayilerimiz için de önemli bir konu. Bayilerimizle iyi
iletişim içinde bu pazar payını artırmak için çalışıyoruz. Ama tabii
uzun vadeye de bakmak gerekiyor. 10 yıl sonrası için Türkiye’nin
potansiyelini doğru kullanmak adına sürekli yeni neler yapabiliriz,
nasıl fırsatlarımız var noktasında düşünüyorum.
Honda’nın çıkış stratejisi
1- Dizel pazarına yeniden gireceğiz ve odaklanacağız. 2013’te Honda Civic 1,6 dizel motor 5 kapılı modeli piyasaya sunacağız. 2- İlkbaharda İngiltere’de üretilen benzinli ve dizel motora sahip Civic hatchback modellerini satmaya başlayacağız. 3- Yıl sonuna kadar çok popüler pazarı olan dizel CRV’yi getireceğiz. 4- LPG ve dizel modellerle pazar payımızı artıracağız. Bu yıl üretimin yarıya yakınını LPG’ye uyumlu üretmeyi düşünüyoruz.~ 5- Önümüzdeki 5 yıl içinde yeniden geçmişteki yüzde 6-7 pazar paylarına çıkma hedefimiz var. 6- Bu yıl satışı 18 binin üzerine çıkarmaya çalışacağız. 2015’te 20 bin satış rakamlarına çıkmayı hedefliyoruz. 7- Üretim tarafında daha rekabetçi olmaya çalışıyoruz. Bunun için de daha fazla ürünü Türkiye’den tedarik etmeyi hedefliyoruz. 8- Şu an otomobillerimizin yüzde 50’si yerel parçalardan üretiliyor. Hedefimiz 2 yıl içinde bu oranı yüzde 60’a çıkarmak. 9- Yeni model üretimi konusunda da sürekli fırsatlara bakıyoruz. 10- Türkiye’de tamamen farklı bir modelin üretimi ya da mevcut modellere yenileri eklenmesi için çalışıyoruz.
“İÇ PAZAR 2013'TE DE KÜÇÜLÜR"
BÜYÜME YOK
Otomotiv satışlarında, geçen yıla çeyrekler haline bakarsanız, ilk
çeyrekte yüzde 25 düşüş yaşandı. Ardından ikinci çeyrekte yüzde 15
küçülme gördük. Üçüncü çeyrekte yüzde 5 toparlanma yaşadık. Son çeyrekte
ise yine küçülmeye girdik. Bu yıl için de büyüme olacağını
düşünmüyorum. OLUMSUZ ETKİ
Türkiye’nin otomotiv ihracatının halen büyük payını alan Avrupa’da
krizin etkisi sürüyor. Avrupa’nın özelikle güneyindeki ülkelerde,
ekonomiler halen zorda. Bu pazarlarda otomotiv sektörü yüzde 40-45
küçüldü. Avrupa’da toparlanmanın 3-4 yıldan önce olacağını düşünmüyorum.
Türkiye de bu anlamda olumsuz etkilenecek. İYİ SENARYO
Ama tabii Türk iç pazarı banka faizlerine bağlı şekilleniyor. Otomobil
kredilerinde faizler aşağı doğru giderse pazar daha hızlı
toparlanabilir. Aksi takdirde daha fazla küçülme görebiliriz. Benim
beklentim, 2013 yılında yüzde 5 civarı bir küçülme yaşanacağı yönünde.
En iyi ihtimalle pazarda bu yıl, 530 bin otomobil satış adedine
erişebiliriz.
MOTOSİKLETTE BÜYÜK POTANSİYEL VAR"
HÜKÜMETLE GÖRÜŞTÜK
Türkiye’de motosiklet üretimi yapmayı planlıyoruz. Halen proje halinde,
henüz yatırım için alınmış kesin bir kararımız yok. Hükümetle bu konuda
görüşmelerimiz oldu. Yatırım tutarımız, 100-200 milyon Euro arasında
olabilir. Türkiye’de bu alanda potansiyeli inceliyoruz. Türkiye’de 2006
yılında motosiklet pazarı 400 bin satışa sahipti. Geçen yıl ise
motosiklet satışı 180 bin dolayında gerçekleşti. Geçen yıl Honda olarak
16 bin motosiklet sattık, bu yıl bu sayıyı iki katına çıkarırız. Biz
Türkiye’de büyük bir potansiyel olduğuna inanıyoruz. REKABETÇİ FİYATLAR
Özellikle doğu illerine pazarlayabilirsek büyük fırsat var. Gelişmekte
olan illerde motosiklet talebi olduğuna inanıyorum. Bugün Türk pazarında
ortalama 2 bin TL’ye satılan Çin markalı motosikletler var. Biz de bu
rakam civarında satmak istiyoruz. Ama tabii Honda’nın kalitesi ile bu
kadar uygun fiyatlı olması belki en başta mümkün olmaz. Ama
pazardakilerle rekabet edecek rakamlarla çalışacağız.~ GÜÇLÜ DENEYİM
Biz diğer global pazarlarda da bu trendi gördük. Ülkelerde gelir
arttıkça insanlar ulaşım için, yürümekten önce bisikletlere ardından da
motosikletlere geçiş yapıyor. Bizim dünyada motosiklet pazarında güçlü
deneyimlerimiz var. Honda’nın diğer gelişen Asya ülkelerindeki
modellerine bakarak buraya uygun bir iş modeli geliştirebiliriz. Yatırım
ilk olarak Gebze fabrikamızda olacak. Ama tabii ilerde pazar doğu
illerine doğru kayarsa üretimimizi de doğu illerinde bir fabrikaya
kaydırırız. Dünyada motosiklet pazarında payımız yüzde 35. Türkiye’de de
pazarın yüzde 30-35’ine hakim olmamız lazım.
"YENİLİKLE AYAKTA KALMAYA ÇALIŞIYORUZ"
ÇİNLİLER GELİYOR
Dünya otomotiv sektöründe Çin ve Koreli şirketlerin gücü artıyor. Bundan
30 yıl önce Japonya, otomotiv sanayinde yükselen yıldızdı. Şimdi ise
Koreliler parlıyor. 10 yıl sonra belki Çinli şirketler bayrağı ele
alacak. Çin’in ardından bugün hiç duymadığımız Vietnam, Myanmar gibi
ülkeler bu tablonun parçası olacak. Koreli şirketler, şu anda pazarlama
noktasında gayet iyi. Ama araştırma-geliştirme, yeni model, teknoloji
yaratma anlamında güçlü değiller. Geleceğin araçlarını yaratmak için
ARGE tarafına da yatırım gerekiyor. O nedenle gelecekleri nasıl olur
bilemiyorum. JAPONLARIN ÇABASI
Otomotiv endüstrisi, ABD gibi dev bir ekonomi için bile çok önemli. Son
dönemde otomotiv şirketlerine Amerika’da yapılan yardımı gördük. Japon
ekonomisi için de otomotiv sektörü önem taşıyor. Biz ihracatta eski
avantajlarımızı kaybettik. Ama otomotivin ekonominin ana sektörlerinden
biri olması için gayret gösteriliyor. Bu nedenle Japon otomotiv
şirketleri olarak yenilikle ayakta kalmaya, iş modellerimizi
değiştirmeye çalışıyoruz. HONDA’NIN ÇALIŞMASI
Japonya’dan da dünyadaki trendleri yakalayan modeller çıktığını
göreceğiz. Honda da AR-GE’ye çok önem veriyor. AR-GE anlamında en çok
odaklandığımız konu, yakıt kullanımı. Fosil yakıtlar giderek azalıyor.
Bu nedenle Honda olarak biz daha çok yakıt tasarrufu yapan modeller
yaratmaya çalışıyoruz. Yakıt pilleriyle çalışan otomobiller üretmek asıl
hedefimiz. Bu konuda yoğun çalışmalarımız devam ediyor. Dünyada
tasarımlar giderek daha kompakt ve küçük araçlara doğru gidiyor. Bu tip
tasarımlar için yakıt pilleri üzerine çalışıyoruz.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?