Kârsızlıkla
boğuşan sigorta sektörü fiyatlamadan hasar süreçlerine, acente ağının
yönetiminden reasürörlerle anlaşma koşullarına kadar her alanda yeni
gerçeklerle karşı karşıya... Yeni normalde şirketler, kendilerini prim
üretiminden çok kâra taşıyacak yeni stratejiler peşinde. Kıran kırana
fiyat rekabeti terk edildi. Artık akılcı ve maliyetine uygun fiyatlar
belirleniyor. Hasar süreci de fiyattan sonra en önemli rekabet unsuru
haline geliyor. Şirketler giderek daha çok işbirliğine gidiyor, daha
fazla sayıda kuruma fatura kesiyor. Acentelerden beklentiler de
değişiyor. Artık kurumsal, satışa odaklı acentelerin dönemi başlıyor.
Geçtiğimiz yıl kâr rakamlarında dibin görülmesi, sigorta şirketlerini
yeni oyun kuralları aramaya zorluyor. Sigorta sektörü, 2012 yılının ilk 9
ayında 176 milyon TL net zarar yazdı. En büyük 10 şirketin 9 aylık
dönemdeki toplam zararı 49 milyon liraya ulaştı. Sektörün artık bu
rakamlarla sürdürülebilir olmadığı aşikar. Sigorta şirketlerinden
birinin yöneticisi, Türkiye’de yatırımı bulunan yabancı şirketlerin de
artık bu zararlara karşı çıktığını ve bu şartlarla finansal desteğe
devam etmeyeceklerini dile getiriyor. Gerçek şu ki yüksek faiz ortamında
tatlı mali gelirlerle yaşamaya alışan sigorta şirketleri için kâr etmek
çok kolaydı. Son 1-2 yıldır ise faizler düştüğü için teknik kârlardaki
zararların mali tarafta kompanse edilmesi mümkün değil. Aksigorta Genel
Müdürü Uğur Gülen, bu noktada kendi şirketlerini örnek gösteriyor: “2008
yılında ciromuz içinde faiz gelirinin payı yüzde 80’di. 2013’te bu oran
dörtte bir azalarak yüzde 20’ye geriledi. İşte sektörde asıl değişimi
yaratan bu... Şimdi yeni kurallarla sigortacılıktan para kazanmayı
öğrenmek gerekecek.” O nedenle de sektör fiyatlamadan hasar süreçlerine,
acente ağının yönetimine kadar her alanda yeni gerçeklerle ve büyük
değişimle karşı karşıya. Bu yeni normalde şirketler, kendilerini kâra
taşıyacak yeni stratejiler oluşturuyor.
KÂR ODAKLI BÜYÜMEYE DÖNÜŞ
Mali kârlardaki azalma, sektörün iş yapış süreçlerini ve hedeflerini
kökten değiştiriyor. Artık prim üretimindeki büyümelerden çok kâr
hedefleniyor. Bu anlayışın bir getirisi olarak Eureko Sigorta Genel
Müdürü Okan Utkueri, “Sigorta işi artık kuralına uygun yapılır oldu”
diyor. Son dönemde diğer branşların yükünü çeken yangında ve asıl
zararın kaynağı oto branşlarında yapılan ve müşterileri tarafından
eleştirilen fiyat düzenlemeleri de kâr arayışının bir sonucu. Utkueri,
“Örneğin yangın alanında sigortalanan şirketlerden doğru önlemleri
almaları her zaman talep edilmeliydi. Ama ihmal ediyorduk.~
Artık bu tip önlemlerin gerekliliğinin farkına varıldı. Sigortada teknik
esaslar daha doğru uygulanmaya başlandı” diye konuşuyor. Tabii sektörde
fiyat rekabeti sürüyor. Ama önemli bir farkla. Yapı Kredi Sigorta’nın
elementer hasar, rücu ve strateji geliştirmeden sorumlu genel müdür
yardımcısı Melike Demirel, fiyat rekabetindeki yeni tabloyu şu sözlerle
ortaya koyuyor: “Matematik ya da maliyet hesabına uygun fiyatlar olduğu
sürece sektörde fiyat rekabeti çok doğru. Son dönemde şirketlerin
finansal yapılarını olumsuz etkileyecek fiyat politikalarından
vazgeçiliyor. Artık fiyat rekabetinde akılcı fiyat politikaları
görüyoruz.” Değişen yeni oyunda artık her branşa eşit önem veriliyor.
Demirel, “Her branş sağlıklı ve kendi içinde kârlı büyüyecek. Diğer
branşları sübvanse eden branş mantığı kalkıyor” diyor.
OTURAN ACENTE DEVRİ BİTTİ
Türkiye sigorta sektöründe prim üretiminin yüzde 70’i, sayıları 18 bini
bulan acenteler aracılığıyla gerçekleşiyor. Oluşan kârsızlıkta,
acentelerin önemli payı var. Sektör yöneticileri, sigortalı sayısının
büyütülmesi için acente sisteminin köklü bir değişimden geçmesi
gerektiği konusunda hemfikir. Bugünkü sistemde acenteler yazdıkları
primin yüzde 80’ini sadece oto branşında yazıyor. Aksigorta Genel Müdürü
Uğur Gülen’in de değindiği gibi tüm sektörün yeni oyun kurallarına göre
acentelerini diğer branşların satışına yönlendirmesi gerekiyor. Gülen,
bu noktada önemli bir noktaya değiniyor: “Türkiye’de kişi başına prim
üretimi 110 dolar, Sigorta penetrasyonu hala düşük, Soru şu: Daha çok
kişiye ulaşmamız için daha fazla acente mi lazım yoksa mevcut
acentelerin kurumsallaşıp büyümesi mi gerekiyor? Bugün ortalama bir
acentenin yılık prim üretimi 350 bin TL, acenteler para kazanmıyor,
Acente başına primin artması gerekiyor, Bunun için de daha nitelikli,
daha konsolide yapılar gerekiyor,” Okan Utkueri de Gülen ile aynı fikri
paylaşıyor: “Acentelerin bu finansal koşullarla hayatta kalması zor, Ya
daha büyüyecekler ya da başka işlere yönelecekler,”
SATIŞ SONRASI ÖNE ÇIKIYOR
Sektörün yeni normalinde satış sonrası süreçlerinde ciddi bir iyileşme
göze çarpıyor, Tüketici için sancılı bir dönem olan hasar sürecinde tüm
oyuncular rekabet halinde, Şirketler, hem son teknolojiyi kullanarak hem
hizmet ağlarını genişleterek bu alanda çözüm yaratıyor, Uğur Gülen,
hasar tarafında kullanılmaya başlanan mobil uygulamalar, hasar
tutanakları gibi yeniliklerle sürecin tüketici için daha kolay ve hızlı
hale getirildiğine işaret ediyor. Eureko Sigorta Genel Müdürü Okan
Utkueri ise şu değerlendirmeyi yapıyor: “Tüm sektör satış sonrası
süreçler için çalışıyor, Tüm sigorta sektöründe hasar ödemeleri evraklar
tamamlandıktan sonra 3-4 günde yapılıyor. Biz otoda oluşan hasarların
yüzde 65’inde anlaşmalı servislerimizi kullandığımızdan müşterimiz
ödemeyle bile ilgilenmiyor.” Hasar ödeme yönetiminin iyi yapılması
şirketin maliyet kontrolü için de hayati öneme sahip, Yapı Kredi Sigorta
Genel Müdür Yardımcısı Melike Demirel, “Hasar yönetiminde tüm oyuncular
birbiriyle yarışıyor. Yine de sigorta ürün alım kararlarında hızlı
hasar ödeme süresi, fiyatın önüne geçemeyecek diye düşünüyorum. Fiyat,
her zaman ilk kriter olacak, Ama satış ve sonrasında verilecek hizmet,
ayrı bir rekabet kulvarı olarak karşımıza çıkıyor” şeklinde konuşuyor.~
ANLAŞMALI ŞİRKET ENFLASYONU!
Son zamanda sektör daha çok kurumla işbirliğiyle çalışmaya başladı, Sigorta şirketlerince fatura kesilen
kurum sayısı her yıl artıyor. Bu verimlilik üzerine kafa yormaya
başlayan sigorta şirketlerinin konularında uzmanlaşmış şirketlerle
çalışmaya başlamasının doğal bir sonucu aslında... Melike Demirel,
şirketlerinin de son dönemde daha fazla sayıda sağlık kuruluşu, servis
noktası ve asistans şirketi ile çalıştığını belirtiyor. Demirel,
“Anlaşmalı kurum ağımız büyüdü. Daha çok hizmetimizi uzman şirketlere
outsource etmeye başladık” diye konuşuyor. Gerçekten de Türkiye’ye gelen
pek çok yabancı danışmanlık şirketi, sigortacıların kapısını çalıyor.
Danışmanlık hizmeti alan sigorta şirketinin de hayli fazla olduğuna
dikkat çekiliyor. “İş ortaklıkları tüm dünyada trend” diyen BNP Paribas
Cardif CEO’su Cemal Kişmir de hem pastayı büyütme hem müşteriye
yaratılan değeri zenginleştirme anlamında farklı alanlarda uzmanlaşmış
şirketlerle, farklı endüstrilerle yeni iş modelleri kurulması
gerektiğini düşünüyor. “Sigortacılıkta iş ortaklarıyla yapılacak çok
yenilik olduğu görüşündeyim. Bu önü açık bir konu. 2012’de iş
ortaklıklarıyla yeni sektörlere girdik. İş ortaklıklarımız neticesiyle
işlerimizde yüzde 70 hacim artışımız oldu. Son dönemde bilgi işlem ve
hasar yönetimi uygulamalarında outsource hizmet de alıyoruz” şeklinde
konuşuyor.
OTODA OYUN DEĞİŞİYOR
Sektörde prim üretiminin yüzde 50’den fazlasını gerçekleştiren kasko ve
zorunlu trafik sigortalarında da oyunun kuralları değişiyor. Hazine
Müsteşarlığı, kaskodan sonra şimdi de zorunlu trafik sigortasında
değişikliğe gidiyor. Ocak 2014’te yürürlüğe girmesi beklenen taslağa
göre şirketler, hangi poliçeye ne kadar indirimsizlik hasarı
uygulayacağını kendi belirleyecek. Hasar yapan sürücülere de istedikleri
oranda prim artışı yapabilecekler. Eskiden burada üst tavan yüzde
250’ydi. Bu gelişme sonrası fiyatların artacağı beklentisi var. Bu
konuda Okan Utkueri, “Fiyat yine rekabet ortamında belirlenecek. Kasko
branşında primler iki katına kadar arttı. Ama demek ki fiyatların bu
olması gerekiyormuş. Aksi takdirde rekabet nedeniyle bu fiyatları
veremezdik” diyor. Yapı Kredi Sigorta’nın elementer sigortalardan
sorumlu genel müdür yardımcısı Selim Fenercioğlu da yeni uygulamaların
tüketici lehine olacağının altını çiziyor. Artık standart ve daha net
kasko poliçeleri olacak ve hizmet içeriğine göre klasmanlara ayrılacak.
Yöneticiler, son dönemde zıplama yapan kasko fiyatlarında bu gelişme
sonrası sadece ufak bir artış daha olabileceğini belirtiyor. Selim
Fenercioğlu, “Doğru fiyatlama yapacak şirketler için bu değişiklik, oto
branşında kârı artıracak” diyor. Bu noktada Uğur Gülen’in farklı bir
bakış açısı var: “Yeni kasko poliçeleriyle daha uygun fiyata daha az
teminatlı ürün alınabiliyor. Bu nedenle kasko yaptırmayanlar da sisteme
girebilir.”
CEMAL KİŞMİR / BNP PARIBAS CARDIF CEO’SU
REASURORLERLE ANLAŞMALARDA ELİMİZ RAHATLIYOR"
RİSKLERİ DEVRETMEDE OLUMLU
Sektörde gerek risk değerleme, gerek risk kabul gerekse fiyatlama
davranışlarında bir değişime gidiliyor. Şirketler pazar payı alma
çabasından çok aktüerya anlamında doğru sonuçlara bakıyor. Aslında bu
durum, sigorta şirketlerinin reasürans vesilesiyle risklerini transfer
etmeleriyle de yakından ilgili. Büyük hasarların olduğu, fiyatın da
sağlıklı tespit edilemediği branşlarda şirketler, reasürans anlamında
zorlanır. O yüzden de bu değişim sigorta şirketlerinin risklerini
devredebilmeleri açısından olumlu. Sektörün reasürans anlaşmalarını
yenilemesinde pozitif etki oluşturuyor. DEĞİŞİM GEREKLİYDİ
Sigorta şirketlerinin, reasürans anlaşmalarını daha rahat yenilemesi
noktasında bu değişime ihtiyaç vardı. Çünkü aksi takdirde sektör, prim
alamadığı poliçeler karşısında yüklü hasarlar ödüyor. Bu durum da
reasürörlerle olan anlaşmaları yenilemekte zorlu bir süreç yaratıyor.
2011 ve 2012 yılında bu açıdan Türk sigorta şirketleri, reasürans
anlaşmalarında zorlandı. Reasürör şirketler oluşan hasarlara bakarak
daha yüksek fiyatlarla reasüre etmek istedi. Ancak bu yıldan sonra bu
anlaşmalar daha kolay ve sağlıklı olacak.~
SİGORTACILIKTA YENİ NORMAL
1- Faizler düştüğü için teknik kârlardaki zararların mali tarafta kompanse edilmesi mümkün değil. 2- Şirketler artık prim üretimindeki büyümelerden çok kâr
hedefliyor. Sigorta işi artık kuralına uygun yapılıyor. Oto ve
yangındaki fiyat düzenlemesi bunun işareti. 3- Finansal yapıyı olumsuz etkileyecek fiyat politikalarından vazgeçiliyor ve akılcı bir yaklaşım benimseniyor. 4- Geçmiş istatistiğe bakarak fiyatlama dönemi bitti. Yeni
dönemde ürünler, müşteri davranış biçimlerini, geçmiş verileri ve
geleceği öngörerek farklı parametrelerle fiyatlanıyor. 5- Değişen yeni oyunda artık her branşa eşit önem veriliyor. Her branş sağlıklı ve kendi içinde kârlı büyüyecek. 6- Bugün acentelerin yazdıkları primin yüzde 80’i oto branşına
ait. Sektörün acentelerini diğer branşların satışına yönlendirmesi
gerekiyor. 7- Acentelerin bu finansal koşullarla hayatta kalması zor. Ya daha büyüyecekler ya da başka işlere yönelecekler. 8- Hasar sürecinde tüm oyuncular rekabette. Şirketler, hem son
teknolojiyi kullanarak hem hizmet ağlarını genişleterek bu alanda çözüm
yaratıyor. 9- Sigorta şirketlerince fatura kesilen kurum sayısı her yıl
artıyor. Sektör daha fazla sayıda sağlık kuruluşu, servis noktası ve
asistans şirketi ile çalışıyor. 10- Prim üretiminin yüzde 50’den fazlasını gerçekleştiren oto
sigortalarında kurallar değişiyor. Son dönemde zıplama yapan kasko
fiyatlarında ufak bir artış daha olabilir.
UĞUR GÜLEN / AKSİGORTA GENEL MÜDÜRÜ
FİYATLAMADA ESASLAR DEĞİŞİYOR"
FİYATTA HATA VAR Sigorta da bugün ürünlerin fiyatlamasında hata
yapılıyor. Yazılan zararlar, maliyeti uzun yıllarda ortaya çıkan
poliçelerden kaynaklanıyor. Sigortada en önce ürünün satış fiyatı
belirlenir. Bu aşamada ürünün maliyeti beli değildir. Çünkü daha hasar
oluşmamıştır. Maliyet hasarla birlikte zaman içinde oluşuyor. Sağlık
sigortalarında maliyet 12 ay içinde aylık bazda ortaya çıkar. Kasko
alanında geç ihbarlar nedeniyle maliyet 18 ayda netleşir. Trafik
sigortalarında ise maliyetler çok uzun zamanda 5 yılda oluşur. Çünkü
geçmişten gelen kaza ve yaralanma ihbarları gelir. Yakın geçmişe kadar
ürün fiyatı belirlenirken son 7 yılın istatistiklerine bakılıyordu. GELECEK DE MALİYETTE
Fakat artık Türkiye ve dünya o kadar hızlı değişiyor ki geçmişe bakıp
fiyat belirlemek mümkün değil... Sosyal medya ve medya sayesinde
tüketiciler bilinçleniyor, yeni tüketici davranışları oluştu. Geçmiş
istatistiğe bakarak fiyatlama dönemi bitti. Artık geleceği de hesaba
katarak fiyatlama yapmak lazım. Bunun da yolu bugün sektörün uygulamaya
başladığı gibi temkinli fiyatlar koymaktan geçiyor. Yeni dönemde müşteri
davranış biçimlerini, geçmiş verileri ve geleceği öngörerek farklı
parametrelerle fiyatlama söz konusu... Daha çok parametreyi analiz
ederek fiyatlayan şirket, hem daha kârlı hem pazarda daha iyi durumda
olacak.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?