“Odaklanmak başarı getirdi”

Son 5 yılda 340 milyon dolar yatırım yaptıklarını belirten Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı , geçen yıl konsolide cirolarının 39,6 milyar TL’ye ulaştığını belirtiyor. Yüzde 9 pazar payıyla süt ve süt ürünleri pazarındaki liderliklerini sürdüklerini söyleyen Yılmaz, “İşimize odaklanmamız başarı getirdi. Sütçülük dışında başka hiçbir işe yatırım yapmadık” diyor. Yılmaz, bu yıl ciroda yüzde 15 reel büyüme beklediklerini söylüyor.

4.08.2025 11:42:190
Paylaş Tweet Paylaş
“Odaklanmak başarı getirdi”

50 yıl önce Galatasaray Lisesi’nde yatılı öğrenciyken babasıyla Bursa Karacabey’de Sütaş’ın temellerini atan Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı ve 15’inci TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, o günden beri işin içinde. 50 yıldır sütle yatıp sütle kalktığını söyleyen Yılmaz, başarılarını odaklanmaya bağlıyor.

Ayçe Tarcan / [email protected]
Foıtoğraflar: Gökhan Çelebi
Capital Dergisi / Temmuz 2025

“Sütçülüğe gerçekten odaklandık ve başka hiçbir işe bakmadık” diyen Yılmaz, sütten kazandıklarını devamlı bu alana yatırarak uzmanlıklarını geliştirdiklerini söylüyor. Odaklanma sayesinde Türkiye’de eşi benzeri olmayan “Çiftlikten sofralara” iş modelini ortaya çıkardıklarını söyleyen iş insanı, “50’nci yılımızda da büyümeye, pazar payını artırmaya ve yatırımlara devam ediyoruz” diyor.

Son 5 yılda 340 milyon dolar yatırım yaptıklarını anlatan Yılmaz, sadece Bingöl’deki 4’üncü entegre tesislere bugüne kadar 202 milyon dolar yatırım yaptıklarını açıklıyor. Bu önemli yatırımla Bingöl ve çevresinin sosyoekonomik yapısını değiştirdiklerini ve örnek bir bölgesel kalkınma modeli oluşturduklarını söyleyen Yılmaz, “Bölgede 6 yıldır üreticilerimizle sözleşmeli yem bitkileri üretimi yapıyoruz. Sadece geçen yıl 76 bin 870 ton yem bitkisi üretimi karşılığında üreticilerimize 245,4 milyon TL ödedik” diyor.

Bu yıl da 70 milyon dolar yatırım planladıklarını belirten Yılmaz, bunun bir kısmını teknolojileri yenilemek, diğer kısmını ise yeni ürün yatırımları için kullanacaklarını vurguluyor. Geçtiğimiz mayıs ayında Galatasaray Eğitim Vakfı Başkanı seçilen Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz’la 50’nci yıllarındaki hedeflerini, pazar liderliğine götüren stratejilerini, son 5 yıldaki 300 milyon doların üzerindeki yatırımlarını konuştuk:

50 yıl önce yola çıkan bir aile şirketi olarak Sütaş’ın başarısının temel sırrı neydi?

Tarımsal sanayi çok zor, çok detayları olan bir iş. Eğer burada bir başarı elde ettiysek bunu odaklanmaya bağlıyorum. Sütçülüğe gerçekten odaklandık ve başka hiçbir işe bakmadık. Bugün bu odaklanma “Çiftlikten Sofralara” dediğimiz entegre ve çok özel bir iş modelini ortaya çıkardı.

Odaklanma ne sağladı?

Bütün kaynaklarımızı sütçülükte değerlendirip bu alana yatırım yaptığımız için süt değer zincirinin her halkasında uzmanlaştık. Her halkasını daha verimli hale getirdik. En önemlisi entegrasyon sonucunda sadece verimli bir üretim sistemi değil aynı zamanda bir gıda güvenliği modeli oluşturduk. Çiftlikten Sofralara’nın arkasında çok etkileyici, mükemmel bir döngüsel üretim sistemi çalışıyor. Bu, kullandığımız doğal kaynakları geri dönüştüren bir sistem. Örneğin kullandığımız enerjiyi ineklerimizin gübrelerinden ve fabrikalarımızın atıklarından elde ediyoruz. Biyogaz tesislerimizde fermente edilerek metan gazı alınan gübreleri, yem yetiştirdiğimiz toprakları zenginleştirmek üzere yine organik ve organomineral gübrelere dönüştürüyoruz. Hayvanların gübreleriyle tesislerimizin elektrik ve buhar ihtiyacını üretiyoruz.

Bugün bu modelle kullandığınız enerjinin ne kadarını kendiniz üretiyorsunuz?

Geçen yıl sonunda elektrik ihtiyacımızın yüzde 92’sini, termal enerji ihtiyacımızın ise yüzde 38’ini kendi ürettiğimiz doğal enerjiyle karşıladık. Bu yıl rakamlar daha da artıyor. Yıl sonuna kadar elektrik ihtiyacımızın tamamını kendi ürettiğimiz enerjiyle karşılayacağız. 2 yıl içerisinde de termal enerji dahil enerji ihtiyacımızın tamamını kendi üretimimizle karşılayacak seviyeye ulaşacağız.

Dışarıdan hiç enerji almayacak mısınız?

Evet, adım adım o yönde ilerliyoruz. Üretim operasyonlarımızda bu seviyeye çok yaklaştık. Biyogazın yanı sıra çiftlik ve fabrikalarımızın çatılarını da güneş panelleriyle donatıyoruz. Böylece sadece üretim tesislerimizin enerji ihtiyacını değil, dağıtım merkezlerimizin ve ofislerimizin tükettiği enerjiyi de doğal enerjiyle üretmek için yatırım yapıyoruz. Önümüzdeki dönemde filomuzu da elektrikli araçlarla donatarak fosil yakıt kullanımını sıfırlamayı hedefliyoruz.

Sütaş’ın bugün ulaştığı büyüklük nedir?

Türkiye’nin sütünün yüzde 10’unu biz üretip satıyoruz. Karacabey, Aksaray, Tire ve Bingöl’de 4 entegre tesisimiz var. Bu sayede üreticilerimize de tüketicilerimize de yakınız. 20 bin üretici aileden süt tedarik ediyoruz. 182 bin satış noktasında ürünlerimizi tüketicilerimizle buluşturuyoruz.

Kaç sözleşmeli çiftçiniz var?

1.311 sözleşmeli çiftçimiz hayvanlarımız için yılda 154 bin ton kaba yem üretimi yapıyor. Yem fabrikalarımızda ise yılda 486 bin ton karma yem üretiyoruz.

Geçen yılı nasıl kapattınız?

Geçtiğimiz yıl süt ve süt ürünleri perakende pazarının ciro büyümesi yüzde 59,5 olarak gerçekleşti. Bizim büyümemizse yüzde 65,4 oldu. Elbette bunda genel enflasyonun yüzde 44 seviyelerinde olduğunu da göz önünde bulundurmamız lazım.

2024 cironuz nedir?

2024 yılında konsolide net ciromuz 39,6 milyar TL’ye ulaştı.

Sütaş kaç haneye giriyor? Pazar payı nedir?

Türkiye’de her 10 sofranın 8’inde bir Sütaş ürünü var. Pazarda yüzde 9 pazar payıyla lider marka durumundayız. 2025 nisan verilerine göre ise Sütaş Ayran’ın ciro pazar payı yüzde 24,3, Sütaş Yoğurt’un yüzde 11,8, Sütaş Tereyağı’nın ise yüzde 10,2.

Diğer kategorilerde payınız nedir?

Sütaş Süt’ün pazar payı yüzde 7,2; Sütaş Peynir’in ise 7,1 seviyesinde.

İhracatta tablo nasıl?

2022 yılında 62 milyon doları aşan ihracatımızla süt ve süt ürünlerinde rekor kırmıştık. Ancak devam eden yıllarda ihracatımız 25 milyon dolar civarında gerçekleşti. Şu an ihracatta çok büyük bir beklentimiz olamıyor, çünkü bazı kısıtlar var. Dünyadaki pazar çok dalgalı. Dünya da müsait oldukça biz bu ihracatları gerçekleştirmeye çalışacağız. Çok güçlü bir ekibimiz var. Ne olup bittiğini dünya pazarlarında sürekli takip ediyoruz ve ihracat pazarlarını en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz. Ayrıca bizim çevremizdeki ülkelerin doğa koşulları, iklim değişikliğiyle beraber her geçen gün bu hayvancılığı yapmaları zorlaşıyor. Onların da ihtiyacı olan desteği vermeliyiz. Yani ihracatımızı artırmamız lazım. Güneyimizde buna ihtiyacı olan çok önemli bir nüfus var, bu desteği Türkiye verebilir. Bugün Türk sanayi ihracat için yüksek teknoloji ve kalite standartlarına ulaştı. Biz verimliliğimizi, üretimimizi artırdıkça, ihracatımızı da artırarak, etrafımızdaki ülkelerin ihtiyacının karşılanmasına destek olacağız.

İhracattaki daralmaya karşın büyüme neden kaynaklandı?

İç pazar büyüyor. Tüketici bilinci arttıkça kaliteli ürünlere ilgisi artıyor. Bu da bizim gibi şirketlerin büyümesini destekliyor.

Pakistan’da yatırım planınız vardı. Bunda son durum nedir?

Pakistan’da joint venture modeliyle Faisalabad Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikamız devreye girdi, yavaş yavaş gelişiyor. Orada MilkFields markasıyla üretim yapıyoruz. Markamız her geçen gün ürün portföyünü çeşitlendirerek pazarda gelişiyor.

Ne kadar yatırım yaptınız?

Pakistan tesisimiz ortak yatırım. Yüzde 50’li yüzde 50’li Pakistanlı bir aileyle ortağız. Onların Pakistan bilgisi, bizim de süt bilgimiz var. İkisini birleştirip Pakistan’daki markamız MilkFields’i başarılı kılmaya çalışıyoruz.

Pakistan’da üretim yapmaktan memnun musunuz?

Pakistan dünyanın en büyük süt üreticisi ve tüketici ülkelerden biri. Henüz gelirleri çok düşük olduğu için bizim yıllar önceki halimiz gibi. Daha çok açık süt satılıyor. Yavaş yavaş ambalaja ve hijyen koşullarına önem verecek bir ekonomik seviyeye geldikçe pazarın büyüyeceğini umut ediyorum.

Yurt dışında başka yatırım planınız var mı?

Şu anda yok. Pakistan yurt dışındaki ikinci üretim yatırımımız. Balkanlarda Üsküp’te bir sadece süt ürünleri üretimine yönelik bir tesisimiz var. Sütaş markamızla faaliyet gösteriyoruz. Sütaş ayran, yoğurt, süzme yoğurt, süt orada da var.

Son dönemde yeni tesisler için ne kadar yatırım yaptınız?

Son 5 yılda 340 milyon dolar yatırım yaptık. Sadece Bingöl’deki 4’üncü entegre tesisimize 202 milyon dolar harcadık. Buradaki çiftliklerimizde 7 bin 23’ü sağmal olmak üzere toplam 15 bin 618 büyükbaş bulunuyor. Önümüzdeki yıl bu sayı 10 bini sağmal olmak üzere 22 bin 500 büyükbaşa ulaşacak. Çalışan sayımız da 890’a yükseldi. Bu arkadaşlarımızın yüzde 93’ü Bingöl ve komşu illerden.

Bu yıl ne kadar yatırım yapacaksınız?

70 milyon dolar yatırım öngörüyoruz. 50’nci yıldayız, teknolojimizi sürekli yenilemek zorundayız. Bir yandan teknolojimizi yenilerken bir yandan da yeni ürünlere yatırım yapıyoruz. Sütçülükten kazandığımızı sütçülüğe yatırmaya devam ediyoruz.

50’nci yılda gündeminizde hangi konular var?

Sürekli yeni üretim tekniklerinin geliştirilmesi, mevcut üretim tekniklerinin iyileştirilmesi, işletmelerde verimliliğin artırılması yönünde çalışmalar yapıyoruz. Üniversite[1]sanayi iş birliğini daha ileri seviyelere götürmeyi hedefliyoruz. Bir yandan bu çalışmalar devam ederken bir yandan hayvancılık araştırmaları için yatırım yapmaya başladık. Bingöl’de hayvancılık Ar-Ge merkezi kuruyoruz. Burada genomik seleksiyon ve nesil ıslahı çalışmaları yapılacak. Daha dayanıklı, daha yüksek verimli hayvanlar yani şampiyon inekler seçilerek, onların nesli üretilip çoğaltılacak. Bunun öncelikle bölgeye, uzun vadede de Türkiye’de sütçülüğe ve hayvancılığa çok önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum.

En büyük katkısı ne olacak?

Bugün üretilen süt miktarını aynı hayvan sayısıyla yüzde 10-20 artırsanız müthiş bir rakam olur. Türkiye’de yılda 22-23 milyon ton süt üretiyoruz. Üretimde yüzde 10 artış sağlarsak 2,5 milyon ton ilave süt yapar, bu da küçük bir ülkenin ürettiği süt miktarına eşit.

Bunun dışında başka odaklandığınız bir alan var mı?

Yem bitkileri üretimimizi organik ve organomineral gübrelerimizle destekleyerek oluşturduğumuz sürdürülebilir ve onarıcı tarım uygulamalarının yaygınlaşmasına öncülük etmek istiyoruz. 50 yıldır olduğu gibi bundan sonra da süt değer zincirine yatırım yapmaya, sütün iyiliğini ve bereketini yaymak için tutkuyla çalışmaya devam edeceğiz.

Bu yıl için büyüme hedefiniz nedir?

Bu yıl ciroda yüzde 15 reel büyüme hedefliyoruz.

“SÜTÇÜLÜĞE KENDİMİZİ ADADIK”

“CÖMERT DAVRANDI”

Babamın tecrübesi ve rehberliğiyle oluşturduğumuz sütün iyiliği ve bereketini yayma misyonumuz benim hayatımdaki en büyük motivasyonum oldu. Önce dedem, daha sonra da babamdan aldığımız temel değerleri kendimize rehber edinerek zor olduğu kadar da değerli sütçülük mesleğine kendimizi adadık. Biz hakkını vermeye çalıştıkça, bize yüklediği misyona layık olmaya gayret ettikçe sütçülük bize çok cömert davrandı. Yeni imkanlar, yeni yetkiler verdi, onurlandırdı, hayatımıza anlam kattı.

“ÇOK İYİ KADROLAR YETİŞTİ”

Çiftlikten sofralara iş modelinin ve döngüsel bir üretim sisteminin içerisinde çok güzel insanlar, çok güzel kadrolar yetişti. Bu kadrolar şimdi teknolojiyi de üretip geliştirir hale geldi. Bugün Sütaş’ın onlarca faydalı modeli ve patenti var. Ar-Ge merkezimiz çok önemli işler yapıyor. Sektörümüzün ilk Ar-Ge merkezini 2016 yılında Karacabey’de kurduk. Merkezimizde bugün 42 arkadaşımız çalışıyor. En fazla patent başvurusuyla süt ve süt ürünleri sektöründe 1’inci, gıda ve içecek sektöründeyse 3’üncü sıradayız. 26 patent, 128 faydalı model başvurumuz bulunuyor.

“GENÇ KUŞAĞA İKTİDARDAN PAY VERMEK LAZIM”

4’ÜNCÜ KUŞAK

Aile şirketiyiz ancak kurumsallaşma konusunda çok ilerlemiş, kurumsal yönetim ödüllerine layık görülmüş bir şirketiz. Şu anda aileden ben 3’üncü kuşağım. Kızım ve kız kardeşimin çocukları 4’üncü kuşak olarak şirkette çalışmaya başladı. Kızım strateji ve iş geliştirme bölümünün başında. Yeni çıkardığımız Sütaş Latte’nin fikir annesi. Genç kuşağa en önemli tavsiyem hep “Mesleğimizi çok sevin” oldu.

KURUMSAL YÖNETİM

Yeni fikirlerin anlaşılması ve katkı sağlaması için ortam çok önemli. Kurumsal yönetim ilkeleri de bu ortamı sağlıyor. Aslında yeni kuşaklara ifade ortamı sağlarken biraz da onlara iktidardan pay vermeye başlıyorsunuz. Bunun verimli ve gelişime katkıda bulunacak bir şekilde yapılması lazım. Çünkü bu, sadece şirketin içinde bir değişim değil şirketin dışında da aynı değişim oluşuyor. Şirketin müşterisi de Z kuşağı olmaya başlıyor.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Eğer içeride bu değişime ayak uyduramazsak, ortamı sağlayamazsak şirket de dışarıdaki değişime ayak uyduramaz ve şirketin sürdürülebilirliğiyle ilgili problem yaşarız. Bence bu vizyonla bakıldığı zaman kuşaklar çok daha uzlaşmacı olacak. Onun için değişen dünyayı temsil eden şirketin içerisindeki yeni kuşaklara söz hakkı ve iktidar vermek gerekli.

“DOĞAL ÜRÜN TALEBİ ARTIYOR”

KAHVE BÜYÜYEN PAZAR

Sosyoekonomik değişimlerin sonucu evde, pratik keyif ve lezzet arayışlarına da yanıt veriyoruz. Bu doğrultuda ürün portföyümüz sürekli gelişiyor. Özellikle kahve büyüyen bir pazar. Bizim de sütü kahveyle buluşturduğumuz Sütaş Latte ürünümüz pazarda yepyeni bir alan yarattı.

GENÇLER BELİRLEYİCİ

Tüketicilerin artık en önemli beklentisi doğal ve sağlıklı ürünlere ulaşabilmek. Özellikle genç kuşakların sağlıklı, doğal ve sade içerikli ürünlere ilgisi artıyor. Biz de 50 yıllık uzmanlığımızı, güçlü Ar-Ge yapımızı ve araştırmaya verdiğimiz önemi bu değişimi doğru okumak için kullanıyoruz.

YENİ ÜRÜNLER

Süt, peynir ve yoğurt gibi temel kategorilerde, genç kuşakların ihtiyaçlarına uygun proteini yükseltilmiş, laktozsuz gibi varyantlarla ürün portföyümüzü zenginleştiriyoruz. Farklılaştığımız önemli bir ürün de mayasını Kafkaslardan getirdiğimiz Sütaş Kaf Kefir oldu. Probiyotik içeceklerin en temeli olan kefiri, laktozsuz ve meyveli çeşitleriyle pazara sunduk.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz