“Yeni yatırımla lig atlayacağız”

Geçtiğimiz yıl satışlarını son 15 yılın en yüksek seviyesine taşıyan Hyundai Motor Türkiye, İzmit’ten Avrupa’ya 1,5 milyon araç ihraç etti. 2026’nın ikinci yarısı itibarıyla ise tam elektrikli ilk Hyundai modeli için Türkiye’deki üretim hattını dönüştürmeye hazırlanıyor. Bu yatırımla Avrupa’daki konumunu da güçlendirmeyi hedefleyen Hyundai Motor Türkiye’nin Genel Müdürü Murat Berkel “Bu dönüşüm Hyundai Türkiye’yi bambaşka bir lige taşıyacak” diyor.

29.07.2025 15:51:400
Paylaş Tweet Paylaş
“Yeni yatırımla lig atlayacağız”

Küresel otomotiv sektörü tarihinin en köklü dönüşümlerinden birine tanıklık ediyor. Elektrifikasyon, bağlantılı araç teknolojileri, yeni nesil mobilite çözümleri ve yazılım tabanlı araç mimarisi, sektördeki rekabet kurallarını hızla değiştiriyor. Tüm bu dönüşümün merkezinde yer almayı hedefleyen Hyundai Motor Grubu, bu stratejisini Türkiye özelinde de somut adımlarla hayata geçiriyor.

Hande Yavuz / [email protected]
Fotoğraflar: Gökhan Çelebi
Capital Dergisi / Haziran 2025

Hyundai Motor Türkiye, 2026’nın ikinci yarısından itibaren İzmit’teki fabrikasında tamamen elektrikli ilk modelini üretmeye hazırlanıyor. Şirket böylece Togg’un ardından Türkiye’nin ikinci yerli elektrikli otomobil üreticisi olma unvanını da taşıyacak. Avrupa pazarına ihracat odaklı geliştirilen bu model için üretim hatlarında kapsamlı bir dönüşüm başlatıldı. “Bu dönüşüm Hyundai Türkiye’yi bambaşka bir lige taşıyacak” diyen Hyundai Motor Türkiye Genel Müdürü Murat Berkel, fabrikanın altyapısının elektrikli araç üretimine uyumlu hale getirildiğini, pil teknolojileriyle entegre bir üretim yapısına geçileceğini ve sürdürülebilir büyümeye odaklı bir yol haritası çizildiğini söylüyor.

Şirketin 2025 ajandasında yalnızca üretim değil ürün portföyünden satış sonrası hizmetlere, dijitalleşmeden müşteri deneyimine kadar birçok kritik başlık bulunuyor. Globalde 30 yeni modelin pazara sunulacağı stratejik plan doğrultusunda Türkiye pazarına her yıl yeni modeller kazandırmayı hedeflediklerini belirten Berkel, “Aynı zamanda Türkiye’ye özgü modeller ve çözümler de geliştirmeyi planlıyoruz” diyor.

Elektrikli araçların sektördeki ağırlığının hızla arttığı bu dönemde Hyundai Motor Türkiye Genel Müdürü Murat Berkel ile sektörü, rekabeti ve yeni büyüme planlarını konuştuk:

2024, şirketiniz açısından nasıl geçti?

2024 yılını başarılı bir şekilde kapattık. Satışlarımızı bir önceki yıla göre yüzde 7 oranında artırarak 62 bin adedin üzerine çıkardık. Bu rakam, son 15 yılın en yüksek satış adedi oldu. Türkiye genelinde yaygın yetkili satış ve servis noktalarımızla, hem satış hem satış sonrası hizmetlerde müşteri memnuniyetinde en üst sıralarda yer aldık. Hyundai Motor Europe’a bağlı bir ülke olarak Avrupa’daki birçok ülkeyle kıyaslandığında da satış ve satış sonrası memnuniyette güçlü bir konumdayız. Geniş ve güçlü bir ürün yelpazemiz bulun[1]yor. 2024’te Tucson’un makyajlı versiyonu, elektrikli Kona modeli, D segmenti Santa Fe ve 650 beygir gücündeki performans aracı IONIQ 5’in lansmanlarını gerçekleştirdik. Pazarlama tarafında da birçok farklı projeyi hayata geçirdik. Yıla başlarken çeşitli zorluklar öngörüyorduk. Buna rağmen planlamalarımız doğrultusunda hem pazar payımızı hem satışlarımızı artırdık. İzmit fabrikamız 245 bin adetlik kapasitesiyle 2024’te tam kapasite çalıştı. Üç vardiyada toplam 245 bin araç ürettik. Bu üretimle ülke ekonomisine ciddi katkı sağladık. Fabrikamızda yaklaşık 2 bin 500 kişi çalışıyor; paydaşlarımızla birlikte bu sayı 20 bini aşıyor. Genel olarak 2024 yılı, Hyundai Motor Türkiye açısından oldukça verimli geçti.

Pazar payınızda nasıl bir değişim oldu?

2023’e göre pazar payımızı yüzde 4,8’den 5,2’ye yükselttik. Binek araç segmentinde ise pazar payımız yüzde 6 seviyesine ulaştı. Ticari araç tarafında aktif değiliz. 2023’te ürün gamımızda bir kamyonet vardı; ancak emisyon regülasyonlarına uyum sağlayamadığı için bu segmentten çıktık. Gelecekte farklı motor seçenekleriyle özellikle hibrit veya elektrikli versiyonlarla bu kategoride yeniden yer almayı hedefliyoruz.

2024, beklentilerin üzerinde bir yıl oldu. Bu nasıl gerçekleşti?

2024 yılına girerken yüksek faiz oranları ve parasal sıkılaştırma politikaları nedeniyle otomotiv pazarında daralma öngörülüyordu. Ancak seçim öncesi yaşanan hareketlilik ve ardından Avrupa Güvenlik Yönetmeliği’ne ilişkin regülasyon değişiklikleriyle pazarda ciddi bir canlanma yaşandı. 7 Temmuz sonrası bu yönetmeliğe uymayan araçların satışı sınırlandırılacağı için markalar kampanyalarla stoklarını eritti. Temmuz sonuna kadar süren bu hareketlilik, yerli araçlara geçiş süresinin uzatılmasıyla eylüle kadar devam etti. Yılın son çeyreği her zaman yüksek sezon olarak değerlendirilir; 2024’ün son çeyreği de bu geleneği bozmadı. Aralık ayında, son yılların en yüksek satış adetlerine ulaştık. Ayrıca Çinli markaların Türkiye pazarına ilgisinin artması da rekabeti canlandırarak pazara olumlu katkı sağladı.

2025’e nasıl başladınız, yılın ilk çeyreği beklentilerinizi karşıladı mı?

Yılın ilk üç ayı beklentilerimizle paralel geçti. Ocak, şubat ve mart aylarında belirgin bir dalgalanma yaşanmadı. Geçen yılın aynı dönemine göre pazarda yüzde 6,6’lık bir daralma söz konusu ancak geçen yıl seçim etkisiyle hareketlilik yüksekti. Dolayısıyla bu düşüşü normal karşılıyoruz. Kurların sert yükselişi dönem dönem satışları yavaşlatabiliyor ancak sonrasında yeniden hareketlilik yaratıyor. Dalgalı bir pazar söz konusu. Bu şartlar altında 2025 yılının 1 milyon 150 bin adet civarında kapanmasını öngörüyoruz. Ancak bu tablo kredi faiz oranlarına bağlı olarak değişebilir. Faiz artışları taşıt kredilerini olumsuz etkiliyor. Şu anda satışlarımızın yüzde 80-85’i nakit gerçekleşiyor. Önceden yılın ikinci yarısında faiz düşüşü bekliyorduk ancak global gelişmeler bu öngörüyü zayıflattı. ABD’de Başkan Trump’ın açıkladığı ek gümrük vergileri ve Çin’in buna verdiği tepkiler global ekonomiyi etkiliyor. Bu sürecin tam etkisini henüz görmedik. Avrupa’daki üreticilerin bu vergiler sonrası ihracat planlarını yeniden gözden geçireceğini düşünüyoruz. Bu durumun Türkiye’ye etkilerini zamanla göreceğiz.

Hyundai Motor Türkiye olarak üretimde nasıl bir gücünüz var?

Fabrikamız Hyundai’nin yurt dışındaki ilk tesisi olarak 1997’de kuruldu. 245 bin adetlik kapasitemizin tamamını 2024’te kullandık ve 40’tan fazla ülkeye ihracat gerçekleştirdik. Bugüne kadar 3 milyon araç ürettik, bunun 1,5 milyonunu ihraç ettik. Ağırlıklı pazarımız Avrupa. 2025’in ikinci yarısında fabrikamızda tam elektrikli bir modelin üretimi için dönüşüme başlayacağız. Bu nedenle ağustos ayında üretimde duraklama planlıyoruz. Üretim hattı elektrikli araca uyumlu hale getirilecek. Bu dönüşümün bize lig atlatacağını düşünüyoruz. Ağustos ayındaki durma nedeniyle 2025 yılı üretim planı yaklaşık 190 bin adet seviyesinde kalacak. 2026 itibarıyla hem içten yanmalı hem elektrikli modeller aynı fabrikada üretilecek. 245 bin adetlik toplam kapasite korunacak, sadece model dağılımı değişecek.

Hangi modeli Türkiye’de üreteceksiniz ve elektrikli üretimin toplam içindeki payı ne olacak?

Şu aşamada bu oranı net olarak söylemek zor. Üç ana modelimiz üretimde yer alıyor. Dördüncü model olarak mı eklenecek, yoksa mevcut modellerden biri yerini mi verecek; bu detaylar bu yıl içinde netleşecek. Modelin ismi de aynı şekilde.

Türkiye otomotiv üretiminde bir düşüş söz konusu. Yaşanan düşüşün nedeni nedir?

İç piyasada talepte büyük bir düşüş yok. Yerli üreticiler iç pazarda satışlarını sürdürüyor. Ancak ihracat pazarlarında markalara özel stratejiler ve farklı gelişmeler söz konusu. Hyundai olarak üretimimizdeki azalma, elektrikli araca geçiş nedeniyle yaşanacak duruştan kaynaklanıyor. Avrupa’daki talep dalgalanması sektörel olarak etkili olabilir.

İhracat açısından 2025 nasıl geçer? Avrupa’daki durgunluğun etkisi ne olur?

Avrupa’daki gelişmeler ve global belirsizlikler ihracat üzerinde etkili olacak. Başkan Trump’ın politikaları ve Avrupa’nın tepkisi yakından izlenmeli. Türkiye’den Avrupa’ya ihracat yapan üreticiler bu gelişmelerden doğrudan etkilenecek. Eğer Avrupa talebinde daralma yaşanırsa tüm üreticiler gibi biz de etkilenebiliriz.

Sizce elektrikli ve hibrit araçlara geçiş beklenilen hızda mı ilerliyor?

Küresel çapta elektrifikasyona hızlı bir geçiş söz konusu. Geçen yıl dünya genelinde 82 milyon araç satıldı ve bunun yaklaşık 17 milyonu tam elektrikli araçlardan oluştu. Bu sayı, sadece beş yıl önce 3-4 milyon seviyesindeydi. Bugün dünya genelinde 500’ün üzerinde elektrikli araç modeli var ve bu sayının önümüzdeki beş yıl içinde 1.000’i geçmesi bekleniyor. Bu da çok ciddi bir büyüme anlamına geliyor.

Markalar bu alana büyük yatırımlar yapıyor. Pil teknolojisinde de önemli gelişmeler yaşanıyor. Bu yılın ilk çeyreğinde 4,1 milyon elektrikli araç satıldı. Bu tempo yıl boyunca devam ederse yılı 20 milyonun üzerinde elektrikli araç satışıyla kapatabiliriz. Türkiye’de de son beş yılda çok hızlı bir artış yaşandı. Bin adetlerden 100 binlere ulaştık. 2024’te elektrikli araç satışları bir önceki yıla göre yüzde 51 arttı. 2025 yılı için pazarda 120 bin adetlik bir satış bekliyoruz. Bu da pazarın yüzde 11-12’sine karşılık geliyor.

Altyapı da hızla gelişiyor. 2024 sonunda Türkiye’de yaklaşık 200 bin elektrikli araç ve 28 bini aşkın şarj noktası bulunuyor. Avrupa’da ise elektrikli araç satış oranı yüzde 20’ler seviyesinde. Pil teknolojisi geliştikçe bu oranların daha da artacağını öngörüyoruz. Menzil konusu halen kullanıcıların temel kaygısı. Ancak şarj teknolojisi de gelişiyor; 0’dan 80’e yaklaşık 18 dakikada şarj sağlayabilen sistemler artık yaygınlaşıyor. Gelecekte 1.500 kilometre menzile sahip batarya teknolojileri üzerinde çalışılıyor. Bu seviyeye gelindiğinde içten yanmalı araçlara olan talep ciddi oranda düşecektir. 

2030’a kadar Türkiye’de elektrikli araç kullanım oranı ne olur? 

KPMG ile yaptığımız araştırmaya göre, 2030 yılında Türkiye’de elektrikli araç satış oranının yüzde 30-35’e ulaşması bekleniyor. Şu anda yüzde 11- 12 seviyesindeyiz. Elektrikli araçların bakım maliyetleri daha düşük. Şehir içinde kullanılan bir araç, tek şarjla 500 kilometreye kadar ulaşabiliyor. Bu da ekonomik açıdan büyük avantaj.

İkinci el piyasasındaki gelişmelerin sektör üzerindeki etkisi nedir?

İkinci el piyasası Türkiye otomotiv pazarı için hayati önem taşıyor. Yıllık 5,5 milyona yakın ikinci el araç satışı gerçekleşiyor. Bu rakam sıfır araç pazarının 4-5 katı. Sıfır araç fiyatlarındaki artış ikinci el fiyatlarını da yukarı çekiyor. Ayrıca sıfır araçlardaki kampanyalar ikinci el piyasasında da canlılık yaratıyor. Her 10 müşteriden 3-4’ü aracını takasa vererek yeni araç alıyor. Bu takas ekonomisi, hem tüketici hem bayiler açısından önemli bir dinamik oluşturuyor. İkinci el piyasası otomotiv sektörünün can damarlarından biri haline gelmiş durumda.

2025 ve sonrası için ürün gamınızda ne gibi yenilikler olacak? Türkiye pazarı için özel modeller ya da stratejik adımlarınız var mı?

2025’te yeni ve yerli elektrikli modelimizi devreye alacağız. Hyundai Motor Grubu globalde 17 elektrikli ve 13 hibrit olmak üzere toplam 30 yeni model sunmayı planlıyor. Motor ve batarya teknolojileri hızla gelişiyor. Biz de bu süreçte her yıl yeni modelleri Türkiye’de tanıtarak satışlarımızı artırmayı hedefliyoruz. Hyundai, 2030’a kadar satışlarının yüzde 30-35’inin elektrikli araçlardan oluşmasını öngörüyor.

Üretiminizin ne kadarı ihracata gidiyor? Bu oran önümüzdeki yıllarda değişir mi?

Üretimimizin yaklaşık yüzde 85’i ihraç ediliyor. Bazen bu oran daha da artabiliyor. 2024’te yaklaşık 40 bin adet yerli aracı iç pazarda sattık. 240 binlik toplam üretimin geri kalan kısmı yurt dışına gönderildi. Bu oranların büyük değişiklik göstermesini beklemiyoruz, çünkü hem iç pazar hem ihracat birlikte büyüyor.

Yerlilik oranınız, tedarik zinciriniz ve istihdam planlarınız nedir?

Yerlilik oranımız yüzde 60 seviyesinde. Doğrudan 2 bin 500 kişiyi istihdam ediyoruz. Paydaşlarımızla birlikte bu sayı 20 bini aşıyor. Mevcut üretim kapasitemizi koruyarak elektrikli modelimizi üretime alacağız.

Hyundai Türkiye’yi 2030’da nasıl bir konumda görmek istiyorsunuz?

Türkiye bizim için stratejik bir üretim merkezi. Bahsettiğim yerli elektrikli araç üretimimizle bu önem daha da artacak. Türkiye’de Togg’dan sonra elektrikli araç üretecek ikinci yerli üretici konumuna geleceğiz. Bu durum bizim sadece iç piyasada değil Avrupa’daki konumumuzu da güçlendirecek. Fabrikamızdaki dönüşüm Hyundai Türkiye’yi bambaşka bir lige taşıyacak. 2030’a kadar iç pazarda düzenli olarak satışlarımızı artırmak ve pazar payımızı yüzde 10 seviyesine çıkarmak istiyoruz. Bu da yıllık 100 bin adetlik satış anlamına geliyor. Büyüme hedeflerimizi gerçekleştirmek için tüm gücümüzle çalışacağız.

“Rekabet daha da sertleşecek”

ÇİN TEKNOLOJİSİ

Çin’in en büyük elektrikli araç markası BYD, Tesla’yı geçerek global satış liderliğine ulaştı. Çin’in pil teknolojisi çok ileri seviyede ve hızlı gelişiyor. Ayrıca üretim kapasiteleri yüksek, maliyetleri düşük ve yan sanayileri çok güçlü. Birçok parçayı kendileri üretiyorlar. Bu da rekabet güçlerini artırıyor. Çin Devleti’nin bu markaları küresel pazarlarda desteklediği de görülüyor. Bu durum hem Türkiye’de hem Avrupa’da ülkeleri önlem almaya yöneltti.

KÜRESEL EKONOMİ GERÇEĞİ

Türkiye’de Çin’den ithal edilen araçlar için gümrük vergisi yüzde 50’ye çıkarıldı. Ayrıca 21 servis noktası kurma, müşteri ilişkileri birimi oluşturma gibi şartlar getirildi. Bu uygulamalar rekabeti dengelemek için gerekliydi. Türkiye’de şu anda BYD ve Chery gibi büyük Çinli markalar aktif. BYD ayrıca Türkiye’de yatırım yapacağını açıkladı. Orta ve uzun vadede Çinli markaların pazardaki penetrasyonunun artacağını ve rekabetin daha da sertleşeceğini düşünüyoruz. Bu küresel ekonominin bir gerçeği. Çin olmadan bu oyunun oynanması mümkün değil, aynı şekilde ABD’siz de olmaz.

“Uçan otomobillere yatırım yapıyoruz”

30 YENİ MODEL

Hyundai, elektrifikasyonla birlikte mobilite, otonom sürüş ve hatta uçan otomobiller gibi alanlara da büyük yatırımlar yapıyor. Hyundai Motor Grubu çatısı altında Hyundai, Kia ve premium marka Genesis yer alıyor. 2023’te Hyundai Grubu toplamda 6,26 milyon adet araç sattı. Toyota ve Volkswagen’in ardından dünyanın en büyük üçüncü üreticisi konumundayız. Hyundai, 2030’a kadar 17 elektrikli ve 13 hibrit olmak üzere toplam 30 yeni model piyasaya sürecek.

ELEKTRİKLİDE HEDEF

Hedefimiz, 5,5 milyonluk global satış hacmine ulaşmak ve bunun yaklaşık 2 milyonunu elektrikli araçlardan elde etmek. Bu hedeflere ulaşmak için 90 milyar dolarlık bir Ar-Ge bütçesi ayrıldı. Yatırımlar sadece araçlara değil, pil teknolojileri, robotik sistemler ve yeni nesil üretim tesislerine de yapılıyor.

PAZAR PAYINI YÜZDE 10’A ÇIKARACAK

Hyundai 1967’de kurulan genç ve dinamik bir marka. Bugüne kadar 100 milyondan fazla araç üretildi. Marka değerini son 10 yılda yüzde 130 artırdı. Şu anda 23 milyar dolarlık bir marka değerine sahip. Tüm dünyada faaliyet gösteriyoruz. Hyundai olarak 2030’a kadar Türkiye’de pazar payımızı yüzde 10’a çıkarmayı hedefliyoruz. Bu hedef doğrultusunda tüm ekip arkadaşlarımızla birlikte yoğun şekilde çalışıyoruz.

“Büyümenin önündeki engeller”

“ÖTV SİSTEMİ ÇOK YÜKSEK”

En temel engel vergi sistemi. Avrupa’daki örneklerle karşılaştırıldığında, Türkiye’de uygulanan ÖTV sistemi çok yüksek. Bugün i20 modelini alan bir müşteri yüzde 80 oranında ÖTV ödüyor. Bu da aracın fiyatını neredeyse iki katına çıkarıyor. Örneğin 1 milyon lira değerindeki bir araç, tüketiciye 2 milyon 160 bin liraya mal oluyor.

“ARABA ALMAK ZORLAŞTI”

Eskiden insanlar biraz birikim yaparak ve üzerine kredi ekleyerek araç sahibi olabiliyordu. Ancak bugün bu neredeyse imkansız hale geldi. Düşük gelirli vatandaşların araba alması çok zorlaştı. Faiz oranları da bu tabloyu daha da ağırlaştırıyor. Ben yaklaşık 1,5 yıl önce bir lansmanda şunu söylemiştim: Türk otomotiv pazarı artık kolay kolay 1 milyonun altına düşmez. Çünkü pazar henüz doymuş değil. Türkiye’de 80 milyonluk bir nüfus var, bunun yüzde 0,08’i araç alıyor. Eğer ÖTV oranları yüzde 80’den yüzde 30’a düşürülse, pazar anında 2-2,5 milyon adetlik seviyelere ulaşabilir. Otomobil artık lüks değil bir ihtiyaç.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz