“Başarılı bir veliaht seçme sürecini tasarlamaktan şirket kurucusu sorumludur.”
İster kurucusu olsun ister çocukları, söz konusu “veliaht planlama” olduğunda, bu tartışmada genellikle kimin “köşe ofis”te oturacağına, ne kadar para alacağına ve maaş haricinde ne kadar ekstra geliri olacağına odaklanılır. Bu durum yaşandığında ne halef seçme sürecinin tereyağından kıl çeker gibi pürüzsüz işleyeceğine ne de çalışanların halef liderlere güveneceğine inanmamak akıllıca olur. Böylesi bir durumda çoğu kez kilit çalışanlar, liderliğin bu kadar sağlıksız olmadığı yeni fırsatlar aramaya başlar. Çünkü onlar, haleflerin kibirli tutumlarının ve sığ yaklaşımlarının şirkete de sirayet edeceğini çok iyi bilir. Başarılı bir veliaht seçme sürecini tasarlamaktan önünde sonunda şirket kurucusu sorumludur. Bir projenin tasarımında daima başarı vardır. İster bir aile şirketindeki veliaht planlama sürecinden ister bir otomobilin tasarımı ve imalatından bahsediyor olalım, eğer doğru bir şekilde tasarlanmamış ise kesinlikle işe yaramayacaktır. Doğru tasarım başarıyı garantilemez, ancak yanlış tasarımın başarısızlığı garantileyeceği kesindir. Veliaht seçim sürecinin işe yaraması için iki şeyin olması gerekir. Ailedeki emekli olan kıdemli üyenin, şirket hakkındaki eşsiz bilgileri aktarması ve genç nesilden veliahtların kendilerine aktarılan eşsiz bilgilerden faydalanarak ispatlanmış yeterlilik geliştirmeleri ve sergilemeleri gerekir. Bunların her ikisi birden başarılamıyorsa o zaman ortaya bir başarısızlık formülü çıkmış demektir. Aile üyelerine son 2 yılında 2 defa terfi etmiş olmak şartıyla kendisine verilen sorumluluklarının sürekli olarak arttığı başka şirketlerde 3-5 yıl arasında çalışmalarını tavsiye ediyorum. Eğer bir aile üyesi, bir başkası için iyi bir çalışan değilse aile şirketinde iyi bir çalışan olma ihtimali çok düşüktür. Yeterli olduklarını ispatlamak gelecek nesil aile üyelerine kalmıştır. Aynı zamanda gelecek neslin sadece kıdemli aile üyesinin bilebileceği ve aktarabileceği kritik bilgilere sahip olmasını sağlamak da emekli olacak kıdemli aile üyesinin sorumluluğundadır. Bu bilginin aktarılmasında aşağıdaki sürecin bir yere kadar faydası vardır. Bu süreç aslında gelecek neslin kendiliğinden inisiyatif aldığı durumda çok iyi çalışır, ancak aynı zamanda kıdemli üye tarafından inisiyatif verildiği zaman da çok iyi çalışır. Şirket hakkında bilgi sahibi olunacak en iyi yerin kurucu/kıdemli aile üyesi olduğunu sakın unutmayın. Kıdemli aile üyesi, bunun bir söylev değil bir “sohbet” olduğunu unutmamak zorundadır. Onun bu meseleye karşı sanki bir kürsüye çıkıp bütün dünyaya kendisinin ne kadar akıllı olduğunu anlatmakmış gibi yaklaşmaması gerekir. Bu, bir birikim paylaşımıdır ve “sohbet tarzında yumuşak bir ses tonuyla” yapılmalıdır. Gelecek nesil aile üyeleri, işe yaşlı aile üyeleriyle her hafta toplantı yapacakları ve her seferinde tek bir konuda olmak üzere bir dizi sorunu tartışacaklarını taahhüt ettikleri bir anlaşma yaparak başlamalı. Gelecek neslin dikkatle dinlemesi, sorular sorması ve notlar alması çok işe yarayabilir. Kurucu sahip olduğu bilgilerin eksiksiz aktarılmasını istiyorsa soruları cevaplarken kesinlikle son derece dürüst ve içten olmalıdır. Aşağıda içinde boşluklar bırakılmış bir dizi soru var. Bu sürece hazırlanmak için gelecek neslin bir sonraki mantıklı soruyu doldurması gerekir. Eğer bunu yapamıyorsa, o z
ÖRNEK SORULAR
1. Kendi işinizi kurmaya ne zaman karar verdiniz?
2. İlk günlerdeki meydan okumalar nelerdi?
3. Yeni kurulmuş şirketinizin finansmanını nasıl yaptınız?
4. İlk günlerde başarınızın önünde duran finansal meydan okumalar nelerdi?
5. İş hayatında ilk çıkardığınız dersler nelerdi?
6. O ilk günlere dönüp baktığınızda, ne gibi dersler çıkartmıştınız ve geri dönüp baktığınızda neleri daha önceden öğrenmiş olmayı isterdiniz?
7. Kilit insanlarda en çok ne ararsınız?
8. İnsanlarda sadakat mi yoksa yeterlilik mi daha önemlidir?
9. Şirketiniz hangi aşamada giri��imci yönetimle tanımlanan şirket tarzından profesyonelce yönetilen bir şirket tarzına geçti?
Bu sorulara kıdemli aile üyeleri ne kadar kapsamlı ve eksiksiz cevaplar verirse veliahtların bir iş kurmanın ve işi başarılı kılmanın zorluklarını anlama ihtimalleri de o kadar yüksek olur. Çok sayıda veliaht imtiyazlı birer çocuk olarak büyütülür. Sıklıkla yeni bir iş kurmanın ve onu büyütmenin, çalışanları yönetmenin veya pazardaki fırsatları maksimumlaştırmanın güçlükleri hakkında en ufak fikirleri bile yoktur. Sadece etraflarında her şeyin daima “bol” olduğunu bilir ve bir şirket kurmaktan kaynaklanan mücadeleler hakkında hiçbir şey bilmezler. Hatta onlarda neredeyse daima ölümcül olan kronik bir “yetki sahibi olma” hastalığı bile olabilir. Bu gibi hastalıklı insanlar, başarılı bir şirketin sadece görkemli yanlarını görür ve her şirkete has zorlukları ise görmezden gelirler. Burada makam hastalığına tutulmuş aile üyelerinin sorumlu olmayı öğrenmelerini beklemek, ihtiyatsız şirket kurucularının onların operasyonel görevlerde eğitilebileceklerini ummalarından çok daha iyidir.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?