Bundan 3 yıl önce üretim sektöründe faaliyet gösteren 40 yıllık bir aile
şirketi, profesyonelleşme kararı alarak işlerinin başına bir CEO
getirdi. CEO, ciddi referansları olan, alanında güçlü ve deneyimli bir
isimdi. Göreve gelir gelmez beklentiler doğrultusunda yönetimi ele aldı.
İlk dönem her şey çok iyi gidiyordu. Ancak krizin patlak vermesi, kötü
gidişatla birlikte ailenin profesyonel yönetime bakışını da değiştirdi.
Aile üyelerinden oluşan yönetim kurulu, finansla ilgili tüm konuları
CEO’nun görev tanımından çıkarıp kendileri yönetmeyi istedi. Doğal
olarak CEO ve yönetim kurulu arasında bu konuda çok ciddi fikir
çatışmaları yaşandı. Sonuçta imza yetkisi olmasına rağmen uygulama
yetkisi olmayan CEO, kendi isteğiyle şirketten ayrıldı.”Adını
açıklamayan bir head hunter, bu örnekle son dönemde CEO ve patronun
görev dağılımında ciddi bir değişimin yaşandığına dikkat çekiyor.
Prometheus Danışmanlık’ın kriz dönemine ilişkin yaptığı araştırma da
görev dağılımındaki değişimi ortaya koyuyor. Araştırmaya göre 2009’da,
yönetim kurulları yönetime odaklandı. Yine aynı araştırmaya göre
patronlar, kriz döneminde yönetime ağırlığını koydu, liderlik etme
rolünü geçici olarak profesyonellerden devraldı.Oysa bundan 5 yıl
öncesine kadar Türkiye’de şirketler kurumsallaşma yarışına girmişti.
Herkes ne kadar kurumsal olduğuyla övünüyor, patronun giderek yönetimi
profesyonellere bırakması da şirkette işlerin sağlıklı bir şekilde
yürüdüğünün göstergesi kabul ediliyordu. Ancak bu trend, krizle birlikte
sekteye uğradı. Son 1-2 yıldır patron ve profesyonel yönetici
arasındaki ilişkiler adeta yeniden tanımlanıyor. Yeni görev paylaşımları
yapılıyor.
PATRON NEDEN DEVREDE?
Eskiden vizyon ve strateji patronun, icraat ise CEO’nun göreviydi. Uzun
vadeli vizyon gerektiren, şirketin geleceğini etkileyen birleşme ve
satın almalar, yeni ürün ve hizmet konumlandırması gibi konular, yönetim
kurulunun görev kapsamına giriyordu. Operasyonu da CEO ve CEO’nun
yönettiği ekibin yapması gerekiyordu.
Ancak son 1-2 yılda yaşanan ekonomik gelişmeler sonucunda genel müdür ve
CEO düzeyindeki profesyonel yöneticiler, artık sorumluluklarını
patronla paylaşıyor. İş dünyasında krizle birlikte alışkanlıkların
değiştiğini ve psikolojik yaklaşımların ön plana çıktığını belirten
Fortune Danışmanlık Yönetim Kurulu Üyesi Alper Arıduru, “Kriz
dönemlerinde yönetim kurulları biraz daha işin içine girme eğiliminde
oluyor” diyor. Kriz öncesinde profesyonel yöneticilerin finansal
konuları da kapsayan çok geniş bir sorumluluk alanı olduğunu, ancak
bugün bu sorumlulukların onlardan geri alındığını da belirten Arıduru,
bu durumu da krizin etkilerinin özellikle finans departmanında
görülmesine bağlıyor. Egon Zehnder Türkiye Yönetici Ortağı Murat
Yeşildere ise özellikle son 3-4 yılda yaşanan kurumsal skandalların,
şirketlerin yönetişim modelini sorgulamasına neden olduğunu söylüyor.
“Profesyonellerin gereğinden fazla risk aldığı, ‘kaynakları kendilerine
ait olmadığı için çok rahat kullandıkları’ düşüncesi oluşmaya başladı.
Dolayısıyla patronlar devreye girdi” diye konuşuyor.
YETKİ DEVREDİLEMİYOR
Bu süreç CEO ve patron arasındaki görev paylaşımının yeniden
organizasyonunu beraberinde getirdi. Profesyoneller cephesinden Logo
Yazılım CEO’su Ali Güven, ilginç bir benzetme yapıyor: “Daha önce
CEO’lar olarak kaleci idik. Gol yememeye çalışıyorduk. Bugün forvet
olarak gol atmaya çalışıyoruz.” Patron ile CEO arasındaki iş dağılımında
patronun vizyonu, CEO’nun da stratejiyi belirlediğini belirten Güven,
yurtdışı açılımları, marka ihtiyaçları, 5-10 yıllık AR-GE planları gibi
stratejilerde ise CEO’nun tek başına karar alamadığını, patronla
birlikte hareket ettiğini söylüyor. Güven’e göre Türkiye’de patronlar,
yetkiyi tam olarak devredemiyor. Bu duruma yönelik görüşlerini de şöyle
paylaşıyor: “Özellikle ikinci kuşak genç patronlar, işleri kendileri
yönetmek için profesyonellere yetki vermek istemiyor. Dolayısıyla şu
anda çok az şirket, patron-CEO dengesini oturtabilmiş durumda.”Güven’in
yaptığı açıklamaya en iyi örnek Serhan Süzer. Süzer Holding’in ikinci
kuşak patronu Serhan Süzer, kritik dönemlerde bizzat işin başında
bulunup tüm sorumluluğu alma taraftarı. Süzer, bu yaklaşımının arkasında
yatan nedenleri de şöyle açıklıyor: “Uzun süredir yaşamış olduğumuz
banka olayından sonra iştiraklerimizin patronlar olarak bizzat başına
geçtik. Örnek vermek gerekirse ben şu anda KFC ve Pizza Hut Türkiye
şirketimizin başına geçtim. Genel müdür olarak belli bir süre bu
yapılanmayı ve tam uyumu sağladıktan sonra dümeni, tekrar yüzde 100
güvenebileceğim ve sektörümüzde bilgi birikimi en üst düzeyde olan
profesyonellere vereceğim. Ancak bunun için zaman ve belli bir süre
beraber çalışmamız gerekiyor.” ~
KURUMSALLAŞMA SORGULANIYOR
2000’li yılların başında kurumsallaşma en önemli trendlerden biriydi. İş
dünyasında öne çıkan pek çok patron, 2000’li yıllarla birlikte
şirketleri profesyonellere devretmekten bahsetmeye başladı. Kimi bunu
gerçekleştirdi kimi ise geçiş sürecine girdi. Ancak yaşadığımız son
kriz, patronları, kurumsallaşmayı sorguladığı bir sürece itti. Bu
patronlardan biri de İnoksan Yönetim Kurulu Başkanı Vehbi Varlık.
Varlık, son yıllarda patronların işleri tamamen profesyonel yöneticilere
devrederek köşelerine çekildiğini, bu durumun olumsuz etkilerini de
krizde yaşadıklarını düşünüyor. Varlık, “Krizden önce kaptanın dümen
başında olmadığı bir dönem yaşadık. Dalga geldi, profesyoneller işi
toparlayıncaya kadar gemi su aldı, yaralandık. Krizde kurumsallaşmanın
yetmediğini, işadamının hiçbir zaman işten elini çekmemesi gerektiğini
gördük” diyor. Hiçbir profesyonelin canının işveren kadar
yanamayacağını ifade eden Varlık, bu dönemde sorumluluğun profesyonelden
çok patronda olması gerektiğini savunuyor. Bunun gerekçesini de şöyle
açıklıyor: “İşadamında yılların birikimi ve refleksi var. Yetki verilir
ama sorumluluk devredilemez. Biz bu dönemi yaşadık ve bu durumun farkına
vardık.”
DÜNYADA DA?CEO BASKI ALTINDA
Aslında bu durum sadece Türkiye’ye özgü değil. Dünyada da gelişmeler,
Türkiye’ye paralel ilerliyor. ABD yatırım bankası Lehman Brothers’ın
batışı sonrasında kurumsal yönetime duyulan güven, ciddi bir sarsıntı
geçirdi. Amerika ve birçok Avrupa ülkesinde şirketler, var olan sistemi
sorgularken profesyonel yöneticilere daha kuşkulu bakmaya başladı. Bu
durum da CEO ve yönetim kurulları arasındaki ilişkilerin yeniden
düzenlenmesini kaçınılmaz kıldı. Özellikle CEO’lara güvenin çok alt
seviyelere indiğini belirten İK ve yönetim gurusu RBL Grup’un kurucusu
profesör Dave Ulrich, bu nedenle alışılmadık bir şekilde yönetim
kurullarının sahne arkasından sahne önüne çıktığını söylüyor. Esas hesap
vermesi gerekenler patronlar olduğu için CEO’ların sorumluluklarının
azalmaya başladığını ifade eden Ulrich, “Artık CEO’ların görevi,
patronların çalışanı olarak onların taleplerini yerine getirmek” diyor.
Yönetim gurusu Peter Fisk de artık CEO ve şirket başkanlarının
rollerinin çok değiştiğini vurguluyor. Yaşanan değişimi de şöyle
anlatıyor: “Eskiden CEO ve şirket sahibinin görevleri birbirine çok
yakındı. Hatta bazen şirketin sahibi CEO’ydu. CEO, patron kadar güçlü
olduğu için her şeyi kontrol etmeye çalışırdı. Şimdi ise patronların
yönetimi gözetlediği bir durum söz konusu. Bugün güçleri azalan CEO’lar,
daha stratejik kararların yöneticisi pozisyonunda. Şirketin doğru yönde
gidip gitmediğine bakıyor, başarı için gerekli kaynakları araştırıyor,
kısa vadeli performanslarının uzun vadeli hedefleri için yeterli olup
olmadığını kontrol ediyorlar.”
BUGÜNKÜ CEO’LAR ŞANSLI
Her ne kadar bugün CEO-patron ilişkisi ve görev dağılımı önemli bir
süreçten geçiyor olsa da eski CEO’lar durumu, geçmişe oranla “çok iyi”
olarak nitelendiriyor. Bugünkü CEO’ların daha yetkin ve söz sahibi
olduklarını, ancak daha fazla baskıyla karşılaştıklarını
söylüyorlar.Sabancı Holding’in eski CEO’larından Hazım Kantarcı, kendi
dönemiyle şimdikini karşılaştırdığında iş başında olan CEO’ların daha
güçlü olduklarını düşünüyor.
“Yetki anlamında daha güçlüler. Çünkü birçok yerde icraatı tek başlarına
yürütüyorlar” dedikten sonra ekliyor: “Ama şu var, eskiden CEO’yu güçlü
gösteren bilgisiydi. Şimdi ekip de bilgi sahibi. Bizim dönemimizde
bilgiye erişebilmek önemliyken artık bilgi herkese açık hale geldi.
Bugünün dünyasında bizim zamanımıza göre daha zor olan ise sürat. Anında
karar vermek lazım. Çünkü global bir iş atmosferi var, veriler,
tehditler ve fırsatlar akıp gidiyor. Dolayısıyla bugünkü CEO’lar zamanla
yarışıyor.”Bugün CEO olmanın geçmişe kıyasla daha kolay olduğunu da
ifade eden Kantarcı, bunun nedenlerini de şöyle açıklıyor: “En azından
bugün CEO olmak nedir, ne değildir anlaşılıyor. Pozisyon bizim
dönemimize nazaran daha belirgin.” Koç Holding’in kilometre taşlarında
imzası olan en eski CEO’larından Uğur Ekşioğlu da bugünkü CEO’ları kendi
dönemiyle kıyasladığında şanslı buluyor. “Netice itibariyle çok daha
rahat çalışma imkanları var” diyor. Ekşioğlu, patronların krizde
yönetime geçmelerini de doğal karşılıyor. “Krizde patron kadroyu
küçültmeyi, tasarruf etmeyi ister. CEO’nun bunları yapması kolay değil.
Bu nedenle patronların böyle zamanlarda yönetime geçmeleri çok normal”
diye konuşuyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?