FONLAR AB PROJELERİ İÇİN YENİ ADRES AB’nin 2010 yılı hedefi yeniliğin, rekabetçiliğin ve sürdürülebilir ekonomik büyümenin sağlandığı mükemmel bir toplum yaratmak. Bu misyona yönelik oluşturula...
FONLAR
AB PROJELERİ İÇİN YENİ ADRES
AB’nin 2010 yılı hedefi yeniliğin, rekabetçiliğin ve sürdürülebilir ekonomik büyümenin sağlandığı mükemmel bir toplum yaratmak. Bu misyona yönelik oluşturulan her projeye de destek veriyor. Türkiye’den de şirketler AB fonlarından yararlanmak için bu tür projeler oluşturmaya çalışıyor. Bu konuda danışmanlık veren pek çok şirket var. Fakat kâr amacı gütmeden işini yürüten şirket sayısı oldukça az. Hydra Proje Danışmanlık da bu şirketlerden biri. Hydra Proje ve Danışmanlık CEO’su Arzu Özyol ile şirketlerin bu fonlardan yararlanması için yapması gerekenleri ve Hydra’nın kuruluş amacını konuştuk:
KÂR AMACIMIZ YOK Biz ülkemizdeki önemli bir ihtiyacı karşılayan misyoner bir kurum olduğumuzu düşünüyoruz. Statümüz, “Kâr Amacı Gütmeyen Kuruluş” olarak tanımlanabilir. Bu tür kuruluşlara, AB ülkelerinde sıkça rastlansa da ülkemizde benzerlerinin sayısı oldukça az. Şirket olarak, profesyonel anlamda yani para karşılığında hizmet verebiliyoruz, ancak, ortaklara kâr payı dağıtmıyoruz. Edinilen gelir, şirketin misyonları amacında gerçekleştireceği faaliyetler için harcanmak zorunda.
50 BİN EUROLUK FON SAĞLADIK Biz sürdürülebilir kalkınma sağlamak amacında olan tüm kurum ve kuruluşlara, bilgiye dayalı, teknik, ekonomik, yasal destek hizmetlerini veriyoruz. HYDRA, 1,5 yıllık kısa geçmişinde, 20’nin üzerinde AB projesine imzasını attı. Bu güne kadar aldığımız 5 AB projesi ile 500 bin Euro fon sağladık. Altını çizerek söylemek isterim ki bu meblağın en az yüzde 93’ü hizmetler için yapılan harcamaları kapsıyor. Kalan yüzde 7’lik kalemi ise idari giderleriniz için harcarsınız.
TOPLUMSAL FAYDA SAĞLAMAK ŞART: Hazırladığınız projenin çıktılarının topluma yarar sağlaması şarttır. Örneğin, projeniz kapsamında, verilecek eğitim programından faydalanacak dezavantajlı grubun meslek edinebilme şansları artmalıdır. Ya da, proje bir KOBİ’nin üretimini arttırmak için hazırlanıyorsa, KOBİ’nin gelişen kapasitesi, KOBİ’nin kârlılığını arttırırken, yerel halka istihdam şansı yaratmalıdır.
SÜRDÜREBİLİRLİK ÖNEMLİ: Bunun dışında KOBİ’lerin hazırlayacakları proje ile oluşturulan sistem, hibe sona erdikten sonra da devam edebilmelidir. Örneğin, proje kapsamında verilen eğitimleri ya da sağlık hizmetlerini, hibenin sonlanmasının ardından üstlenebilecek bir yerel inisiyatif var olmalıdır.
YAYILIM SAĞLAMAK GEREKLİ: Hazırlanan proje ile vermek istenilen mesajın, çok sayıda insana ulaştırılması ve toplumsal farkındalık yaratması önemlidir. Örneğin, proje kapsamında yürütülecek lobi faaliyetleri ile kanun ve yönetmeliklerde bir değişiklik yaratabilmek ya da yayınlarınızla geniş kitlelerde kalıcı bir etki yaratmak mümkündür.
FONLAR TAKİP EDİLMELİ Bu fonlardan faydalanmak isteyen kurum ve kuruluşlar, komisyonun ilgili sayfalarını takip ederek çağrıları takip edebilirler. Gelen çağrı, misyonları ile örtüşüyorsa, kendi insan kaynaklarını yönlendirerek ya da profesyonel gruplara ulaşarak proje hazırlayabilirler. Her çağrı, farklı şartlar içerdiği için genelleme yaparak, şunlar girer bunlar giremez demenin doğru olmayacağını düşünüyorum.
ISRARCI OLMANIN ANLAMI YOK Bize gelen kurumlarla, işbirliği yapabilmemizin en temel kriteri, projenin ana hatlarının belirlenmesinin ardından, kurumun talepleri konusunda ısrarcı olmamasıdır. Bazen ısrarcılık, projenin kabul şansını yok edebilmektedir. Her proje, uzun bir araştırmanın sonucunda ortaya çıkan bir eserdir. Bu araştırma kapsamında, hem müktesebat, hem T.C kanun ve uygulamaları vardır.
FİNANS
GİRİŞİMCİ KREDİLERİ DÜŞÜYOR
Son dönemde bankaların KOBİ’lere verdiği kredi oranlarında önemli oranda düşüş var. Aslında bütün ürünlere yönelik kredilerde bunu görmek mümkün. Yine de son dönemde bankaların KOBİ’lere gösterdiği ilgi, bu kitleye yönelik ürün sayısının artmasına ve diğer ürünlere göre faiz oranlarının da daha fazla düşmesine neden oldu. Bu alanda 4 bankanın KOBİ’lere sunduğu kredi faiz oranları ve içerikleri ise şöyle sıralanıyor:
YAPI KREDİ: KOBİ'ler Yapı Kredi’nin ürünleri arasından en fazla Ticari Esnek Kredi ürününü kullanıyor. 2004 yılında Ticari Esnek Kredi’lere uygulanan aylık faiz oranı yılın çeşitli zamanlarda yüzde 2.05-3 arasında değişkenlik gösterdi. 2005 yılı başından itibaren ise aylık faiz oranı düşüşe geçti. Yüzde 1.85 ile 1.40 arasında değişen faiz oranları Firma İşyeri Kredisi için 1.39, Ticari Araç alımları için 1.40 ,diğer alanlarda ise 1.50 olarak gerçekleşiyor. Yapı Kredi Ticari Esnek Kredi’lere 3-60 ay arası vade uyguluyor. Minimum kredi tutarı ise 1000 YTL.
DIŞBANK: Dışbank’ta 2004 yılı faiz oranları vade sürelerine göre farklılık gösterdi. Haziran ayında ödeme şekillerine göre aylık faiz yüzde 2.4, 2.5 ve 2.6 olarak uygulandı. 18 aydan daha uzun 24 aya kadar vadeli kredilerde ise Dışbank’ın kredi kullandırma koşulları esas alındı. 2005 yılında ise bu oranlar düştü. Ticari krediler oranı farklı ödeme koşullarına göre 1.60 ile 1.90 arasında değişkenlik içeriyor. Kredilerin geri ödemesi aylık eşit taksitlerle, ilk 3 ay ödemesiz sonrasında aylık eşit taksitlerle veya üçer ayda bir eşit taksitlerle yapılabiliyor. Dışbank, ticaret odaları ile anlaşması olan illerde faaliyet gösteren KOBİ’lere, 5 bin YTL’den 100 bin YTL’ye (100 milyar TL) kadar krediyi 24 aya kadar vade ile veriyor.
GARANTİ BANKASI: Garanti Bankası'nın belirli bir sektörün iş yapma şekli ve nakit akışına uygun olarak KOBİ’lere verdiği kredi oranı 1.60 ile 1.80 arasında değişiyor. Ticaret, esnaf ve sanatkar odalarına yönelik krediler ise 2004 yılında 1.80 iken bu yıl 1.60’a geriledi. İşyerleri, ekipmanları ve kullandıkları teknolojiyle ilgili yatırım yapmak isteyen KOBİ'lere yönelik sunulan ve “çeşitlendirilmiş krediler” olarak adlandırılan özel kredi oranları ise 1.95’ten 1.75’e geriledi.
İŞ BANKASI: İş Bankası, yatırım teşvik belgesi almış olan işletmelere verdiği Küçük İşletmeler Orta ve Uzun Vadeli Yatırım Kredisi’nin azami 3 yıl olan vadesini ilk bir yıl anapara ödemesiz olarak azami 5 yıla çıkardı. Kredi, 250 bin dolar veya karşılığı YTL olarak kullandırılıyor. Kredi, yatırımlarının finansmanı amacıyla yatırım teşvik belgesi almış olan işletmelere döviz, döviz karşılığı YTL ve YTL’ye ek olarak, dövize endeksli olarak da kullandırılabilecek. Bankanın, yatırım YTL ve döviz kredilerine uygulayacağı faiz oranı ise yıllık TRLIBOR / LIBOR+ yüzde 4,5 .
İLGİNÇ FİKİRLER
DÜNYAYA ERZURUM KÖY EKMEĞİ SATACAK
Hot and Crusty ekmeklerini ve sandviçlerini herkes duymuştur. Lezzetiyle ün yapmış olan marka, Türkiye’ye girişimci Serdar Sürek tarafından geçtiğimiz yıllarda getirildi. Aynı zamanda Utopya Unlu Mamuller şirketinin de sahibi olan Sürek, yurt dışındaki eğitimi sırasında özellikle New York’ta eski gökdelenlerin altında yapılan Hot and Crusty ekmeklerini çok beğeniyor. Bu markayı Türkiye’ye getirmeye karar veriyor. Bu amaçla 2 yıla yakın süre Ar-Ge çalışmalarını sürdürüyor. Sürek’e göre, o dönemde bu alanda faaliyette bulunmak oldukça iyi bir fikirdi. Türk insanının ekmeğe aslında bilindiğinden daha fazla önem verdiğini düşünen Sürek, bu nedenle bu alana yönelik farklı hizmetlerin oldukça başarılı olduğunu söylüyor. Sektörde yabancı ve bilinilir bir markayla çalışmanın da avantajlarını yaşadıklarını belirtiyor.
Sürek, şu anda yeni ve Türkiye’de ilk defa gerçekleştirilecek farklı bir yatırımın peşindi. “Organik ekmek üretme fikri” ile ekmek işine yaptığı yatırımı büyütmeyi amaçlıyor. Bu fikrin her zaman aklında olduğunu söyleyen Sürek sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Dünya 20 yıldan beri organik ekmek üretiliyor. Bizde ise henüz böyle bir çalışma yok. Bu çalışmayı Türkiye’de başlatıp önümüzdeki döneme Japonya ve Amerika’ya ihracat gerçekleştirmek istiyoruz. Erzurum’da üretilecek olan bu ekmeklerin hammaddesi belirli bir yüksekliğin üstünde üretileceği için organik özellikler taşıyacak. Aslında bu tür bir ekmeği Türkiye’de üretmek oldukça kolay. Ekibimle birlikte yaptığımız plana göre bu alana yaptığımız yatırım 3 yıl içinde kendisini döndürecek hale gelecek.”
FRANCHISING
DÜNYA MARKALARI TÜRKİYE’YEA NASIL GELİR?
Franchising, girişimde bulunmanın en kolay yollarından biri. Ancak bunu tam anlamıyla başaran şirket sayısı oldukça az. Özellikle yurt dışında başarılı olmuş bir markayı Türkiye’ye getirmek için farklı çalışmalar yapmak gerekiyor.
Dünyada doğal beslenme ürünleri dendiğinde ilk akla gelen GNC’yi Türkiye’ye getiren Eren Kale’ye göre, franchise almak isteyen girişimciler ana şirkete başvururken ilgili konuya olan ilgilerini ve başarma isteklerini ortaya koymalı. Bunun için bu alanda avantaj yaratabilecek özelliklerini bu şirkete göstermeleri önemli. Kale, girişimcinin mali durumunun iyi olmasının da bu noktada yeterli olmadığını düşünüyor. Ona göre, önemli olan ana şirketi mali durumun iyi olduğuna inandırmak. Başvurulan şirketin faaliyet alanının ülkemizde az bulunan bir sektörden seçilmesinin de sağlayacağını belirten Kale sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Franchise veren kuruluşlar, siz olmadan o ülkede aslında yol alamazlar. Bunu bilmelerine rağmen kartlarını oldukça güzel oynadıklarını söyleyebilirim. Her istediklerini karşı tarafa kabul ettirmek için çeşitli yöntemler uyguluyorlar. Bunlara dikkat etmek gerekir. Başlangıçta yüksek franchise bedelleri sunuyorlar. Sonrasın ise satıştan ortalamanın üstünde yüksek royalty ücretleri isteyebiliyorlar. Bunların başlangıçta yani anlaşmanın ilk aşamasında çok ciddi şekilde görüşülmesi gerekir. Bunun yanında ana firmanın reklam-tanıtım harcamalarına da katkı sağlaması istenmelidir. Unutulmaması gereken en önemli nokta, franchise anlaşmalarının süreli olduğudur. Diğer bir ifadeyle sizin geliştirdiğiniz, emek verdiğiniz bir faaliyet konusu, sürenin bitimiyle artık sizin olmayabilir. Biz bütün bu noktalara dikkat ederek GNC'yi Türkiye’de 7 yılda 27 mağazaya ulaştırmayı başardık. Önümüzdeki 3 yıl içinde de bu sayıyı 50'ye çıkarmayı hedefliyoruz.”
GENÇ GİRİŞİMCİLER
SABANCI ÜNİVERSİTESİ İŞ DÜNYASINA GENÇ GİRİŞİMCİLER KATIYOR
Bu sayfalardan çeşitli zamanlarda Sabancı Üniversitesi’nden mezun olan ya da Genç Girişim Programını projeleriyle katılan genç girişimcilerin isimlerini duyurmuştum. Bu genç girişimcilerin son aylarda kat ettikleri yol yeniden dikkatimi çekti. Bu nedenle atılımda bulundukları işleri ve son durumlarını araştırdım. Çıkan sonuçlar şöyle:
ÜRETTİĞİ ÜRÜNÜN PATANTİNİ 15 YILLIĞINA SATTI Malzeme Bilimi Mühendislik Programı öğrencilerinden Mert Akel, NATO’nun İleri Araştırmalar Enstitüsü’nün desteklediği, gemilerin yüzeylerinin yosun tutmaması ve suyla olan sürtünmesinin azaltılması amacıyla kaplama geliştirme projesine katıldı. Burada edindiği tecrübelerden yararlanarak seramik yüzeylere uygulanabilecek bir kaplama üretimi çalışmalarına başladı. Üniversite’nin ve şirketin laboratuarlarında süren iki aylık çalışma sonucunda Akel, Mayıs 2004’te EasyClean adındaki maddeyi geliştirdi. Bu ürünün patent hakkını ise 15 yıllığına İtalyan bir şirketle ortaklığı bulunan seramik firmasına satmayı başardı.
YATIRIM ORTAKLARI ARIYOR Sabancı Üniversitesi Üretim Sistemleri Mühendisliği Programı mezunlarından Ender Yalçın, Biodiesel projesi ile Girişimci Geliştirme Programı’na (GGP) katıldı. 6 ay öncesinde amatör olarak araştırmaya başladığı biyomotorini bugün küçük ölçekte üreten Yalçın, uluslararası standartlara uygun bir tesis için hazırladığı iş planını bitirmeye çalışıyor. Ender Yalçın, bugün Amerika ve Avrupa’da motorun ömrünü uzattığı için yaygın şekilde kullanılan bu ürüne yönelik yürüttüğü proje için yatırım ortakları arıyor.
RFID TEKNOLOJİSİ GENÇ ELLERDE Sabancı Mikroelektrik Mühendisliği programı mezunu Ergi Şener ise bilgisayar chip’li, Radyo Frekansı Tanımlama -RFID teknolojisini kullanarak fonksiyonel bir öğrenci kimlik kartı geliştirmeyi başardı. Şu anda prototip aşamasında olan proje, önümüzdeki dönemde üniversite bünyesinde kullanılmak için onay bekliyor. Bu karta bilgi depolayan microchipler yapıştırıldığı taktirde, servis giriş çıkışlarında, yemekhane, market, kafeterya, berber, gibi para ödenen ve para ödenirken sıra beklenen yerlerde kullanılabiliyor. Bu kartın en büyük özelliği bu alanlarda vakit kaybını önlemesi.
FIRSATLAR
FİNANSMAN SIKINTISINA KOBİ BORSASI ÇARE OLACAK
Sermaye Piyasası Kurulu’nun girişimleriyle 2 ay içinde KOBİ borsasının kurulması bekleniyor. İlk aşamada özel şirket statüsünde kurulacak olan KOBİ Borsaları, Türkiye’nin birçok bölgesinde lokal faaliyet yürütecek. Borsaya 10 milyon YTL kuruluş sermayesi olan işletmeler giriş yapabilecek. İlk aşamada İMKB’de işlem görmeyen ve SPK kaydındaki şirketler hedefleniyor. İMKB’de işlem gören şirketlerin sayısı 308 iken, işlem görmeyenlerin sayısı 315.
Ayrıca, İstanbul Sanayi Odası’nın belirlediği “İkinci 500 Büyük Şirket” sıralamasında yer alan şirketler KOBİ Borsası’nın hedef şirketleri olacak. KOBİ Borsaları’nın yerli ve yabancı yatırımcılara açık olması planlanıyor. İşlemler ise aracı kuruluşlar üzerinden yapılacak. Likidite yetersizliğini çözmek üzere piyasa yapıcılık sistemi benimsenecek. İMKB’ye göre daha esnek işlem görme koşulları oluşacak. Yani asgari sermaye, asgari halka açıklık oranı ve kamuyu aydınlatma ilkesine uyum sağlanacak. Yalnız hisse senetleri değil, özel sektör borçlanma araçlarının da işlem görebileceği pazarlar bulunacak.
Şeyma Öncel
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?