Yükselenler Nasıl Başardı?

Türkiye’nin en büyük 500 özel şirketini saptayan "Capital 500" araştırmasına her yıl onlarca yeni şirket girerken onlarcası da araştırma dışında kalıyor. Bu yıl ilk 500’e 20’yi aşkın yeni şirket gi...

1.08.2007 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Türkiye’nin en büyük 500 özel şirketini saptayan "Capital 500" araştırmasına her yıl onlarca yeni şirket girerken onlarcası da araştırma dışında kalıyor. Bu yıl ilk 500’e 20’yi aşkın yeni şirket girmeyi başardı. Bunlar arasında köklü şirketler olduğu gibi 20-30 yıllık bir geçmişe sahip olanlar da var. Capital 500’de ilk kez yer alan bu şirketlerden 9’unun hikayesini ve onları ilk 500’e taşıyan dönüm noktalarını araştırdık.

Aydınlı Markalarla Büyüdü
Türkiye’nin en büyük 500 özel şirketini saptayan “Capital 500” araştırmasına, bu yıl ilk kez giren şirketler arasında Aydınlı Hazır Giyim de var. 1965’te kurulan şirket, 144 milyon YTL cirosu ile bu yıl ilk kez Capital 500 araştırmasına katıldı.

Yaklaşık 2 bin kişiyi istihdam eden Aydınlı Hazır Giyim, esas büyümesini 1990’lı yıllarda dünyanın önde gelen markalarıyla yaptığı anlaşmalarla sağladı. 1993’te ünlü Fransız markası Pierre Cardin ile anlaşma sağlayan şirket, 1995’te dünyaca ünlü moda markası Cacharel ile lisans anlaşması yaptı. 1997’de ise çalışılan markalar arasına Amerikan markası U.S. Polo Assn. katıldı. 1999’da ise Almanya’nın en popüler markalarından biri olan Becon satın alındı. Şirket, bugün Türkiye genelinde 150 civarında perakende satış mağazası ve 500’ü aşkın satış noktası ile tüketiciyle buluşuyor.

Şirketin genel müdürü Ahmet Sait Kavurmacı, ilk 500 içine girmelerindeki en büyük etkenin, sahip oldukları değerlerden hiçbir koşulda ödün vermeden çalışmaları olduğuna inandıklarını söylüyor. Kavurmacı, başarılarının yapı taşlarını ise şöyle anlatıyor:

“Son yıllarda mağazacılık konusunda ülkemizde ve yurtdışında yaptığımız atılımlar, sektörün koşullarına uygun esnek ve hızlı hareket kabiliyetine sahip bir ekibe sahip olmamız, çalışanlarımızın eğitimini desteklemek amacı ile kurduğumuz Aydınlı Akademi gibi çalışmalarımız bu başarının yapı taşlarını oluşturdu.”

Atasay İhracatla 500’e Girdi
Atasay Kamer tarafından 1989’da kurulan şirket, Capital 500’e bu yıl ilk kez girenlerden. Türkiye’de kuyum sektörünün atölye tarzı üretimden sanayileşmeye geçişine öncülük eden Atasay Kuyumculuk, bugün dünya altın üretiminde ilk 3 şirket arasında yer alıyor.

Dünya genelinde 8 ofislerinin olduğuna dikkat çeken Atasay Kuyumculuk CEO’su Cihan Kamer, 62 ülkede, 5 milyon kadına ulaştıklarını söylüyor.

Atasay Kuyumculuk gerçekleştirdiği ilklerle sektöre öncülük yaptı. Şirket, sektörün ihracata açılması konusunda öncü bir rol oynadı. Türkiye’nin ilk altın ihracatı Atasay tarafından 1982 yılında Suudi Arabistan’a gerçekleştirildi. Cihan Kamer, “Ardından da diğer ülkelere ihracatımız başladı. Türkiye’de ve dünyada çok hızlı büyümemizde ihracat önemli bir rol oynadı” diye anlatıyor.

Cihan Kamer, markaya yatırımı başlatarak Türk kuyumculuk sektöründe önemli bir değişim yarattıklarına dikkat çekiyor. Kamer, “Ayrıca, sektördeki gelenekselliği çanta ile ürün pazarlamaktan vazgeçerek kırdık. Türkiye’de franchising metodu ile mağaza zinciri oluşturduk” diye anlatıyor.

Gaziantep’den Yola Çıktı
1942’de Mehmet Emin Horoz tarafından Gaziantep'te, Horoz Nakliyat adı ile kurulan Horoz Lojistik, şimdi üçüncü kuşak tarafından yönetiliyor. Şirket,2 bin 230 çalışanı ile sektörünün önemli oyuncularından biri durumunda.

Uluslararası karayolu taşımacılığına, 1970’li yıllarda uygulanan teşvik amaçlı politikaları takip ederek giren Horoz Lojistik için dönüm noktası, küreselleşme sonucunda hareketlenen “Üçüncü Parti Lojistik Servis Sağlayıcılığı” trendi oldu. Bu gelişmeleri yakından takip eden şirket, 1990’ların sonunda uluslararası deniz ve hava taşımacılığına da başladı. Gümrükleme, depo ve stok yönetimi, katma değer yaratan hizmet üniteleri ve parsiyel dağıtım ağını oluşturdu. 2000’de ise dünya devlerinden SDV ile ortaklığa giderek deniz ve havacılıktaki gücünü artırdı.

Horoz Lojistik İcra Kurulu Başkanı Taner Horoz, , “Dünya ile eş zamanlı gerçekleştirdiğimiz bu değişim, uluslararası şirketlerin ilgisini artırdı ve dünya ölçeğinde bir şirket olma yolunda ilerlememizi sağladı. Bugün 2 bin çalışanımızla dünya standartlarında bir şirket haline geldik” diye konuşuyor.

Çağın gerekleri ve müşteri taleplerine göre her yıl düzenli olarak yatırım yaptıklarına değinen Horoz, “Geçtiğimiz yıl 6 milyon YTL’lik yeni araç satın alarak yurtiçi araç filomuzu güçlendirdik. Yurtdışı filomuz için ise 14 milyon YTL yeni yatırım yaptık” diye anlatıyor.

Kayı, Başırıyı Dışarıda Buldu
1991’de kurulan Kayı İnşaat, kısa sürede dikkat çekici bir büyüme kaydederek ilk 500’e girmeyi başardı. Şirket, özellikle yurtdışında gerçekleştirdiği başarılı projelerle adından söz ettiriyor.

1996 yılında Türkmenistan ile başlayan yurtdışı inşaat taahhüt faaliyetlerine Azerbaycan, Rusya, Kazakistan, Cezayir, Ukrayna ve Litvanya ile devam eden şirket, yurtdışında bugüne kadar çok sayıda proje tamamladı.

İş hayatının bisiklete binmek gibi olduğunu söyleyen Kayı İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Coşkun Yılmaz, “Ya sürekli pedal çevirirsiniz ya da düşersiniz. Biz de uzun soluklu bir yolculuk içindeyiz. Marka değerimizin bilinciyle hareket ediyor, yurtiçi ve yurtdışında değişen makro ekonomik dengeleri iyi takip ediyoruz” diye konuşuyor.

Kolay gerçekleştirilebilecek projelerden daha çok, deneyimlerini artırabilecekleri zor projeleri tercih ettiklerini anlatan Yılmaz, şöyle devam ediyor:

“Yurtdışında taahhüt ve gayrimenkul yatırım alanlarında iş yapmamız bize önemli bir avantaj kazandırdı. Bilgi birikimimiz her türlü coğrafyada iş yapabilme olanağı sağlıyor. Başarımızda eğitimini aldığımız ve en iyi bildiğimiz işi yapıyor olmamız da önemli rol oynadı.”

Borusan Makine, Nasıl Büyüdü?
1994’te kurulan Borusan Makine, Caterpillar iş makinelerinin satış, pazarlama, yedek parça ve servis işlerini yürütüyor. Şirket, Azerbaycan, Gürcistan ve Kazakistan’da da bu markanın temsilciliğini yapıyor.

2006 sonuçlarıyla Capital 500’e bu yıl girmeyi başaran şirketin, bu başarısında sektördeki büyüme etkili oldu. Şirket, 2006’da Türkiye’de 9 binin üzerinde makine satışı gerçekleşti. Borusan Makine pazardaki bu büyümeden en iyi yararlanan şirketlerden biri oldu.

Borusan Makine İş Makineleri Türkiye Direktörü ve İcra Komitesi Üyesi Murat Erkmen’in verdiği bilgiye göre, şirket geçtiğimiz yıl bin 600 adet makine satışı gerçekleştirdi. Bu rakamın pazarın büyümesinden iyi istifade ettiklerinin bir göstergesi olduğuna dikkat çeken Erkmen, “Pazarın sahip olduğu potansiyelin farkında olmamız, bu potansiyeli değerlendirmemizi sağlayan doğru adımlar atmamız 2006 yılında bize büyük bir başarı getirdi” diye konuşuyor.

Sadece iş makinesi satmadıklarına değinen Erkmen, şöyle devam ediyor:

“Satış öncesinde müşterilerimize danışmanlık hizmeti vererek en doğru makineyi almalarını sağlıyor, satış sonrasında ise kaliteli destek hizmetlerimiz ile yanlarında oluyoruz. Böylece yüksek müşteri memnuniyeti elde ediyor, pazardaki konumumuzu güçlendiriyoruz.”

Aytaç 2 Yılda 2’nciliğe Yerleşti
Üç Türk müteşebbis, bir İsviçre bankası ve Dünya Bankası’nın ortaklığıyla 1995’te kurulan Aytaç Gıda, 1996’da Yimpaş’a geçti. Çankırı-Çerkeş’te 600 uzman personelle, 7 ayrı işletmede üretim yapan şirket, kırmızı ve beyaz etin yanı sıra meyve suyundan suya, makarnadan kahvaltı setlerine 17 kategori de 560 çeşit ürün üretiyor. Şirket, dünyanın en büyük entegre kırmızı et tesislerinin de sahibi. Yıllık 60 bin ton hayvan işleme kapasitesine sahip bu tesiste, günde 750 büyükbaş, 2 bin 500 küçükbaş hayvan kesimi yapılıyor.

Aytaç Gıda Yatırım ve Üretimden Sorumlu Genel Müdürü Murat Erdem, 2004’te şirketin pazar yapının yüzde 5 olduğunu söylüyor. O dönem şirketin sahip olduğu tesislerin büyüklüğü düşünülünce bu oran yeterli bulunmadı. 2004’te yeni yöneticiler ve onların oluşturdukları dinamik bir ekip çalışmaya başladı. “2005 başından itibaren bu ekip, müşteri odaklı üretim ve satış projesini yürürlüğe koydu” diyen Erdem, şöyle devam ediyor:

“Bayilik sisteminin rehabilite edilmesi, satış ekibinin yeniden yapılandırılması, Demet Akbağ ve Beyazıt Öztürk’le yapılan etkili reklâmlar, pazarın nabzını tutmak için yapılan bilimsel çalışmalar gibi bir dizi proje ile bugün yüzde 12’lik pazar yapına ulaştık.” Yüzde 12’lik pay ile bugün pazar 2’ncisi olduklarını söyleyen Erdem, liderle aralarındaki farkın yüzde 1’in altına indiğine dikkat çekiyor.

İbrahim Kanburoğlu/Koton Genel Direktörü

Genç Koton İlk 500’e Nasıl Girdi?

Koton 19 Yaşında
1988’de kurulan şirketimiz, kısa zamanda “fast fashion” markalarının en önemli oyuncularından biri oldu. Yurtdışında ilk mağazamızı 1998’de Almanya’da açtık. Bugün Atina, Dubai, Berlin, Bükreş dahil dünyanın önemli şehirlerinde 40, Türkiye’de ise 110 mağazaya ulaşarak küresel bir marka olma yolunda hızla ilerliyoruz.

Günde 30 Yeni Model
“Fast fashion” kategorisinde, müşteri memnuniyetine dayalı politika ile modayı yakından takip eden şirketimiz, 100’ü aşkın tasarımcı kadrosuna sahip. Yılda 10 bin yeni model üreterek, mağazalarımıza her gün 30 yeni model gönderiyoruz. Yerli ve yabancı tasarımcılar ile işbirlikleri yapıyoruz. 2008 koleksiyonu için genç ve yükselen tasarımcı Jean Pierre Braganza ile çalışacağız. 

 
Uygun Fiyat Politikası
Müşteri talep ve ihtiyaçlarını iyi analiz ederek tüm stratejilerimizi bu çerçevede belirliyoruz. Şirketimizin başarısının ana sebepleri, son modayı müşterilerine en uygun fiyatla sunan politikası, ürün çeşitliliği ve sayısı 100’ü aşan tasarım kadrosu ile trendleri çok yakından takip etmesidir. Ayrıca, doğru lokasyon seçimi, rahat ve şık mağaza ortamlarının yaratılması ve görsel sunum tekniklerinin profesyonelce uygulanması da şirketimizin başarısında önemli faktörler arasında yer alıyor.

Özer Bener/Numil Gıda Gelen Müdürü

“Hızlı Büyüyenler Arasında Yerimizi Aldık”

Mama Da Pazar Lideri
Bebek beslenmesi ve klinik beslenme konusunda 110 yıllık bir geçmişe sahip olan Hollandalı Numico şirketi, 1984’te Çarmosan Gıda adı altında Türkiye’ye geldi. 1997’de ise yüzde 100 yabancı sermayeli şirket konumuna gelerek Numil olarak hizmet vermeye başladı. Milupa ve Bebelac markalarıyla Türkiye pazarında bulunan şirketimiz, bebek maması pazarında uzun yıllardır lider durumda.

Markete De Girdiler
Lider konumumuzun temelinde medikal alandaki başarılı çalışmalar yatıyor. Ülkemizdeki tıp otoritelerine, ürünlerimizin piyasadaki en kaliteli ürünler olduğunu başarıyla anlattık. Bunun sonucunda birçok doktor bebek maması olarak Milupa markasını tavsiye ediyor. 2001’de eczanelerin yanında marketlerde de bebek mamasını sokan şirketimiz, pazarın da çok hızlı büyümesine önayak oldu. Marketlere geçiş ile birlikte Bebelac markasını lanse ederek iki marka stratejisini başarıyla uyguladık.

Reklam İhraç Ettiler
Tüketiciyi anlamaya çok önem veriyoruz. 2003’ten itibaren çok kuvvetli bir pazarlama departmanı kurarak markalarımızı çok iyi bir şekilde konumlandırdık ve Türkiye'de çektiğimiz bebek maması reklamlarını Avrupa'daki ülkelere de ihraç etmeye başladık. Çalışanlarımızın kalitesi ve işlerine verdikleri önem büyümemizde itici güç oldu. Şirketimiz Türkiye'nin ve dünyanın en hızlı büyüyen şirketleri arasında yerini aldı.

Murat Şahsuvaroğlu/ Şahsuvaroğlu Otomotiv Genel Müdürü

“2 Yılda 60 Binden Fazla Araca Hizmet Verdik”

Ford’un En Çok Satan Bayisiyiz
Şirketimiz 1991’de kuruldu. 1993’te Maltepe plaza tamamlanarak Ford yetkili satıcısı olarak faaliyete başladık. Özellikle 1999 sonrası hızlı bir büyüme trendi içerisine giren şirketimiz, 2005-2006’da ulaştığı yıllık 5 bin adetin üstündeki satışı ile Ford Otosan’ın en çok satan bayisi konumuna geldi. Bu büyüme, çok ciddi bir satış sonrası servis potansiyeli yaratarak 2005–2006 yılı toplamında 60 binden fazla araca hizmet vermemizi sağladı.

Eleman Sirkülasyonumuz Düşük
Bu başarıdaki en büyük etken olarak ise yönetim kadememizdeki tecrübeli, genç ve dinamik kadroyu gösterilebiliriz. Sektördeki hareketlilik ve personel değişim sıklığı incelendiğinde, eleman sirkülasyonunun bizde yok denecek kadar az oluşu, personelin şirketimizi kendi iş yeri gibi görmesini ve çalışmasını sağladı. Çalışan personelimizin ise işinden memnun olması ise işe daha fazla katma değer ilave etmesine olanak tanıdı. Onların memnuniyeti ise verimliliği artırdı. Bir bakıma kazan kazan felsefesi.

Hedef İlk 500’de Yükselmek
Yaratılan hacim, sadece mevcut tesiste yapılan pasif satış ile değil filo ve kamyon satış müdürlüklerimizin katkılarıyla da desteklendi. Capital 500’de yer almamız, yani cirosal anlamda bu Türkiye’nin elit listesine girebilmemiz tamamen işlem hacmimiz ile doğru orantılı. Devam eden yatırımlarımız ile sadece otomotiv olarak değil, Şahsuvaroğlu Grubu olarak da önümüzdeki yıllarda bu listede çok daha yukarılarda olmayı hedefliyoruz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz