“3 Yıl İçinde İlk 3’e Gireriz”

Kemal Kaya / Koç Finansal Hizmetler CEO'su Kemal Kaya, Koç Finansal Hizmetler’in yeni CEO’su… Bankadan leasing’e, sigortadan portföy yönetimine 7 şirketi yönetiyor. Ancak, esas odağı Koçbank üzer...

1.06.2003 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Kemal Kaya / Koç Finansal Hizmetler CEO'su

Kemal Kaya, Koç Finansal Hizmetler’in yeni CEO’su… Bankadan leasing’e, sigortadan portföy yönetimine 7 şirketi yönetiyor. Ancak, esas odağı Koçbank üzerine… UniCredito birleşmesinden sonra bankanın büyük bir ivme aldığını, kredi payını artırdığını söylüyor. Sırada yeni ürünler ve projeler olduğuna dikkat çekiyor. Hedefini ise iddialı bir şekilde ortaya koyuyor: “İlk 3 yılda, ilk 6 arasına girmek; 6 yıl içerisinde de ilk 3’e girme hedefi vardı. İlk 3 yılı başardık. İkinci bölümü de UniCredito ile ortak hedefimiz haline geldi”…

Geçen yıl Avrupa’da yılın bankacısı seçilen İtalya’nın en büyük ikinci bankası Unicredito’nun CEO’su Alessandro Profumo, Koç Grubu’ya kurulan ortaklığın üç mimarı olduğunu açıklamıştı: Roberto Nicastro Burhan Karaçam ve Kemal Kaya.

Bu üçlüden İtalyan olan Nicastro, Türkiye’nin de dahil olduğu Yeni Avrupa bölgesinin CEO’su. Burhan Karaçam, Koç Grubu’nun 7 finans kuruluşunun şemsiye şirketi Koç Finansal Hizmetler’in (KFS) CEO’su idi. Üçüncü isim olan Kemal Kaya ise 1 Ocak 2003’te Burhan Karaçam’dan bayrağı devraldı.

İtalyan ortaklığının ardından, grubun iş planları yeniden hazırlandı, stratejiler gözden geçirildi. Üzerinde çalışılan bazı ürünler açıklandı, bir bölümü ise sırada. Yaklaşık 15 proje önümüzdeki dönemde piyasaya sunulacak.

Kemal Kaya, Koçbank’ın amiral gemisi konumundaki KFS’nin yeni döneme ilişkin stratejilerini Capital’e anlattı, bütün grubun odaklanacağı alanlar konusunda bilgiler verdi:

Irak’ta savaşın kısa sürmesinden sonra kurum olarak beklentilerinizde bir değişiklik oldu mu?

Savaşın kısa sürmesini ve Türkiye’nin önemli bir rol almasını bekliyorduk. Savaş kısa sürdü ama Türkiye’nin rolü, maalesef beklediğimiz gibi olmadı. Zaten piyasadaki dalgalanma da bundan kaynaklandı.

Ancak, Türkiye’de, IMF ile anlaşma yapılmasının piyasalara verdiği bir güven var. Onu da yerine getirmeseydik, şu anda büyük bir sıkıntı içerisinde olurduk. Ama ben şu anda geçerli olan olumlu havanın devam edeceğini düşünüyorum. Türkiye’nin Irak’ın yeniden yapılanmasında ve ihalelerde bir rol üstlenmesini, bunların da ekonomiye olumlu yansımasını bekliyorum. Ama bunun kısa sürede olacağını zannetmiyorum.

Biz Türkiye’nin, IMF’ye verdiği niyet mektubundaki yükümlülüklerini yerine getirmesini bekliyoruz. Çünkü, Türkiye çok önemli yükümlülüklerinde bulunuldu. Hükümetin kararlılıkta bunların üzerinde durması gerekiyor. Bu gelişmelerle beraber reel faizlerin de düşmesini bekliyoruz. Özelleştirmede yaratılacak ek gelir ise ekonomiye olumlu bir katkı sağlayacak.

Bankaların ellerindeki fonları yatırabileceği alanlar şu dönemde sınırlı. Krediler deki büyüme de sınırlı. Siz fonlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz, bono da mı?

Portföyümüzde bulunan Hazine bonolarının çok büyük bir bölümü yatırım amaçlı ve bu oranı yüzde 95 diyebilirim. Alım satım amaçlı bono portföyümüz çok düşük.

Kredi olanakları ise çok büyük değil. Bu dönemde bazı şirketlerin yurt dışı finansman olanaklarını kullanarak fon sağladıklarını da gördük.

Ancak, biz kredi kullandırmaya biz devam ettik. Kredilerimizin aktif içerisindeki payı, sistemin üzerinde ve yüzde 38 oranında. Kredi risk yönetiminde son 2 yıldır uyguladığımız çok gelişmiş bir sistem var. Uygulama alanında UniCredito’dan destek alıyoruz. Bizim için en önemli şey, kredilerde sağlıklı bir büyüme politikası izlemek ve bunu da izliyoruz.

Aktif içinde kredinin payı yüksek. Sistem genelinde bu oran yüzde 29-30 gibi. Siz bunu nasıl başardınız; kimsenin bilmediği şirketleri mi buldunuz, yoksa sizin sınırlı bir payınız vardı da bunu mu yükselttiniz?

Her ikisi denilebilir. Biz 2.5 yıl önce yeni bir organizasyon yaptık. Müşteri odaklı bir yapılanma gerçekleştirdik. Birincisi, büyük kurumları hedef kitle olarak belirledik. Bunun yanında orta ölçekli kurumları da ticari yönetim altında topladık. Küçük işletmeler ve bireyleri de perakende grubu olarak tanımladık. Dördüncüsü de özel bankacılık. Orta ve üst gelir grubu bireylerinin yer aldığı bir segment.

Böyle bir yapılanma sonunda orta ölçekli firmalardaki yaygınlığımızı son derece artırdık. Şu anda bu segmentte 30 bine yakın şirketle ilişkimiz var. Büyük ölçekli firmalara, çok uluslu şirketleri de katıyoruz ve yaklaşık 3 bin şirketle çalışıyoruz. Bunlarla çalışmak, kredi hacminin büyümesinde önemli bir katkı sağlıyor.

UniCredito ile ortaklığınız, dış ticaret hacminde veya burada yerleşik İtalyan kökenli şirketlerinde yeni müşteri edinmenizde katkıda bulundu mu?

Evet, çok katkıda bulundu. Onlarla yaptığımız anlaşmanın bir parçası da bize ek iş olanakları yaratmalarıydı. Bunun için Türkiye’ye bir yönetici gönderdiler. Bu yöneticinin birinci önceliği, Türkiye-İtalya iş ilişkilerinin geliştirmek.

İkinci öncelik de, UniCredito’nun Yeni Avrupa bölgesindeki ülkelerle ticaretimizi artırmaya çalışmak. Romanya, Bulgaristan, Polonya ve Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerle ticaretimizi ve ilişkilerimizi artırmaya çalışan küçük bir ekip var.

Bu ekip nasıl bir çalışma yapacak? 

Öncelikle Türkiye’de yerleşik İtalyan firmalarını ve bu ülkeyle iş yapan Türk şirketlerini saptayıp, bunların bizimle çalışmalarını sağlayacağız. Öncelikle işe İtalyan firmalarıyla başladık. Daha sonra İtalya ile ticaret yapan şirketleri, potansiyel müşteri olarak belirledikten sonra, bu şirketlerle çalışmaya başladık.

Şu ana dek 300 civarında Italyan ortaklı şirket ile bağlantılar kuruldu.  Bu şirketler şubelerimiz arasında bölüştürüldü. Görüşmeler sürekli olarak devam ediyor.  Koçbank’a yönlendirilen müşteriler konusunda UCI’dan büyük destek alıyoruz.

Burada ikinci amacımız, İtalya’dan Türkiye’ye yat��rım yapmak isteyen firmalara, muhtemel ortaklık adaylarını saptayıp, onlara bu hizmeti vermek.

Bu ekip ticaret nasıl büyütecek, planı biraz daha açar mısınız?

İtalya, Amerika ve Almanya’dan sonra Türkiye’nin üçüncü büyük dış ticaret ortağıydı. Fakat, geçen yıl sonu itibariyle ikinci sıraya yükseldi ve iki ülke arasındaki dış ticaret hacmi sürekli yükseliyor. Dolayısıyla bizim açımızdan büyük bir fırsat. Koçbank’ın bu pastadan büyük bir pay alması hedefleniyor.

UniCredito, İtalya’nın ikinci büyük bankası konumunda. Büyük ve orta ölçekli şirketlerle yakın bir ilişki içerisinde olması nedeniyle bize çok büyük bir fırsat getireceğini düşünüyoruz. Bu konuda Türkiye’de tercih edilen bir bankayız. İtalya ile ticaret yapan firmalara da iyi olanaklar sunabileceğimizi düşünüyorum.

Ya diğer ülkelerle iş hacmine nasıl bir katkı sağlandı?

Diğer ülkelerle iş hacmimiz var. Bunların arasında bize en yakın olanları Bulgaristan ve Romanya. Oradaki firmalar daha çok yerel çalışıyor. Bazı şirketler oradan ihaleler alıyor, projelere giriyorlar. Şu ana kadar bu ülkelerle kayda değer bir iş olmadı. Ama özel çalışmalarımız olacak ve Bulgaristan, Romanya, Polonya, Çek Cumhuriyeti’yle iş yapan firmaların iş yapmak isteyeceği banka olmak istiyoruz.

Bireysel bankacılıktaki çalışma dışında ne tür projeler gelecek?

Bizim iddialı olduğumuz bir alan da yatırım ürünleri ve yatırım fonları. Son 2 yıldır yatırım fonlarında iddialı bir konuma geldik. Yaygın şube ağımız olmamasına rağmen, büyük ölçekli bankaların önünde yer alıyoruz.

Geçtiğimiz yıl yatırım fonlarının yönetimi için Koç Portföy’ü kurduk. Amacımız, Koç fonlarının yönetiminin yetkin uzmanlar tarafından yapılması, Koç fonlarının pazarlamasının geliştirilmesi, artı yeni devreye girecek olan özel emeklilik fonlarının yönetimi sağlanması. Bunun için altyapı çalışmalarını bitirdik ve şu anda hazırız.

Koç Allianz Emeklilik için 8 tane fon kuruyoruz. Bu 8 fonu da, Koç Portföy yönetecek ve bu konuda son derece iddialıyız. 

Özel emeklilik fonları konusunda ne bekliyorsunuz? 

Biz özel emeklilik fonlarının geleceğinin çok büyük olduğunu düşünüyoruz. Burada bankalarla işbirliğine inanıyoruz.

Özel emeklilik, yatırım ürünü olduğu için, bankaların pazarlamada daha aktif olmaları gerektiğini düşünüyorum. Neticede çalışan kitleyi hedefliyorsunuz. Bunlar da şirketlerde çalıştığına göre, bankaların bu kitleye ulaşmaları daha kolay olacak. Bu stratejiler ve ürün üzerinde Koç Allianz Emeklilik ile birlikte çalışıyoruz.

Bunun dışında Koç Portföy, UniCredito’nun yatırım şirketi Pioneer ile birlikte çalışıyor ve Türkiye’ye yeni yatırım ürünleri getireceğiz.  Pioneer, bir Amerikan şirketi ve UniCerito tarafından 1999’da satın alındı. Yaklaşık 100 milyar dolarlık bir fonu yönetiyor.

Bu şirketle ne tür ürünler üzerinde çalışıyorsunuz?

Türkiye’de yatırım ürünlerinin hepsi kısa vadeli. Yatırım fonlarının yüzde 85’i likit fonlardan oluşuyor. Dolayısıyla, bu şekilde hem mevduatta hem de diğer enstrümanlarda Türkiye’de yatırım ufkunu fazla uzatamıyorsunuz.

Biz de Türkiye’deki yatırımcı kitlesinin bu özelliklerini bilerek onlara cazip gelecek birtakım ürünler üzerinde çalışıyoruz. Bir taraftan kısa vadeli enstrümanlara yatırım yaparken, bir taraftan da uzun vadeli yatırımları da düşünmeleri gerektiğini anlatmak istiyoruz.

Bu alanda atağınız ne zaman olacak ve ne hedefliyorsunuz?

Haziran ayında bir sunum yapacağız. Bu alanda daha yaygın müşterilere gitmek istiyoruz. Şu anda yatırım fonlarındaki müşteri adedimiz 130 bin. Koçbank’ın, büyüklüğüne, şube ağına baktığımız zaman, fena bir rakam değil. Kredi kartı müşterimizin yarısı kadar yatırım fonu müşterimiz var. Bu da bizi ikinci  konuma getiriyor..

Buradaki hedef, daha yaygın kitlelere doğru gitmek. Koçbank’la iş yapan müşterilerin önemli bir bölümü orta ve üst gelir grubunda. Bu da özel bankacılık bölümünün aktif olmasından kaynaklanıyor. Şu anda da daha yaygın kitlelere yönelmek istiyoruz. 

Koçbank’ın hedefleri arasında “3 yıl içinde, ilk 3 arasına girmek” hedefi vardı. Ancak, şu andaki tablo, bir satın alma veya birleşme olmadan, 4 büyükleri yakalamanızın zor olduğunu gösteriyor…

Doğru… Bizim büyüme stratejimizde ilk 3 yıl içerisinde ilk 6 arasına girmek; 6 yıl içerisinde de ilk 3’e girme hedefi var. İlk 3 yıl için bu stratejimiz tamamlandı ve şu anda beşinci büyük bankayız. İkinci bölümü de UniCredito ile ortak hedefimiz haline geldi. Dolayısıyla, bizim hedefimizden bir sapma yok.

Bundan sonraki hedefe nasıl ulaşacaktık?

Birinci olarak organik büyüme devam edecek. İkincisi, grup sinerjisinden maksimum yararlanacağız. Buna, Migros’la yaptığımız çalışma iyi bir örnektir. Üçüncü bölümü de, stratejik ortaklık. Onu da gerçekleştirdik. Dördüncü bölümü de satın alma idi. Biz şu anda stratejik ortaklığımızı yeni gerçekleştirdik. Yapmış olduğumuz çalışmalar, kendi büyümemizin devamı, UniCredito’nun bize transfer edeceği ek know-how’ların süratle getirilmesi durumu var. Bu arada da tabii, satın alarak büyüme konusu da, kafamızın bir köşesinde duruyor.

İlk sırada değil mi? Sizce bir fırsat yok mu?

Şu an öyle bir fırsat görmüyoruz. Şunu da unutmamak gerekiyor, büyümemiz bir bankanın satın alınması olmadan da gerçekleşebilir. Belirli bir işin satın alınması da olabilir. Yeni yapmış olduğumuz 3 yıllık plan çerçevesinde, hedef kitleye yönelik bir fırsat görürsek, yeni yaklaşımlarımız olabilir.

Fırsat olmadığına göre ağırlık organik büyümeye mi gideceksiniz?

Evet, öyle olacak. Birincisi, bu yılki önceliğimiz bütçemizi gerçekleştirmek. İkinci önceliğimiz, hizmet kalitesini en üst seviyeye çıkarmak. Burada Koçbank’ı, bireysel ve ticari piyasada en iyi hizmeti veren banka konumuna getireceğiz. İddialı bir şey ama bunu yapacağız. 

Son yıllarda birçok eksiğimizi giderdik ve rekabetçi seviyeye gelecek yatırımlar yaptık. İtalyanların yapmış olduğu çalışmada, bizim teknolojimiz, Yeni Avrupa bölgesinin en iyisi olarak görüldü. Dolayısıyla, bu bizim için bir övünç kaynağı. Son derece yaratıcı bankacılık yapacak bir altyapımız var. İkincisi, şube ağımızı çok iyi buldular.

Şubeleşmede nasıl bir yol izlenecek?

Bu yıl 7-8 şube daha açacağız. Burada sürprizlerimiz olacak. Şubeleşmede değil, satış kanallarında yeni gelişmelerimiz olacak.

“DÜŞÜK GELİRLİ KİTLELERE ÖZEL ÜRÜNLER”

Hedef kitleniz arasında yer alan düşük gelirli kitleye yönelik bir açılımınız olacak mı?

Evet, var. Maliyeti düşük ve sunumu hızlı olan bir yaklaşım seçmemiz gerekiyor. Bu da daha çok alternatif dağıtım kanallarını, internet, telefon, ATM’leri kullanarak bu kitleye mümkün olduğu kadar fazla hizmet vermeyi hedefliyoruz. Tabii bizim şube sayımız az olduğu için, orada çok yayılamıyoruz ve belirli segmentlere girebiliyoruz.

Şu anda yeni bir 3 yıllık plan yapıyoruz. Bu 3 yıllık plan sonucunda bazı segementlere daha ağırlıklı odaklanmayı düşünüyoruz. Bu segmentlere daha hızlı, etkin hizmet verebilmek için yeni satış modelleri geliştireceğiz. Bu da UniCredito ile yaptığımız projelerden birisi. Bu çalışma, haziran ayında tamamlanacak ve uygulama başlanacak.

BANKA DIŞI İŞTİRAKLERİN HAZIRLIKLARI

Banka dışındaki iştirakler için ne diyeceksiniz?

UniCretido, Koç Finansal Hizmetler’e (KFS) ortak oldu, sadece bankaya değil. Biz bankanın altyapı çalışmalarını ve piyasaya yönelik organizasyonlarını geliştirirken, bu şirketlere daha hızlı girdik. İhtisas ürünleri olduğu için, leasing ve faktoringde yönetimleri güçlendirdik. Bu iki alanda kısa sürede bir numaralı şirket olduk.

Yatırım fonlarında iki numara haline geldik. Aracı kurumda ilk 10 içerisindeyiz. Bunlar 2 yılda sağlanan önemli gelişmelerdir. Biz bunları kendi içimizde ürün fabrikaları olarak görüyoruz

Leasing’de UniCredito, İtalya’da etkin bir kuruluş. Burada özel bir çalışma olacak mı?

Evet, yılın ikinci yarısında onların leasing şirketiyle daha yakın bir çalışma olacak. Şu anda 15 proje üzerinde yoğun bir şekilde çalıştığımız için, leasing, yılın ikinci yarısındaki projeler arasında yer alıyor. Leasing’te uzun vadeli kaynak, daha düşük maliyetli finansman kaynağının dışında operasyonel leasing konusunda ağırlıklı olacağımızı söyleyebiliriz.

Faktoring şirketimiz de UniCredito’nun şirketiyle çok yakından çalışıyor. Koç Factoring’de ihracat faktoring’i alanında sektörde birinci konumda. 

Koç Portföy, zaten Pioneer ile, Koç Menkul de UniCredito’nun yatırım bankası UBM ile beraber çalışıyor. Araştırma departmanı ile onların araştırma departmanıyla ortak çalışıyor ve Yeni Avrupa bölgesi için ortak raporlar üretiyorlar. Bu dönemde, her iki hissedarımızın da güçlü yanlarından maksimum seviyede faydalanarak değer yaratmayı amaçlıyoruz.

HEDEF MİGROS MÜŞTERİLERİ Mİ?

Kredi kartlarındaki son çıkışımızı, yaygın kitleye daha yakın olmak amacıyla yaptık. Burada da önemli hedeflerimiz var. Şu anda 360 bin civarında kredi kartı müşterimiz var. Biz bu sayıyı yıl sonuna kadar 500 bine ulaştırmayı hedefliyoruz. Tüm kredi kartlarımıza Migros Club Card özelliği kazandırdık ve Paro da ortağımız.

Amacımız  Migros müşterilerine çok yönlü kullanabilecekleri bir kredi kartı sağlayarak aynı zamanda Koçbank müşterisi yapmak ve diğer bankacılık ihtiyaçlarını da tek kanaldan sağlayabilmek.

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz