GÜVEN SIKINTISI
Perakende sektörünü ise küresel ekonomideki dalgalanma nedeniyle döviz kurunda yaşanan artışlar ve asgari ücretin yükselmesi olumsuz etkiliyor. Tüketici güveninin düşüşü ve düşük kâr marjı sorunu da perakendecilerin kabusları arasında. Ayaydın-Miroglio Grubu’nun yönetim kurulu başkanı Yalçın Ayaydın, globalde ve ülke çapında yaşanan ekonomik ve siyasi gelişmelerin, kur dalgalanmalarının, perakende sektöründe faaliyet gösteren şirketlere ciddi bir maliyet artışı olarak geri döndüğünü ifade ediyor. Bunun yanı sıra perakende sektöründe zaten var olan düşük kâr marjı probleminin bu gelişmelerle daha da derinleştiğini belirtiyor. Aldıkları önemleri ise “Bizim hedefimiz sadık ve mutlu müşteri portföyümüzü sürekli geliştirmek. Yeni lokasyonlarımızda ve dijital platformlarda müşterilerimize yenilikler sunacak, yurtdışında yeni mağazalar açacağız” sözleriyle belirtiyor. Perakende sektörü oyuncularından Terteks’in yönetim kurulu başkanı Sinan Öncel de endişe sebebi olarak makroekonomik sorunlara işaret ediyor ve şunları söylüyor: “Bölgemizde yaşanan çatışma ortamının daha geniş zemine yayılması bizi endişelendiriyor. İnsanlar, güvenlik endişesinden dolayı alışveriş noktalarına gitmek istemiyor. Bu durum satışlarımıza olumsuz yansıyor. Ayrıca döviz kurundaki dengesizlik de tüketicinin alım gücünü etkiliyor.”
Bimeks’in yönetim kurulu başkanı Murat Akgiray, şirketleri
doğru yapılandırmaya ve stratejileri doğru planlamaya
dikkat çekiyor. Akgiray, tecrübelerine dayanarak
şunları söylüyor:
“Endişe yönetmedeki en etkili yöntem, endişeye sebep
olan sorunu analitik bir şekilde
tespit etmektir. O zaman konjonktürel
ya da sektörel konularda çıkan
sorunlar uyku kaçırmaz.”
BİLGİ KİRLİLİĞİ KORKUTUYOR
Makarna sektöründe yaşanan sıkıntıları
değerlendiren Barilla Türkiye,
Ortadoğu ve Afrika Bölge Direktörü
Güneş Karababa, Türkiye’nin
özellikle durum buğdayında dışa
bağımlı hale gelmesine dikkat çekiyor.
Ayrıca gıda konusunda gittikçe
artan yanlış bilgilendirme ve
güvenilir otorite boşluğu nedeniyle
tüketicilerin duydukları her şeyi genellemesi ve inanmasının da endişe yarattığını söyleyen
Karababa, bu konularda aldıkları önlemleri şöyle ifade
ediyor:
“Hem tüketici hem tüm paydaşlarımızı daha düzenli
ve geniş içerikte bilgilendirmeye çalışıyoruz. Ayrıca bu
konuyu sektörel dernekler ve federasyon çatısı altında
sürekli gündemde tutup gerekli önlemlerin alınmasını
sağlamaya gayret gösteriyoruz.
Durum buğdayında dışa bağımlı hale gelmemiz konusunda
ise Türkiye’de sözleşmeli durum buğdayı üretimi
yapan tek marka olduğumuzu söyleyebilirim. Biz
iyi tarım uygulamaları sayesinde Türkiye ortalamasından
yüzde 40-50 daha yüksek verim alıyoruz. Sözleşmeli tarım,
iyi tarım uygulamaları ve durum buğdayına verilecek
teşvikler sayesinde hem durum buğdayı ithalatını
bitirebilir hem ülkemizde üretilen buğdayın kalitesini artırabiliriz.
Bu sorunu çözebilirsek rüyalarımız, hayallerimiz
gerçek olacak. Sektörümüzün stratejik önceliklerini
belirlemek ve gerekli çalışmaları yapmak için sektördeki
tüm paydaşlarımızla çözüm arayışına girdik.”
EN BÜYÜK RİSK
Gedik Yatırım’ın genel müdürü ve yönetim kurulu üyesi
Metin Ayışık ise “Çin’de yıllık yüzde 7’nin altına düşen
büyüme oranları, emtia üreticisi ülkeler ve şirketler için
2016’da en büyük risk” diyerek bu yıla ilişkin endişesini
dile getiriyor. Ayışık, sektördeki yatırımcı sayısının yavaş
büyümesinin de kendi adına büyük bir sıkıntı olduğunu
belirtiyor ve konuyla ilgili şu analizi yapıyor:
“Türkiye’de sermaye piyasaları hala üst segmente hitap
eden bir sektör olarak görülüyor. Küçük yatırımcı dediğimiz
tasarruf sahipleri, yatırımlarını sabit gelirli ürünler
ya da altın gibi ürünlere yapmayı benimsiyor. Bunda,
sermaye piyasalarının tam olarak tanıtılmamasının etkili
olduğunu düşünüyorum. Bu sorunun çözümüne katkıda
bulunmak için ‘Bilinçli Yatırım Seferberliği’ adıyla eğitimler
başlattık. Eğitimlerde yatırımcı psikolojisi, yurtdışı
piyasalar ve türev ürünler üzerinde duruyoruz.”