Gerçek potansiyel ne?

İş piyasasının globalleştiği ve inovasyonların ardı ardına geldiği bir dönemde hem iç pazarı hem de dünyayla rekabeti düşünerek liderlere, “Alacak daha ne kadar yolunuz var” diye sorduk…

30.07.2018 15:52:000
Paylaş Tweet Paylaş
Gerçek potansiyel ne?

Aslı Sözbilir

Sürekli duyuyoruz… Türkiye’de sektör bağımsız liderlerin çoğu, kendi pazarlarını global piyasalarla kıyaslayarak, “Daha gidecek yol var” yorumunda bulunuyor. Peki bu gidilecek yol, her sektör için ne anlama geliyor? Hangi sektör potansiyelini ne kadar tamamlamış durumda? Örneğin, Sarar Giyim Yönetim Kurulu Başkanı Cemalettin Sarar, hazır giyimin toplam perakende pazarından daha fazla pay alabileceğini söylüyor. Mesa Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Boysanoğlu, yeni konut talebinde kat edilecek mesafelere dikkat çekiyor. Mercedes-Benz Türk İcra Kurulu Başkanı Süer Sülün, otomotivin satış adetleri açısından dünya pastasından çok küçük bir dilim kaptığının altını çiziyor. BSH Türkiye, Orta Doğu, Afrika ve Bağımsız Devletler Bölge Başkanı Norbert Klein’a göre de ihracatta devlet desteği beyaz eşya sektörünü Avrupa, Afrika ve Ortadoğu pazarlarında daha da genişletecek. Liderlerin kısaca yorumu böyle… Her birinin dikkat çektiği bu potansiyeli yakalamak adına iyi bir yol haritası da var. İşte gıdadan inşaata, sanayiden bilişime sektörlerin “alınacak yol haritası”…

BANKASIZLARA ULAŞACAK 

Veriler, Türkiye bankacılık sektörünün son 2 yıldır sağlıklı seyrettiğini gösteriyor. Ancak bu performansın sürdürülebilirliği için bazı temel noktalarda yol alınması şart. Dünya Bankası’nın 2014 verilerine göre Türkiye’de 15 yaş üzeri yetişkin nüfusun yaklaşık yüzde 43’ünün herhangi bir banka hesabı yok. Bu oran, yaklaşık 30 milyona yakın bir rakama tekabül ediyor. Aktif Bank Genel Müdürü Dr. Serdar Sümer, “Detay verileri incelediğimizde kadın nüfusunun bu oran üzerinde etkili olduğunu görüyoruz. Türkiye’de iş gücüne katılmayan 20 milyon kadın var. Kadınların iş gücüne katılımı olmadıkça bu oranın çok fazla değişiklik göstereceğini düşünmüyorum” diyor. Türkiye’de bankacılık hizmetlerine erişimi olmayan veya sınırlı erişimi olan genç bir kesim de var. Sümer, bu genç potansiyel müşterilere ulaşmak için finans sektöründeki oyuncuların dijitalleşmeyle birlikte daha düşük maliyetli ürünler geliştirmesinin kaçınılmaz olduğu görüşünde. ING Bank Genel Müdürü Pınar Abay’a göre ise genç müşterilere ulaşmanın anahtarı dijitalleşme… Abay, “Teknolojinin mümkün kıldığı her şeyi işimize uyarlayarak müşterilerimize hızlı ve kolay bankacılık hizmeti sunmamız gerekiyor. Ürün ve süreçlerimizi dijital ve mobil platformlara entegre etmeli, verileri iyi analiz etmeliyiz” diyor. 

SİGORTA DÜNYANIN GERİSİNDE 

Finansın bir diğer önemli kolu sigorta sektörü ise prim üretiminde son 5 yıldır ortalama yüzde 14 büyüyor. Ama penetrasyon oranında ibre yerinden oynamıyor. 2012 yılından bu yana sektörün penetrasyon oranı aynı, yüzde 1,5’larda. Yüzde 6,9 ortalama penetrasyona sahip Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında Türk sigorta sektörü oldukça geride kalıyor. Ancak bu oran, Türkiye’de sigorta şirketleri için büyüme potansiyelinin yüksek olduğunun da açık bir göstergesi. Unico Sigorta CEO’su Cenk Tabakoğlu, Türkiye’de kişi başına prim üretiminin 2016’da 164 dolar olduğunu söylüyor. Dünya ortalamasındaysa kişi başına üretimi 638 dolar. Tabakoğlu, “Bu açıdan bakınca ülkemizde daha alınacak çok yolumuz var” diyor. Generali Sigorta CEO’su Maurizio Pescarini ise Türkiye’de son zamanlarda yaşanan doğal afetler nedeniyle özellikle önümüzdeki yıllarda tüketici tarafında oto dışı sigorta ürünlerine yönelim olacağını düşünüyor. Pescarini, “2016 yılında 40,5 milyar TL olan toplam prim üretimi 5 yıl sonra 100 milyar TL’nin üstünde gerçekleşecek” diye konuşuyor. 

GİYİMİN GÖZÜ KIRSALDA 

Sadece bankacılık değil, hazır giyimde de gerçekleştirilmeyi bekleyen büyük bir potansiyel mevcut. Zira Türkiye’de hazır giyim organize perakende pazarının toplam pazardan aldığı pay yüzde 50’lerde seyrediyor. Batı ülkelerinde ise bu oran yaklaşık yüzde 80. Sarar Giyim Yönetim Kurulu Başkanı Cemalettin Sarar, “Organize perakende sektöründe henüz ulaşamadığımız kırsal bölgeler mevcut. 110 milyarlık sektörde bu bölgeler ortalama yüzde 15-20’ye tekabül ediyor. Bunun da 6-7 milyarlık hacme denk geldiğini düşünüyoruz” diyor. Sarar bu potansiyele ulaşabilmek için engellerin nasıl aşılacağını da düşünmüş. Şöyle özetliyor: “Bölgede verilen teşviklere hizmet sektörü de dahil edilmeli. Her bir AVM ortalama 1500 kişiye istihdam sağlıyor. Bu anlamda AVM yatırımcıları ve işletmelerine istihdam, vergi ve yatırımlar konusunda teşvik sağlanmalı. Bu, hem perakende sektörü için cazip olacaktır hem de bölgeye pazar oluşturacaktır.” Bir diğer hazır giyim markası Kiğılı’nın CEO’su Hilal Suerdem ise potansiyele online patikadan yürünerek varılacağı görüşünde… Ona göre akıllı telefonlarla beraber giyim kategorisinde tüketim alışkanlıkları hızla sanal mecraya kayıyor, dolayısıyla da şirketlerin teknoloji alanında kendilerini geliştirmeleri gerekiyor. 

OTOYA VERGİ ENGELİ

Otomotiv sektörü de potansiyelinin gerisinde kalan alanlardan. Türkiye’de her 1000 kişiye 160 araç düşüyor. Bu oran ABD’de 808 iken Avrupa’da 569. Ülkeler arası araç sahiplik oranlarının birbirinden farklılaşmasına neden olarak o ülkedeki kişi başına düşen gelir seviyesi gösteriliyor. Ancak Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, henüz gelişmelerini tamamlamamış ülkelerden Romanya’da dahi bu rakamların 200-300 arasında olduğunu söylüyor ve toplam satış adedinin milli gelire paralel olarak aslında iki katına çıkabileceğini işaret ediyor. Mercedes-Benz Türk İcra Kurulu Başkanı Süer Sülün de Türk otomotiv sanayinin satış adetleri bakımından dünya pazarından sadece yüzde 1 pay aldığını belirtirken, iki çıkış yolu olduğunu belirtiyor: “Bu oranların ve dolayısıyla yurt içi pazarının büyümesi için kişi başına düşen milli gelirin yükselmesi gerekiyor. Aynı zamanda motorlu taşıt ve akaryakıt üzerindeki,diğer ülkelere kıyasla çok daha yüksek seviyedeki vergi yükünün hafifletilmesi de yurt içi pazarın büyümesi açısından önemli bir teşvik olabilir.” 

~

BİLİŞİMİN ÖNÜNDEKİ ENGEL! 

“Daha gidilecek çok yol var” denilen bir başka sektör de bilişim… Türkiye’de hane başına düşen bilgisayar oranı yüzde 51. Bu konuda AB ortalaması ise yüzde 82. Oranın düşüklüğü bir açıdan kaygılandırsa da aslında sektör için büyük bir potansiyelin de müjdecisi. Index Grup Şirketleri’nin İcra Kurulu Üyesi Atilla Kayalıoğlu, aradaki farkın nasıl kapanabileceği sorumuza “Kodlamanın eğitim sistemimize girmesi ve küçük işletmelerde teknoloji kullanımının devlet politikasıyla teşvik edilmesi gerekiyor” sözleriyle yanıt veriyor. E-ticaret alanı da büyük potansiyel barındıran başka bir pazar… Türkiye’de e-ticaretin toplam perakende içindeki payı 2016’da yüzde 3,5 seviyesini gördü. Ancak dünya ortalaması olan yüzde 8,5 ile kıyaslandığında fark ortaya çıkıyor. TÜİK raporlarına göre Türkiye’de internet kullanan her 3 bireyden yalnız 1’i online alışveriş yapıyor. TÜİK Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması’nın 2017 sonuçlarına göre de Türkiye’de de 16-74 yaş grubundaki bireylerin yüzde 25’i internet üzerinden mal ve hizmet satın alıyor. GittiGidiyor Genel Müdürü Öget Kantarcı, “Bir başka deyişle, söz konusu yaş grubundaki kitlenin yüzde 75’i e-ticareti kullanmıyor” diyor. Kantarcı, yapılan araştırmalarda müşterilerin en büyük sorununun “hasarlı ürün teslimi” veya “yavaş teslimat” gibi sorunlar olduğunu belirtirken, “Ayrıca güvenlik kaygısı da tüketiciyi e-ticaretten uzaklaştırabiliyor” diye konuşuyor. 

LOJİSTİKTE GLOBAL HESAP 

Kantarcı’nın sözlerinin de işaret ettiği gibi e-ticaret ve lojistik sektörünün gelişim aksı birbirine bağlı görünüyor. UPS Türkiye Genel Müdürü Ufku Akaltan da, “E-ticaretin gelişim potansiyeli lojistik hizmetlerimizi önümüzdeki süreçte daha ne kadar yayabileceğimizin bir işareti olarak görülebilir” diyor. Bu noktada sektör liderlerinin teknoloji yatırımlarına hız vererek perakendecilere e-ticarette kolaylık sağlamaları gerektiğini söylüyor. DHL Express Türkiye Genel Müdürü Claus Lassen ise lojistik sektöründe gelecek fırsatlarının daha çok küresel e-ticaret alanında olduğunu söylüyor. Çünkü artık tüketiciler satın alma kararlarını verirken nereden olduğuna değil, ürün ve hizmet kalitesine dikkat ediyor. Lassen “2015 yılında 300 milyar dolar olan uluslararası e-ticaret hacminin, 2020’de 3 katına, yani 900 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bunun, yurt içi e-ticaretin 2 katı hızda bir büyümeye işaret ettiğinin de altını çizmek gerek” diyor. Lassen, çözüm kapsamında küresel büyümek isteyen e-ticaret şirketlerini ve e-ticaret yapmak isteyen perakendecileri “teknoloji, hızlı gümrük çözümleri ve özel gönderi araçlarıyla” desteklemek gerektiğini belirtiyor. 

ENERJİNİN ÖZGÜRLEŞME PLANI

Enerji tarafına baktığımızda 2040 yılına dek dünyada talebin ciddi şekilde artış göstermesi ve bugün tüketilenden yüzde 50 daha fazla enerji tüketilmesi bekleniyor. Lokalde de hem ekonomik büyüme hedefleri, hem de genç nüfus ve kentleşmeyle enerjinin çok yüksek büyüme potansiyeli var. Dünyada elektrik tüketimi rakamlarına baktığımızda bu potansiyel daha da açığa çıkıyor. Avrupa ve Orta Asya ülkelerinde kişi başına ortalama 5 bin 500 kWh elektrik tüketilirken, Türkiye’de ise bu oran 2017 itibarıyla 3 bin 650 kWh civarında. Enerjisa CEO’su Kıvanç Zaimler, bu potansiyelin realize olması için elektrikte serbestleşmeye yönelik son 15 yılda atılan önemli adımların sürdürülmesi gerektiği görüşünde. Zaimler alınması gerekli mesafeyi şöyle özetliyor: “Bugün elektrik üretiminde özel sektörün payı yüzde 60’ı geçti. Serbestleşmede gelinmesi beklenen nokta; serbest tüketici limitlerinin sıfırlandığı, tüketicilerin kendi elektrik tedarikçisini seçebildiği, perakende enerjide devletin tanımladığı ulusal tarifelerin kaldırıldığı bir dünya.” 

GIDANIN TÜKETİM PLANLARI 

Gıda ve içecek sektörü de “daha gidilecek çok yol olduğu” görüşünde. Uluslararası bir pazar araştırması şirketi verilerine göre dünya içecek pazarında meyve suyu kategorisi yüzde 7’lik bir paya sahip. Türkiye’de ise toplam içecek pazarının yüzde 4’ünü meyve suyu oluşturuyor. Öte yandan meyve suyu ürünlerinin ortalama genel tüketimi, Avrupa’da kişi başına yıllık yaklaşık 32 litre iken, ülkemizde henüz 14 litre seviyesinde bulunuyor. Dimes Grup CEO’su Ozan Diren, “Bu rakamlar, Türkiye’de meyve suyu pazarının büyüme potansiyelini işaret ediyor. İç pazarda büyüme anahtarının, tüketicilerin hayatına değer katan ürünleri geliştirip sunmak ve düzenli marka yatırımları olduğu görüşündeyiz. Artan sağlıklı yaşam bilinci, yüzde 100 sıkma meyve sularına olan ilgiyi de beraberinde getiriyor” diyor. ABD ve Avrupa ile kıyaslandığında oldukça geriden gelen alkolsüz içecek tüketiminin 2016 yılında bir önceki yıla göre miktarda yüzde 19 daraldığına dikkat çeken Uludağ İçecek Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet H. Erbak ise tüketicilerin farklı alternatiflerin peşinden koştuğu yeni dönemde inovasyonla yeni kategorilerin oluşturulması gerektiğini anlatıyor. Tüketim konusunda potansiyeli olan bir diğer sektör de kanatlı et. Örneğin piliç eti tüketimi Brezilya ve Amerika’da 42 kg iken Türkiye’de 20 kg civarında. Keskinoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Keskinoğlu, tüketimin artırılması için ilgili bakanlıklar desteğiyle kamuoyunu bilinçlendirme kampanyaları yapılması gerektiğini söylüyor. 

KONUT UCUZ ARSA PEŞİNDE 

İnşaat sektörü son yıllarda Türkiye ekonomisinin lokomotifi durumunda. Ama onun da talep konusunda sıkıntısını aşmaya ve gelişmeye ihtiyacı var. TÜİK verilerine göre Türkiye’de yılda ortalama 1 milyon 238 bin 336 adet ev satılıyor. Mesa Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Boysanoğlu bunun yaklaşık 550 bin adedinin yeni konut satışı olduğunu söylerken “Ancak deprem sorunu dolayısıyla yapılacakları da katarsak aslında yılda 750 bin ila 800 bin arası yeni konut ihtiyacı var” diyor. Boysanoğlu, yeni konut talebindeki potansiyele ulaşmadaki engeli ve çözüm formülünü ise şöyle özetliyor: “Konut ihtiyacı olan ailelerin büyük bir bölümünün bu konutlara sahip olma imkânı çok düşük. Türkiye’de gerçek konut ihtiyacı olan kitleye ulaşmanın tek yolu devletin ucuz arsa üretmesidir.” Metal Yapı Konut Genel Müdürü Akın Karali ise çözüm noktasında kredi faiz oranlarına dikkat çekiyor. “Türkiye’de bankaların konut kredisi faiz oranları daha da düşerse ve piyasada dengeler bir miktar daha yerine oturursa, yıllık satılan konut adedi yüzde 20-25 daha artar” diye konuşuyor. Bir de yapı endüstrisinin doğrudan ya da dolaylı desteklediği sektörler var. Endüstriyel mutfak bunlardan biri… Sektörün lider şirketlerinden İnoksan’ın yönetim kurulu başkanı Vehbi Varlık, Türkiye’de endüstriyel mutfak sektörünün potansiyelinin aslında mevcudun 3 katı olduğunu söylüyor. Varlık, bu potansiyelin sağlık/ gastronomi standartlarının ve gıda güvenliği uygulamalarının gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşmasıyla realize olabileceğini anlatıyor.

~


“DEV PAZARDAN DAHA FAZLA PAY ALMALIYIZ” MEHMET T. NANE PEGASUS HAVA YOLLARI GENEL MÜDÜRÜ


İç hatlarda son 10 yılda hatırı sayılır bir büyüme yaşandı. Aynı açılımı yurt dışında da yapabilmeliyiz. Ortada dev bir uluslararası havayolu pazarı var ve Türkiye olarak bundan daha fazla pay almamız gerekiyor. Transit pazarının sağlıklı büyüyebilmesi için Türkiye, hub sayısını ve havaalanı altyapısını geliştirmeli. Biz de bu nedenle çok önemsediğimiz bir pazar olan Ankara’da uçuş ağımızı genişletiyoruz. Yakında yepyeni yurt dışı noktalarıyla Ankara’yı, uluslararası bir hub’a dönüştüreceğiz.



“EMEĞİN REKABETÇİ OLDUĞU YERLERE GİTMELİYİZ” ZEKİ KONUKOĞLU / SANKO HOLDİNG YKB.

HER ŞEY GLOBAL
Artan rekabet de müşteri de artık global. Bundan ötürü bizim gibi sanayici iş adamlarını yavaşlatacak her şey gerçekleştireceklerimizin önünde engel oluşturuyor. Türkiye 20 yıldır muazzam büyüdü, ancak Güney Kore gibi daha hızlı büyüyen ülkeler de var. Demek ki bizim gidecek daha çok yolumuz var. Hızlanma ve büyümenin önündeki en büyük engelin eğitimdeki eksiklerimiz olduğunu düşünüyorum.
TEKSTİLİN EFENDİLERİ Türkiye tekstilin beşiği haline geldi. Burada çok büyük deneyimler edinildi, büyük mesafeler alındı. Kısacası tekstilin efendileri durumundayız. Bu nedenle hem içeride hem de yurt dışında yapılacak çok işimiz var. Bir taraftan katma değerli mallarla ilgili yatırımlara içeride ağırlık verirken diğer ürünleri tecrübelerimizin ve birikimlerimizin değerlendirileceği, emeğin daha rekabetçi olduğu ülkelere yatırım yaparak dünya pazarı pastasından azami yararlanmalıyız.



KAMUNUN ROLÜ KRİTİK NORBERT KLEIN BSH TÜRKİYE, ORTA DOĞU, AFRİKA VE BAĞIMSIZ DEVLETLER BÖLGE BAŞKANI

BÖLGESEL İDDİA 
BESD’e göre Türkiye beyaz eşya sektörü 2017 yılında 4 beyaz eşyada (buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, fırın) yüzde 7,3 büyüdü ve ÖTV indiriminin uzatılmasıyla iç satışlarda yüzde 11 büyüme gerçekleşti. ÖTV teşvikiyle gelen iç satışların büyümeye önemli bir katkısı olduğunu düşünüyoruz. Gümrük vergileri yüksek olan ülkelerle serbest ticaret anlaşmaları imzalanırsa, Türkiye, beyaz eşya sektöründe tam anlamıyla bölgesel bir merkez haline gelebilir ve dünyada söz sahibi bir konuma rahatlıkla ulaşır.
İHRACAT PAYI Bahsettiğimiz faktörlerin hayata geçirilmesi, dünyanın Çin’den sonra 2’nci, Avrupa’nın ise 1 numaralı üreticisi pozisyonumuzu daha da güçlendirmemizi ve Asyalı üreticilerin önemli ihracat pazarlarımıza yönelik artan tehditlerini engellememizi sağlayacaktır. Bu pazarların başında 35 milyar Euro pazar büyüklüğüyle Avrupa, 10 milyar Euro’ya yakın pazar büyüklüğüyle Afrika ve Orta Doğu geliyor.



Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz