Guruların Türkiye'si

Peki önümüzdeki 10-15 yılda Türkiye’yi neler bekliyor? Dünya hangi yöne gidiyor? İşte tüm bu sorulara alanında dünyanın en iyileri arasında olan 11 uzman yanıt verdi...

20.12.2018 15:25:000
Paylaş Tweet Paylaş
Guruların Türkiye'si

Nilüfer Gözütok Ünal

[email protected]

“FİNANSAL HİZMETLERDE POTANSİYELİ BÜYÜK” Michael J. Silverstein, The Boston Consulting Group’un kıdemli danışmanı ve “Rocket, Eight Lessons to Secure Infinite Growth/Roket, Güvenli Sonsuz Büyüme için 8 Ders” kitabının yazarı… Türkiye’nin stratejik ve önemli bir ülke olduğunu belirten Silverstein, bu önemin özellikle bulunduğu coğrafi lokasyondan kaynaklandığını dile getiriyor. Türkiye’nin gelecekte daha fazla güç kazanması için güvenli bir ortam sunması gerektiğine dikkat çekiyor. Silverstein bu noktada neler yapılması gerektiğini şöyle anlatıyor: “Türkiye’nin yatırımcıları çekmek için güvenlik, büyüme ve yatırımın geri dönüşü anlamında net bir ortam sunması şart. Bu da rekabet avantajı elde edebileceği daha az sayıda sektöre odaklanmasını gerektiriyor. Bunun için yatırıma, altyapıya, güvenliğe ve sosyal hizmetlere yatırım yapılmalı. Aynı zamanda nüfusu eğitmek önemli. Yetenekli, tutkulu, enerjik mükemmel bir genç nüfus var. Geride bıraktığımız 20 yılın büyük bölümünde Türkiye, kişi başına düşen yükselen geliri, yetenek havuzu, diğer gelişmekte olan ülkelerle olan doğal bağları nedeniyle uluslararası şirketler için kazanılması gereken bir ülke oldu. Ülkenin bu yöne tekrar sokulması gerekiyor. Üretim, tarımsal ihracatı artırma, finansal hizmetler odaklı hizmet servislerinde büyüme konusunda Türkiye’nin potansiyeli büyük. Gelişim modeli olarak Singapur’a bakmalı. Eğitime, bilime, matematiğe ve mesleki becerileri geliştirmeye önem vermeli.” 

“ULUSAL BAKIŞ AÇISI GLOBALE DÖNÜŞMELİ” 

Emory Üniversitesi’nin pazarlama profesörlerinden Jagdish Sheth, Türkiye’nin tıpkı Avustralya’nın yaptığı gibi kendisini 21. yüzyıl için yeniden konumlandırması gerektiğini düşünüyor. İnsan kaynağına yapacağı yatırım ve belli sektörlere odaklanarak dünyanın merkezinde kendisine yer bulabileceğine inandığı Türkiye için gelecekte daha güçlü olmak için yapılacaklar listesini de şöyle sıralıyor: “Türkiye Doğu ile Batı arasında bir köprü. İstanbul hem deniz ticareti hem havalimanı olarak  muhteşem bir varlık, ürünler, insanlar, sermaye ve bilgi açısından iyi bir global merkez olabilir. Türkiye’nin ikinci en önemli varlığı diasporası. İyi eğitimli akademisyenleri, tıp doktorları ve iş çevreleri şu an dünyanın dört bir yanında. Türkiye tıpkı Hindistan’ın şu anda yaptığı gibi diasporasından faydalanmalı. Bir şirketin yumuşak gücü onun markaları ve insanlarından gelir. Türk şirketleri ulusal bakış açılarını global bakış açısına dönüştürmeli ve global olarak beğeni kazanabilecek ürün ve markalar geliştirmeli. Otomotiv, havacılık, hazır giyim ve turizm Türkiye için anahtar sektörler. Türkiye aynı zamanda insan sermayesi için de bölgesel bir merkez olabilir. Çünkü dünyanın dört bir yanında yetenekler hem yerel hem ihraç pazarları için katma değer yaratmaya Türkiye’ye geliyor. Yönetimsel açıdan bakarsak, gelecekte yönetimde iki trend öne çıkacak. Çoğu şirket müşteri merkezli olmaya çalışacak ve müşterilerini dinlemeyi öğrenecek. İkinci olarak blokchain gibi yeni teknolojiler şirketlerin yönetimini, hiyerarşik yönetimden dağıtılmış yönetime, itaatkardan öz yönetimi öne çıkaran yapılara doğru evriltecek. Türkiye tüm malzemelere sahip olduğu halde reçetesi olmayan bir ülke. Amacı olan, umut vadeden, insanları geleceğe dair heyecanlandıracak ekonomik bir vizyona ihtiyacı var.” 

“PAZARI DEĞİŞTİRMEK YENİ NORMAL OLACAK”

INSEAD İş Okulu’nun pazarlama profesörlerinden Amitava Chattopadhyay, Türkiye’nin güçlü bir global oyuncu olması için Türk şirketlerine büyük görev düştüğünü söylüyor. Bunun için de üç yoldan söz etmek gerektiğini ifade eden Chattopadhyay, sözlerine şöyle devam ediyor: “İlki, uluslararası genişleme. Bunun için başlangıç adımı, varoldukları segmentlere yakın segmentleri hedeflemek olmalı. Şirketler, Türkiye’ye benzer ülkeleri düşünmek ve oralara girmek yerine, sundukları ürün ve hizmetleri hangi müşterilerin isteyeceğine odaklanmalı. İkinci yaklaşım uluslararası uzmanlığı olan bir şirketi satın almak. Mesela bu açıdan Ülker’in Godiva’yı alması başarılı bir örnek. Bu satın alma Ülker’in uluslararası bir marka yaratmayı öğrenmesine yardımcı oldu. Üçüncü strateji kendi ülkenizdeki ya da global tedarik network’ünüzdeki global rakiplerden öğrenmek. Çinli şirketler dünyanın üreticisi olarak faaliyet gösterirken B2B müşterilerinden talebi öğrendi. Bu dolaylı öğrenme aynı zamanda kiminle rekabet edip kiminle iş birliği yapacağınıza dair de önemli kazanımlar içeriyor. Yakın gelecekte bir pazarı değiştirmek yeni normal olacak. Başarılı şirketler hızlı hareket edebilenler arasından çıkacak.” 

İŞ GÜCÜ NASIL ETKİLENECEK? 

Profesör Chris Brewster Henley İş Okulu’nda Uluslararası İnsan Kaynakları Profesörü olarak ders veriyor. Brewster gelecekte insan kaynağı ve yönetim anlamında çok önemli değişimler olacağını söylüyor. Bu değişimin iş gücü piyasasını ve ülkelerin rekabetçiliğini nasıl etkileyeceğini ise şöyle anlatıyor: “Gelecekte bazı işler radikal şekilde değişecek, yapay zeka ve robotlaşma bazı işleri çok daha az insanla yapmayı mümkün kılacak, böylelikle ciddi miktarda iş hiç insan istihdam etmeden yapılıyor olacak. Serbest çalışanlar, internet üzerinden ihtiyaç duyulduğunda istihdam edilebilenler gibi çeşitli kategorilerdeki insan kaynakları iş gücü olarak öne çıkacak. Fakat ağırlama, bakım, eğlence gibi birçok sektör de az ya da çok değişmekle birlikte varlığını sürdürecek. İş dünyası bugünün koşullarına ayak uydurmak konusunda bile yeterince sıkıntı yaşıyor. Fakat değişim bizim daha akıllı, daha hızlı ve daha esnek kişilere ihtiyaç duyacağımız anlamına geliyor. Öte yandan gelişmekte olan bölgelerdeki Türkiye gibi ülkeler teknoloji üzerinde artan bir etkiye sahip olacak. Özellikle Türkiye gibi ülkelerde işin gideceği noktayı anlayabilen ve bunu nasıl yapacağını bilen insanlarla çalışmak rekabetçiliği artıracak.” 

“ARACI ROLÜ ÜSTLENMEK EN İYİ POZİSYON”

Middlebury College ekonomi profesörlerinden David Colander, Türkiye’nin en önemli gücünün coğrafi pozisyonu olduğu görüşünde. Ülkenin Doğu ve Batı ekonomileri arasında bağlantı kurmak için mükemmel bir konumda olduğunu belirten Colander, gelecekte dünya ekonomisinde daha güçlü bir yer edinmek için bu niş avantajı kullanmak gerektiğini ifade ediyor. Colander, Türkiye’nin gelecekteki yerinin nasıl olabileceğiyle ilgili olarak şöyle konuşuyor: “Bugün global politik durum oldukça karmaşık ve tümüyle risklerle dolu. Risklerden kaçınmanın bir yolu olduğunu düşünmüyorum. Bu nedenle esnek bir pozisyon oluşturmak gerektiğini görüyor ve kur riskini azaltacak bir yapılanmaya geçmeyi öneriyorum. Önümüzdeki dönemde en çok güçlenecek ülke Çin olacak. Batı ve dünyanın geri kalanı arasında aracı rolü üstlenmek ise Türkiye için gelecekte de en iyi pozisyon olabilir. Türk şirketlerine önerim, teknoloji değişirken değişmek zorunda olduklarını bilerek hareket etmeleri. Öte yandan neyi iyi yapıyorlarsa ona odaklanmalı, tabanlarının değişmesine izin vermeliler. Teknoloji tüm şirketlerin ve pazarlamanın doğasını değiştiriyor. Bu değişim devam edecek. 

EN GÜÇLÜ ÜLKELER KİMLER OLACAK? 

Dünyaca ünlü pazarlama profesörü Al Ries da tüm dünyada iş yapışın global ölçeğe taşındığını belirtiyor, Türkiye’nin de artık bu durumu fark etmesi gerektiğini söylüyor. “Tüm büyük Türk şirketleri işlerini globale taşımanın planlarını yapmalı” diyen Ries sözlerine şöyle devam ediyor: “Bir ülke ürünlerini kendi içinde satarak asla zenginleşemez. Bir ülkeyi zengin yapan en önemli unsur ürünlerini başka ülkelere satmaktır. Türk şirketlerinin global olmak için adım atmadan önce anlamaları gereken önemli bir pazarlama prensibi var: ‘Pazar ne kadar büyükse, şirketinizin uzmanlığı da o kadar fazla olmalı.’ Başarılı bir Türk şirketi varolan ürün kategorisiyle globalleşmeye çalışmamalı. Odağını daraltmalı ve tek bir özellikle ürün ya da hizmete yoğunlaşmalı. Bence gelecekte daha güçlü olacak ülkeler pazarlamayı en iyi anlayanlar olacak. Gelecekte hangi şirketlerin kalıcı olacağına gelince… Teknoloji iş dünyasını dönüştürdükçe, şirketler gelecekteki kategorilerdeki ürünleri tamamlayacak yeni markaların da lansmanlarını yapmalı. Aynı zamanda herhangi bir perakende markası da internette satmak istediği ürün ve hizmetler için internete özel yeni bir marka edinmeli. İnternet önümüzdeki dönemde iş dünyasını devrimsel şekilde değiştirmeye devam edecek. Her şirketin internette ne yapabileceğini düşünmesi gerekiyor.” 

“İÇ TİCARETE ÖNEM VERİLMELİ” 

Arun Pudur, Asya’nın en zengin girişimcilerinden biri. Kurucusu olduğu Celframe ile toplam 84 ülkede 19 bin çalışanla 87 milyar dolarlık bir varlığı yöneten Pudur, Türkiye’nin bugün yaşadığı krizin önümüzdeki 1-1,5 yıl içinde geride kalacağını düşünüyor. Gelecek döneme ilişkin Türkiye öngörülerini de şöyle paylaşıyor: “Hükümetin piyasayı canlandırıcı hamleleriyle 6 ay içinde büyümenin tekrar başlayacağına tanıklık edeceğiz. Amerika bu döngüyü aslında birçok ekonomiye göre daha sık yaşıyor. Avrupa Birliği ülkelerinin yaşadığı ekonomik çöküşleri de hepimiz biliyoruz. Ancak Hindistan, Endonezya ve Türkiye gibi gelişmekte olan devler söz konusu olduğunda yaşanan sorunlar ekonomik unsurlardan çok politik unsurlar tarafından motive ediliyor. Türkiye bu durumda daha çok kendi iç ticaretine odaklanmalı, düşük faiz ortamı sunmalı ve tüketicileri tüketime teşvik etmeli, öte yandan popülist ve büyük harcamalardan kaçınarak gelecek nesiller için de tasarruf kültürünü inşa etmeli.


PROF. PAUL KUBICEK OAKLAND ÜNİVERSİTESİ POLİTİK BİLİMLER DEPARTMANI
“YÜKSEK TEKNOLOJİLİ SEKTÖRLERE ODAKLANMALI”

ATILACAK BİRKAÇ ADIM
2001’den itibaren Türkiye, ekonomisini büyütme konusunda iyi bir iş çıkardı. Böylelikle yaşam standartlarını geliştirirken, hem bölgesel hem global olarak daha güçlü bir ülke haline geldi. Şu an Türkiye’nin ekonomisi zor bir dönem yaşıyor fakat atılacak birkaç adım durumu iyileştirebilir. İlk olarak Türkiye politik kaygılar barındırmayan, ekonomik olarak sürdürülebilir bir para politikası oluşturmalı. İkinci olarak özellikle yabancı yatırımcılar için yatırım ortamını iyileştirecek daha fazla şey yapmalı.
“STRATEJİK OLMALI” Üçüncü nokta, yüksek teknolojili ya da katma değer yaratabilecek sektörlere odaklanmalı. Bu da araştırma ve geliştirme anlamında daha fazla kaynak ayırmak anlamına geliyor. Elbette, Türkiye’deki politik atmosfer ve yakın komşuları da gelişmeleri doğrudan etkiliyor. Türkiye, Suriye de dahil tüm komşularıyla ortak çalışabilecek iş birlikleri geliştirecek kadar stratejik olmalı. Suriye’nin durumu çözüme kavuştuğunda ve göçmenler evlerine dönebildiklerinde bu durum elbette Türkiye’nin gelişimine hızlıca yansıyacak.



JIM O’NEILL / EKONOMİST
“AMACI OLAN KÂRA ODAKLANMALI”

“TASARRUF ARTIRILMALI” 
Türkiye’nin üretim performansını artırması için birçok şey yapması gerekiyor. Eğitim bu noktada en önemli anahtar, Merkez Bankası gibi bağımsız kurumların rolleri güçlendirilmeli, hukukun işleyişi daha sağlam bir noktaya taşınmalı. Ülkenin kendi tasarrufları artırılmalı ve deniz aşırı sermayelere bağlılık azaltılmalı. POTANSİYELE SAHİP ÜLKELER Gelecekte Çin dünyanın en önemli ülkesi olmaya devam edecek. Hatta önümüzdeki 10 yılda hem ölçek hem tüketici potansiyeli bakımından Amerika ile rekabet edebilecek tek ülke olacak. Aynı zamanda Hindistan da genç nüfusuyla büyük bir fırsata sahip. Gelecek 20 yıla baktığımızda Hindistan, Çin’den daha hızlı bir büyüme oranına sahip olabilir. Nüfus yoğunluğuna sahip diğer ülkeler de büyük potansiyele sahip ancak onların da verimliliklerini artırmaları gerekiyor.
MERKEZ ROL Heyecan verici bir komşu ülke karmasına sahip olmak Türkiye’nin bölgesinde merkez rol oynamasına neden olabilir. Bir arkadaşımla hazırladığımız özel bir indekse göre sürdürülebilir büyüme konusunda Türkiye 57’nci sırada yer alıyor. Türkiye’nin de büyüme ve verimlilik konusunda gelişime ihtiyacı var.
DAHA SAĞLIKLI ORTAM Ben dünyadaki tüm şirketlerin, ‘amacı olan kârlılığı’ yeniden keşfetme ihtiyaçları olduğuna inanıyorum. Bugüne kadar çok fazla sayıda şirket her ne olursa olsun sadece kâra odaklandı. Amacı olan kâra odaklanmak, sadece hissedarları değil çalışanları için daha sağlıklı bir ortam yaratmayı, sürdürülebilirliğe odaklanmayı da beraberinde getirecek. Türkiye’ye gelecekte daha güçlü bir ekonomi olması için önerim de verimlilik.



PHILIP KOTLER PAZARLAMA UZMANI
“TÜRKİYE ODAĞINI BELİRGİNLEŞTİRMELİ”

“TÜRKLER KARAR VERMELİ”
Türkler Avrupa’yla mı yoksa Orta Doğu ile mi müttefik olmak istediklerine net olarak karar vermeli. Bugün Türkiye bu kararı vermekten kaçınıyor. Tabii Türkiye’nin bu kararı almasını karmaşıklaştıran ana unsur da Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin katılımını kabul edip etmeyeceğini bilmiyor oluşu.
EN GÜÇLÜ ŞİRKETLER Gelecekte en güçlü şirketler Amerika ve Çin’den geliyor olacak. Türkiye de bu şirketleri takip edip etmeyeceğine karar vermek zorunda kalacak ya da bu ikisi arasında sıkışıp kalacak. Türkiye Amerika ile müttefik olma konusunda zorlanıyor çünkü gelecek Amerikan başkanının kim olacağıyla ilgili de bir belirsizlik söz konusu. AMERİKA İLE İŞ BİRLİĞİ Demokratlar gelecek seçimi kazanacak ve Trump yönetiminin izolasyon politikalarını tersine döndürecek gibi görünüyor. Bu da Amerika ile iş birliği yapma konusunda karar almayı erteleten bir unsur. Çin ile iş birliği yapmak ise Asya kıtasında daha fazla fırsat elde etme anlamında umut vadediyor.
DİKKAT EDİLECEK NOKTA Türkiye, gelecekte Avrupa ve Batı dünyasıyla mı yoksa Asya’yla mı daha yakın olup almayacağına da karar vermek zorunda. Odağını bu noktada belirginleştirmeli. Şunu da belirtmeliyim ki Türkiye üyesi olduğu gelişmekte olan ülkeler segmentindeki ikinci güçlü kademedeki şirketlere de dikkat etmeli. Türkiye Japonya, Endonezya, Avustralya, Almanya, Fransa ve Rusya’da pazarlama yapmalı.
ANAHTAR SORU Gelişmekte olan Afrika ülkelerine, özellikle Nijerya, Kenya ve Güney Afrika’ya odaklanmalı. Gelecekte Türkiye’nin güçlü bir pozisyona gelmesi için anahtar soru, farklı hedef pazarlardaki müşterilerin Türk ürünleri konusunda ne düşündüğü? Zayıflık ne ise bulunmalı ve düzeltilmeli. Türk hükümeti de bu konuda büyük Türk şirketleriyle çalışmalı.



PROF. ROSABETH MOSS KANTER HARVARD ÜNİVERSİTESİ İLERİ LİDERLİK GİRİŞİMİ BAŞKANI
“SEKTÖRLERDE DEĞİŞİM HIZLANACAK”

YENİLİKÇİLİK FIRSATI 
Büyük şirketler için teknoloji, yenilikçilik fırsatları sunarak ürünlerini hizmetlere çevirmeye kadar her şeyi değiştiriyor, fakat bu aynı zamanda iş modellerinde de değişimi beraberinde getiriyor. Örneğin, araç paylaşım uygulamaları otomotiv şirketlerinin yaptıkları ana işi tekrar gözden geçirmelerine neden oldu ve yazılım, araçları akıllı iletişim kurabilen araçlara dönüştürdü.
BİLGİ ODAKLI KARARLAR Bu durumda otomotiv şirketleri şimdi metal bükme işinden çok mobilite işindeler. Dahası yapay zeka ve makine öğrenmesi profesyonel yöneticilerin bilgi odaklı kararlar almalarına yardımcı olacak. Bu değişimler henüz başlıyor ve gelecek 5-10 yılda hızlanacak.
“GİRİŞİM FONLARI OLUŞTURULMALI” Gelecek için hazırlanmak, deneyimi ve öğrenme kültürünü geliştirmeyi gerektiriyor. Yatırım yapmak ve yeni ürünleri test etmek için inkübatörler ve girişim fonları oluşturmak önemli. Ayrıca her zaman işte belirsizlik ve dalganmalar olacak, bu nedenle insanları ortak bir misyon amaç ve değerler etrafında birleştirmek de iş dünyasında gelecekte güçlü bir pozisyon edinmek için kritik önem taşıyor.


Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz