Türkiye’nin en büyük şirketleri listesi, ilk kez 1968 yılında İSO
tarafından yayınlandı. 1967 yıl sonu cirosunun kullanıldığı ilk listede,
100 şirket yer aldı. 2013 verilerinin kullanıldığı Capital500 2014
araştırmasında ise o listeden geriye sadece 16 şirket kaldı. Diğerleri
ya iflas etti ya sektörden çekildi ya da özelleştirmeler ve satın
almalar nedeniyle farklı yapılara dönüştü.
Bu süre zarfında
devler liginde kalmayı başaran bu 16 şirket, sadece kalıcılıklarıyla
değil hızlı büyümeleriyle de büyük bir başarıya imza attı. 1967 yılından
bugüne Ülker Bisküvi 306, Arçelik 236, Boyner 196 kat büyüdü. Peki bu
şirketler, bu hızı ve başarıyı nasıl yarattı? İşte formüller...
Türkiye
ekonomisi, son 47 yılda tam 75 kat büyüdü. 1967 yılında 11,2 milyar
dolarlık bir büyüklüğe sahip olan ekonomi, aradan geçen zamanda yaşadığı
atılımlarla 2013 yılında 840 milyar dolarlık bir hacme ulaştı. Bu
performansıyla da dünyada 16’ncı büyük ekonomi unvanını kazandı.
Ancak
Türkiye için bu büyüklüğe ulaşmak hiç de kolay bir yolculuk olmadı.
Sanayileşmede ilk ivmeyi, 1960’lı yılların sonunda yakalayan ülke, ilk
büyük gruplarını da yine aynı dönemde çıkardı. Hatta 1968 yılı
Türkiye’nin en büyük şirketleri listesinin yayınlandığı ilk yıl oldu.
Her
5-10 yılda bir ekonomik ve siyasi krizle boğuşan Türkiye’de, kalıcı
olmak bir yana hızlı ve istikrarlı büyümek adeta imkansızı zorlamaktı.
Korumacı devlet politikalarından serbest piyasa ekonomisine geçiş,
özelleştirmeler, yabancı ortaklıklar, birleşmeler, satın almalar ve
değişen koşullara adapte olma gerekliliği, 1968 yılındaki en büyük 100
şirketi zaman içinde çok farklı etkiledi.
Tam 47 yıl sonra yani
bugüne geldiğimizde o 100 şirketten sadece 16’sı devler ligindeki yerini
koruyabildi. Bu şirketler, sadece kalıcı büyümeyi değil hızlı büyümeyi
de başardı. 47 yıllık zorlu yolculukta, büyüklüklerini 300 ila 17 kat
artırdılar.~
YÜKSEK HIZIN KAYNAĞI
Peki hızlı şirketler
bunu nasıl başardı? Neyi farklı yaptılar? Onlar için kalıcılığın ve
hızın formülü ne oldu? Bu soruların yanıtı, her şirkete göre değişiyor.
Ancak her birinin değişime hızlı adaptasyonu, ana işine odaklanması,
kaliteye önem vermesi, teknolojiye ve insan kaynağına yatırımı
öncelikleri arasından çıkarmaması onlara hız kazandıran ortak formül
olarak öne çıkıyor.
Okan Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Enar Tunç, hızlı şirketlerin en önemli ortak
noktalarının kaliteye verdikleri önem olduğunu söylüyor. “Bu özellik,
sadece Türkiye’ye özgü bir olgu değil. Dünyada sürekliliği başaran büyük
şirketlere baktığımızda, müşteri odaklı olduklarını ve tüm
operasyonlarını toplam kalite yönetimi çerçevesinde yürüttüklerini
görebiliriz” diyor.
İstanbul Kültür Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Durmuş Dündar, belli
dönemlerin de bu şirketlerin büyümelerine ivme kazandırdığını
belirtiyor. 80’li yıllarda esen liberal rüzgarın etkisiyle büyüklerin
yabancı fonları ve teknolojileri iyi kullanarak daha da büyüdüğünü
söylüyor.
Bahçeşehir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Selçuk Tuzcuoğlu da kalıcılık ve hızda
önemli faktörleri, kurucuların vizyonu, yöneticilerin başarısı,
çalışanların kalitesi, ürün farklılığı, finansal dayanıklılık,
iktidarlarla iyi geçinme, yurtdışı pazarlara zamanında açılma,
yenilikleri uygulama cesareti ve hatta sadece şans faktörüyle açıklıyor.~
"İNSANA ODAKLANDIK"
Hızlıların
bunu nasıl başardıklarına gelince... Son 47 yılda Boyner Mağazacılık’la
196, Boyner Perakende ve Tekstil Yatırımları’yla 135 kat büyüme
kaydeden Boyner Grubu, bu hızı insana odaklanma başarısına bağlıyor.
“Müşterilerini çok iyi dinleyen, yaratıcı ve farklı biçimlerde
müşterilerine dokunan, çalışanlarına da güvenerek onlarla birlikte
koşulsuz mutluluk sağlamaya gayret eden bir grubuz” diyen grubun ikinci
kuşak patronu Cem Boyner, teknolojiyi de bu amaçla hep çok iyi
kullanmaya çalıştıklarını ifade ediyor.
Doğru zamanda ihtiyaç
duyulan dönüşümleri yapması da Boyner Grubu’nun bu başarısında önemli
rol oynuyor. Bu rolü Boyner, şöyle anlatıyor: “Boyner Tekstil’de,
tekstil ve konfeksiyondan edindiğimiz tecrübelerimizle yıllar içerisinde
perakende işine de girdik. Boyner Tekstil, kendi içinden yeni markalar
da çıkardı. Çarşı 2000’lerin başında Boyner oldu.
Boyner 2012’de
YKM’nin çoğunluk hisselerini aldı. 2013 ise yeniden yapılanma
yılımızdı. Üretim işimizi Altın-yıldız Tekstil ve Konfeksiyon adı
altında ayrı bir iştirakimiz olarak ayırarak, organizasyonumuzun
verimliliğini yükselttik. Bu işlemler sonucunda, 2011 yılında
oluşturduğumuz Boyner Perakende stratejisine uygun olarak, Türkiye’nin
‘halka açık en büyük gıda ve elektronik dışı perakende grubu’ haline
geldik. 2013 yılı sonunda tüm bu değişikliklerle dev bir perakende grubu
haline gelen Altınyıldız Mensucat’ın ismini değiştirerek Boyner
Perakende ve Tekstil Yatırımları yaptık."
GÜÇ GETİREN YENİ YAKLAŞIM
Gübretaş
da son 47 yılda 177 katlık dev bir büyüme yaşadı. Şirketin genel müdürü
Osman Bal-ta’ya göre Gübretaş’a bu perfomansı sağlayan ana yaklaşım,
her dönem sektör açısından önemli yatırım ve yeniliklere imza atması.
Şirketin tarihindeki en önemli yükseliş dönemini son 10 yılda
gerçekleştirdiğini belirten Balta, “2002 sonrasındaki yeni yönetim
anlayışıyla Gübretaş, önce lojistik altyapısını güçlendiren önemli
adımlar atarak pazardaki satış gücünü artırdı. ~
Oluşturulan bölge
müdürlükleri ve depolarla Türkiye’nin dört bir yanındaki müşterilerine
daha hızlı ve etkin hizmet sunmaya başladı. Bunun yanı sıra ürün
çeşitliliğini hızla geliştirdi. 2006 yılında önemli bir strateji
oluşturdu. Hammadde kaynağına sahip ülkelerde yatırım yapma
stratejisiyle yönünü yurt-dışına çevirdi” diyor. 2008 yılında İran’daki
Razi Petrokimya tesislerini özelleştirmeden alan Gübretaş, aynı dönemde
yatay ve dikey büyüme hedefiyle farklı ortaklıklar da oluşturdu. Deniz
taşımacılığı gibi yeni sektörlere girdi.
Son 10 yılda Türkiye
ekonomisinin gerçekleştirdiği büyüme ivmesine şirket olarak kendilerinin
de katıldığını ifade eden Balta, “Böylece 2000’li yılların başında 200
milyon TL civarındaki konsolide ciromuz artık 2,5 milyar TL seviyesine,
Borsadaki şirket değerimiz de 30 milyon TL’den 1,5 milyar TL civarına
yükseldi. Ayrıca hemen her yılı şirket tarihinin yeni ciro, satış ve
kârlılık rekorlarıyla tamamlayarak çıtamızı sürekli yükselttik.
Halihazırda şirketimizi gelecek yıllara taşıyacak süreç yönetimi ve
organizasyon yapısı çalışmalarımızı da sürdürüyoruz” diyor.
YENİ PAZARLARIN KATKISI
Anadolu
Isuzu 1965 yılında Çelik Montaj adı altında faaliyete başladı. 47 yılda
birçok dönüşüm yaşadı. Büyüklüğünü 52 kat artırmayı başardı. Anadolu
Isuzu Genel Müdürü Tuğrul Arıkan, ürün gamlarını geliştirmek kadar yeni
pazarlar yaratmanın da büyümelerinin önemli bir parçası olduğunu
söylüyor.
“Anadolu Isuzu olarak dünyanın önde gelen otobüs
üreticilerinden biri olma hedefini kendimize koyduk ve bu doğrultuda
1994 yılında otobüs ihracatına başladık. 1994’ten günümüze kadar geçen
süreçte 60’tan fazla ülkeye ihracat yaptık ve 650 milyon doların
üzerinde ciro elde ettik” diyor.
Ticari araç sektöründe yer alan
Anadolu Isu-zu için en hızlı yıllar ise 1990’lar oldu. Bu yıllarda
ekonomik dalgalanmalardan en az şekilde etkilenmek için daha global bir
oyuncu olma hedefini seçen şirket, yurtdışı pazarlara açılarak satış
portföyünü geliştirdi. Arıkan, bu şekilde 1990’lı yılların şirketin
büyüme ve kârlılığı açısından olumlu geçtiğini söylüyor.~
Anadolu
Isuzu bugün olduğu gibi gelecekte de ticari araç sektörünün lider
markalarından biri olmayı hedefliyor. Arıkan, bu hedefe nasıl
ulaşacaklarını da şöyle anlatıyor: “Sadece Türkiye değil dünya çapında
olan bu amacımız doğrultusunda ürün gamımızı sürekli olarak
genişletiyor, inovatif ürünlere yoğunlaşıyor, ayrıca yeni ve potansiyel
olarak gördüğümüz ihracat pazarları için çalışmalar yapıyoruz.
Bu
anlamda AR-GE faaliyetlerimizi en üst seviyeye çıkarmayı hedefliyoruz.
Kaliteli insan kaynağımız da sürdürülebilir büyümeyi sağlamakta önemli
rol oynayacak.”
NİŞ OLMANIN AVANTAJI
1968 yılındaki
listede Otobüs Karoseri adıyla yer alan Otokar, o günden bugüne hacmini
tam 119 kat büyüttü. Otokar, 1963 yılından bu yana müşterilerinin
ihtiyaçları doğrultusunda özel çözümler sunan, Türk otomotiv sektöründe
kendi tasarım ve kendi markalarıyla faaliyet gösteren ender
kuruluşlarından biri.
Otokar olarak en önemli özelliklerinin, niş
pazarlarda kullanıcılara uygun özel çözümler sunmak olduğunu belirten
Otokar Genel Müdürü Sedar Görgüç, “Satış öncesinde kullanıcı istek ve
beklentilerini algılamak, kullanıcıyla yakın temas halinde kalarak
gerçek ihtiyacı tanımlamak, Otokar’ın pek çok farklı pazarda
faaliyetinin ve başarısının arkasında yatan en önemli nedenler arasında”
diyor.
Görgüç’e göre Otokar’ın istikrarlı ve hızlı büyümesinde
önemli bir diğer unsur da ilkleri yapma konusundaki cesareti.
Türkiye’nin ilk şehirlerarası otobüsü ile ilk Türk zırhlı taktik
araçlarını Otokar’ın ürettiğini hatırlatan Görgüç, “Sürdürülebilir ve
hızlı büyümemizin kritik noktaları, ticari araç ve savunma sanayi gibi
dalgalanmaların yüksek olduğu iki farklı alanda faaliyet göstererek
riski dağıtmak, teknolojiye sahip olmak, milli bir şirket olmak şeklinde
sıralanabilir” diyor.
Otokar gelecekte de kendi teknolojisini
geliştirerek, ürünlerinde yerli ve milli kimliğini korumakta kararlı.
Görgün, bu konudaki hedeflerini de şöyle paylaşıyor: “Otokar, müşteri ve
kullanıcı odaklı yaklaşımından ödün vermeden, dünya çapında rekabet
gücü yüksek ürünlerle faaliyet göstermeye devam edecek.” ~
PETER FISK / YÖNETİM VE PAZARLAMA GURUSU
“ÖMÜR DAHA DA KISALACAK"
YAKLAŞIMLAR
Fortune500'deki
ilk 100 şirketten bugün sadece 37'sinin Fortune500'de varlığını
sürdürüyor olmasının nedeni, şirket ömürlerinin kısalıyor olması,
Önümüzdeki yıllarda şirketlerin ömrü daha da kısalacak, Bunun nedeni,
kısa dönemli yaklaşımlar, Birçok şirket, geleceğe adapte olmak için
yatırım yapmak yerine var olan pazar koşullarında, avantajları
değerlendirerek para kazanmak peşinde,
KONSOLİDASYON
Birleşme
ve satın almalar nedeniyle birbirine benzeyen şirketler konsolide
oluyor, Böylelikle en büyükler sıralamasına yeniler giriş yapabiliyor,
Daha güçlü markalar ve daha iyi inovasyona odaklı global rekabette,
yerel şirketler ya satın almalarla yok oluyor ya faaliyetlerini
durdurmak zorunda kalıyor, Tüm bunlar da şirket ömrünü kısaltan unsurlar
olarak öne çıkıyor.
FARKLARI
Fortune500 şirketleri
arasında son 47 yılda büyüklüğünü en çok katlayan en hızlı şirketlerin
bunu nasıl başardığına gelince... Bu şirketlerin en büyük yeteneği çift
zamanlı çalışıyor olmaları. Yani bugünün ihtiyacını karşılarken yarın
için de üretim yapıyorlar. Pazardaki değişime kendilerini adapte
edebiliyor hatta geleceğin pazarını kendi vizyonlarına göre
şekillendirebiliyorlar. Tüm bu şirketlerin stratejileri 10 yıl ve
üzerindeki pazar değişimlerini de kapsıyor. Sadece ürün inovasyonu
değil, iş modeli, müşteri deneyimi ve kurumsal kültür inovasyonu da
yapıyorlar, Hiç durmayarak sürekli dönüşüyorlar.~
GELECEK
Gelecekte
hızlı ve çevik olan, değişimin getirdiği fırsatları en hızlı yakalayan,
kitlesele değil niş olana yönelen var olmaya devam edecek. Benim
tahminlerime göre gelecek 47 yılda Fortune500 şirketlerinden sadece
yüzde 15'i varlığını sürdürebilecek. Türkiye'de ise ekonomik
türbülanslar daha yoğun yaşandığı için Capital500 şirketlerinin belki
sadece yüzde 5-10'u gelecek 47 yılda varlığını koruyabilecek.
MEHMET TÜTÜNCÜ / YILDIZ HOLDİNG GIDA GRUBU BAŞKANI
HIZLI BÜYÜMENİN 3 KRİTİK ETABI
İLK İVME
Ülker'in
büyümesini üç etapta ele alabiliriz. ikinci Dünya Savaşı'nın ardından
yaşanan yokluk döneminde üretilen kaliteli ürünler ve bu ürünlerin
nakliye farkı alınmadan müşterinin ayağına götürülmesi, şirketin ilk
büyüme ivmesini oluşturdu. Bisküviyle başlayan yolculuk, 1970'li
yılların başında çikolata ve çikolata kaplaması ürünlerle devam etti.
ODAKLANMA
İlk
50 yıl sadece bisküvi ve çikolata üretimine odaklanmak, şirketin
uzmanlık kazanmasını ve alanında lider konuma gelmesini sağladı.
Kazanılan bu tecrübe, 1990'lı yıllarda artık yeni kategorilere yatırım
yapmanın ve yurtdışına açılmanın temellerini oluşturdu. Bu da şirketin
üçüncü büyüme hamlesi oldu.
32 MARKA
Bugün Ülker
Bisküvi olarak 32 markamızla pazarın yarısına yakınına hakim konumdayız.
Türkiye ekonomisinin kuvvetlenmesi ve gelişmesi, Ülker için de büyüme
sürecini hızlandırdı. 1980 sonrası gelişen iç pazar, 2000 sonrasında
ivme kazanarak devam etti. Faaliyet gösterdiğimiz gıda ve içecek sektörü
Türkiye'de hızla büyüyen sektörler arasında yer alıyor.
HEDEFİMİZ
Gıda
ve içecek sektöründe finansal potansiyeli yüksek işlere yatırım yaparak
sürdürülebilir ve istikrarlı büyümemize devam edeceğiz. Şu anda
ciromuzun dörtte birini yurtdışından karşılıyoruz. 6-7 yıl içerisinde
hedefimiz cironun yüzde 50'sini yurtdışı satışlarından kazanmak.~
AHMET ÖZER / HÜRRİYET İCRA KURULU BAŞKANI
"MARKAYA GÜVEN HIZLI BÜYÜTTÜ"
GÜCÜNÜ TAŞIDI
Büyümemizde
okuyucunun Hürriyet markasına olan güveni, Hürriyet'in bu güveni hak
etmesi çok önemli faktörler. Geçmişte Hürriyet dendiğinde yazılı basının
lideri, olmazsa olmazı diye düşünülürken Hürriyet bugün bu gücü başka
alanlara da taşıdı. 1997 yılında gazeteyi tamamlayan bir unsur olarak
ortaya çıkan hurriyet.com.tr, sektörde Türkiye'deki uluslararası
rakiplerle yarışacak kadar iddialı.
10 MİLYONLUK DÜNYA
Hürriyet
in, her gün okura ulaşan basılı gazetenin dışında, web'de, cepte,
sosyal medyadaki güçlü varlığı ve her biri alanında lider portal'leriyle
her an pek çok kanaldan günde 10 milyon erişime sahip bir “dünyaya”
dönüşmesinin ardındaki en önemli etkenler yenilikçi, lider rolünü asla
bırakmaması ve köklü ve istikrarlı yapısından taviz vermemesi.
Bir
yandan ticari anlamda büyümeye, güçlenmeye odaklanırken öte yandan
halka açık, kurumsal yapısı, sosyal sorumluluk anlayışı da bu
pozisyonunu güçlendiriyor. Ayrıca 2007 yılında Rusya ve Doğu Avrupa'da
yaptığı yatırım da bu büyümeye uluslararası bir boyut kattı.
SON 10 YIL ETKİSİ
Kuşkusuz
geçmişte de Türkiye ekonomisinin ve reklam gelirlerinin büyük ivme
yaşadığı yıllar olmuştur. Ancak son 10 yıla baktığımızda hem Türkiye
ekonomisinin hem reklam gelirlerinin çok hızlı büyüdüğünü, bizim de
reklam sektörü denince en büyük oyunculardan biri olarak ciddi anlamda
büyüdüğümüzü söylemek yanlış olmaz. Örnek vermek gerekirse 2003
konsolide ciromuz 402 milyon TL'yken bugün 806 milyon TL'ye ulaşmış
durumda.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?