Büyümek için yeni oyuncu lazım

2015 yılında Tofaş’ın CEO’luk koltuğuna oturan Eroldu ile hem Tofaş’ın 50 yılda geçirdiği dönüşümü hem de sektörü bekleyen yeni trendleri ve riskleri konuştuk...

30.07.2018 15:12:000
Paylaş Tweet Paylaş
Büyümek için yeni oyuncu lazım

Nil Dumansızoğlu

[email protected]

Otomotiv endüstrisi, ekonomiyi harekete geçiren bir endüstridir. Çünkü daha geniş yatırımı ve daha geniş bir ihracatı teşvik eder.” Umberto Agnelli, 1971 yılında Tofaş Fabrikası’nın açılış töreninde bu ifadeleri kullanmıştı. Gerçekten de 1968 yılında temeli atılan Tofaş, 50 yıllık yolcuğunda Türkiye otomotiv sanayisine yön veren bir kuruluş olarak önemini korudu. Kurulduğu dönemde yılda 20 bin otomobil üreten, 600 kişinin çalıştığı bir tesis olan Tofaş, bugün yıllık 450 bin adetlik üretim kapasitesiyle Türkiye sanayisinin temel taşlarından biri… 2018 yılında 50’nci yılını kutlayan Tofaş, 2017’de sektörle beraber rekor rakamlara imza attı. 384 bin 174 adetlik üretimiyle sektörün üretim rekorunu kırdı ve cirosu da bir önceki yıla göre yüzde 23 artarak 17,5 milyar TL’ye ulaştı. 2017 yılında sektörün zirve rakamlara ulaştığını söyleyen Tofaş CEO’su Cengiz Eroldu, 2018’de ise bu başarıyı korumayı hedeflediklerini ifade ediyor. “Bence artık Türkiyeli üreticiler olarak gidip başka ülkelerde fabrika kurmamız lazım. Geçen 50 yılda, Türkiye otomotiv sektöründe bu birikimin oluştuğunu düşünüyorum” diyor. 2015 yılında Tofaş’ın CEO’luk koltuğuna oturan Eroldu ile hem Tofaş’ın 50 yılda geçirdiği dönüşümü hem de sektörü bekleyen yeni trendleri ve riskleri konuştuk: 

 Tofaş olarak 50’nci yılınızı kutluyorsunuz. Bu süreçte Türkiye otomotiv sanayisi nasıl gelişim gösterdi? 

 Otomotiv sektörünün Tofaş’la özdeşleşen bir tarihi var. Bu 50 yıllık dönemde sektörde öncü bir rol oynadık. Tofaş olarak kuruluş dönemimizde yılda 20 bin otomobil üreten, 600 kişinin çalıştığı bir tesistik. Bugün aylık 40 bin ve yıllık 450 bin üretim kapasitemiz var. Fiat Chrysler Automobiles’ın dünyada da en fazla üreten fabrikası konumundayız. Türkiye’de otomotiv sektörünün 3 evreden oluştuğunu düşünüyorum. İlk evrenin başladığı 1970’li yıllarda Tofaş, Renault, Otosan gibi fabrikalar kuruldu. Bu fabrikalar da aslında montaj ve Türkiye’deki pazara yönelik olarak üretim yapıyordu. 80’li yıllarda Tofaş, 131 modelini Mısır’a gönderdi ve 131 uzun süre Mısır’da ciddi hacimlere ulaştı. İkinci dönem ise Gümrük Birliği’yle birlikte bizim 1995 yılında ilk defa Tempra’yı Batı Avrupa’ya ihracat etmemizle başladı. Bu, Türkiye’den Batı Avrupa’ya yapılan ilk ihracattı. Bu dönemde ana fikir, Türkiye’deki ucuz ve kaliteli iş gücüyle Batı Avrupa’ya rekabetçi ürünler sağlamaktı. Türkiye’de sektördeki üreticilerin bir kısmı hala ikinci aşamada. Ama bizim gibi şirketler üçüncü aşamaya geçti ki bu da üreticilerin global oyuncu haline gelmesiyle ilgili. 

Sizin global aşamaya geçme konusunda nasıl hamleleriniz oldu?

 Üçüncü aşamamızı Doblo modelini 2013’te Amerika’ya ihraç etmemizle ilişkilendiriyorum ki Fiat Chrysler evliliği bu konuda çok önemli bir kapı açtı. ABD o güne kadar girmediğimiz bir pazardı. Doblo gibi Amerika pazarında olmayan bir ürünü biz ihraç etmeye başladık. Nasıl Batılı üreticiler gelip Türkiye’de fabrika kuruyorsa bence artık bizim de Türkiyeli üreticiler olarak gidip başka yerlerde fabrika kurmamız lazım. Geçen 50 yılda, Türk otomotiv sektöründe bu birikimin oluştuğunu düşünüyorum. 

 CEO’luk koltuğuna 2015 yılında oturdunuz. Bu 3 yıllık liderlik döneminiz nasıl geçti? 

 Daha önce de CFO’luk görevimde çok önemli sorumluluklarım vardı, ancak CEO’luk çok ayrı bir bakış açısı gerektiriyor. Bir şirketin asıl amacının hiçbir zaman para kazanmak olmaması gerektiği, CEO’luğun bana öğrettiği en önemli şey oldu. Bunun için de 3 konuya öncelik verdim. Birincisi müşteri deneyimi. Konu müşteri olduğu zaman yöneticinin egosunu ve konforunu geriye çekmesi lazım. İkinci önceliğim ise çalışanlar oldu. Çünkü ancak mutlu çalışanlarınız varsa iyi kalitede ürünler yapıp müşteriye değer katabilirsiniz. Üçüncü olarak liderlik üzerine odaklandım. Tofaş’taki liderliğin tanımını yaptık ve manifestomuzu yayımladık. 

 Müşteri deneyimi konusunda en önemli çalışmalarınız ne oldu? 

 Müşterilerimizden gelen geri bildirimleri, istek ve talepleri çok iyi dinledik. Örneğin şu an Türkiye’de olmayan bir uygulama başlattık. Aracı servise giden müşterilerimize, garanti kapsamında olsun olmasın bu süreçte araç temin ediyoruz. Servisten gelene kadar bu aracı kullanıyorlar.

 2017 sizin için nasıl geçti? 

 Aslında 2017, sektör için çok başarılı bir yıldı. 1,7 milyon adet üretim, 29 milyar dolarlık ihracat hacmiyle sektör Türkiye ihracatının yüzde 20’sini üstlendi. Otomotiv sanayi, 2017’de yaklaşık 7 milyar dolar dış ticaret fazlası verdi. Dış ticaret fazlası 2016’ya göre yüzde 256 gibi yüksek bir oranda arttı. Biz de Tofaş olarak çok iyi bir yıl geçirdik. Geçen yıl 384 bin 174 adetlik üretimimizle hem Türkiye’nin hem şirketimizin üretim rekorunu kırdık. 2016 yılında 279 bin adet araç ihracatı pazarıgerçekleştirirken 2017’de ihracat adedimiz yaklaşık 271 bin adet olarak gerçekleşti. Ciromuz ise bir önceki yıla göre yüzde 23 artarak 17,5 milyar TL’ye ulaştı. Net kârımız yüzde 32’lik artışla 1 milyar 283 milyon TL olarak gerçekleşti. FAVÖK marjı da bir önceki yıla oranla 1,9 puan artarak yüzde 11,5 ve FAVÖK’ü de yüzde 46,5 oranında artışla 2 milyar TL oldu. 2017’de faaliyetlerimiz neticesinde yaklaşık 1 milyar dolar dış ticaret fazlası elde ettik. 

 2018 nasıl gidiyor ve hedefleriniz nedir? 

 Aslında 2017 sektörün pik rakamlara ulaştığı bir yıl oldu. Şimdi artık bunu sürdürmeye ve korumaya çalışacağız. Avrupa pazarının büyüyor olması sektör için avantaj. Avrupa’nın büyümesine paralel toplam ihracatta yüzde 10 gibi bir büyüme potansiyeli olabilir. Biz de ihracatımızın 270-300 bin civarında olmasını, iç piyasada da yine 2017’de olduğu gibi 110-125 bin bandında satış gerçekleştirmeyi öngörüyoruz. 

 2017’de büyümeniz daha çok hangi segmentten geldi? 

 Fiat Egea, 2016’da olduğu gibi 2017 yılında da yüzde 6,6 pazar payıyla en çok satan binek otomobil oldu. Ayrıca, Fiat Egea Sedan ve Fiat Egea Station Wagon ile Fiat 500L modelimiz de kendi sınıflarının lideri oldu. Fiat, Doblo ve Fiorino ile bulunduğu küçük ticari araç segmenti pazarında liderliğini korudu. 

~

Türkiye’de ve dünyada hangi segmentte araçlar tercih ediliyor? Trenler ne yönde?

 Türkiye’de müşteri talebinin segmentler arasında çok fazla değişmediğini gözlemliyoruz. Bunu Batı Avrupa’da da gözlemliyoruz. Geçen yıl devreye giren ÖTV artış uygulamaları, üst segmentte bir miktar daralmaya yol açtı. D ve E segmentlerinden C’ye doğru bir kayış oldu. En büyük pazar, Egea’nın da içinde olduğu C sedan pazarı. Tüm dünya ve Türkiye’de SUV’lere doğru bir trend var. Türkiye SUV toplam pazarı 2012 yılında 60 binler civarındayken, 2017’de 128 bin adetlere yükseldi. Türk otomotiv pazarında artık 2 ana müşteri var. Bir perakende alan müşteriler, diğeri kurumsal müşteriler. Kurumsal müşterilerin payı artıyor. Bizim iç piyasa satışlarımızın da yüzde 40’ı kurumsaldan yüzde 60’ı perakende tarafından oluşuyor. 

Ürün portföyünüzdeki diğer araçlar 2017’de nasıl performans gösterdi?

 Öncelikli markamız Fiat ve Fiat Proffessional. Onun dışında da Jeep, Alfa Romeo, Maserati ve Ferrari markalarımız arasında. Bunların içinde Maserati, 2017’de geçmiş yıllara göre iyi bir performans gösterdi, 76 adet Maserati satıldı. Trende uyarak Maserati Levante ile SUV pazarına girdi. Alfa Romeo da tarihinde ilk defa Alfa Romeo Stello ile SUV pazarına girdi. D ve E segmentleri gibi en yukardaki kısmın elastikiyeti çok değişmiyor. Örneğin biz 2017’de 16 tane Ferrari sattık. ÖTV artışına rağmen 2016 rakamları değişiklik göstermedi. 

 2017’de otomobil satışlarında bir miktar düşüş oldu. Bu, 2018’de de devam eder mi? 

 Ülkede yaşananlara, kurlardaki hareketliliğe bakarsak 2017 iyi bir şekilde kapandı. Rakamlarda küçük bir daralma var gibi görünüyor. Ancak bence buradaki asıl sorun, aralık ayının çok kuvvetli geçmemesi oldu. 2018’de de bir miktar daha düşüş olabileceğini düşünüyorum. Bunu tam olarak öngörebilmemiz için mart ayı sonuçlarını beklemek lazım. Mecliste şu anda görüşülmekte olan bir hurda yasa taslağı var. O bir miktar hareketlendirme getirebilir ancak henüz son halini görmediğimiz için kesin bir şey söylemek doğru olmaz. 

 İhracatta güçlü olduğunuz pazarlar hangileri? 

 Sektörün ihracatından yüzde 80 pay alan Batı Avrupa ana pazarımız. Tofaş olarak işimizin yüzde 75’i ihracat. Fiat Egea modelimiz 45- 50 ülkede mevcut. Meksika’da Dodge Neon, Avrupa’da Tipo model adıyla pazardayız. Yakın zaman önce Egea’yı Arjantin’e ihraç etmeye başladık. Şimdi de Mısır’da başlıyoruz. Etrafımızda eksik kalmış pazarlara girmeye çalışıyoruz. Ama bunlar bizi mevcut durumdan yüzde 50 gibi oranlara çıkaracak pazarlar değil. 

 Dünyada en cazip pazarlar hangileri? 

 Bugün sadece Batı Avrupa hatchback ağırlıklı bir pazara sahip. Geri kalan kısma baktığımız zaman Güney Afrika, Meksika, Amerika, Arjantin gibi pazarlarda sedan pazarı hakim. Egea gibi araçlar, dünyanın her ülkesinde satılabilecek ürünler. Çünkü her müşteri kitlesine hitap ediyor. 

 Ar-Ge yatırımlarınızdan bahseder misiniz? 

 Tofaş’ta Ar-Ge’nin ilk kurulumu 90’lı yıllarda oldu, yani 25 yıllık bir Ar-Ge birikimimiz var. Son 10 yılda ciromuzun ortalama yüzde 3’ünü Ar-Ge’ye ayırıyoruz. 600 civarında Ar-Ge çalışanımız var. Egea da çok önemli bir kilometre taşı oldu. 1 milyar dolar yatırım yaptığımız projenin yüzde 70’i Türk mühendisler tarafından yapıldı ve projeye liderlik ettik. Türk otomotiv sanayiinde de ilk defa bir otomobil, Türk müşterisini merkeze alarak geliştirildi ve dizayn edildi. 

 Türkiye pazarı önümüzdeki yıllarda nasıl gelişecek, hızlı büyüme bekliyor musunuz? 

 Otomotiv sanayi dış ticaret fazlasına destek vererek büyümeye devam ediyor, ancak daha fazla büyümesi için Türkiye’ye yeni oyuncu gelmesi lazım. Sektördeki kapasite kullanım oranları doygunluğa ulaştı. Pazar 3 yıldan beri 1 milyon seviyesinde. Bu iyi bir seviye ancak başka oyuncu gelmesi için pazarın daha da büyümesi lazım. Bence bu noktada teşvikler tek başına yeterli değil. Kimse sadece teşvik var diye bir yere yatırım yapmaz. Asıl teşvik ülkenin kendisi olmalı. Örneğin Rusya riskli bir ülke olmasına rağmen Batılı ve Koreli otomotiv fabrikaları burada pozisyon aldı. Çünkü, Rusya’da 3,5 milyona gidebilecek bir pazar potansiyeli var.

~


REKABET AVANTAJINI KAYBEDEBİLİRİZ

MALİYET DÜŞMELİ
Elektrifikasyon konusunda çok önemli bir maliyet sorunu var. 2010 yılında 1 kWh saatlik bir batarya maliyeti bin dolarken, şimdi 215-220 dolarlara düştü. Fakat bunun rekabetçi olması için 100 dolar seviyesine inmesi lazım. Bir otomobil maliyetinde eğer işin yüzde 60’ı ileri teknolojiye giderse bu aracı Türkiye’de yapmakla başka bir yerde yapmak arasında fark kalmaz. Rekabet avantajını kaybedebiliriz ki bu da sektör için bir tehdit.
SEKTÖR İÇİN RİSK Türkiye’de hala bir batarya fabrikası kurulma konusu konuşulmuyor. 2025’lerde yüzde 20’ler civarında elektrikli araba yapılacaksa Türkiye’de de elektrikli üretim olması lazım. Bataryayı ithal edeceksek astarı yüzünden pahalıya gelir. O zaman bu parçaların tedarik edilebileceği pazarlara yönelmek daha mantıklı hale gelir. Biz otomotiv şirketleri olarak ne kadar Ar-Ge yapsak da batarya yapmak bizim misyonumuz değil.



TEKNOLOJİDE ÇOK İLERİ DÜZEYDEYİZ

ENDÜSTRİ 4.0 
Endüstri 4.0’ı Batı’dan olduğu gibi alıp kopyalamanın doğru olmadığı düşüncesindeyim. Her şirketin bunu doğru anlayıp kendine rekabet avantajı sağlayacak yatırımlar yapması lazım. Tofaş olarak teknolojik anlamda çok iyi bir noktadayız. Fabrikalarımızda aynı montaj bandı üzerinde 4 değişik aracı çıkabilecek yeteneğe sahibiz ki bunları 2000’li yıllarda yapmaya başladık. M2M konusunda kendimizi geliştiriyoruz.
ROBOTLA ÜRETİM İnsanlarla beraber çalışan robotlar konusunda uygulamalar yapıyoruz. 750 robotumuz, 1 tane cobotumuz var. Otomotiv işinde önemli konulardan biri olan ergonomiye yönelik de çok yatırım yapıyoruz.
OTONOM ARAÇLAR Otonom araçların farklı farklı seviyeleri var. Şu anda araçlarda olan aktif emniyet tedbirlerinin birçoğu aslında otonomun bir parçası. Kademeli bir geçiş olacaktır. Dünyada şu anda 90 milyonun üzerinde araç üretimi var. Elektrikli araçlar, 90 milyonluk dünya üretiminde 1,5 milyon yüzde 1 gibi bir rakam. Beklenti, 2025’li yıllarda yüzde 10-20 arasında bir yere oturması. Dolayısıyla dünyada içten yanmalı motorlar yok olacak diye bir şey yok. SUV talebinin artması da içten yanmalı motorları belli bir seviyede tutacaktır.



“EGEA ŞİRKETE BOYUT ATLATTI”

YERLİ ÜRETİM 
Tofaş, Türkiye pazarında en çok yerli araç satan marka konumunda. 123 bin satışımızın yüzde 91’i Bursa Fabrikası’nda ürettiğimiz araçlardan oluşuyor. Bu oran, diğer markalarda yüzde 60-70 seviyelerinde. Bu açıdan da sektör içinde önemli bir konumuz var. Bizim bir avantajımız da hem otomotiv hem hafif ticari araç üreten tek şirket olmamız. KAPASİTE DOLDU Elde ettiğimiz başarılarda en büyük pay Egea’nın. Egea projesiyle birlikte şirket boyut atladı. Şu anda Tofaş’taki üretim kapasitemiz tamamen dolmuş durumda. Bu kadar yüksek bir kapasite kullanım oranıyla üretim yapmak, bizim için ayrı bir başarı ve gurur kaynağı oldu.
DEĞER ARTTI Önemli göstergelerden biri de şirket değeri. Egea projesi öncesinde Tofaş’ın şirket değeri 3 milyar dolarken şu anda yaklaşık 4 milyar dolar seviyelerinden işlem görüyoruz. Cirosal olarak yüzde 26, kârlılık anlamında yüzde 55 büyüdük. Bu da aslında yapılan yatırımların, projelerin ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Koç Grubu içinde ilk 5’teyiz.
PAZAR PAYI Hafif ticari araç ve otomobilde 2016’da pazar 4’üncüsüydük. 2017’de pazar payımızı 2 puan artırarak yüzde 12,6’yla pazar ikincisi olduk. Bu başarıda en önemli pay, yüzde 6,6 pazar payıyla yılın en çok satan binek otomobili olan Egea’nın oldu.



TOFAŞ’IN KİLOMETRE TAŞLARI VE BUGÜNÜ


1 İlk yıllarımızda 20 bin kapasiteli 600 kişilik tesistik. Bugün yıllık 450 bin adet kapasiteye sahibiz.
2 Fiat Chrysler Automobiles’ın dünyada da en fazla üreten fabrikası durumuna geldik.
3 İkinci dönemimiz Gümrük Birliği’yle birlikte 1995’te Tempra’yı Avrupa’ya ihracat etmemizle başladı.
4 Üçüncü aşama, 2013’te Doblo araçlarımızı ABD’ye ihraç etmemizle başladı.
5 Egea, önemli bir dönüm noktasıdır. Öncesinde Tofaş’ın değeri 3 milyar dolardı, şimdi 4,3 milyar dolar.
6 Geçen yıl 384 bin 174 adetlik üretimimizle hem Türkiye’nin hem şirketimizin üretim rekorunu kırdık.
7 2017 ciromuz ise 2016’ya göre yüzde 23 artarak 17,5 milyar TL’ye ulaştı. Net kârımız yüzde 32 arttı.
8 Geçen yıl faaliyetlerimiz neticesinde 1 milyar dolar dış ticaret fazlası elde ettik.
9 2018’de Avrupa’nın büyümesine paralel ihracatta yüzde 10 bir büyüme potansiyeli olabilir.
10 2018’de ihracatımızın 270-300 bin, iç piyasadaki satışın ise yine 110-125 bin olmasını bekliyoruz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz