"DENİZCİLİK CAZİBESİNİ KAYBETTİ"

2008’de ba,layan denizcilik sektöründeki kriz bitmiş değil. Bir dönemin en zenginleri arasında yer alan armatörler borçlarla boğuşuyor. Türkiye’nin en eski armatörlerinden PEKİN BARAN, “Bu dönemde olabildiğince kredi borcunu azaltmaya çalışıyoruz. Ancak bankalar hiç anlayışlı davranmıyor” diyor. 3 yıl önce sektörün yükselişe geçeceğini öngördüğünü ancak fena halde yanıldığını söyleyen Baran, “40 yıldan fazla zamandır sektörün içindeyim. Bugüne kadar böyle bir kriz görmedim” diyor.

26.02.2015 15:09:310
Paylaş Tweet Paylaş
"DENİZCİLİK CAZİBESİNİ KAYBETTİ"

Sektörde neler oluyor?
1- Sektör kriz meselesini aşamadı, 2008’de başlayan kriz devam ediyor.
2- Çin’den bir hareket bekleniyordu, gelmeyince sorun aşılamadı. 
3- 400 bin tonluk gemilerin sayısının artması sektörü olumsuz etkiliyor.
4- Çin’in kömür tüketiminden çıkma kararı da talebi aşağı çekiyor. 
5- Avustralya’nın talep artışı beklentisi nedeniyle yaptığı hatalı yatırımlar arzı şişirdi. 
6- Sektörde arz-talep dengesizliği oldu, bu armatörleri zora sokuyor. 
7- Yeni dönemde 200 bin ton ve altı gemiler çok ciddi zorlanacak. 
8- Navlun bedelleri 2008’deki kriz düzeyinden çok kötü, 25 yıllık ortalamanın altında. 
Pekin Baran, Denizcilik A.Ş’nin yönetim kurulu başkanı. Aynı zamanda TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Üyesi. Türkiye’nin en köklü ve en eski armatörlerinden biri. Hukukçu olmasına rağmen baba mesleği olan armatörlüğü tüm zorluklara rağmen sürdürmeye çalışıyor. 2008 küresel krizinde büyük darbe alan denizciliğin 3 yıl önce yeniden yükselişe geçeceğini düşünen Baran, “Bu tahminimde fena halde yanılmışım” diyor ve ekliyor: “Sektörde patlama oldu ancak ters yönde bir patlama oldu.” Baran, kendisini fena halde yanıltanın ise Çin olduğunu söylüyor. “Sadece ben değil kimse Çin’in yatırımlarını durduracağını öngöremedi” diyen Baran, oldukça kötü bir dönem geçiren denizcilik sektörünün daha uzun bir süre toparlanamayacağını belirtiyor. Denizcilik A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Pekin Baran’la krizden çıkamayan denizcilik sektörünü, armatörlerinin içinde bulunduğu zor durumu ve TÜSİAD’ı konuştuk: 
~
* Denizcilik sektöründe kriz bitti mi? Sektör, 2011’de öngördüğünüz patlamayı yaptı mı? 
* 2008’deki büyük küresel krizden sonra herkes Asya ülkelerinin büyük bir süratle kalkınma sürecine girmesini denizcilik için büyük avantaj olarak görmüştü. Ben de 3 yıl önce sektörde büyük bir talep patlamasının yaşanacağını, arz talep dengesizliğinin toparlanma sürecine gireceğini düşünüyordum. Ancak fena halde yanıldım. Sektörde beklenen patlama oldu ancak ters istikamete doğru bir patlama oldu.
* Neden “ters istikamete doğru” diyorsunuz? 
* Maalesef denizcilik sektöründe öngörülerimiz doğru çıkmadı. Sektör hala kriz meselesini aşamadı. 2008’de başlayan kriz hala çözümlenmiş değil. Mesela hala en büyük ithalatçı ve ihracatçı olan Avrupa Birliği resesyonda. Bugüne kadar çok hızlı büyüyen Çin, yatırımlarını yavaşlatma kararı aldı. Japonya da resesyon açıkladı. Suni teneffüsle bugünlere kadar gelen Amerika’nın haliyse malum… 
* Sektörün büyüyeceği yönündeki tahmininizde sizi yanıltan ne oldu? 
* 2011’de krizin birinci aşamasından çıkılmak üzereydi. Tabii ki Çin’in de gelişme sürecinde olduğu düşünülüyordu. Bundan dolayı küresel krizin sonuçlanacağı görüşü hakimdi. Maalesef bu öngörüler doğru çıkmadı. Küresel kriz hala devam ediyor. Ben de küresel krizin bu derece uzun süreceğini tahmin etmemiştim. Ayrıca dünyanın en büyük ticari blokları hala resesyondan çıkamadı. Beni, tahminlerimde yanıltan da Çin oldu. Çin’in diğer bölgeler için de gelişme yaratacak bir dinamik olduğu kanısındaydım. Maalesef böyle bir dinamizm olmadı. Çin’in bir ayağı topal oldu. Sonuçta beklenen küresel kalkınma gerçekleşmedi.
* Çin neden denizcilik sektörü için bu kadar önemli?
* Dünyadaki maden cevheri taşımalarının yüzde 70’inden fazlası Çin’e gidiyordu. Kömür taşı malarının ise yüzde 50’sinden fazlası Çin’e yapılıyordu. Bundan dolayı bizim sektörde ağır yük taşımacılığının büyümesi, tek kutba yani Çin’e bağlıydı. Ancak geçtiğimiz 3 yılda, Çin tek başına kutup olmayı bıraktı. Büyümesini düşürecek tedbirler aldı. Bu durum da başta bizim sektör olmak üzere diğer birçok sektörde sarsıntı yarattı. 
* Son dönemde Çin’in dışında denizciliği olumsuz etkileyen başka hangi gelişmeler oldu? 
* Çin’den sonra sektörü olumsuz etkileyen ikinci gelişme 400 bin tonluk şimdiye kadar görülmemiş büyüklükte gemilerin ortaya çıkması oldu. Üçüncü önemli gelişme ise Çin’in yavaş yavaş kömür tüketiminden çıkma kararı alması oldu. Çin, kömürden çıkma kararı alarak güney sınırında büyük barajlar inşa etmeye başladı. Hidroelektrik enerjiye yöneldi. Tüm bu gelişmeler denizcilik sektöründe çok büyük değişiklikler yarattı. 
* Önümüzdeki dönemde sektörde başka olumsuzluklar çıkabilir mi? 
* Küresel kriz devam ederken Çin’e yapılan deniz taşımacılığ��nın niteliği de değişmeye başladı. Şimdiye kadar 200 bin tonluk gemiyle taşınan maden cevheri yeni inşa edilen 400 bin tonluk gemilerle taşınmaya başlayınca, navlunlarda önümüzdeki dönemde yüzde 50 düşüş görülecek. 200 bin tonluk gemiler işsiz kalacak.
~
* Bunun dışında sektördeki diğer önemli trendler neler olacak?
*Çin’in durumu denizcilik sektöründe zincirleme etki yarattı. En büyük ihracatçı konumundaki Avustralya’da çok büyük ağır yük taşımacılığı gemileri yapıldı. Ancak bu büyük gemilerin bu kadar süratle devreye gireceğini öngöremeyen Avustralya’nın yaptığı hatalı yatırımlar sonucu denizcilik sektöründe arz talep dengesizliği meydana geldi. Çin’in ürün talebi azalınca, Avustralya’nın yatırımları ortada kaldı. Avustralya’nın büyük yatırımları aleyhine döndü ve hayal kırıklığı oluşturdu.
* Peki sektördeki bu olumsuz durum armatörleri nasıl etkiliyor? 
* Bu durum tabii ki armatörleri çok olumsuz etkiliyor. Sonuçta arz talep dengesinde çok ciddi değişiklik oldu. Bir de sektörün genel gidişatını etkileyen parametreler artıyor. En önemlisiyse artık Çin eskisi kadar maden cevheri almayacak. Aldığı taktirde de çok büyük gemilerle alacağı için piyasada bir başka kutuplaşma başlayacak. Daha küçük tonajlı gemiler çok ciddi zorluk yaşayacak.
* Bir çıkış yolu var mı? 
* Çıkış yolu sektördeki arz talep dengesinin tekrar kurulmasıyla olur. Sektörde çok fazla gemi arzı var. Buna karşın yük taşımacılığına olan talep azalıyor. Avrupa ve Çin’de talebin azalması her iki tarafta da büyük fırtınalı bir hal yaratıyor. En büyük ticari blok olan Avrupa’da ithalat talebi artmıyor. Dolayısıyla arz ve talepte büyük boşluklar oluşmaya devam edecek. Bu da navlunlara olumsuz yansıyacak. 
* Eskiye göre navlunlar ne kadar düştü? 
* 2008 krizinden bu yana 6,5 yıl geçti. Hala navlunlar 2008 krizinde gördüğü en büyük düşüş noktasından daha kötü durumda. 25 yıllık ortalamanın altında seyrediyor.
* Siz daha önce denizcilikte böyle bir durumla karşılaşmıydınız? 
* 70’li yıllarda denizcilik sektörüne girdim. Bugüne kadar böyle bir durum görmedim. 2008’e kadar denizcilik sektöründe evvela inanılmaz bir çıkış yaşandı. Son çeyrek asırdaki bu inanılmaz çıkış sürecini hiç kimsenin öngörmesi mümkün değildi. Bu durum da bana göre tamamen Amerika’nın politikalarından kaynaklandı. Bu nedenle sektörde 2008’e kadar çok yüksek kârlılıklar oluştu. 2008’e kadar devam eden yüksek büyüme oranları sektörde görülmüş işitilmiş bir şey değildi. Ondan sonra da aşağıya düşüş bir gecede oldu. Bugün de denizcilik hala balkondan düşüşten kendini kurtarabilmiş değil. Sektör hala 25 yıllık ortalamanın altında.
* Bu kadar uzun süren krizin sorumlusu kim? 
* Bütün dünyanın aynı anda resesyona girmesi görülmüş bir şey değil. Bu da tamamen küreselleşmeden kaynaklanıyor.
* Önümüzdeki dönemde iyileşme bekliyor musunuz? 
* Denizcilik ilk küresel meslek. Türkiye’deki gelişmelerden ziyade denizciliği küresel ortamdaki gelişmeler etkiliyor. Küresel ortamdaki gelişmeler çok büyük sarsıntılı dönemlerden geçti ve geçmeye devam ediyor. 2008’den sonra ne Amerika ne Avrupa’da krizin yarattığı sonuçların önüne geçildi. Avustralya’da G20 toplantısı oldu. Burada hala krizin çözülemediği anlaşıldı. Bir de bizim sektörde başka bir gelişme daha oldu. Mortgage krizinden sonra bankaların verdiği kredilerde müthiş düşüş oldu. Bankalar artık kredi veremez hale geldi. 
~
* Son 10 yılda büyük gruplar denizciliğe girip armatör oldu. Yeni giren gruplar bu olumsuz durumdan nasıl etkileniyor?
* Ömer Sabancı’nın 10, Yalçın Sabancı’nın da yaklaşık 30 gemisi var. Tabii krizden sektöre yeni giren bu büyük şirketler de etkileniyor. Bana göre bu işte tecrübe sürprizlere hazır olmaktır. Denizde ne zaman dalga olacağı bilinmediği gibi denizcilikte de her an bir olay çıkabilir. Sonuçta sektöre yeni giren büyük yatırımcılar navlun fiyatlarının çıkmasını bekliyor. Çünkü gemiler satılsa zararına gidecek. Bu nedenle sektördeki armatörler navlun fiyatları çıkıncaya kadarki sürede ne kadar dayanabileceklerine bakıyor. Eskiden savaş olsa navlunlar artardı. Artık savaş da olsa navlunlar artmıyor. Dolayısıyla sektördeki kötü gidişattan tankerler de yük taşımacılığı yapanlar da aynı oranda etkileniyor. Ancak konteynır gemileri olanların durumu Türkiye'nin dış ticaretine bağlı olduğu için görece biraz daha iyi.
*2015 için de beklentiniz olumsuz mu?
*2014’ün sonunda durum pek değişmedi. Sektörde büyük bir istikrarsızlık ortamı var. Zaten son dönemde armatörlüğe adm atan yeni grup da yok. Denizcilik cazibesini kaybetti.
* Neden denizcilikte büyük gruplar çok hızlı değişiyor?
* Çok uzun zaman Türkiye’de 3-4 tane özel sektör armatörü vardı. O zamanların sorunları değişikti. Devletçilik hakimdi. Çok kötü bir bürokrasi vardı. Bir gemi almak deveye hendek atlatmaktan daha zordu. Çok büyük sıkıntılar çektik. Ne gariptir ki bunu değiştiren askeri darbe oldu. Sektördeki en büyük devrimi Turgut Özal yaptı. Bugün ise sektöre yeni giren büyük gruplar en büyük armatörler arasında yer alıyor. YASA, Geden bugün sektörün en büyükleri arasında.
~
* Peki bu ortamda armatörler şirketlerini devam ettirmek için ne yapıyor?
 * Bu dönemde olabildiğince borcu azaltmaya çalışıyoruz. Fakat bu da çok zor oluyor. Bankalar hiç anlayışlı davranmıyor.
 * Krizden sonra batan armatörler oldu mu?
 *Türkiye bu açıdan fevkalade şaşırtıcı bir ülke. Diğer ülkelerde kriz olduğu zaman bayağı büyük iflaslar yaşanırken, borçlar ödemeyip kaçan armatörler olurken Türkiye’de şimdiye kadar böyle bir durum gerçekleşmedi. Herkes bir şekilde ayakta kalmak için direniyor.
* Kriz sizi nasıl etkiledi? Bu dönemde ne kadar küçüldünüz?
 * Eskiden Türkiye’de 3 büyük armatör vardı. Bunlardan ikisi bizim aileyle Cerrahgil ailesiydi. 2000’li yılların başında Cerrahgil’le ortaklık yaptık. Bugün Cerrahgil’le gemilerimiz ortak. 4 gemimiz vardı. 2’sini sattık. Şimdi iki gemiye düştük.
*Yeni gemi satın almayı düşünüyor musunuz?
 * Fırsat bulursak tekrar bakacağız. Ancak bu sektörde işin rengi belli olmadan gemi yatırımı yapmak zor. Oyun sahası genişledi.
* Sektörde başka bir alana girmeyi düşünmediniz mi?
* Eskiden uzun yıllar tankerciydik. Piyasa şartları ndan dolayı 20 yıl önce tankerciliği bırakıp kuru yüke geçtik. Yük taşımacılığına geçtiğimiz için pişman değiliz. Ancak bu dönemde sektörde yeni bir alana geçiş düşünmüyorum. Kuru yük piyasası çok kötüyken tanker piyasasnn iyi olması çok zor. Kaldı ki orada da çok önemli gelişmeler var. Petrol fiyatlarının düşmesi sektörü olumsuz etkileyecek. Petrol fiyatlarındaki düşüş, kriz nedeniyle düşük süratle giden gemilerin birden bire daha hızlı gitmesi sonucunu doğuracak. Bundan dolay da arz talep dengesi daha da bozulacak. Navlun fiyatları daha da düşecek.
* Politikacıların çocuklarının çoğu gemi alıp armatör oldu. Başarlı buluyor musunuz?
* Denizcilik için sermaye gerekiyor. Ancak biraz da beceri lazım… Balıklama atlarsan başarılı olmak zor. Bakalım onlar ne zaman öğrenecek bu işin düşündükleri gibi olmadığını. * Peki iyi armatör olmanın formülü nedir?
 * Armatörlükte formül her şey iyi giderken fiyatlar yükselmişken gemi almamaktır. Gemiyi yalnı zca ucuzken almak lazım. Eğer kredi bulabilirseniz şimdi gemi alma zamanı.
~
“ARMATÖRLÜĞÜ KIZIM SÜRDÜRECEK”
“BABAM TAM BİR DENİZCİYDİ”
Babam armatör olmadan önce kaptanlık daha sonra denizcilik yüksek okulunda hocalık yaptı.1950’li yılların başında da Denizcilik A.Ş’yi kurarak armatörlüğe başladı. Babamın denizcilik dışında hiçbir yatırımı olmadı. Tam bir denizciydi.
“KENDİ İŞİMİ HİÇ YAPMADIM” Ben şirkette ikinci kuşağım. Galatasaray Lisesi’nden mezun olduktan sonra hukuk okudum. Ancak kendi işimi hiç yapmadım. Aile işini devam ettirmek ve babama destek olmak için bu mesleğe girdim. Armatörlüğü hep baba yadigarı olarak gördügüm için de hiçbir zaman denizcilikten çıkmayı düşünmedim. 
ÜÇÜNCÜ KUŞAK Denizciliğin dışında sadece gayrimenkule yatırım yaptım. Başka sektörlere ilgim olmadı. 3’üncü kuşak olarak kızım şirketin yönetim kurulunda. Oğlum ise inşaat sektöründe kendi işini yapıyor. Cihangir’deki eski binaları alıp restore ediyor. Üçüncü kuşakta armatörlüğü kızım devam ettirecek. 

“NAVLUNLARIN ARTMASI LAZIM” 
“YANGINA KÖRÜKLE GİDİLİYOR”
Denizciliğin fıtratında var. Birazcık fırsat görülürse sektörde hemen arz artıyor. Daha fazla gemi sipariş ediliyor. Böylece yangına körükle gidilmiş oluyor. Krizin ne zaman biteceğini bilsem 6 ay içinde milyarder olurum. 
YAŞAMAK ZORLAŞTI! Armatörlükte krizin bitmesi için navlunun artması lazım. Bu navlunlarla yaşamak çok zor. Navlunların artması için de bu küresel kriz ortamının bitmesi gerekiyor. Armatörlük mesleğinin çok önemli parametreleri değişiyor.
~
“ARMATÖR ZENGİNDİR ALGISI DEĞİŞTİ”
EN KÂRLI İŞ
Eskiden armatörler çok zengin kişiler olarak değerlendirilir. Ancak son dönemde bu algı değişti. Hiç unutmam, bir dönem Time Dergisi armatörlük için “Banka soygunculuğundan sonra en kârlı iş” diye manşet atmıştı. O dönem sektörde çok az gemi vardı. Dolayısıyla armatörler de çok zengin kişilerdi. 
KÖŞEYİ DÖNSEK ALGISI Bir de eskiden sektörde herkes bir harp çıksa da köşeyi dönsek derdi. Hiç unutmuyorum Süveyş Krizi’nde navlunlar bir gecede inanılmaz arttı. Norveçli ünlü bir armatör vardı. Ertesi gün bankaya gidip iflas ettim diyecekken Süveyş Krizi sayesinde batmaktan kurtuldu ve milyoner olmaya devam etti.
BANKALAR YARDIMCI DEĞİL Bugün armatörler çok zor durumda. Bugün eğer armatörseniz gemilerinizin işletme masraflarını ve banka kredilerini ödeyebilirseniz çok mutlusunuz. Bankalar da krizde olduğu için armatörlere pek yardımcı olmuyor. 

“TÜSİAD’IN BİR GÜÇ KAYBI YOK” 
TÜSİAD’IN DURUŞU
Son dönemde etraf biraz karışık. Fakat eskiyle bugünü karşılaştırırsanız hiçbir zaman TÜSİAD’ın çizgisinde bir değişiklik olmadı. TÜSİAD daima inandığı prensipler çerçevesinde gitti. Burada da aşırılığa kaçmadı. Her zaman cesur oldu 
ELEŞTİRİLER HAKLI MI? TÜSİAD bir yol gösterici. TÜSİAD’ın belli prensipleri fazla aşırılığa gitmeden, polemik yapmadan bilimsel çerçevede ortaya çıkarmasını çok takdire şayan buluyorum. Belki TÜSİAD’da günlük konjonktür içinde TÜSİAD’ın daha taraf tutan bir tutum içinde olmasını isteyenler olabilir. Ancak bu durum TÜSİAD’ın karakteri değil. TÜSİAD hiçbir zaman polemik yaratmaz. Her zaman kutuplaşmaya karşı olduğunu ifade ediyor.
GÜCÜ AZALIYOR MU? TÜSİAD’ın meselelere doğru yaklaşma becerisini sürdürdüğü görüşündeyim. Gücünü de bundan alıyor. Bu açıdan bence TÜSİAD’En güç kaybı yok. Etrafın fazla karıştığı bir dönemde bu tür davranışa da ihtiyaç var. Sonuç itibarıyla TÜSİAD kutuplaşmayı artıracak şekilde fikirleri alıp ortaya çıkmaktan pek hoşlanmıyor. Zaten TÜSİAD’da bir militan görüş olmaması lazım. Gittikçe kutuplaşmaya giden bir ülkede bunu daha fazla körüklemek de doğru olmaz. TÜSİAD sorunları körükleyecek davranışlardan kaçınıyor. Bunu da çok doğru buluyorum.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz