- Anasayfa
- Yazarlar
- M. Rauf Ateş
- Amerika'dan Türkiye'ye girişimcilik mesajları
Amerika'dan Türkiye'ye girişimcilik mesajları
Jim Clifton’un kitabında, bizim de dikkat etmemiz gereken bazı saptamalar var.
Son yıllarda dünyada hayranlık uyandıran en büyük girişimler, Amerika’dan geldi. Facebook, Twitter, WhatsApp, Snapchat ve ötekileri... Onların dışında dünyada internet ve teknolojiyi yönlendiren çok sayıda şirketin doğum yerinin ABD olduğunu da hepimiz biliyoruz.
Bütün bunlara rağmen son yıllarda Amerika’da, başını büyük girişimcilerin çektiği bazı iş insanları, “Amerika invasyon ve girişimcilik ruhunu kaybediyor” diye seslerini yükseltiyor. “Göçmenlere kapılarımızı açalım, yeni yetenekleri çekelim, lise, hatta ilkokul çocuklarına girişimciliği öğretelim” diye taleplerde bulunuyorlar.
Amerika’da bu görüşü savunanların iki hareket noktası var. Birincisi, şirket kuruluşlarının azaldığını savunuyorlar. İkincisi ise inovasyon hızının yetersiz kaldığını düşünüyorlar.
Gallup’un CEO’su Jim Clifton’un, “Entrepreneural Strengthsfinder” adlı kitabını okurken bu görüşler bir daha dikkatimi çekti. Bizim nasıl bir ruh halinde olduğumuz, Amerika’nın nerede olduğunu görme şansım oldu. Onlar yarım milyona yakın şirketi yetersiz bulurken birkaç yılda 10 milyar dolar değere ulaşan şirketlerden tatmin olmazken, biz küçük girişim başarılarıyla yetiniyoruz.
AMERİKA'DAN DERS ALMAK LAZIM
Jim Clifton’un kitabında, bizim de dikkat etmemiz gereken şu saptamalar var:
1. İnovasyon, keşif ve büyük yaratıcılıklar çok önemli. Amerikalılar geçmişte ampulden uçağa kadar çok önemli buluşlar yaptı, bunları ticari başarıya dönüştürdüler. Ancak bunlar tek başına yeterli değil.
2. Amerika’nın en önemli sorunu, girişim eksikliğidir. Amerika bugün dünyanın girişimcilikte 1’inci ülkesi değildir. İkinci ya da beşinci de değildir, Gelişmiş ülkelerde girişimcilik aktivitesi açısından 12’nci sıradadır. Kişi başına yeni şirket oranı açısından çok gerideyiz,
3. Çok yerde duyulmasa ve yazılmasa bile çok önemli bir başka rakam daha var. Amerika’nın son 35 yıllık tarihinde ilk kez “ölen” şirket sayısı, “doğan” (yeni kurulan) şirket sayısını geçti. ABD’de bir yılda kurulan 400 bine yakın şirkete karşılık 2013 yılında 470 bin şirket öldü. Böyle bir grafik dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur. Bu rakam, 2008 yılına kadar yıllık 100 bini geçmiyordu.
4. Herkes Amerika’da 26 milyon şirket olduğunu söyler ve bununla gurur duyar. Oysa Amerika’da sadece
6 milyon gerçek şirket var. 20 milyon şirket aslında aktif değil; bunlar satışı, çalışanı, müşterisi ve kârı olmayanlardan oluşur. Bu 6 milyon şirketin de 3,8 milyonu 4 ve daha az çalışana sahip.
5. ABD Genel Kurmay Başkanı, 2011 yılında Senato’da yaptığı bilgilendirme konuşmasında,
“Bizim en büyük düşmanımız El Kaide ya da terör grupları değil, dış borcumuzdur” demişti. Ben de bunun üstüne “Amerika AŞ, Amerika’nın güvenliği ya da dış politikasından daha önemlidir” diye düşünüyorum.
Clifton’un görüşlerinin tamamına katılıyorum. Yılda 400 bin şirketin kurulduğu Amerika’nın önde gelen insanları böyle düşünüyorsa bizim de girişimcilik dünyasına daha farklı yaklaşmamız, yeni start up’ları destekleyecek projeleri geliştirmemiz gerekiyor.
Bütün bunlara rağmen son yıllarda Amerika’da, başını büyük girişimcilerin çektiği bazı iş insanları, “Amerika invasyon ve girişimcilik ruhunu kaybediyor” diye seslerini yükseltiyor. “Göçmenlere kapılarımızı açalım, yeni yetenekleri çekelim, lise, hatta ilkokul çocuklarına girişimciliği öğretelim” diye taleplerde bulunuyorlar.
Amerika’da bu görüşü savunanların iki hareket noktası var. Birincisi, şirket kuruluşlarının azaldığını savunuyorlar. İkincisi ise inovasyon hızının yetersiz kaldığını düşünüyorlar.
Gallup’un CEO’su Jim Clifton’un, “Entrepreneural Strengthsfinder” adlı kitabını okurken bu görüşler bir daha dikkatimi çekti. Bizim nasıl bir ruh halinde olduğumuz, Amerika’nın nerede olduğunu görme şansım oldu. Onlar yarım milyona yakın şirketi yetersiz bulurken birkaç yılda 10 milyar dolar değere ulaşan şirketlerden tatmin olmazken, biz küçük girişim başarılarıyla yetiniyoruz.
AMERİKA'DAN DERS ALMAK LAZIM
Jim Clifton’un kitabında, bizim de dikkat etmemiz gereken şu saptamalar var:
1. İnovasyon, keşif ve büyük yaratıcılıklar çok önemli. Amerikalılar geçmişte ampulden uçağa kadar çok önemli buluşlar yaptı, bunları ticari başarıya dönüştürdüler. Ancak bunlar tek başına yeterli değil.
2. Amerika’nın en önemli sorunu, girişim eksikliğidir. Amerika bugün dünyanın girişimcilikte 1’inci ülkesi değildir. İkinci ya da beşinci de değildir, Gelişmiş ülkelerde girişimcilik aktivitesi açısından 12’nci sıradadır. Kişi başına yeni şirket oranı açısından çok gerideyiz,
3. Çok yerde duyulmasa ve yazılmasa bile çok önemli bir başka rakam daha var. Amerika’nın son 35 yıllık tarihinde ilk kez “ölen” şirket sayısı, “doğan” (yeni kurulan) şirket sayısını geçti. ABD’de bir yılda kurulan 400 bine yakın şirkete karşılık 2013 yılında 470 bin şirket öldü. Böyle bir grafik dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur. Bu rakam, 2008 yılına kadar yıllık 100 bini geçmiyordu.
4. Herkes Amerika’da 26 milyon şirket olduğunu söyler ve bununla gurur duyar. Oysa Amerika’da sadece
6 milyon gerçek şirket var. 20 milyon şirket aslında aktif değil; bunlar satışı, çalışanı, müşterisi ve kârı olmayanlardan oluşur. Bu 6 milyon şirketin de 3,8 milyonu 4 ve daha az çalışana sahip.
5. ABD Genel Kurmay Başkanı, 2011 yılında Senato’da yaptığı bilgilendirme konuşmasında,
“Bizim en büyük düşmanımız El Kaide ya da terör grupları değil, dış borcumuzdur” demişti. Ben de bunun üstüne “Amerika AŞ, Amerika’nın güvenliği ya da dış politikasından daha önemlidir” diye düşünüyorum.
Clifton’un görüşlerinin tamamına katılıyorum. Yılda 400 bin şirketin kurulduğu Amerika’nın önde gelen insanları böyle düşünüyorsa bizim de girişimcilik dünyasına daha farklı yaklaşmamız, yeni start up’ları destekleyecek projeleri geliştirmemiz gerekiyor.
