Tarlaların bölünmesi ve aile şirketleri

4.12.2019 14:39:000
Paylaş Tweet Paylaş
Tarlaların bölünmesi ve aile şirketleri

Türkiye’de tarımın önemli sorunlarından biri tarlaların, tarım alanlarının miras yoluyla bölünmesi ve verim sorununun ortaya çıkmasıdır. Bu konuyu yıllardır dinler, sürekli reform haberleri okuruz. Ama bu konuya çözüm getirilemediği için tarımda sıkıntılar devam ediyor. Aslında bir tarım konusuna dikkat çekmek istemiyorum. Amacım, buradan hareketle benzer bir soruna doğru giden konuyu paylaşmak. Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Garih, geçtiğimiz ay içinde Future CEO Sertifika Programı’nda Stratejik Yönetim konulu bir ders verdi. Şirketlerin, özellikle aile şirketlerinin gelecek kuşaklara taşınmasının önemine değinirken Türkiye’de giderek önem kazanan bir konunun altını çizdi. Şunları paylaştı Garih: 

1 “Tarım alanlarının bölünmesinin benzerini Türkiye’de aile şirketlerinde yaşayacağız. Giderek böyle bir döneme doğru gidiyoruz. 

2 Aile şirketlerinde, özellikle de bazı ailelerde benzer sorun olacak. Koç Holding gibi tek kaynaktan büyüyen ailelerin sayısı fazla değil. Koç Holding’de Vehbi Koç, çocukları, torunlar ve onların çocuklarından aşağıya doğru gidiyor. Aile işlerinin devri konusunda çok da sorun yaşanmıyor. 

3 Ancak bizim gibi iki ve çok ortaklı gruplarda kuşak değişimi giderek zorlaşacak. İşler iki ortakla başlıyor, o iki ortağın çocukları, onların çocukları, gelinler ve damatlarla iş büyüyor. Bu durumda hem devir hem yönetmek zorlaşıyor.” Garih’in değerlendirmesine katılıyorum. Aile şirketleri konusunda yazan, kitapları olan ve bu konuda etkinlikler düzenleyen birisi olarak “tarlaların bölünmesi gibi önemli bir konudur” diyorum. Sorunu önlemenin yolu da sorun haline gelmeden önce görmek ve çözüm üretmekten geçiyor.

Yenilik için yenilik yapmayın

Coca-Cola’nın önce CEO’luk, ardından da başkanlık görevinden emekli olan Muhtar Kent’ten geçen yıl dinlemiştim. Şu sıralar çok konuşulduğu için bu konuyu paylaşmak ve altını bir daha çizmek istiyorum. Çünkü sadece Türkiye değil, dünyada da bazı konuların çok konuşuluyor, içi boşaltılıyor ve değeri ortadan kaldırılıyor. Sanıyorum inovasyon ya da yenilikçilik de böyle bir şey. Yapmak için değil gerektiği için başvurulması gerekiyor. Bunu Muhtar Kent’in şu önemli sözleriyle ortaya koymak istiyorum: “İçecek, çok ilginç bir sektör. Örneğin, bizim şişemiz çok uzun yıllardır bilinen bir tasarıma sahip. Bir değişikliğe de gitmedik. Zaten şişe ve içecek formülü olarak elinizdekinden daha iyisini yapamıyorsanız, yeniliğe gitmemek gerekiyor. İnovasyon, iyi giden bir şeyi değiştirmek demek değildir. İnovasyon, yenilik getirmek demektir. Bu yenilik zaten CocaCola’da yeni ürünlerle ortaya çıkıyor. Özetle inovasyonu şişe ya da formülde değil, markada kullanarak yapıyoruz. Coca-Cola’da çok sayıda inovasyon yapılmış. Ama daha işin çok başındayız. İçecek, çok değişken bir sektör. Dayanıksız tüketim ürünleri arasında değişimi en hızlı yaşayan sektörlerden biri… Dünyadaki 4 milyar insanın alkolsüz içeceklerdeki kişi başı tüketimi o kadar düşük ki… O nedenle daha yapılacak çok şey var. Son 40 yıl içinde bir gelişme kaydedildi evet ama yine daha yolun çok başındayız. Değişecek çok şey var.”

Müşteri edinmenin maliyetine dijital etkisi

Bir dijital platformun CEO’sundan dinlemiştim. Geliştirdikleri yeni ürünlerle tam kişiye odaklı pazarlama yaparak çok başarılı satışlar gerçekleştirdiklerini paylaşmıştı. Örneğin, lüks otomobil hedef kitlesine, uygun önerileri, siteye girdiğinizde gösteren uygulamalar, milyonlarca kişiye seslenmekten daha anlamlı olabiliyor. Bu durum da “müşteri edinmenin” maliyetini düşürebiliyor. Bu sayfada müşteri edinmenin maliyetiyle ilgili bir tablo var. Orada dijitalleşme ne kadar işin içine katılmış bilmiyorum. Ancak, tahmin ediyorum, sınırlı bir şekilde dijitalin etkisi hesaba katılmış. Daha çok geleneksel yöntemlerin etkili olduğunu, sektörlerin sıralanışı ve maliyetlerinden anlamak mümkün… Turizm/seyahatte kişi başına 7 dolarken yazılımda bu rakam 395 dolara kadar ulaşıyor. Bunda, özellikle yazılım işinde kurumlara ulaşma için yapılan aktivitelerin kullanılmasının etkili olduğunu söylemek mümkün. Teknolojinin devreye girmesiyle bu rakamlarda ciddi değişiklikler oluyor, olmaya da devam edecek. Okuduğum araştırma ve dinlediğim şirket liderlerinin görüşlerinden şunu çıkarıyorum: Dijital kanallar etkili olacak. Ancak, sosyal medyada, özellikle etkili kişilere yönelik harcamalarda bir yeniden gözden geçirme yaşanacak. Böylece müşteri edinmede yeni normali bulup maliyette daha verimli yapıya kavuşacaklar diye düşünüyorum.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz