Bir girişim başlatmak için örnek yol

12.03.2018 15:02:000
Paylaş Tweet Paylaş
Bir girişim başlatmak için örnek yol

Aralık ayı içinde dünya teknoloji devi Apple’ın bir satın alma açıklaması basına yansıdı. 400 milyon dolarlık bu satın almada diğer taraf, kullananların yakından bildiği Shazam’dı. Etrafta çalan şarkıyı, söyleyen, şarkı adıyla tanıyan uygulama olan Shazam’ın çok etkileyici bir hikayesi var. “Sıfırdan 400 milyon dolar” değere giden bu şirketi kuranlar, tam bir “girişimcilik” örneği yaratmış. Neden örnek diyorum? Çünkü, fikir bulma, fikri birlikte geliştirecek ekibi toplama ve doğru ortakları bulmayla geliştirme konusunda harika bir örnek yaratmışlar. Kuruculardan Chris Barton’un hikayesinden aktaracağım satır başları, size bu konuda fikir verecektir. Bence iş kuracakların benzer bir yol izlemesinde yarar var: 

Önce fikir arayışı 

 Henüz üniversiteden mezun olan genç, bir iş kurmaya karar verdiğinde mutlaka ortak bulması gerektiğini düşündü. Önce arkadaşları Philip Inghelbrecht, ardından da Dhiraj ile bir araya geldi. İş fikri konusunda üçü de anlaşmıştı. 

 Şimdi 3 ortak haline gelmişlerdi ve kafalarında hayata geçirebileceklerine inandıkları fikirler vardı. Sıra onlardan birini seçip başlamaya gelmişti. Takvimler 1999 yılının yaz aylarını gösteriyordu ve dünyada ‘Dot.com’ balonu yaşanıyordu. Bir girişimci için çok sayıda fırsat varmış gibi görünüyordu. 

 Barton’un aklına en iyi yatan fikir, insanların dinledikleri müziği ayırt etme istekleriyle ilgiliydi. Bir müzik dinlerken çok sayıda kişi, ‘kim söylüyor’ ve ‘hangi şarkı’ gibi sorular ortaya atıyordu. Bu konuda o tarihe kadar çok sayıda girişim de yapılmış, hiçbiri başarılı olmamıştı. Müşteri deneyimini ve bir dizi konuyu atlamışlardı. Deneme sırası şimdi 3 ortağa gelmişti. 

Unutulmaz Evreka anı 

 3 ortak, geçmiş girişimleri, neden başarısız olduklarını ve başarılı yönlerini inceleyip, kendi fikirlerini bu doğrultuda geliştirdi. Fikirlerini hayata geçirirken “Evreka” anını ise Barton Londra’da bir akşam evinde otururken yaşadı. Profesör Costas Markides’in MBA dersinden henüz evine dönmüştü. Ders, “kutu dışında düşünme” konusundaydı. İnovasyonda başarılı olmak için farklı düşünmek gerektiği üzerinde durmuştu Prof. Markides. Barton da aynı yoldan gitti ve iş fikrine farklı baktı. Orijinal fikrinde işin içine istasyonlara yazılım yükleme de vardı. Ancak, cep telefonlarına bir yazılım yükleyerek bu işin daha kolay yapılacağını, o akşam düşündü. Çünkü, dinleyici için önemli olan müziği çalan radyo değildi. Radyonun adı ne olursa olsun, önemli olan müziği tanıyan bir yazılımdı. MBA dersinden gelen mesajla iş fikri şekillenmişti. Radyo seçmeye gerek yoktu. Müziğin nereden geldiği de önemli değildi. Müziği duyduğunuzda cep telefonunuzu tutmanız yeterliydi. O tarihte ‘ses tanıma’ teknolojisi çok zayıftı. En büyük zorluklardan biri de burada yaşandı. Yeni uygulama ve teknolojilerle bu sorunu da aşıp, Shazam’ı yaratan yolun ilk adımını attı.

Aynı soruyu Apple için de soracak mıyız?

İlk dizüstü bilgisayarımı 1991 yılının yazında, gazetecilik eğitimi için gittiğim Londra’da almıştım. 3 aylık programın sonuna doğru ikinci bir bilgisayar almaya karar verdim. Gazete ilanlarından, sınırlı bilgimle bir Tandy aldım. Büyük olasılıkla şu andaki bilgisayarımın 4 katı ağırlıkta, kocaman bir cihazdı. Verdiğim parayı hatırlamıyorum ama alıp İstanbul’a dönmüş, ancak pek kullanamamıştım. O dönemde çalıştığım Karacan Yayınları’ndaki Macintosh’lar daha çekiciydi. Bir süre sonra Tandy’ye veda ettim. Geçtiğimiz günlerde eski bir gazete kupürünü görünce “ilk bilgisayarım” aklıma geldi. Gazetedeki haberde 1981 yılına ait “en çok satan” bilgisayarlar listesi vardı ve benim markam da o ilk sıralarda yer alıyordu. Tabloyu görüyorsunuz, 11 marka var. Bunlardan masaüstü/laptop pazarında sadece 2’si yani Apple ve Hewlett Packard (HP) devam ediyor. Diğerleri şirket olarak olsalar dahi başka alanlarda iş yapıyor. Çok değil, sadece 37 yıl önce Wall Street Journal’de “manşet” olmuş bu markaların 9’u en azından bu işte değil. 

Hiç birisinin başarısı garanti değil 

Bu eski haberi okuduğuma yakın günlerde NewYork Times gazetesinde Apple’ı odağına koyan bir araştırma dikkatimi çekti. Yazıyı anlatmadan önce, yukarıdaki konuyla ilgili olduğu için son cümlelerinden birini paylaşayım: “Belki bundan 80, 90 yıl sonra gazete editörleri, bugün kaybolan şirketler için sordukları soruları Apple için de soracaklar.” Gerçekten de tam böyle. New York Times gazetesinde, “Dünyanın en değerli şirketleri” sıralamasına yer verilirken, geçmişteki sıralamalarla borsa endeksindeki yerlerine de dikkat çekilmiş. Bir zamanların “anlı şanlı” şirketlerinin bu listelerden çıktığını, aşağılara düştüğünü paylaşan yazıdan şu mesajlar öne çıkıyor: 

2017 Kasım sonunda Apple, Alphabet (Google), Microsoft, GE ve Amazon ilk sırada yer alıyor. 

Bu sıralama, tüm zamanlar için, yani “enflasyon düzeltmesiyle” birlikte yapıldığında, ilk 5 (parantezler değerleme yılını gösterir) şöyle oluşuyor: Apple (2017), Microsoft (1999), GE (2000), Cisco (2000) ve Intel (2000). 

1925 yılından bu yana “piyasa değeri payı” olarak bakıldığında ilk 5 şirket ise şunlardan oluşuyor: AT&T (yüzde 13), GM (yüzde 7.9), IBM (yüzde 6.8), Dupont(yüzde 6) ve Exxon (yüzde 6).

Bu listelerde yer alan bazı şirketler, yine tarihin sayfalarında kalmış ya da küçülerek, farklı alanlarda faaliyet gösterir hale gelmişler. 

1932 yılında o dönemin Telekom devi AT&T’nin borsanın toplam değerindeki payı yüzde 13 idi. Bu, Apple’ın bugünkü değerinden 5 kat daha fazla. O yıllarda GM yüzde 8, 1970’lerde IBM yüzde 6,8 oranını yakalamıştı. 

Araştırmayı yazanların, “Gelecekte Apple için de sorulabilir” şeklinde yaklaşımları doğru. Onlar da yazılarını şöyle tamamlıyor: “Bu sorular bugün için çok garip gelebilir. Ancak, şirketler, dönemleri geçinceye kadar piyasada anıtsal rol oynuyorlar. Sonra da o halleriyle anlatılıyorlar.” Bu tip şirketlerden biri olmamak için, yenileme ve değişim önemli… Bence geçmişten ders almak da aynı oranda değerli…

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz