erginin ilerleyen bölümlerinde Fiba Holding’in kurucusu Hüsnü Özyeğin ile yaptığımız özel bir çalışma var. Bu söyleşinin bir bölümünü Özyeğin Üniversitesi öğrencilerinden aldığımız sorularla gerçekleştirdik. Oradaki gençlerden birisi, kendisinin üniversite seçimine “karşı çıkanlar” olduğunu da paylaşarak “Hiç size yapmayın, başaramazsın diyenler oldu mu” diye sordu. Hüsnü Özyeğin’in örnekleri çoktu ama en önemlisi Yapı Kredi’den ayrılıp Finansbank’ı kurma aşamasıydı. “Deli misin, Yapı Kredi’nin genel müdürlüğü bırakılır da yeni banka kurulur mu” diye yolundan vazgeçirmeye çalışanlar olmuş. Hüsnü Bey’i dinlerken Nike’ın kurucusu Phil Knight’ın yeni kitabındaki bir bölüm aklıma geldi. O da üniversiteden mezun olup ailesinin yanına Oregon’a döndüğünde benzer bir karar aşamasındaydı. Daha 24 yaşındaydı ve bir şirkete girmek yerine “çılgın fikrinin” peşine takılıp Nike’ı yaratmıştı. İşletme okuyup 1962 yılında ailesinin yanına dönen Knight’ın her zamanki koşularından birinde bu “çılgın fikir” aklına gelmişti. Büyük bir karar aşamasındaydı: “1,5 kilometrelik koşu parkurunu ardı ardına devirdikçe… Belki diyordum sadece belki çılgın fikrime bir kez daha göz atmam gerekir.” Koşu sona doğru giderken Knight kararını vermişti: Çılgın fikriyle ilgili hayatında belki kelimesine yer yoktu, onu hayata geçirecekti. Knight, sonrasını şöyle anlatıyor: “Dünya zaten çılgın fikirler sayesinde bugünlere geldi. Tarih deseniz upuzun bir çılgın fikirler silsilesinden ibaret. Bu yüzden bırak senden başka herkes fikrine çılgınca desin, sen yoluna devam et. Sakın durma. Hatta hedefine varıncaya kadar durmayı aklından bile geçirme ve ‘orasının’ neresi olduğuna dair de pek kafanı yorma. Her ne olursa olsun sakın durma.” Phil Knight da Hüsnü Özyeğin gibi durmadı. Yarattığı hayalin peşinden koşarken yoluna devam etti, eleştirilere kulaklarını tıkadı. Şimdi Nike, alanında dünyanın en büyük şirketlerinden biri oldu. Cirosu 33 milyar dolara, çalışan sayısı ise 70 bine ulaştı. Bunu da “çılgın fikrinin” peşinden koşarak durmadan yerine getirdi.
Yazılım sektörleri yiyip bitirecek mi?
Önde gelen risk sermayesi şirketlerinden Andreessen Horowitz’den Marc Andreessen, geçtiğimiz aylarda Wall Street Journal’de etkileyici bir makale yayınladı. Konuşmasının mesajını bir cümleyle özetlemek mümkündü: “Yazılım bütün dünyayı yiyor.” Yazılımın iş hayatının yanı sıra bireylerin de bütün hayatını ele geçirdiğini, yakında her şeyin yazılımla yürütüleceğini, cihazların bir bölümünün ortadan kalkacağını ileri sürüyor. İnternetin ilk tarayıcısı Netscape’in kurucusu da olan Andreessen özetle şu saptamalara dikkat çekiyordu: 1Ben Netscape’i kurduğumda 50 milyon broadband internet kullanıcısı vardı, şimdi 2 milyara ulaştı. 2Gelecek 10 yılda 5 milyar kişi akıllı telefon kullanacak. Bu tüm bireylere her an internete ulaşma gücü verecek. 3Yazılım programlama araçları ve internet bazlı servisler, hiçbir altyapı yatırımına ihtiyaç duymadan, yazılıma dayalı yeni start up’ların hayata geçmesini teşvik edecek. 42000 yılında ortağım Ben Horowitz’in Loudcloud adlı şirketinin temel bir yazılımı uygulamaya koymasının aylık maliyeti 150 bin dolardı. Şimdi bunu Amazon’da ayda 1.500 dolara yapabiliyorsunuz. 5Bu gelişmelerin sonucunda dünya gerçek anlamda dijitalleşmiş olacak. Zaten bunun işaretlerini de görüyoruz. Yazılım, bazı sektörleri kökten değiştiriyor. Kitap işi Amazon’a geçti. Video işinde Netflix, Blockbuster gibi devleri yenip lider oldu. Müzik işinin hakimiyeti iki yazılım şirketi olan Apple ve Spotify’a geçti. Dijital müziğin cirosu 2004’teki yüzde 2’den yüzde 30’lara ulaştı. Artık bir yazılım şirketi olan Pixar, sinema işinin yeni büyüğü… 6Yeni doğrudan pazarlama şirketi Google oldu. Artık şirketler, yeni yetenekleri, yine bir yazılım şirketi olan LinkedIn’den arıyor. Yazılım, giderek artan oranda sektörlerin “değer zincirlerini” yiyip tüketiyor. Otomobil bile yazılımlar tarafından kontrol ediliyor. 7Hatta Microsoft ve Oracle gibi yazılım şirketleri bile yine yazılım şirketleri tarafından tehdit altında… Andreessen’in bu saptamalarını, bu sayfadaki tablo da doğruluyor. Yazılım, giderek bir “canavara” dönüşüyor, dev bir sektör haline geliyor. Tabloda gördüğünüz gibi yaratılan değerin ABD’nin milli geliri içindeki payı, 2020’de yüzde 10’lara, büyüklük ise 2 trilyon dolara ulaşacak. Bu grafik BV adlı araştırma, danışmanlık şirketinin araştırmasından… Aynı araştırmada, sektördeki satın almaları da ortaya koyan bir tablo var. Başlığı ise işin özünü ortaya koyuyor: “Her şirket giderek yazılım şirketi haline geliyor.”İlerleyen sayfalarda okuyacağınız söyleşisinde Süreyya Ciliv de aynı saptama ve uyarıları yapıyor… Öyle ki 11 milyar dolar kâr elde eden Ford’da, CEO görevinden alındı ve yerine inovasyondan sorumlu başkan yardımcısı getirildi. Amaç, teknolojide geri kalmamak, yazılım ve Tesla tehdidiyle başa çıkabilmek…
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?