Coca-Cola CEO’su Muhtar
Kent’le ilgili hazırladığım
çalışma için gittiğimde,
şirketin Atlanta’daki müzesini de
gezmiş, ayrıntılı bilgi almıştım.
Kitap çalışması için de hakkında
çok sayıda kitap okumuştum.
Son aylarda yaptığım bir
seyahatte bir kitap daha aldım.
Coca-Cola’nın inovasyon ve
tasarımdan sorumlu başkan
yardımcısı David Butler, Linda
Tischler ile birlikte yazmış.
“Design to Grow” adlı kitapta,
tasarım ve inovasyonla ölçek
ekonomisi ve çevikliğe ulaşıp
başarıyı yakalayan şirketler
anlatılıyor.
Benim dikkatimi ise Coca-
Cola’nın kuruluş hikayesi çekti.
Bugünlerde etrafta gördüğümüz
start up’lar gibi şirketin kurucusu ve sonradan satın
alanların da yatırımcı çekme, fon bulma uğraşları çok
iyi anlatılıyor. Birkaç bin dolarlık şirketten, tasarım,
çeviklik ve ölçek yakalamayla dünya devi olmasının
altı çiziliyor. Ben oradan birkaç saptamayı aldım.
Amacım start up’ların dikkatini çekmek…
1 Coca-Cola’yı 1869’da John Pemberton kurdu.
İç savaş henüz bitmişti ve gıda/içecek işi
patlıyordu. Bugünkü “aplikasyonlar” gibiydi içecek
ürün sayısındaki artış… Pemberton Chemical
Company’ı kurduktan sonra para bulmaya koyuldu.
İlk yıllarda 6 yeni ürün piyasaya sundu, hepsi
de başarısız oldu. Doğru ürünü, doğru zamanda
piyasaya sunamamıştı. Çareyi yeni bir karışımı olan
içecek hazırlamakta buldu.
2 1886 yılında büyümek için yatırımcılara,
bugünün “demo day”i gibi bir sunum yaptı.
Yatırımcılardan da büyük ilgi görmüştü. Amacı,
piyasadakilerden çok üstün bir ürün ve marka
yaratmaktı. Tam bu sırada muhasebecisi Frank
Robinson, ürüne Coca-Cola adının
verilmesini önerdi ve logoyu kendi
eliyle çizdi.
3 Pemberton’un ilk yıl cirosu
50 dolar, giderleri 76
dolardı. İkinci yıl da çok parlak
görünmüyordu. Bu nedenle
günümüzdeki adıyla, “exit” (Çıkış)
yapmaya karar verdi ve 3 şirketi
de olan Asa Candler’e şirketi sattı.
Ödenen para sadece 2 bin 300
dolardı.
4 Candler’in şirketin iş modelini
gözden geçirip değiştirmesi
ve adını The Coca-Cola Company
olarak yenilemesi birkaç yıl
aldı. 10 yıl sonra şirketin çalışan
sayısı 50’ye, cirosu 1 milyon
dolara ulaştı. Bir anda ABD’nin
bütün eyaletlerine ulaşmayı başarmışlardı. İlk “ölçek”
başarısı sonuç vermişti.
5 1899’da ise yine moda adıyla “pivot”
gerçekleştirdi ve iş modelini/işleyişini değiştirdi.
Fikir Benjamin Franklin Thomas ve Joseph
Whitehead adlı girişimcilerden gelmişti. Fikir,
insanların Coca-Cola’yı hareket halinde içmelerine,
alıp gitmelerine olanak tanıyordu. Tahmin ettiğini
gibi efsane şişeler ortaya çıkmıştı. “1 şişe 1 dolar”,
çeviklik ve ölçekte müthiş etki yaratmıştı.
6 Bunu birkaç yıl sonra “franchise” modeli izledi
ve başta ABD olmak üzere çeşitli ülkelerde
“şişeleyicilerle” anlaşıp iş hacmini katlamayı başardı.
Ona “İçecek sektörünün Henry Ford’u” diyorlardı.
7 Yenilik, tasarım ve çeviklikle yoluna devam eden
şirket, 2.300 dolardan el değiştirmişti. 1919’da ise
bir grup yatırımcı tarafından 25 milyon dolara satın
alındı ve efsane başkan Robert Woodruff göreve
geldi. Ondan sonrasını ise yakından biliyorsunuz. Sıradışı işe başvurma yöntemi
Sherly Sandberg’i biliyorsunuz. Facebook’un
dünya çapında tanınan kadın yöneticilerinden
biri… Oraya da Google’dan gelmişti. Geçtiğimiz
günlerde ilginç bir anısını dinledim. Facebook’a geldiği
ilk günlerde eski bir tanıdıktan telefon geliyor. Arayan
Sandberg gibi Harvard’dan mezun olan ve Ebay’in
pazarlama bölümünde çalışan Lori Goler adlı bir
kadın yöneticidir. Goler, kısa girişten sonra Sandberg’i
şaşırtan bir teklifte bulunur:
“Sizinle Facebook’ta çalışmak istiyorum. Bunun için
görüşme talebim var. Aslında sizi arayıp hangi işlerde
iyi olduğumu ve neleri yapmaktan hoşlandığımı
anlatmayı düşünmüştüm. Böylece bana uygun bir iş
bulabileceğinizi planlamıştım. Ancak bu yolu herkesin
izlediğini fark ettim. Bunun yerine sizin en büyük
sorununuzun ne olduğunu öğrenmek ve onu nasıl
çözebileceğime karar vermek istiyorum.”
Goler’in talebi hakikaten sıra dışıydı ve Sandberg’i
şaşırtmıştı. Kariyerinde ne böylesine tanıklık etmiş ne
de başkalarından dinlemişti:
“Şaşkınlıktan ağzım bir karış açık kalmıştı. Onlarca
insanı işe almıştım ama kimse bana böyle bir şey
söylememişti. Çünkü iş arama sürecine daima iş
arayanın nitelikleriyle bakılır. Oysa Lori’nin yaklaşımı
farklı ve etkiliydi. O nedenle hemen işe aldım.” Sandberg, “Benim en büyük sorunum işe eleman
alma süreci ve sen bunu çözeceksin” diye karşılık
vermişti.
Sheryl Sandberg, önemli bir sorunu çözmüştü.
Lori Goler ise kariyer merdiveninde bir basamak
aşağıya inmiş, yeni bir işe başlamıştı. Hala
Facebook’ta İnsan Operasyonları Bölümü’nü başkan
olarak yöneten Goler’i farklı kılan, Sandberg’e
göre “kariyer merdiveni” metaforuna ve işe alıma
yaklaşımıydı. Bu yaklaşımı sayesinde de çok
farklı bir alandan gelmesine rağmen çok istediği
Facebook’ta istediği işi kapmıştı. Güler yüz ve Vehbi Koç
Son dönemde özellikle mağaza ve
yiyecek içecek mekanlarında “yüzü
gülmeyen” çok sayıda yöneticiye
ve çalışana rastlıyorum. Havaya bakan
garsonlar, “Niye geldin” diye davranan
satış temsilcilerinin sayısı sanki giderek artıyor.
Ailece gittiğimiz bazı mağazalardan, zoraki
hareket eden satışçılar nedeniyle hızlıca
çıktığımız çok oluyor. Oysa “Yüzü gülmeyen
dükkan açmasın” diye güzel bir söz var.
Böyle dükkanlardan birinin sahibine
Vehbi Koç’un öğüdünü hatırlatmıştım. Herkes
yönetici ve çalışanına okutabilir. Kısaca
şöyleydi bu öğüt:
“Elektrik malzemesi ihtiyacını Voyvoda
Caddesi’ndeki mağazalardan alırdım.
Tarnapol, Burlalar ve Helios mağazaları vardı.
Siemens’i satan Tarnapol, ürün açısından
aralarında en iyisiydi. Fakat gerek sahibi
gerekse tezgahtarları korkunç derecede
nobran, ‘Alırsan al, almazsan alma’
tutumunda insanlardı. Mecbur kalmadıkça
alışveriş etmezdim.
Burlalar ise yukarıda oturur, aşağıdaki
satıcılar işi yönetirdi. Onların her biri bir türlü
davranırdı.
Helios mağazasının ortağı M. Norbert o
kadar tatlı, o kadar sempatik bir insandı ki
her türlü kolaylığı gösterir, yapamayacağı bir
iş olursa tatlılıkla, gönül alarak reddederdi. Bu
nedenle ihtiyacımın büyük kısmını buradan
alırdım.
Bütün bunları mal sahiplerinin, satıcıların,
müşterilerin üzerindeki etkisini göstermek için
anlatıyorum. En ufak müşteriyle de yakından
ilgileniniz, çünkü damlaya damlaya göl
olur. İnsanlar etten kemiktendir, duygularının
etkisinde kalır.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?