Fırsatlara geniş çerçeveden bakmak

18.01.2017 15:55:080
Paylaş Tweet Paylaş
Fırsatlara geniş çerçeveden bakmak
Bu konuyu bilmiyordum, yakın zamanda okuduğum bir makaleden öğrendim. 18 ve 19’uncu yüzyılda, hepimizin bildiği gibi ulaşımda at ve at arabaları egemendi. Hatta bu konuda bir yazım da vardı. “Taşıma Araçları İşi: Amerika’da Atla-Çekilen Araçların Üretimi” adlı kitabın yazarı Thomas A. Kinney’e dayandırdığım yazıda, 1890’larda ABD’de, at arabası ve katar sektöründe çalışan 13 bin şirket olduğunu paylaşmıştım. Sonradan küçük otomobil üreticileri geldi, beraberce rekabet ettiler (Resimde bu rekabetin bir fotoğrafı var.) Bu girişten sonra yeni öğrendiğim konuyu paylaşmak, “Dünyanın İlk Büyük Çevre Krizi’nden” söz etmek istiyorum. 1894 yılında Londra’da yaşanmıştı. O tarihlerde Londra’da araba ve diğer ihtiyaçlar için 50 bin at vardı. Her biri sokaklara günde 7-17 kg arasında dışkı, 1 litre kadar idrar bırakıyordu. New York’ta ise 100 binden fazla at yaşıyordu.

TIMES GAZETESİ’NİN BAŞLIĞI
Bu tablo karşısında Times Gazetesi şu başlığı atmıştı: “50 yıl içinde Londra’nın her sokağı 2 metre yüksekliğinde dışkıyla kaplanmış olacak.” Üstelik bu kadarıyla da kalmamış, aynı dönemde Uluslararası Kentsel Planlama Konferansı’nda konu tartışılmış, 10 gün yerine 13 gün sürmüş, ancak sonuca ulaşılamamıştı. Bu saptamayı aktaran Roger James Hamilton, “Meydan okumaların çoğu yenilmezmiş gibi görünür. Geleneksel yöntemle mücadele edenler kolaylıkla ümitlerini kaybedebilir” diyor. Oysa “Dünyanın En Büyük Çevre Krizi”, gelenekselin dışında bakan, devrim gibi model ve araçlar geliştirenlerin sayesinde kendiliğinden ortadan kalktı. Kriz yaşanırken Alman Carl Benz ve Gottlieb Daimler ile Amerikalı Henry Ford gibi girişimciler, otomobilde inovasyona, üretime kafa yoruyordu. Düşünün, 1912 yılında Londra’nın ve New York’un sokaklarında hala at arabaları varken sadece 5 yıl sonra atla çekilen arabalar artık tarihe karışmıştı. Sorun ve fırsatlara, daha geniş çerçevede ve vadede bakılınca bugünkü sorunların bazılarının da yine inovasyon liderleri sayesinde ortadan kalkacağını tahmin etmek zor olmayacak. Tıpkı sürücüsüz araçlar ve yeşil enerjiye yönelik cihazlar/modeller gibi…

ABD ilk kadın milyarderini hangi tarihte yaratmıştı?
Geçen ay içinde Ekonomist Dergisi olarak Garanti Bankası ile birlikte 10 yıldır düzenlediğimiz Kadın Girişimci Ödülleri’nin törenini gerçekleştirdik. Konuşma öncesinde dünyada girişimcilik konusuna baktım. Özellikle de Amerika’ya odaklandım. Şunu anlamaya çalışıyordum. Türkiye’de girişimcilik son 30 yılın konusu… Kadın girişimciler ise daha yeni bir konu… Kadın girişimci ödülüne ilk yıl 150 kişi başvurmuştu, son ödüle 10 binin üzerinde başvuru yapıldı. Bu haliyle bakınca çoğu insan, “Türkiye ne kadar geride” diye düşünüyor. Oysa Amerika’ya baktığınızda onların ne zaman başladığını, bizim ne zaman takibe geçtiğimizi çok açıkça görüyoruz. Tamam, bizde birkaç yüz bin, Amerika’da ise 9,9 milyon kadın girişimci var. Toplam içindeki payları yüzde 36’ya yaklaşıyor. Tamam, bunlar önemli rakamlar. “Ama” diyorum! Bakın Amerika’da ilk “self billionaire” (Kendi olanaklarıyla milyarder olan) kadın girişimci 1867- 1919 yılları arasında yaşamış. “Madam C. J. Walker” diye tanınan Sarah Breedlove, servetini kozmetikten kazanmış, döneminde büyük sükse yapmış bir girişimci… Sonradan sanat, bağış ve sosyal işlere yatırım yapmış, hayır işleriyle tanınmış. İlk kadın girişimcilerin görünmesi daha eskiye, 17’nci yüzyıla dayanıyor. Hollanda’dan gelen göçmenlerin öncülük ettiği gemi inşa işinde, Margaret Hardenbrook Philips başarılarıyla öne çıkmış. ABD’de ilk kadın CEO, 1889 yılında atanmış. Bir aile şirketi olan Bissel Company’nin CEO’luğuna aileden biri olan Anna Bissel getirilmiş. ABD’nin en büyük 500 şirketi içinde ilk kadın CEO ise 1972’de açıklanmış. Aileden biri olan Katharine Graham, Washington Post’un CEO’luğuna getirildiğinde bütün dünyada yankı uyandırmış. Biraz daha yakına gelelim… 1950’lerde “ilk bilgisayar kodu yazanlar” arasında kadınların oranı neredeyse yüzde 50’yi geçiyordu. Ada Lovelace, 1950’de dünyanın ilk bilgisayarcısı olarak tarihte yerini aldı. Dolayısıyla ABD ile Türkiye’yi kıyaslamak yerine, Türkiye’nin son yıllarda aldığı yola, daha doğrusu bardağın dolu tarafına bakmamız gerekiyor diye düşünüyorum.

Neleri değiştirmeli geliştirmeliyim?
Daha önce Capital’de çeşitli zamanlarda bu konuya dikkat çekmiştik. Hatta bazı patron ve CEO’lara doğrudan bu soruyu da sorduk. Bence içinde bulunduğumuz dönemde şu sorunun önemi daha da kritik hale geliyor: “Neyi değiştirmek isterdiniz, nereden başlardınız?” Geçenlerde General Motors’un başarılı CEO’su MARRY BARRA’nın söyleşisini okurken bu soruyu ve yanıtını buldum. Barra, şöyle anlatıyor: “Dünyanın dört bir yanındaki en önemli 300 liderimizi yılda iki kere bir araya getiririz. Toplantılar yapar ve birlikte araba kullanırız. İki yıl önce toplantıya gelmeden önce herkese basit bir soru sormuştuk: ‘Eğer organizasyon genelinde değiştirebileceğiniz bir davranış tarzı olsaydı, o hangisi olurdu?’ Arkadaşlarımız içinde güvenilirlik, başkalarının sorunlarına sahip çıkma, kazanmaya yönelik sürekli istek, açıklık ve şeffaflığa sahip olmanın da bulunduğu, hepimizin geliştirmek istediği 5-6 şeyle oraya gelmiştik. Sonunda, ‘Herkes artık odadan dışarı çıkabilir ve o yönde davranmaya başlayabilir’ diye düşündük. Ben en mükemmel örneğin yakın geçmişte Japonya’da (Nisan ayında) tedarik zincirimizi mahveden depremler esnasında organizasyonumuzun sımsıkı bir araya gelmesi olduğunu düşünüyorum. Çapraz-işlevsel takımlar çabucak bir araya gelmiş, adımlar atmış ve tedarik tabanımızla birlikte çalışmıştı. İlk günlerde birtakım şeylerden feragat etmek zorunda kalmış, ancak kurum için en iyisi olanı yapmıştık.” Yeni yıla girmeye sadece 1 ay kaldı. Yabancıların “New year resolution” dedikleri, yeni yıl için kritik, önemli karar alma dönemi yaklaşıyor. Bence “Yapılacaklar listesi” ile birlikte “Geliştirme ve değiştirme” listesi de oluşturmakta yarar var.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz