Satılsa satılsa 200 bin buzdolabı satılır!

3.02.2016 15:50:430
Paylaş Tweet Paylaş
Satılsa satılsa 200 bin buzdolabı satılır!
Çok bilinen öyküdür… Türkiye’de cep telefonu (GSM) yatırımları başladığında, bu işin öncülüğünü yapan Murat Vargı, Sabancı dışında bütün büyük gruplara gider, ortaklık önerir. Bazıları “nakit” durumları, bazıları “tercih”, bir bölümü de “gelecek görmedikleri” için cep telefonundan uzak durur. Şimdiki tabloyu biliyoruz. 3 büyük operatörün 75 milyonun üzerinde abonesi var. “Geleceği öngörememek” tarihi yazılacak kadar derin bir konudur. Bu konuda yazılmış bir kitap dahi vardır; “What Experts Say” adlı kitapta, onlarca konuda yanılan, geleceği öngöremeyen uzmanların tahminlerine yer verilir. Kasım ayında okuduğum birkaç kitaptan biri de Koç Holding’in eski üst düzey yöneticilerinden Uğur Ekşioğlu’na ait “Kendi İşini Kendin Bul” kitabıydı. Kitabı çok beğendim, epey not aldım. Dikkatimi çeken konulardan biri de “öngörememe” üzerine aldığım nottu. Türkiye’nin beyaz ve elektronik eşya talebiyle ilgili bu öngörü sorununu Ekşioğlu şöyle aktarıyor: “12 Eylül hareketiyle birlikte üretim yeniden başladı ve 1981 yılında Arçelik’in satışları yeniden 265 bin adede, yüzde 48 pazar payına ve dış satışlarla birlikte 355 bin adetlik üretime ulaştı. Böylece 1960- 1970 yılları arasında, 473 bini Arçelik olmak üzere takribi 800 bin adet buzdolabı satılmışken; 1971-1981 yılları arasında satış toplamı 5 milyon adeti geçti. Halbuki 1962’de Sütlüce’deki fabrikada Vehbi Koç, Fred Burla, Bay Bornsstein, Lütfü Doruk, Adnan Bensel, Turgut Kayakan ve benim bulunduğum, üretim ve satışlarla ilgili bir toplantıda, Lütfü Doruk Bey’in, ‘Bu memlekette satılsa satılsa 200- 300 bin buzdolabı satılır. Bunu da biz birkaç yıl içerisinde yapıp satmalıyız’ demesini hayretle izlemiştim! Bu toplantıda, 26 yaşımın verdiği gençlikle yaptığım bir gafla hem utandığımı hem de hep birlikte güldüğümüzü hatırlıyorum.” Allah rahmet eğlesin Uğur Bey o gün gülmekte haklıydı. Lütfü Doruk Bey, o dönemin önemli sanayicilerinden biriydi ama ülkenin yarını hakkında ahmin yapamamıştı. Oysa şimdi Türkiye’de Arçelik, Vestel gibi yerli markalarla yabancı markalar bu alanda rekabet ediyor. Yıllık üretim 9 milyona yaklaştı. Bunun 2 milyona yakını da Türkiye’de satılıyor. Lütfü Bey’in tahmininden, eskilerin deyimle “fevkalade” yüksek bir düzeye ulaşılmış durumda. 
Daktiloyla başlayan girişimcilik
1953 yılında taksi şoförü olarak çalışırken, bir dükkan tutup daktilo tamir etmeye başladı. Ardından daktilo ithal etme kararı aldı. Çekoslovakya’dan bir şirketle lisans anlaşması yaptı. İşini ilerletmek için gittiği Japonya’dan, “ucuz hesap makinesi” fikriyle döndü. Artık yeni bir alana daha girecekti. Hem daktilo satacak hem de hesap makinesi üretecekti. 1955’te Commodore’u kurdu. Ancak, evdeki hesap çarşıya uymadı. Çünkü, dönemin hesap makinesi pazarı lideri Texas Instruments, daha düşük modellerle pazara girerek, Commodore’u adeta perişan etti. Böylece girişimci olarak ilk dersini aldı: “Bir yanda daktilo, diğer yanda hesap makinesi… Bir alana odaklanmalıyım.” Bu dersle Commodore’u dikey entegre şirket haline getirmek için elektronik devre şirketi satın aldı.
TEXAS INSTRUMENT’E KAFA TUTTU
Yıllar geçtikçe strateji sonuç verdi ve 1977 yılında 10 doların altında fiyatla dijital kol saati üretip piyasaya sundu. Bu kez pazar darbesi yiyen Texas Instrument şirketiydi. Bu tarihte şu unutulmaz sözünü paylaştı: “İş hayatı bir oyun alanı değil, savaş alanıdır.” Gerçekten de ağır darbe alan Texas, fiyatlarını yarı yarıya indirmek zorunda kaldı. Commodore, ilk PC’sini, Apple II ile birlikte 1977 yılında piyasaya sundu. 7 yıl sonra sıra efsanevi Commodore 64’ün piyasaya girmesindeydi. Wall Street, o tarihte, “Pazarın lideri Commodore oldu” diye yazacaktı. Yeni ürünle birlikte şirketin yıllık satışları da 1 milyar doları geçti. Şirketin yönetimini profesyonellere bırakınca oyun konsolu Atari’yi üreten şirketi satın aldı.
“YANLIŞLARI SÖYLEYEREK BAŞARILI OLDUM”
Ardından 1970’li yılların başlarında tüm dünyayı “Pong” terimiyle tanıştıran oyun-konsolu üreticisi Atari’yi satın aldı. Atari, oyun konsolu alanında bir devrim yaratmasına rağmen kalıcı olamadı. 1990’ların başında hem bilgisayar hem de konsol üretimini durdurdu. Sonraki yıllarda danışman olarak yoluna devam etti. Emeklilik döneminde yaptığı konuşmada şunu söyledi: “Ben Commodore’dayken kimseye nasip olmamış kadar çok sayıda milyoner yaratmıştım. O zamanlar benim işim onlara hangi alanlarda iyi olduklarını söylemek değil ama neyi yanlış yaptıklarını söylemekti.” Belki bir bölümünüz biliyordu. Ancak ben ilk defa okudum ve etkilendim, sizlerle paylaşmak istedim. Dünyada kaç kişi Jack Tramiel gibi toplama kamplarından, ölümün nefesini hisseden bir ortamdan çıkıp, dünya çapında bir şirket yaratmıştır ki? Onun buradaki kısa ve başka kaynaklarda bulacağınız geniş öyküsü, bence her lider ve girişimci için ilham verici. 2012 yılında 83 yaşında öldüğünde, Amerikan basını 20 milyon haneye bilgisayarı sokan bu efsaneye hak ettiği saygıyı gösterdi, hayat hikayesine genişçe yer verdi.

Auschwitz toplama kampından çıkan girişimci 
13 Aralık 1928 yılında Polonya’nın Lodz şehrinde dünyaya geldi. Orta halli, Yahudi bir ailenin çocuğuydu. Daha 10’lu yaşlardayken ülkesi Almanya tarafından işgal edilince, hayatları altüst oldu. Önce Lodz şehrinde Yahudiler için ayrılan bir “Getto”ya nakledildiler. Daha sonra çok sayıda Yahudi gibi Auschwitz toplama kampına gönderildiler. Birkaç yıl burada kaldıktan sonra Hannover yakınlarındaki Ahlem kampına gönderildiler. Amerikan askerleri tarafından kurtarıldıkları nisan 1945 yılına kadar burada kaldılar. Eğitim hayatı, Nazi işgali ve toplama kampı nedeniyle 5’inci sınıfta sona ermişti. Özgür kalınca Musevi bir hayır kuruluşu tarafından ABD’ye taşınmaları sağlandı. Bu dönemde Amerikan ordusuna sivil görevli olarak hizmet vermeye başladı. Daktiloyla tanışması da bu sayede oldu.

Bu kulübe mutlaka katılın
Türkiye’nin önde gelen ailelerinin genç bireylerini buluşturduğum NextGenClub’a ilgi artıyor. Biliyorsunuz bu oluşumda, Türkiye’nin büyük gruplarının yanı sıra Anadolu’nun aile şirketlerinin bireylerini bir araya getiriyorum. Yakında yeni projeleri sizlerle paylaşacağım. Bu konudaki en yeni haberim ise www. nextgenclub.net adlı site olacak. Yayına başladı. Sizlerin görüş ve önerilerini bekliyorum. Ayrıca eğer aile şirketi bireyiyseniz, lütfen bana yazın.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz