Üstüne vazife olmayanı yapmak ve Google örneği
Google’ın henüz ilk yıllarıydı. 2002 yılının bir sıcak mayıs ayında Google’ın kurucusu Larry Page, şirketteki ofisinde çalışıyordu. Bir süreden beri “aramanın kalitesine” takmış, sık sık belli deyimleri arıyor, ne kadar isabetli sonuçların geldiğini analiz ediyordu. Bir cuma akşamıydı ve yine aynı amaçla ofisinde çalışıyordu. Çalışanların önemli bölümü çıkmıştı. Birkaç kelime ve deyim girdi, arama yaptı. Ancak arama sonuçlarına eşlik eden “reklamlarda” sıkıntı yaşanıyordu. Örneğin “Kawasaki H1B” için arama yaptığında, eski bir motosiklet modeli yerine göçmenler için H-1B tipinde ABD vizesi almadan çeşitli meslek gruplarına kadar çok çeşitli ancak ilgisiz reklamlar geliyordu. Larry Page, bununla yetinmedi, başka aramalar da yaptı. Önemli bölümünde AdWords arama motorunda sorun yaşanmıştı. Normal bir şirkette CEO, bu tip sorunlarla karşılaştığında hemen ilgili yöneticiyi/kişiyi çağırır, hesabını sorar, kısa sürede sorunu çözmesini isterdi. Hemen devamında toplantı ya da ilgili birimlerle tartışmalar yaşanırdı. Bunu başka toplantılar, ürünü gözden geçirme ve test etme gibi aşamalar izlerdi. Ancak Larry Page bu yoldan gitmedi. Onun yerine Page, sorunlu aramaya ait sayfaların yazıcıdan çıkışını aldı, ilgili yerlerin altını çizdi ve herkesin görebileceği bülten panoları bölümüne astı. Böylece çalışanlara yönelik duyuruların yapıldığı alanda herkesin hatayı görmesini sağlamıştı. Page, bülten panosuna uyarısını cuma akşamı asmıştı. Arama bölümü mühendislerinden Jeff Dean ve arkadaşları, AdWord bölümünde olmadıkları ve kendilerini ilgilendirmedikleri halde konuya dahil oldu. Larry Page’in mesajını görmüş ve ona hak vermişlerdi. “Eğer dünya çapında bir iş yapıyor ve evrensel ölçekte arama motoru yönetiyorsanız, herkesin anlayacağı dilde ve yaklaşımda sonuçlar üretmeniz gerekir” düşüncesinde birleşmişlerdi. Larry Page’in işaret ettiği konunun büyük bir sorun olduğuna inanmış ve çözmeye karar vermişlerdi. “Üstlerine vazife” olmamasına rağmen bütün hafta sonu çalışacaklardı. Bu hikayeyi Google’un CEO’su Eric Schmidt ve Google’un yöneticilerinden Jonathan Rosenberg’in “How Google Works” (Google Nasıl Çalışıyor) kitabında okudum. Kitabın yazarları, bu bölümde özetle şu yorumu yapıyorlardı: “Bir hafta sonunu başkalarının çözmesi gereken sorunla geçirmiş, sorundan büyük bir kâr yaratan çözüme ulaşmışlardı. Jeff ve ekibi, şirketin önceliğini çok iyi anlamışlardı. Başarı yolunda herhangi bir sorunu çözme ve onunla uğraşma özgürlüklerinin olduğunun farkındaydılar. Eğer başarısız olsalardı, kimse onlara hesap sormayacaktı. Başarı halinde ise Adword ekibi başta olmak üzere kimse onları eleştirmeyecekti.” Bu bölümü bilerek aldım. Çünkü hem aile şirketlerinde hem diğer tip şirketlerin hayatında bu konunun önemli bir sorun olduğunu biliyorum. Aile şirketlerinde, kurucular ya da aile büyükleri, yeni kuşağın rol üstlenmesinde ciddi sıkıntı yaşıyor. Bir işadamından, “Oğlum, yap demeden yapmıyor” yakınmasını dinlemiştim. Şirketlerde ise çalışanlar, “Yap” demeden yapmıyor, işin aksadığını gördüğü halde, “Benim üstüme vazife değil” diyerek uzak durabiliyor. “Şimdi başıma iş almayayım” yaklaşımının da yaygın olduğunu söylemekte yarar var. O nedenle Google örneğini yazdım.
Platform yüzyılını yaşıyoruz
Eric Schmidt ve Jonathan Rosenberg’in kitabında dikkatimi çeken bir bölüm ise “Yeni dönemde internet” ve bu alanda büyümenin yollarına yönelik önerilerdi. Birkaç başlıkta bu konuyu özetleyerek aile şirketi bireylerine ve girişimcilere öneride bulunmak istiyorum:
1 İnternet yüzyılı yaşadığımız doğru… Bu alanda büyük yatırımlar yapılıyor, büyük fırsatlar var.
2 İnternet sayesinde her şey demokratikleşiyor, ulaşmak kolaylaşıyor. Ancak üretimden dağıtıma kadar her cephede yaşanan demokratikleşme “ölçek” ekonomisinin önemini ortadan kaldırmıyor.
3 Rekabet giderek artıyor ve rekabet avantajını korumak giderek zorlaşıyor. Böyle bir ortamda sürdürülebilir ve hızlı büyüme için “ekosistem” yaratmak zorundasınız.
4 “İnternet yüzyılının” en başarılı liderleri, platform yaratma ve yönetmede öncülük edenlerden çıkacak. Artık internet açısından “platform yüzyılını” yaşıyoruz.
5 Platformlar, hizmet ve ürünlerden oluşacak, kullanıcıyla hizmet sağlayıcıları bir araya getirecek, çok taraflı pazarlardan oluşacak.
6 Ağırlıklı olarak teknoloji bazlı olacak bu platformların en iyi örneğini Youtube benzeri girişimler oluşturuyor. Bu sayede video yaratmak ve dağıtmak milyonlarca kişi için olanaklı hale gelebiliyor. Ya da cep telefonları… Bunlar da giderek büyük bir platform haline geliyor.
7 Telefonda kullanıcı sayısında 150 milyon kişiye ulaşmak 89 yıl almıştı. Ancak cep telefonları, Facebook gibi platformlarda milyonlara ulaşmak çok kısa süre alıyor.
8 Son olarak Amazon, bir kitap evi olarak sanal alemde açılmıştı. Şimdi online kitapçıdan çok, ölçek ekonomisinin verdiği güçle perakendeden medyaya değişik alanlara odaklı bir platform haline geldi.
Jeff Bezos'un 2 pizza ekip kuralı
İş hayatında uzunca süredir tartışılan bir konu var: “İş ekipleri kaç kişiden oluşmalı?” Büyük ekipler mi, küçük ekipler mi daha başarılıdır? Amazon’un kurucusu Jeff Bezos’un “İki kişilik pizza ekipleri” adını verdiği kuralı okuyunca, bu konuya bakışım değişti. Bezos’a göre başarılı ekipler oluşturmanın yolu, onların iki pizzayla karınlarını doyurabilecek kadar küçük olmalarından geçiyor. Bu görüşü savunan Bezos, şöyle düşünüyor: “Küçük ekipler, büyüklere göre daha başarılı oluyor. Şirket içi politikalar, dedikodularla uğraşmıyor, başarının kimin olacağına yönelik tartışmalara girmiyorlar. Küçük ekipler, aile gibidir. Gerektiğinde tartışabilir, kavga edebilir ancak sonuçta birlikte hareket etmeyi de bilirler.”
Ailelerin genç bireylerine özel kulüp
Türkiye’nin önde gelen ailelerinin genç bireylerini buluşturduğum NextGenClub’a ilgi artıyor. Biliyorsunuz, bu oluşumda, Türkiye’nin büyük gruplarının yanı sıra Anadolu’nun aile şirketlerinin bireylerini de bir araya getiriyorum. Yakında yeni projeleri sizlerle paylaşacağım. Bu konudaki en yeni haberim ise www. nextgenclub.net adlı site olacak. Yayına başladı. Sizlerin görüş ve önerilerini bekliyorum. Ayrıca eğer aile şirketi bireyiyseniz, lütfen bana yazın.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?