İnternet devi Yahoo’nun satılacağına yönelik
haberler geldiği sırada ben Yahoo’nun CEO’su
Marrisa Mayer ile ilgili bir kitap okuyordum.
Kitap, Mayer’in CEO olmasına giden yolu anlatırken
aslında ilk internet şirketlerinin kurulduğu 1990’lardan
günümüze sektörün temel taşlarını, Yahoo’nun
yükseliş, duraklama ve düşüş dönemlerini de anlatıyor.
Bu yönüyle özellikle ilk bölümünü beğendim. Bir
anlamda geçmişle ilgili bilgilerimi de güncellemiş
oldum.
Yahoo’nun satışı gündeme gelince, kitaptan
aklımda kalanları sizlerle de paylaşmak istedim.
Böylece birlikte bir işin sıfırdan 100 milyar dolarlık işe
nasıl dönüştüğünü, yine nasıl sıfıra doğru gidebildiğini
de görmüş olacağız. İşte bazı önemli satırbaşları:
* Berkeley Üniversitesi’nde öğrenci olan Marc
Andreessen, Eylül 1993’te Windows ve Macintosh’larda
kullanılabilecek ilk browser olan Mosaic’i geliştirdi. Bu
bir dönüm noktası oldu.
* Program Stanford öğrencileri arasında hızla
yayıldı. Öğrencilerden David Filo ve Jerry Yang, 1994 yılının başında beğendikleri web sitelerini listelemeye
karar verdiler: “Jerry and David’s Guide to World
Wide Web” böylece ortaya çıktı. Nisan ayında 100 site,
eylül ayında 2000 site listelenmişti.
* Bir süre sonra daha hatırlanabilir isim gerektiğini
düşündüler ve önlerine sözlüğü koyup aramaya
başladılar. Y ve A ile başlayan, anlamlı bir isim
istiyorlardı. Aradıklarını bulmuşlardı: “Yet Another
Hierarchical Officious Oracle”, kelimelerinin ilk
harflerini yazınca sitenin adı ortaya çıktı: YAHOO!
Yahoo’nun kuruluşunda bir diğer kritik an ise Marc
Andreessen’in Mosaic’ten sonra Netscape Navigotor’u
piyasaya sunmasıydı. Daha fazla kullanıcı dostu
olan bu tarayıcıda, Yahoo’nun bir linki vardı. Bu sayede 1995 Ocak ayında Yahoo, 10 bin
sitelik link sayısına, günlük 1 milyon “hit”
düzeyine ulaştı.
İLK DÖNÜM NOKTASI
1995 yılının mart ayında Yahoo henüz
şirketleşmişti ki ilk tekliflerini American
Online’dan (AOL) aldılar. CEO’ları Steve
Case, şirket için 2 milyon dolar öneriyordu.
Birkaç ay sonra sadece yüzde 25’i için
risk sermayesi şirketi Sequel Capital ile 1
milyon dolarlık anlaşmaya vardılar. Şirketin
değeri 4 milyon dolara çıkmıştı. Bu tarihten
sadece 8 ay sonra Softbank, 40 milyon
dolar piyasa değeri üzerinden şirkete 5
milyon dolarlık yatırım yaptı.
Sonraki 4 yıl Yahoo’nun müthiş
yükselişi vardı. Şirket, online reklam
satmaya başladığında bu pazarın
büyüklüğü sadece 20 milyon dolardı.
1997’de Yahoo’nun reklam gelirleri 70,4
milyon dolara ulaştı. Sonraki yıl 203 milyon
doları buldu. MÜTHİŞ BÜYÜME RAKAMLARI
Yahoo, 1996’daki 200 çalışandan 1997’de
803, 1999’da 1992 çalışana ulaştı. 1996
yılında günde sadece 6 milyon sayfa
görüntülenirken 1998’de bu sayı 167
milyona ulaştı. 12 Nisan 1996’da halka
açıldığında hisseler 43 dolara kadar çıktı,
günü 33 dolardan kapattı. Halka arz
fiyatından yüzde 151 daha yüksekten işlem
görmüştü ve bu tarihte 3’üncü en büyük
yükselişti. Şirket 848 milyon dolar değeri
yakalamıştı.
1999 yılında Yahoo, Çin, Almanya ve
Avusturalya’ya açıldı, büyük işbirliklerine
girdi. Aynı yıl 1 milyar dolar gelire, 23
milyar dolar piyasa değerine ulaştı. Şirketin
ilk işi olan “listelemenin” payı gelirlerde
yüzde 20’ye geriledi, diğer işlerin payı
yüzde 80’e ulaştı.
Yahoo, ilk reklamı yayınlamaya
başladığında kullanıcıların yüzde 5’i reklamı
görüyor ve “tıklıyor” idi. 2000’lere gelince
bu oran yüzde 0,5’e geriledi. Bu tarihte
Yahoo’nun reklam verenlerinin yüzde 60’ı,
“internet kriziyle” batma yoluna girecek
olan dot.com şirketlerinden oluşuyordu.
Eylül 2000’de Yahoo’nun piyasa
değeri 5 milyar dolara geriledi. Bu rakam
şirketin piyasa değerinin ocak ayına göre
123 milyar dolar erimiş olduğu anlamına
geliyordu.
NORMAL ŞİRKETLER VE TEKNOLOJİ ŞİRKETLERİ
Netscape’in kurucusu Marc Andreessen’e göre
iş dünyasında “normal “ ve “teknoloji” şirketleri
var. Ona göre “normal” şirketlerin çıktıları ürünlerdir:
“Araba, ayakkabı, hayat sigortası, çikolata..”
Oysa teknoloji şirketlerinde ana çıktıyı “inovasyon”
oluşturur. Teknoloji şirketleri, gelecek 5 yılda, bugünkü
sattıklarından daha farklı şeyler satmak zorunda. Bir
ayakkabı şirketi, yeni model ve yaklaşımlarla da olsa
yine ayakkabı satacaktır. Ancak teknoloji şirketleri,
aynı şeyi satmaya çalışırsa yaşayamaz. Bunun
en iyi örneğini, olumsuz yönde Yahoo oluşturuyor.
Öte tarafta ise Google var. O nedenle inovasyonu
durdururlarsa bu tip şirketler ölür. Marc Andreessen,
Yahoo’nun liderlerine o nedenle şu öneride bulundu:
“Yahoo, düzenli olarak yenilikçi ürünler geliştirmenin
ve satılabilir hale getirmenin yolunu bulmalı. Google,
Facebook ve Apple gibi şirketlerle başa çıkmanın
yolu inovasyondan geçiyor. Öbür türlü Silikon
Vadisi’ndeki onlarca küçük şirketten biri olarak
kalabilirler.”
Aile şirketlerini ayakta tutan 5 etken
Concordia University’den Peter Jaskiewicz ve
Londra’daki King’s College’den Sabine Rau,
Almanya’da bulunan ve kuşaktan kuşağa aktarılan
başarılı 21 şarap işletmesini inceledi. Amaçları, geçmişi
18’inci yüzyıla kadar uzanan bu şirketlerin “başarı” ve
“uzun yaşam” sırlarını ortaya koymaktı. Üstelik bunlardan
en eskisi 10’uncu yüzyıla, 33 kuşak öncesine dayanıyordu.
İki uzman, mevcut kuşağın liderleriyle ve bunların işi
devralma sürecinde olan çocuklarıyla da görüştü. Yaptıkları
işi, yetiştirilme tarzlarını ve işe bakışlarını analiz edip 5
başarı faktörü saptadılar:
1Aileler, tarihlerine sahip çıkıyor: Tarihlerini
yaşatmak için hikayelerinin kuşaktan kuşağa anlatılarak
geçmesine özen gösteriyorlar. Başarıları anlatırken yaşanılan
zorlukların da altını çizmeyi ihmal etmiyorlar. Şirketlerini
hikayelerle yaşatıyorlar.
2Gençleri işe erkenden başlatıyorlar: Girişimci
aileler çocuklarını işe erken yaşta sokuyorlar. Asmaları
dikmekten budamaya, şarapları şişelemekten teslimata
kadar bütün aşamalara ailenin bireyleri dahil ediliyor. Bu
aileler, çocukluğun sadece oyun ve keşif süreci olduğu
görüşüne kesinlikle itiraz ediyorlar.
3Pratik eğitimde ısrarlılar: Hem girişimci (daha
modern) hem de geleneksel aileler orta öğrenimi teşvik
ediyor. Ancak geleneksel aileler, çocuklarını kendi yollarını
çizmeye yönlendirirken girişimci aileler, çocuklarını, hukuk
ve işletme gibi şarap üretimiyle ilgili alanlarda dünyanın en
iyi üniversitelerine gitmeye teşvik ediyor.
4Yeni kuşaktan öğreniyorlar: Geleneksel aileler,
ebeveyn ile çocuk arasında, çocuğun işi öğreneceği
bir süreçte “aktarmalı” devir yöntemini kullanıyor. Buna
karşılık, girişimci ailede çocuk, öğretmen olarak görülüyor.
Çocuklar öğrendiklerini son teknolojileri uygulamak,
yeni pazarlara girmek ve yeni ürünler geliştirmek için
kullanırken, aileler günlük işleri yürütüyor.
5Tek sahipleri var: Ailelerin iki önemli hedefi var:
Şirketin satılmasını önlemek ve şirketi her seferinde
tek çocuğun yönetimine bırakarak bölünmesinin önüne
geçmek. Yönetimi devralan çocuğa, “aileyi bir arada
tutmak” gibi bir sosyal sorumluluk görevi de veriliyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?