Banka faizleri neden düşmüyor?

6.09.2016 12:46:160
Paylaş Tweet Paylaş
Banka faizleri neden düşmüyor?
Piyasalarda mayısta başlayan dalgalanma, haziranda azalarak devam etti. Bu kez, FED faiz artışı riski yatışırken İngiltere’nin AB’den çıkma riski piyasaları rahatsız ediyor. Aynı süreçte Türkiye’de turizm gelirindeki yüksek kayıp ekonomik faaliyetleri yavaşlatıyor. Konut satışlarında düşüş yaşanırken kredi büyümesi tek haneli rakamlara indi. Bu yavaşlamanın olumlu sonucu ise enflasyonun düşmeye başlamasıyla faizlerin düşme eğilimine girmesidir. Ayrıca küresel düşük faiz ortamı da faizlerde düşüşü destekliyor. Yılın ilk 5 ayının güçlü bütçe performansı sayesinde kamunun borçlanması azalıyor. Yüzde 9’a düşen TCMB ve devlet tahvili faizleri, belki bir yarım puan daha düşebilir. Fakat ekonomi açısından en önemlisi, bankaların verdiği mevduat ve kredi faizlerinin düşmesidir. Bankalar yüzde 9-12 faizle mevduat toplayıp bunun üzerine yüzde 4-6 puan spread ekleyip yüzde 13-16 faizle kredi veriyor. Verilen kredilerin bir kısmı batıyor ama bu oran Türkiye’de yüzde 3-4 gibi makul bir düzeyde. Öyleyse banka faizleri neden çok daha yavaş düşüyor? Konunun pek çok detayı olmakla birlikte esas konu TL’nin az ve vadesinin kısa olmasıdır. Bankalar enerji ve turizm şirketlerinin kredi vadelerini uzatıyor ama kendi mevduat vadeleri uzamıyor. Mevduata ek olarak TCMB bankaları ortalama yüzde 8,4 faizle 100 milyar TL fonluyor; bu da piyasadaki TL sıkıntısını yansıtıyor. TCMB az borç verse faizler yükselecek; çok verse döviz kuru yükselecek.
Bu açmazın bir çözümü, yurtdışından dövizin gelip TL’ye dönmesidir ama yabancılarda Türkiye’ye yönelik güven kaybı bunu engelliyor. Türkiye’nin iç ve dış siyasetinde yaşanan sert dalgalanmaların faturası, yüksek faiz olarak ekonomik büyümeyi yavaşlatıyor. Bu açmazın doğal çözümü enflasyonun kalıcı şekilde düşmesiyle Türk Lirası’na güvenin artması ve vadelerin uzamasıdır.
YARIYIL PİYASA BEKLENTİLERİ
FED, son tavırlarıyla faiz artışlarını temkinli ve yavaş yapacağını iyice gösterdi. Küresel olarak risk iştahının artması, son üç yılda sermaye çıkışı yaşayan gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye girişini yeniden başlatabilir. Yabancı sermaye bağımlılığı yüksek Türkiye piyasaları, bundan olumlu etkilenebilir. Türkiye’de enflasyonun düşme yoluna girmesiyle faizlerde ve döviz kurlarında daha istikrarlı bir seyir bekliyoruz. Turizm gelirlerinde döviz kaybı olmasaydı döviz kurlarında düşüş bile olabilirdi. Ama bu durumda yatay gitmesi daha gerçekçi bir beklentidir. Faizlerde düşüşe paralel Borsa İstanbul çok ucuz kalan banka hisseleri liderliğinde yılın ikinci yarısını olumlu geçirebilir. Sonuç olarak, iyi yönetilen fonlar vasıtasıyla riski dağıtan hisse senedi yatırımı yapmak, yükselmiş fiyatlardan gayrimenkul veya döviz almaya göre daha makul gözükmektedir.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz