OVP’nin ana mesajları

29.11.2021 11:08:000
Paylaş Tweet Paylaş
OVP’nin ana mesajları


Ekonomide Türkiye’nin önceliği, büyümek ve cari açığı düşürmektir. Enflasyonda ise bir türlü tutmayan yüzde 5 hedefinden vazgeçilmiş ve 2024 yılında yüzde 8 gibi tek haneli bir enflasyona razı olunmuş. Reel büyümenin pandemi sonrası yüzde 5,5 düzeyine oturması bekleniyor. TL’nin de istikrar kazanıp bir miktar değerlenmesi sayesinde 2020’de 717 milyar dolara inen GSYİH’nin 2024’te 1 trilyon doları geçmesi hedeflenmiş.

Programda açıkça belirtilmese de TL ve dolar bazında verilen milli gelir rakamlarından, TL’nin reel değer kazanacağını şu şekilde anlıyoruz: 2021 ortalaması 8,3 olan dolar/TL kuru, programda 2022’de 9,3; 2023’te 9,7 ve 2024’te 10,3 olarak alınmış. Bizim hesaplarımıza göre gelecek üç yılda birikimli enflasyon yüzde 41; ortalama dolar/TL kur artışı ise yüzde 24 alınarak TL’nin 2021-2024 arasında yüzde 15-20 arası reel değer kazanacağı varsayılmış.

Programın en önemli hedefinin cari açığı düşürmek olmasını olumlu karşıladık. 2020’de yüzde 5 olan cari açığın milli gelire oranı, hedeflendiği gibi 2024’te yüzde 1’e inerse döviz kuru istikrarsızlığı Türkiye için sorun olmaktan çıkar. Bu sayede enflasyonun kalıcı olarak tek haneli seviyeye inme imkanı doğar. Bunun gerçekleşmesi için pandemi döneminde 10 milyar dolara kadar düşen turizm gelirlerinin, 2021’de 17, 2022’de 25, 2023’te 30 ve 2024’te 33 milyar dolar olacağı varsayılıyor. Koronaya karşı etkili aşıların bulunması ve dünyanın bununla yaşamaya giderek alışması sayesinde, turizmdeki bu hedefler gerçekleşmesi bir yana aşılması da imkan dahilinde.

MB İNATLAŞMAMALI

Bu yazı yazılırken TCMB’nin 23 Eylül’deki faiz kararını henüz bilmiyoruz. Bizim beklentimiz değişiklik yapmaması yönünde, çünkü enflasyonda düşüş trendinin başladığını piyasa henüz görmedi. 3 Ekim’de açıklanacak eylül ayı enflasyon rakamları düşüş trendini teyit ederse 21 Ekim’deki Para Piyasası Kurulu’nda faizleri indirmeye başlamasını ve yıl sonuna kadar politika faizini yüzde 1-2 puan indirmesi muhtemeldir.

TCMB’nin geçen aylarda politika faizini gerçekleşen ve beklenen enflasyonun üstünde tutma açıklaması bulunuyor. Politik nedenlerle TCMB’ye piyasa güveni çok düştüğü için yeni başkan bu ifadeyle para politikasına bir miktar güven sağlamayı başardı. Dolar/TL kuru 8,3 ile 8,8 arasında bir bantta geçtiğimiz birkaç yıla göre biraz istikrar kazanmaya başladı. Hisse senedi ve tahvil piyasalarına cılız da olsa bir miktar yabancı portföy girişi başladı.

Ancak TCMB Başkanı enflasyon ölçüsü olarak manşet TÜFE yerine artık çekirdek enflasyonu kullanacaklarını açıkladı. Çünkü TÜFE yüzde 19,25 ile yüzde 19 olan politika faizinin üstüne çıkmıştı ve kendi ifadesine uyması gerekirse 23 Eylül’de en az yüzde 0,5 faiz artırmak gerekecekti. Politik olarak bunu yapmak imkansız olduğu için yüzde 16,8 olan çekirdek enflasyona bakmanın neden daha doğru olduğunu anlatmaya başladı. Bu yaklaşımın akademik olarak haklı gerekçeleri olsa bile asıl nedenin politik olduğu algısı piyasaları rahatsız ediyor.

Piyasa dediğimiz aslında bir makinedir. Buna yönelik dış mihraklar, faiz lobisi gibi yorumlar sonuca hizmet etmediği gibi ters tepmektedir. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz-enflasyon konusunda dair konuştuğunda önce döviz kurları yükseliyor, sonra da faizler ve enflasyon yükseliyor. Türkiye’de aktif iş yapan herkes faizlerin ve enflasyonun düşmesini, döviz kurlarının istikrarlı gitmesini ister. Döviz mevduatına geçenlerin çoğu da sanıldığı gibi spekülatif kazanç elde etmek için değil tasarrufunu ekonomik belirsizliğe karşı korumak için geçmiştir. TCMB ve ekonomiyi yöneten kurumların iktisat bilimi kurallarına uygun davranması durumunda, orta vadeli program hedeflerinin gerçekleşmesi imkan dahilindedir.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz