2021 yılını büyük bir döviz kuru şokuyla tamamlıyoruz. Yükselen enflasyona rağmen TCMB’nin, deyim yerindeyse kör gözüne parmak faiz indirmesi nedeniyle döviz kurları kontrolden çıktı. Tüm dünyada artan enflasyon nedeniyle faizler artarken Türkiye’deki sıra dışı ekonomik deneyin amaçlanan sonucu almak bir yana, 2022’de enflasyonu daha da kontrolden çıkarması kaçınılmaz gözüküyor. Yüksek büyüme inadı deyim yerindeyse “Atı çatlatma” noktasına getirdi.
17 Aralık itibarıyla 16,4’a ulaşan Dolar/TL kuru yılbaşından beri yüzde 120 arttı. Yani 1 TL, dolara karşı yüzde 55 değer kaybetti. Tüketici enflasyonu aralık ayında gelecek şok rakama göre yılı yüzde 25-30; üretici enflasyonu ise yüzde 60-65 aralığında bitirebilir. Bilkent Üniversitesi’nden Dr. Hakan Kara’ya göre kur yükselişinden enflasyona bir yılda yüzde 30; uzun vadede ise yüzde 50 ilave geçiş oluyor. Buna göre kur bu seviyelerde kalırsa enflasyon 2022’nin ikinci çeyreğinde zirve yapabilir.
Türk Lirası bazında yatırım yapanlar, 2021’in son aylarında dövize karşı yarı yarıya kayba uğrarken TL’ye güvenmeyip dövize geçenler tasarruflarını döviz bazında koruyup TL bazında satın alma güçlerini katladı. Hisse senetleri ise döviz kurunun yaklaşık yarısı kadar yükselebildi. Ancak dolar kurunun 15’i geçip 17’ye dayanması üzerine borsada da tedirginlik başladı. Sonuçta şirket bilançoları ve iş ortamı döviz kurundaki bu kadar hızlı yükselişe dayanamaz.
Uygulanan sıra dışı ekonomik programa karşı ciddi bir tedirginlik taşımakla birlikte 2022’ye girerken ülke ekonomisinin iyiliği için birkaç yapıcı öneri getirmek isteriz: Faiz karşıtı siyasi bir söylem yerine, ekonomide sermaye piyasaları (borsa, özel ve girişim sermayesi gibi) ağırlıklı dinamik bir gelişme modeli daha fazla kabul görebilir. Yönetişimde kural ve kurum bazlı, özel sektörü ve serbest piyasayı dışlamayan yaklaşıma geri dönülmeli, Türk Telekom’un yeniden özelleştirilmesi gibi somut yapısal reformlarla güven artırılmalıdır.
HANGİ KİTABI OKUYALIM?
FODER (Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Attila Köksal’ın “Parasal Konularda Yaptığımız Hatalar” adlı kitabını okumanızı tavsiye ederim. Ülkemizde finansal okuryazarlığı yükseltmek için birlikte mesai yaptığımız Attila Köksal bu kitapta, finans teorisiyle piyasa pratiğini birleştiriyor. Türk Sermaye Piyasaları için önemli bir kaynak olan bu kitap, Köksal’ın uzun yatırım mesleği deneyimi yanında, CFA Enstitüsü yönetim kurulu deneyiminden gelen uluslararası birikimini de yansıtıyor. Kitabın adı, son yıllarda gelişen davranışsal finans bilim dalından esinlenmiş. Bu da bir tesadüf değil, çünkü FODER olarak Duke Üniversitesi ile Türkiye’de davranışsal finans uygulamalarına yönelik önemli bir projede yer alıyoruz.
FODER yönetim kurulu üyesi Murat Sağman, borsa yatırımı konusunda çok önemli bir konuyu ele almış. “Borsada Oynanmaz” hisse senedi yatırımı konusunda pek çok pratik bilgi içeriyor. Hem kendisinin hem de benim de dahil olduğum 5 portföy yöneticisinin yatırım deneyimlerini yalın bir dille okuyucuya aktarıyor. Bu tür pratik kitaplar, yatırım danışmanlığının sınırlı olduğu ülkemizde finansal okuryazarlığa değerli bir katkıdır. Murat Sağman’ın yatırım mesleğine başlarken kendi yaşadıklarını canlı bir dille anlatması, teoride kaybolmadan bu mesleğe yönelmek isteyen gençler için güzel bir kaynak ortaya çıkarmış.
Dr. Serkan Ünal’ın “Yatırım Fonları” kitabı bireysel yatırımcılara hem teorik hem pratik bilgiler sunuyor. TEFAS platformu yatırım fonlarına dair yeterince bilgi sunsa da isabetli fon seçimi yapmak analiz ve tecrübe işi. Bu kitap, yatırım fonu seçimi konusunda ciddi yatırımcılara, aracılık eden danışmanlara ve sektör çalışanlarına yönelik sonuç odaklı bilgiler içeriyor. Örneğin, hisse senedi riskini dengelemek için döviz veya altın içeren fonlara da yatırım yapın. Fon yöneticisinin yönettiği fona yatırım yapıyor olması fonun performansını olumlu etkiler.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?