Piyasalar için enflasyon kritik

20.12.2020 21:39:000
Paylaş Tweet Paylaş
Piyasalar için enflasyon kritik


Ekim ayında Türkiye finans piyasaları yükselme eğilimindeydi. TCMB’nin fonlama faizini yüzde 12,5’e kadar düzenli yükselmesi, döviz kurlarının yatay seyretmesini sağladı. Mevduat ve tahvil faizleri yüzde 13 civarında, beklenen enflasyon olan yüzde 11’in üstünde reel bir getiri sağlıyor. Borsada ise yıllar sonra banka hisselerinde yükseliş olması, yabancı satışıyla baskı altında kalan BIST-30 büyük şirket endeksi için olumlu işaretti.

Hazine, 5 yıllık dolar bazlı Eurobond ihracında yüzde 6,4 gibi yüksek bir faiz ile 2,5 milyar dolar borçlandı. Aynı vadedeki ABD tahvil faizinin yüzde 0,3 olduğunu dikkate alırsak, Türkiye’nin ödemek zorunda kaldığı bu yüksek faiz, son yıllarda kredi notunun çok düşmesinin bir sonucudur. Nitekim Türkiye Varlık Fonu da benzer bir vade ile çıktığı Eurobond ihracını iptal etti. Bize göre bu resim karşısında, Türkiye’nin ekonomi politikası normalleşme sürecine devam etmelidir.

Bu açıdan bakılınca TCMB’nin 22 Ekim’de politika faizini sabit tutması, para politikasının basitleşmesi ve güven vermesi açısından olumsuz olmuştur. Piyasa beklentisi politika faizinin yüzde 1,5 artması yönündeydi. Bilindiği gibi politika faizi yüzde 10,25’te dururken, TCMB aslında piyasayı ortalama yüzde 12,5’ten fonlamaktadır. TCMB, geç likidite penceresi faizini yüzde13,25’ten %14,75’e çıkararak, ortalama fonlama maliyetini artırmaya devam edeceği mesajını pekiştirdi.

TCMB açıklamasından anlıyoruz ki Para Piyasası Kurulu üyeleri, orta vadede, ithalat-ihracat dengesinin cari açığı frenleyecek şekilde iyileşeceğine güveniyor. Kısa dönemde ise döviz kurunda oluşacak spekülatif artışları, piyasa likiditesini kısarak ve maliyetini geçici yükselterek kontrol etmeyi planlıyor. Ancak TCMB, artan enflasyon beklentilerini kırmak için yeterince güven oluşturamıyor. Mesela TÜFE’ye endeksli devlet tahvillerinin ima ettiği enflasyon beklentisi, geçen ay yüzde 11’e indikten sonra tekrar yüzde 12’ye çıktı. Sonuç olarak, piyasaların uzun vadede iyimser seyir göstermesi, döviz kurları ve enflasyonun istikrar kazanmasına bağlıdır.

ABD başkanlık seçimi ve Türkiye

3 Kasım’daki ABD başkanlık seçimi, Türkiye açısından kısa vadede risk içeriyor. Demokrat aday Biden kazanırsa ilk başta Türkiye’ye karşı daha katı bir tutum takınabilir. Piyasaların bu riski ne derece fiyatlayacağı, Türkiye’nin tutumuna bağlı olacaktır. Bizim beklentimiz, ABD ile olası bir sürtüşmenin Papaz krizinde olduğu gibi tırmandırılmayacağı yönünde, çünkü ekonomik olarak yeni bir krizi kaldıramayız.

Trump’ın kazanması durumunda ise statüko devam edeceği için Türkiye piyasaları açısından rahatlama olabilir. Her ne kadar anketler ve iddialar, Biden’e yüksek oranda şans verse de eyalet bazlı delege sistemi nedeniyle Trump’ın kazanma şansı halen bulunuyor. Yatırımcılara tavsiyemiz, seçim sonuçlarını tahmine çalışmak yerine, portföylerini TL varlıklar (hisse senedi ve mevduat) ve döviz varlıklar (altın, Eurobond ve yabancı menkul) arasında dengeli dağıtmalarıdır.

Ayın Sözü:

“Enflasyon, yasal düzenleme olmadan uygulanan bir vergi türüdür.” – Milton Friedman

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz