Dünyadaki politik gündemin son derece hareketli, değişken olduğu zamanlardayız. ABD Başkanı Trump, koyduğu yeni tarifelerle dünya ticaretini yeniden kurgulamaya ve başta Çin olmak üzere dünyanın geri kalanıyla ilişkilerini farklı bir zemine oturtmaya çalışıyor. Öte yandan Trump’ın geçtiğimiz ay gerçekleştirdiği 4 günlük 3 ülkeyi kapsayan Orta Doğu turunun odak noktası sadece Suudi Arabistan, Katar ve BAE ile imzalanan ve toplam tutarı 1,4 milyar doları aşan yeni ticaret ve yatırım anlaşmaları değil. ABD’nin Orta Doğu politikalarında yeni bir başlangıç, pragmatik bir değişim arayışında olduğu Trump’ın temaslarıyla birlikte iyiden iyiye netleşti, belirgin hale geldi.
Bu turdan akıllarda kalacak en çarpıcı kare ise çeyrek yüzyıl sonra ABD ve Suriye’nin başkanlarının 14 Mayıs’ta el sıkışması oldu. Oysa bugün Suriye’nin devlet başkanı olan Ahmet Hüseyin El Şara’nın başına ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından 10 milyon dolar ödül konulmuş ve bu ödül Aralık 2024’te kaldırılmıştı. Bu perspektiften bakıldığında bu kare gündemin ne denli hızlı değiştiğini teyit ediyor. Riyad’daki yatırım forumunda Trump’ın (Prens Muhammed ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ısrarıyla) Suriye’ye yönelik yaptırımların kaldırılacağını duyurması da Orta Doğu için bir başka dönüm noktası olabilir. Beyaz Saray, Suudi ordusunun askeri kapasitesini artırmak için 142 milyar dolarlık bir savunma anlaşması imzalamanın yanı sıra Suudi Arabistan ile 600 milyar dolarlık bir yatırım konusunda mutabık kaldı. ABD dışındaki en büyük yapay zeka kampüsü Abu Dabi’de BAE merkezli bir yapay zeka firması G24 tarafından birkaç ABD’li şirketle ortaklaşa inşa edilecek. Öte yandan Körfez Ülkeleri de İran ile ilişkilerindeki yumuşayan iklimi korumaya istekli. İran ise uranyum zenginleştirme ve nükleer programını silah üretmek için değil enerji elde etmek gibi sivil amaçlar için yürüttüğünü savunarak ABD ile anlaşma görüşmelerini yürütüyor.
Trump’ın Suudi Arabistan’da görkemli bir salonda yaptığı konuşmada, “ABD’nin artık başka ülkeleri inşa ve müdahale etme döneminin sona erdiğini, dünyanın süper gücünün artık kimseye nasıl yaşanması gerektiği konusunda ders vermeyeceğini” söylemesi büyük alkış toplasa da Gazze Şeridi’ni açlığın ve sefaletin eşiğine getiren İsrail’e ABD’nin desteği halen hafızalarda ve kolay da unutulmayacak. Trump’ın yaptığı bu kapsamlı ziyaret umarız ki ABD’nin barışçıl yeni bir Orta Doğu politikasının başlatma planı olur. Ancak bunun için kararlı ve tutarlı olmak, tarafları aynı noktada buluşturabilmek olmazsa olmaz özellikler. Uluslararası kamuoyu, bu konularda Trump’ı yeterince inandırıcı ve güçlü bulmuyor. İlan ettiği bir politikayı terk edip diğerine hızlıca geçebilme riskinin yüksek olduğu düşünülüyor. Türkiye’nin bu değişim fırtınasının kesişim noktasında fırsatları yakalayabilmek, riskleri bertaraf edebilmek için iç ve dış politikalarını tüm bu hassas dengeleri gözeterek belirlemesi ve uygulaması gerekiyor. İyi okumalar diliyorum.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?