Türkiye ekonomisi son 4 yıldır “yavaş büyüme”
çemberini kıramadı. Büyüme oranı yüzde 4 düzeyini
bir türlü aşamadı. Büyümedeki bu yavaşlama
dönemi ortaya ağır bir fatura çıkardı. İşsizlik yükseldi.
2011 yılında yüzde 8’ler düzeyinde olan işsizlik oranı,
2015’te büyük ihtimalle yüzde 10,5 düzeyine ulaştı. İşsizlikteki
artışa paralel orta ve alt gelir gruplarındaki hanelere
giren gelir azaldı, gelir dağılımındaki düzelme durdu.
Yavaş büyüdüğümüz için gelişmiş ekonomilerle aramızdaki
refah farkını da kapatamaz olduk, ara açıldı, uçurum
büyüdü. Gelir dışında eğitim ve sağlık göstergelerini de
içeren ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından
hesaplanan İnsani Gelişmişlik Endeksi verilerine baktığımızda
ise 2011’de 71’inciliğe dek çıkan Türkiye’nin,
2014’te 72’nciliğe gerilediğini görüyoruz. Büyük olasılıkla
2015’te de daha iyi bir sıraya yükselemeyeceğiz.
Önümüzdeki yıl için hükümetin büyüme hedefi yüksek
değil yine yüzde 4 civarında. Bu da yavaş büyüme döneminin
5’nci yıla uzaması demek. Kapağımızda yer alan ve
“Liderler Ne Bekliyor” başlığıyla yayınladığımız Capital’in
gelenekselleşen CEO Profil Anketi’nden çıkan sonuçlar
da bu paralelde. CEO Club üyesi 146 CEO’nun katılımıyla
gerçekleşen anketin sonuçları CEO’ların yüzde 84’ünün
yüzde 4’ün altında bir büyüme beklediğini gösteriyor.
Önümüzdeki yıl içinde önlem alacakları belli başlı riskler
arasında “kurdaki oynaklık” öne çıkıyor. “Temkinli bütçe
hazırlamak” ve “borç oranını belli düzeyde tutmak” da
CEO’ların önlem listesinde ilk 3 içinde yer alıyor. CEO’ların
yüzde 52’si 2016’da şirketlerini organik yolla, yüzde
34’ü de temkinli bir yaklaşımla büyüteceğini söylüyor.
Rusya, Suriye ve Irak gibi yakın coğrafyadaki ülkelerde
kaybettikleri ihracat pazarlarını telafi edebilmek için ise
başta Afrika ve Ortadoğu bölgesindeki ülkeler olmak
üzere yeni pazar arayışında olduklarını belirtiyorlar.
Bu tablodan kolayca anlaşılacağı gibi 2016, iş dünyasının
kârlılık, verimlilik, maliyet tasarrufu konularında üstün
performans göstermek için büyük çaba sarf etmesi gereken
bir yıl olacak.
Türk iş dünyası bu konulara yabancı değil, 2016’yı da
kolayca yönetecektir, ancak Türkiye’nin bir an önce
daha yüksek büyüme oranlarına ulaşması gerekiyor. Bu
nedenle de reform ve değişim şart.
Tabii bir de istikrar ve barış…
İyi okumalar diliyorum,
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?