Akıllı Kart Pazarı Çok Hızlı Büyüyecek

Ali Yıldız /Plastkart Genel Müdürü    Akıllı kart pazarı bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızlı gelişiyor. Şu anda iki şirket var. Bunlardan biri Plastkart… Türk Telekom’un tek te...

1.07.2004 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Ali Yıldız /Plastkart Genel Müdürü  
 
Akıllı kart pazarı bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızlı gelişiyor. Şu anda iki şirket var. Bunlardan biri Plastkart… Türk Telekom’un tek tedarikçisi olan şirketin genel müdürü Ali Yıldız, Türkiye’deki pazarın büyüklüğünün 50 milyon Euro olduğunu söylüyor. Ona göre, artan talep nedeniyle sektör hızlı büyüyecek ve birkaç yıl içinde 250 milyon adete yükselecek. Yıldız, “En büyük artış telekomünikasyon, bankacılık, kamu, sigorta ve üyelik kartlarında gerçekleşecek” diye konuşuyor.  
 
Akıllı kart pazarı hızla büyüyor. Türk Telekom 50 bin manyetik şeritli ankesörlü telefon makinesini akıllı kart okur hale dönüştürmek için proje geliştiriyor. Bankacılıkta önümüzdeki bir yıl içinde akıllı kart adetinin 21 milyona ulaşması planlanıyor. Akıllı kartların kimlik kartı olarak kullanılması için çalışmalar devam ediyor. Sayaç kartları pazarı hızla gelişiyor.  
Bütün bu talepler pastayı büyütüyor. Yaklaşık 50 milyon Euro hacmi olan akıllı kart pazarının, birkaç yıl içinde 250 milyon Euro’ya ulaşacağı tahmin ediliyor.  
Pazardaki hareketlilik işin cazibesini de artırıyor. Bugüne kadar yurtdışında üretilen akıllı kartlar artık Türkiye’de de yapılabiliyor. Plastkart ise Türkiye’de akıllı kart üreten iki şirketten biri. Türk Telekom’un tek telefon kartı tedarikçisi olan şirket, farklı alanlarda da akıllı kart üretimi yapıyor.    
 
Plastkart Genel Müdürü Ali Yıldız, Türkiye’nin akıllı kart teknolojisinde doğru trende olduğu görüşünde. Ona göre, güvenlik ve daha çok veri taşıma, önümüzdeki dönemde daha önemli hale gelecek. Kimlik kartları, pasaport, sürücü ehliyeti hatta SSK ve Bağ-Kur’da bile akıllı kart uygulamasına geçilecek. Ali Yıldız’la Plastkart ve akıllı kart pazarı üzerine konuştuk:  
 
Akıllı kart işine nasıl girdiniz?  
 
Boyner Holding’de çalışıyordum. Orada Advantage kartın kuruluşunda yer aldım. Advantage kart sahiplerine daha fazla nasıl hizmet verebiliriz diye düşünürken akıllı kart üzerine yoğunlaştım. Bu konuyu daha detaylı inceleme fırsatı buldum. O dönemlerde database’in pazarlanmasının başındaydım.  
 
Yurtdışında yaptığım araştırmalarda akıllı kartlar gündeme geldi. Akıllı kartlar 1980’lerde gelişen çok yeni bir teknoloji. Gerçek anlamda ise 1990’larda kullanılmaya başlandı. Akıllı kartın hayatımızın her alanına girecek bir teknoloji olduğunu anladım. Cem Bey’le bu projeyi Türkiye’de nasıl yaparız diye konuşuyorduk. Ancak, o dönemde Boyner Holding’in stratejilerinin gereği yatırım kararı tam oluşamadı. Ben de farklı finansörlere projeyi tanıttım. Şu an şirketin ortakları olan Anel Grup ve Ziyal Ailesi bu projeye çok sıcak baktı. Onlarla yatırıma giriştik.  
 
Kuruluş aşamasından biraz bahseder misiniz? Nasıl bir teknoloji altyapısı oluşturdunuz?  
 
Aslında bir okyanusu keşfetmek gibiydi. Bırakın akıllı kartı, kart teknolojisi bile çok yaygın değildi. 2000 yılının sonunda fikir halindeydi. Proje çalışması 2001 ve 2002 boyunca sürdü.  
İşe market araştırmasıyla başladık. Hangi alanlarda, nasıl kullanımlara ihtiyaç olduğunu tespit ettik. Buna bağlı olarak da fabrika nerede olacak, nasıl bir teknoloji kuracağız bunların üzerine de kafa yorduk. Çünkü, akıllı kartı üretebilmek için gerekli olan teknolojinin yanında fabrikanın yapılandırılması da çok önemli. Gizlilik, güven, işin gereği kanunlar, kuralları da göz önünde bulundurmanız gerekiyor.  
 
Telekom, bankacılık ve GSM kartlarıyla ilgili en üst seviyedeki sertifikaları alıp bunların hepsinin ortak katlarına baktık. Bütün bunları düşünerek fabrikanın nasıl bir teknolojiyle, nasıl bir yapıda ve nerede kurulacağına karar verdik. Personeli nasıl alacağımızla ilgili bütün detayları şekillendirdik. Çok hızlı bir üretim yapıyorsunuz. Bir banka kartında çağrı merkezi numarasının bir rakamını yanlış yazarsanız, milyonlarca kartı çöpe atmak zorunda kalabilirsiniz. Güvenlik çok önemli. İçerideki bilgilerin başka insanlarla paylaşıldığını düşünün. Bütün bunları değerlendirdiğimizde de toplam 2 bin 700 prosedür talimatı ortaya çıktı. Bunların hepsini kurduk. Burada bir know-how yarattık.    
 
Şirket içinde farklı renkler kullanıyorsunuz. Sarı, mavi bölümler var. Bunun özel bir nedeni var mı?  
 
Bu iç güvenliği sağlamak için oluşturduğumuz bir sistem. Çünkü, burada yüzlerce kapı, binlerce gizli doküman var. Bunları insanlara “Bunu buraya sakın koyma, bunu da mutlaka buraya koy” diye anlatmak ve bunu takip etmek güç bir işti. Bunun için renklendirme sistemi yaptık. Bizim şirketimizde her dokümanın, her hammaddenin ve her ürünün bir rengi var. Bu renkler buralara girer, buralara giremez. Her şeyi çok basite indirgemiş olduk.  
 
Bunun yanında bölgelerdeki hareket tarzlarını belirledik. Mesela sarı bölgede hareket ediyorsan burada kilit altında olacaksın. Bu sistemden dolayı şu an şirketteki arkadaşların çok dikkat etmesi gerekmiyor. Ellerine aldıkları bir evrağı nereye götürebileceklerini, nereye götüremeyeceklerini biliyorlar. Bazı evrakların kopyası alınamaz mesela. Bunlar da belirtilmiş durumda. Plastkart, iki yıla yakın bir sürede dünyadaki kart üretim tesisleri arasından ilk üçte yer almayı başardı. Bunu da tamamen Türk mühendisleriyle gerçekleştirdik.  
 
Üretimin tamamını burada mı yapıyorsunuz?  
 
Üretimimizin tümünü burada yapıyoruz. Ama dışarıdan yarı mamul olarak aldığımız ürünler de var. Sektörde istenebilecek kart tipleri ve 3-5 yılda bu kart tiplerinin gelebileceği mertebeleri düşünerek makine parkımızı oluşturduk. Makinelerimiz bize özel üretildi. Alman üreticilerle çalıştık.  
Şu anda 6 bin metrekare kapalı alanın yanı sıra 13 bin metrekare de rezerv alanımız bulunuyor. Büyümeye açık 6 bin metrekare de kullanmadığımız alan var. Burası üretime hazır durumda. Biz bu marketin geleceğinin çok büyük olduğunu düşünüyoruz. Bunun için de ilk yapılandırmada buna dikkat ettik.  
 
Yatırım sermayesi ne kadar?  
 
Eğitimlerimiz ve know-how’ı dışarıda tutarsak yaklaşık 10-11 milyon Euro’luk bir yatırım. Şirketi mevcut duruma getirebilmek için de 1,5 milyon Euro’luk bir bütçe kullandık.    
 
Hangi şirketlerle çalışıyorsunuz?  
 
Türk Telekom’un tek telefon kart tedarikçisiyiz. Türk Telekom yılda 30 milyon adet akıllı kart alımı yapıyor. Bizim mevcut kapasitemiz 40 milyon adet. Bu, çok iyi verimlilikle yönetildiğinde 50 milyon adete çıkıyor.  
 
Gemplus’la birlikte bankacılık alanına girdik. Bankacılıkta manyetik şeritli kartları asla üretmedik. Desteklemediğimiz bir ürünün arkasında ticari olarak da olmak istemedik. Akıllı karta geçiş MasterCard ve Visa’nın bankalara getirdiği bir zorunluluktu. Bankalar bu kapsamda 2003’ün ikinci yarısından itibaren hızla çalışmaya başladılar. Çünkü, 2005’te bu projelerin bitmesi gerekiyor. İlk ihalelerde büyük başarı elde ettik. Ortağımızın bizden önce aldığı projeler de vardı. Mesela Yapı Kredi için 4 milyon kart üretimi var.  
 
Sadece belli kartları mı üretiyorsunuz?  
 
Şu anda bu alanların bütününe hizmet verebilecek durumdayız. Kartların Türkiye’de  üretilmesi bankaları çok rahatlatıyor. İstedikleri an buraya gelip, kontrol yapabiliyorlar. Acil kart ihtiyaçları olduğunda hemen üretip teslim ediyoruz. GSM’de ortak çalışmalarımız var. Turkcell ve diğer operatörlerle akıllı kart konusunda görüşmelerimiz devam ediyor. Ön ödemeli kartlar üretiyoruz. Mesela Ankara’daki doğalgaz kartların tedariğini biz yapıyoruz. Club, üniversite ve geçiş kartları yapıyoruz. TÜBİTAK’la birlikte İMKB’ye akıllı kart projesi gerçekleştirdik.  
 
Adını deklare edemeyeceğim ama sözleşme kapsamında olan bir uluslararası bankayla son noktadayız. Bu bankanın da 1 milyonun üzerinde kartı var. Hepsi burada üretilecek. En önemlisi de yakın gelecekte beklediğimiz, Türkiye’nin büyük kimlik kartı projeleri için hazırlıklarımız devam ediyor.  
 
Gemplus’la işbirliğine gitmeniz nasıl oldu?  
 
Bankacılık ya da GSM makinesindeki kartların farklı özellikleri var. Bunların bizim kendi içimizde geliştirilmesi şirketimizin misyonlarından biri. Ama bu ancak uzun dönemde gerçekleştirilebilir. Biz bu işe başlarken bu tür özel ürünlerin yazılımları, çözümleri gibi belli kısımlarını tedarik edip üretimlerini burada gerçekleştirelim diye bir karar almıştık. Araştırmalarımız da Gemplus’un dünyada bu alanda teknolojiyi elinde tutan şirketlerden biri olduğunu gösterdi. Gemplus şu anda dünya marketinin yüzde 32’sini elinde bulunduruyor. Türkiye’de Gemplus zaten Akbank gibi bazı bankalara, Turkcell’e kart tedarik ediyordu. Güçlerimizi birleştirme kararı aldık.  
 
Anlaşmamıza göre çözümleri Gemplus’dan tedarik ediyoruz. Ama Gemplus’ın Türkiye’deki tüm satışları da bizim üstümüzden gerçekleşiyor. Doğu Avrupa ve yakın Asya’daki kültürlerin birbirine yakın olmasından dolayı da bu anlaşmamızı bölgeye yaydık. Bu bölgeye verilecek hizmet bizim fabrikamıza kaydırılıyor.  
 
Bu kapsamda çok yakın bir dönemde birlikte yeni bir yatırıma da gideceğiz. Gemplus’ın da eli taşın altında. Mevcut borsa kotasyon planımızla elde edeceğimiz nakit girdisi de bu yatırımın gelişiminde bize büyük fayda sağlayacak. Kotasyon sonrası Gemplus ile organik bir yapıya dönüşme planlarımız da var.    
 
Akıllı kartların kullanım alanları nasıl farklılık gösteriyor?     
 
Aslında temel anlamda içerisinde “chip” olan kartlara, akıllı kart diyoruz. Ama her “chip” içeren kart da akıllı kart olmuyor. Chip’in özelliğine göre akıllı kartları hafızalı ve mikro işlemcili kartlar olarak ikiye ayırıyoruz. Mesela bankacılık kartları, mikro işlemcili kartlardır. Aynen bir bilgisayar gibi işlem yapabilirler. Telefon kartlarını, sayaç kartlarını ise hafızalı kartlar olarak değerlendiriyoruz. Bunlarda yüklenen verinin düşmesi söz konusu.    
 
Kullanım alanlarına baktığımızda, telekomünikasyon ve bankacılıkta yoğun olarak kullanılıyor. Kimlik kartlarının akıllı karta dönüştürülmesi söz konusu. Kartın sahibinin kendini biyometrik olarak kanıtlaması ve kullanıcının internet ortamında devlet ile ilişki kurabilmesi mümkün olacak. Hatta çok yakın gelecekte oylamayı bile elektronik ortama taşıyıp hem seçimleri maliyetsiz hem de kolay bir ortamda güvenilir şekilde yapabileceğiz. Dünyada bunun örneklerini görmeye başladık bile.  
 
Ön ödemeli projeler de var. Mesela doğalgaz kartları gibi. Su, doğalgaz, elektrik gibi ödemelerde bu tür projeler hızla yaygınlaşıyor. Örneğin, siz Türkiye’nin her yerinde bayilerde satılan kartları alıp elektrik okuyucunuza sokacaksınız. Kontör bittiği anda da elektriğiniz kesilecek. Hile yapılması şansı ortadan kalkıyor. Belediye parasını önceden tahsil edecek ve kontrol için dolaşan personelini daha verimli işlerde kullanabilecek.  
 
Yurtdışında daha yaygın olan TV kartları var. Metrolarda kullanılabilen geçiş kartları var mesela. İzmir’de uygulanıyor. Ağ güvenliğini yani internet ve bilgisayarı güvenli hale getiren kartlar da var. Dijital imzayı da bu kartlarla taşıyor ve kullanıyorsunuz.  
 
Türkiye’de akıllı kart pazarının hacmi ne kadar? Pazar hangi alanlarda büyüyecek?  
    
Türkiye, mevcut kart hacmiyle dünyadaki birkaç ülkeden biri konumunda. Telefon kartlarında da dünyada üçüncü ya da dördüncü duruma gelmeye çok yakın. Bankacılık kartlarında Avrupa’da İngiltere’den sonra 2’nci seviyedeyiz. Türkiye’de 21 milyonun üzerinde kredi kartı, 40 milyonun üzerinde de ATM kartı var. Bu rakamlar çok büyük. Bir de tabii 70 milyonun üzerinde nüfusa sahip olan bir ülkede kimlik kartı projeleri de çok önemli.  
 
Akıllı kart pazarı hangi alanlarda büyüyebilir?  
 
Telekomda büyümeye devam ediyor. Şu an markette Türk Telekom’un 70 bin ankesörlü telefon makinesi var. Türkiye’de kişi başına bir telefon makinesi düşüyor. Bu rakam Doğu Avrupa hatta Afrika’da minimum 6-7’ler seviyesinde. Türkiye’dekilerin çoğu manyetik şeritli. Sadece 20 bininde akıllı kart kullanılıyor.  
 
Bunların hepsinin akılı karta dönüştürülmesi gündemde. Telekomda bu alan büyüyecek. GSM genç nüfus düşünüldüğünde mutlaka büyüyecek alanlardan biri. Bankacılık 21 milyon adete önümüzdeki bir yıl içinde ulaşmak zorunda. Bundan sonraki dönemde tabii ki 3 yılda bir kartlar yenilenecek. Burada da ciddi bir talep var. Sayaç kartları çok  yaygınlaşacak. Ağ güvenliği sağlayan kartların pazarı gelişecek. Kimlik kartlarını da göz önünde bulundurmak gerek tabii.  
 
Türkiye akıllı kartta dünyada hangi yerde  
 
Dünyada kimlik olarak yüklenen kart sayısı 3 milyar adeti buluyor. Dünyada da akıllı kart çok eski bir teknoloji değil. Türkiye bu teknolojiyle tanışmak için çok geç kalmadı. Doğru bir trende gidiyor.  
 
2004 yılı ikinci yarısı itibariyle, 2005 ya da 2006 yılında bu pastanın Türkiye’deki büyüklüğünün 250 milyon adet karta ulaşacağını düşünüyorum. Bu rakam kimlik kartları dışında sadece telekomünikasyon, bankacılık, sigorta ve üyelik kartlarını kapsıyor. Rakamsal büyüklük içindeki chip’e göre farklılık gösteriyor. Ancak, 2005-2006’da yıllık hacmin ortalama 250 milyon Euro civarında olacağını tahmin ediyorum.    
 
Pazarın büyüklüğüyle ilgili rakamsal veriler neler?  
 
2003’e baktığınızda Türk Telekom’un 10 milyon Euro’luk bir kart büyüklüğü var. GSM de hala yılda 6-7 milyon kart alıyor. Bu da yaklaşık 10 milyon Euro’luk bir hacim oluşturuyor. Bankalar akıllı karta henüz geçiş yapmadılar.  
 
Sanıyorum pazarın toplam büyüklüğünün şu an 50 milyon Euro civarında olması lazım. Biz de 2003’ün nisan ayında aktif olmaya başladık. 2003 yılı sonunda yaptığımız ciro 8 milyon Euro civarında. 2004’te beklentilerimiz çok daha farklı tabii.  
 
PAZARDA SADECE İKİ ŞİRKET VAR  
 
Pazarda sizin dışınızda başka oyuncu var mı?
 
 
Akıllı kart üretimi artık lokal üreticilerle gerçekleştiriliyor. Biz yabancı firmaları da kendimize pek rakip olarak görmüyoruz. Bu işin öncüleri olan Fransız, Alman şirketleri daha önce dünyanın her yerine kart sağladılar. Ama artık lokal üreticiler tercih ediliyor. Bir bankanın kartını dışarıda yaptırması, güvenli bir şekilde taşımaya kalkması riski ve maliyeti artırıyor.    
 
Bugüne kadar Türkiye’ye kartlar tamamıyla dışarıdan geliyordu. Manyetik şeritli kartları bile dışardan getirtiyorduk. Bankalar kartlarını dışarıda ürettiriyorlardı. Sadece kartın müşteri bilgileriyle kişiselleştirilmesi işlemi içeride yapılıyordu.  
Pazara iki şirket birlikte girdik. Bizim dışımızda Eczacıbaşı Grubu’nun da akıllı kart üretimi yaptığı bir yatırımı var. Hemen hemen aynı zamanlarda yatırım yaptık. Onlarla projelerimiz bazı noktalarda farklılık gösteriyor. Türkiye’nin potansiyeline baktığımızda her iki projenin de çok iyi bir yatırım olduğunu düşünüyorum. Çünkü yeterliliği yurtdışındaki firmalardan daha iyi olan şirketler varken, kartların kalkıp da dışarıda ürettirilmesi çok mantıklı değil.  
 
HANGİ SEKTÖRLERDE YAYGINLAŞACAK?  
 
Önümüzdeki dönemde akıllı kartlar hangi alanlarda yaygınlaşacak?
 
 
Kimlik kartları yaygın göreceğimiz uygulamalar olacak. Yeni kimlik kartlarımızda parmak izleri “chip”in içinde olacak. Ya da yüzümüzün yapısı “chip”in içine yerleştirilecek. Aynı uygulama  pasaport, sürücü ehliyetleri için de geçerli. Üniversite kartları kampüs içi uygulamalar da yaygınlaşacak. Hem içine belli bir elektronik para konulup kampüs içinde kullanılabilecek, hem de belli yerlere geçiş imkanı tanınacak.  
 
Güvenlik ve daha çok veri taşıma önümüzdeki dönemde çok daha önemli hale gelecek.  Manyetik şeritteki bilgiyi kopyalamak sadece bin, 2 bin dolarlık basit makinelerle yapılabiliyor. Akıllı kartlarda manyetik şeritli kartlara göre minimum 100 kat daha fazla bilgi taşıyabiliyorsunuz. Mesela SSK ya da Bağ-kur emeklileri için bu projeler 2000 yılında başlatılmıştı, ancak ertelendi. İnsanların primini ödeyip ödemediği, bir ilacı alması gerekip gerekmediği gibi konuları akıllı kartlarla kontrol edebilecek bir sistem düşünülüyordu. Akıllı kartın içindeki “chip”in kopyalanması, şu anki teknolojilerle mümkün değil. Bunun herhangi bir örneğine de rastlanmış değil. Kısaca akıllı kartlar hayatın her alanında hayalinizle sınırlı projelerde hizmet vermeye hazır.  
 
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz