2005 yılında un sanayicileri Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu çatısı altında toplandı. Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı Erhan Özmen, 350 üyeleri olduğunu söylüyor. Hedeflerini "2012'de 1 milyar dolar ihracat" olarak açıklayan Özmen, yeni pazarlar konusunda Ekonomi Bakanlığı ile görüşüldüğünü belirtiyor. Özmen, "İlk izlenimlerimize göre, Doğu Avrupa, Latin Amerika, Orta, Doğu, Kuzey Asya ve Okyanusya'da yer alan eski ve yeni ülkelere ihracat yapabilme kapasitemiz mevcut. Güney Doğu Asya'da ise daha aktif olabilmemiz ise mümkün" diyor. Özmen'le ihracat gelişimini, yeni pazarları ve hedefleri konuştuk.
TUSAF’ın faaliyetleri hakkında bilgi verir misiniz? Uluslararası çalışmalarınız varsa bahseder misiniz? - 2007 yılında önemli sağlık sorunlarından “Anemi" ve “Spina Bifida”ya karşı mücadelede en etkin çözüm olan “Unun Zenginleştirilmesini” UNICEF ve ABD Una Değer Katma Girişimi (FFI) ile birlikte ele aldık. Sağlık Bakanlığı ve Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığımız bu projeye ciddi destek veriyor. Unun zenginleştirilmesinin zorunlu olması yolunda yasal zeminin oluşturulması çalışmalarımız devam ediyor. 2008 kongremizin gündemini ise, çok önemli bir sosyo/ekonomik soruna, ekmek israfına ayırdık. TOBB ve TMO Genel Müdürlüğü ile müştereken düzenlediğimiz bu kongrede de, her yıl yaklaşık 1 milyar TL’lik bir kaybın önüne geçmek için kamuoyunu aydınlatma görevini üstlendik. Çağdaş bir sivil toplum kuruluşu olarak sosyal sorumluluk yükümlülüğümüz çerçevesinde büyük bir üzüntüyle öğrenmiş olduğumuz Pakistan’daki felaket için üyelerimizin işbirliğiyle yardım kampanyası başlattık ve yerine getirdik. Son olarak 2012 Kongremizi Antalya’da gerçekleştirdik. Buğday, Un ve Ekmek konulu, 29 Mart-1 Nisan 2012 tarihlerinde gerçekleştirilen kongremize yurtiçinden ve yurtdışından toplam 610 katılımcı geldi. Ayrıca kurulan sergi alanında 38 firmanın standı yer aldı. Avrupa Un Değirmencileri Birliği, UNICEF, Amerikan Buğday Birliği, Uluslararası Hububat Konseyi gibi uluslararası kuruluşların temsilcilerinin konuşmacı olarak yer aldığı kongremizde buğday, un ve ekmek konulan gerek ticaret gerek yeni teknolojiler, gerekse ilgili yasal düzenlemeler açısından detaylı bir şekilde ele alındı. Bu yıldan başlamak üzere Türkiye’de sektörümüz için mesleki eğitimin öneminin artacağı ve üniversite-sanayi işbirliğinin gelişmesi yönünde çok önemli bir adım olan “Un ve Unlu Mamuller Teknolojisi” eğitim programının 2012-2013 döneminde başlatılmasını planlamıştık. Kongremiz kapsamında konuşmacı olarak davetli olan Kansas Eyalet Üniversitesi ve Gaziantep Üniversitesi arasında da bir işbirliği ön protokolü yapıldı ve ileride sektörümüzün ihtiyacı olan kalifiye eleman ihtiyacını dünya standartlarında sağlama yönünde ilk adım atılmış oldu.~
Sektörünüz ihracat ve ithalat rakamlarını değerlendir misiniz? Özellikle ihracat ile ilgili hedefleriniz nelerdir?
- Türkiye'nin ihracatı son on yılda büyük bir ivme kazanmıştır. Tarım sektörü ve sektörümüz de bu birikimden faydalanmış durumdadır. Sektörümüz özellikle kurumsal kapasitesini TUSAF çatısı altında toplaması sonrası dünya pazarında lider ülkelerle rekabet eder duruma gelmiştir. Bu rekabet yarışında, ilk başlarda teknoloji ve lojistik ile ilgili sorunlar nedeniyle AB ve Kazakistan’ın gerisinden gelse de, bu alanlardaki eksikliklerin kısa sürede kapatılması ile sektörde gerek AB-27 gerekse Kazakistan ile ciddi rekabet imkanına kavuşmuştur. Dahası, bugün 2011 yıl sonu istatistiklerine göre Türkiye dünya un ticaretinde hem teknoloji ve hem de un kalitesinde dünya lideri konumuna ulaşmıştır. Türk ununun marka olma yolunda önemli ilerlemeler kaydettiğine inanıyoruz. 2005 yılından itibaren Türkiye iyi bir ihracat potansiyeli göstererek dünya un ticaretinde birinci bazen de ikinci sıraya yerleşmiştir. 2010 yılında, küresel ve yerel piyasalardaki olumsuz koşullara rağmen un sanayicilerimizin değişen şartlara göre kendilerini adapte etme çabalan ve fedakarlıkları sayesinde Türkiye un ihracatındaki lider konumunu muhafaza etmeyi başarmıştır. Bu başarıda sektör temsilcilerinin oynadığı rolün ötesinde, “tarlada izi olmayanın, harmanda yüzü olmaz” deyişine paralel olarak, buğday piyasasında 2010 yılı ortasında başlayan problemlerden bugüne gelinen noktada TUSAF’ın da kurumsal boyutta politika oluşturmak adına gerek sektör temsilcilerine gerekse yurtdışı piyasaların takibine yönelik çok ciddi çalışmalara imza attığını burada belirtmek gerekmektedir. 2011 yılının Eylül ayı istatistiklerine göre dünya ihracatında liderlik konumunuzu Kasım ayı içerisinde ilan etmiştik. Eylül ayında Kazakistan’ın Ocak-Eylül kümülatif ihracatı 1.137 M/T iken Türkiye un ihracatının bu dönemde 1.493 M/T olduğu saptamıştık. İhracatçı Birlikleri istatistiklerine göre 2011 yılı toplam ihracatımız 2.001 M/T’a ulaşmıştır.Bunun dolar karşılığının ise 892.494 milyon olduğunu görmekteyiz. TUÎK 2011 kesin istatistiklerine göre de 1.984 M/T ihracat karşılığı 891.738 milyon dolar gelir elde edildiği kesinleşmiş bulunmaktadır. Böylece en son 2005 yılında 2.040 M/T olarak karşımıza çıkan ihracat tekrar bu yıl kritik eşiği aşmış görünmektedir. Burada ihraç ettiğimiz unun miktar olarak çok olmasının yanı sıra, değer olarak diğer yıllara göre çok ciddi bir artış göstemıesi ve 900 milyon dolara yaklaşması ile; 2005 yılındaki aynı miktarda unu ihraç ederek 425 milyon dolar satış değeri elde ederek iki katını aşması, ihracatçımızın yurtdışı pazar kabiliyetini ve seçiciliğini nasıl geliştirdiğini bize göstermektedir.
Yurtdışı pazar hedefiniz hangi ülkelerdir? Belirlediğiniz hedeflere ulaşmak için neler yapılmalı? Kamudan beklentiniz nedir?
- TUSAF Afrika pazarı araştırma raporu bulgularına göre, bu kıtada yeni pazarlara giriş ve zorlukları üzerine giderek çözüm üretilebileceği kanısını taşımaktayız. TUSAF tarafından pazar araştırması kapsamında seçilen ülkeler için Ekonomi Ba-kanlığı’nın bu ülkelerde Ticaret Müşavirliği atamaları sonrası önümüzdeki günlerdeki gelişmeler sektör temsilcileri ile paylaşılacak ve bilgilendimıe yapılacaktır. Diğer bölgelerdeki ihraç potansiyelimiz ve yeni pazarlara yönelme konusunda Ekonomi Bakanlığı ile görüşmeler yapılmaktadır. İlk izlenimlerimize göre, Doğu Avrupa, Latin Amerika, Orta Doğu, Kuzey Asya ve Okyanusya’da yer alan eski ve yeni ülkelere ihracat yapabilme kapasitemiz mevcuttur. Güney Doğu Asya’da ise daha aktif olabilmemiz ise mümkündür.~
Türk unu markasını geliştirmek için neler yapılmalı? Geleceğe yönelik planlarınız nelerdir?
- Dünya un ticaretinin zirvesine oturan un sanayicilerinin hedefi yine 100’ü aşkın ülkeye un ihracatını devam ettirmek, yeni pazarlar yaratmak ve tarım konusunda Türkiye’ye katkı sağlayacak uluslararası birikim ve kültürlerin muhatap kuruluşlarla paylaşılması adına eğitim ve bilime dayalı etkinliklerin ve işbirliklerinin sürekliliğini gerçekleştirmek olacaktır. TUSAF olarak hedefimiz dünya ticaretinin yüde 50’sini gerçekleştirmektir. Bu hedefimiz doğrultusunda iki ana stratejimiz mevcuttur. İlki, dünya un pazarında söz sahibi olmak, ikincisi ise Türk ununu içerde ve dışarıda markalaştırmaktır.
“Her uçakta bir Türk” olarak sloganlaştırabileceğimiz eylemlerimiz;
- Ekonomi Bakanlığı organizasyonunda fuarlara katılmak.
- Marka imajının ve bilinirliğinin yükseltilmesi için lobi ve tanıtım faaliyetleri yapmak,
- Dünya ve global düzeyde reklam ve yayın yaparak yazılı ve görsel medyanın kullanımını sağlamak,
- Marka dilimizin standartlaşması ile beraber dünya kalitesinde Türk standartını oluşturmak,
- Yeni ihracat pazarları yaratmak olacaktır.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?