Özaltın Holding ve Gloria Otelleri Yönetim Kurulu Üyesi, grubun üçüncü kuşak genç kadın yöneticilerinden Elif Özdemir; çıktığı Ayurvedik yolculuğu CEO Life Dergisi okurları için yazdı...
CEO LİFE DERGİSİ KIŞ 2023 SAYISINDAN
Yoğun çalışma temposundan uzaklaşmak isterken, kendimi hiç gitmediğim bir ülkede, deneyimlemediğim bir coğrafyada, nispeten muğlak bir planla bulduğumda neler yaşayacağımı tam olarak kestiremiyordum. Kochi şehrinden 2 saat süren araba yolculuğunun ardından soluğu Poonthottam’da aldım. Acelesiz gittiğim bu yol, yolculuktan keyif almayı bir kez daha hatırlattı. Hindistan’a bu ilk seyahatimin bir kısmını Poonthottam Ayurvedashram’da çeşitli Ayurvedik yaklaşımlardan oluşan bir program deneyimlemek için gerçekleştiriyordum.
Yolculuğun karanlıkta bitmesi, geldiğim yerin gizemini artırmıştı. Gece heyecandan uykuya dalmakta zorlansam da ilk ışığın teşviğiyle balkona çıktım. Farklı türdeki palmiyeler, liyanlar, meşe gibi görkemini bildiğimiz ağaçlar bambaşka bir solukta, farklı karakterler olarak karşımdaydı. Huzur içinde Güney Hindistan’da, Karela’nın tropikal ikliminde yetişen bitki ve ağaçların muhteşem ahengini izledim.
DOSHA
Ayurveda ilk olarak Sanskrit kutsal metinlerinde 3500 yıl önce görülse de temelinin daha eskiye dayandığını ve Hindistan'ın en eski geleneksel şifa sistemi olduğunu biliyordum ve uzun süredir deneyimlemek istememe rağmen ilk kez fırsat bulabilmiştim. Bitkilerin şifasını insan vücuduyla buluşturması, insanları fiziksel olduğu kadar ruhsal durumlarıyla da göz önünde tutması, yedikleri besinler ve yaşadıkları ortamla ele alması ve bunlara bağlı olarak holistik karakteristiği ve çok hızlı gözlenebilir sonuçları Ayurveda’yı bütünleyici sağlık sisteminde önemli bir noktaya taşıyor.Bu anlayışa göre evrendeki her şey birbirine bağlı ve bir bütünün parçalarını yansıtıyor.
Doğada var olan ve her şeyin temeli olan 4 element (hava, ateş, su ve toprak) aynı zamanda insan vücudunda da yer alıyor. Elementlerin farklı birleşmelerinden oluşan ve “dosha” denilen 3 dinamik güç var. Aslında bu 3 dosha’nın hepimizin vücudunda hücrelerimize kadar belli oranlarda mevcut olduğuna inanılıyor. Her birimize özel olan bu orana “prakriti” deniyor. Prakritimiz ebeveynlerimizin yapılarından beslenme şekillerine, hayat tarzlarından doğduğumuz mevsimlere kadar birçok dinamikle şekilleniyor.
PRAKRITI
Ben de prakritimi öğrenmek için kahvaltıdan hemen sonra Asram’ın başındaki doktor Ravi ile ilk konsültasyonuma gittim. Doktor birkaç soru sorduktan sonra kalp ritmimi inceledi. Ayurveda’da kalp ritmi dosha’ların durumunu belirleyen etkin bir yöntem. Konsültasyon sonucunda tahmin ettiğim gibi prakritim Vata-Pita çıktı.
Vata: Hareketli, düzensiz, heyecanlı, soğuk ve kuru. Bu dosha’ya sahip olan insanların düzenli bir ritmi olması önemli. Soğuk, rüzgarlı, klimalı ortamlar yerine ılıman iklimleri tercih etmeliler. Benim gibi bu dosha’ya sahip olan kişilerin zihinleri aktif ve hareketlidir. Kararsız ve aceleci olabilirler. Kendi hayat tarzıma baktığımda işimden dolayı çok seyahat etmem, gün içinde gelen ard arda toplantılar ve 7 saatten az uyuduğum geceler Vata dosha’mın dengesini bozabiliyor. Böyle yoğun dönemlerden sonra hissettiğim enerji düşüklüğü ve kararsızlığımın ayurveda karşılığı vata dengesizliği oluyormuş. Bu da bana stres, uykusuzluk ve zihinde yogunluk/ yorgunluk ve ağırlıklı olarak omuz ve boyun bölgemde yaşadığım ağrılar olarak geri dönüyor. Doktor Ravi vata’mı dengede tutmak için doğal yemekler yemem, gündelik düzenli bir rutini takip etmem, yoga yapmam ve rahatlamak için kendime sıcak ve sakin ortamlar yaratmam gerektiğini söyledi. Bunlardan bazıları (seyahatlerimi kısmam gibi) uygulamam mümkün olmayan konular olsa da birçoğuna dikkat edeceğimi biliyordum.
İkinci dosha’m olan pita, ateş ve su kombinasyonundan oluşuyor. Pita’nın özellikleri sıcak, nemli, yağlı ve hareketli olması. Bu dosha’ya sahip kişiler doğal lider olabilirler, güçlü düşünceleri ve cesur yapıları vardır. Eğer durumlar istedikleri gibi gitmezse çok hızlı öfkelenebilirler.
Pita dosha’mın yükseldiğini hızlı sinirlenebildiğim, mükemmeliyetçi eğilimimin arttığı ve eklem ağrılarımın olduğu dönemlerde gözlemliyorum. Dinlenmeye vakit ayırmam, soğuk ortamlarda bulunmaya çalışmam ve her şeyi bir rekabet unsuru olarak görmemem Pita’yı dengede tutmam için önemli gözüküyor.
Benim gibi iki dosha’nın etkisinde bir yapınız varsa ikisinin de ortak özelliklerini iyi gözlemlemeniz gerekir. Vata/ pita durumunda; vata’yı kızıştırmamak için soğuk havada ısınmak ve Pita’yı düzende tutmak içinse sıcak havada vücudumuzu soğutmamız ve sıcak yemekler tüketmemiz gerekir. İki dosha da toprak elementinden yoksun oldukları için kendimizi merkezimizde hissetmek için ekstra efor sarf etmemiz gerekebilir. Asram’da bu dengeyi sağlamaya destek, öğretici bilgiler edinmiş oldum.
AYURVEDİK PROGRAM
Ayurveda’ya göre sağlığımızı korumak için doğumumuzla gelişen dosha oranımızı korumamız gerekiyor. Asram’da dahil olduğum programda dengemi sağlamak için az yağlı ama lezzetli diyetim benim için özel oluşturulmuş bitkisel ilaçlarla takviye edildi. Günlük hayatımda sebze ağırlıklı ve az yağlı beslendiğim için uygulanan protokole kolaylıkla adapte olabilmek beni rahatlattı. Programım günde 2 saatten oluşan tedavi, yağlı masajlar, yoga, meditasyon ve pranayama’dan (nefes) oluşuyordu. Abhyangam masajının ardından Shirodora şifa tekniğiyle her gün susam ve bitkisel yağlardan oluşan bir karışımın uzun süre alnıma damlatıldığı bir masajla devam ediyordu.
Ayurvedik terapilerin neredeyse hepsi kişiye özel şekilde vücudu toksinlerden arındırmak, bünyeyle ahenk içinde yasayabilmek (prakriti), vücuttaki dengesizlikleri düzeltmek, sindirime yardımcı olmak, yemeklerin vücutta en iyi şekilde özümsenmesini sağlamak ve en doğru şekilde elenebilmesi için kullanılıyor. Kendi kişisel deneyimime baktığımda çok hızlı aklı dağılabilen, süreklilik olmadan topraklanmakta zorluk çeken, yerinde durmakta sorun yasayan bir insan olabiliyorum. Bunların hepsi aslında “Vata” dosam dengede olmadığında olabiliyormuş.
Poonthottam Ayurvedasram’da kaldığım kısa sürede çeşitli ayurvedik deneyimlerle fiziksel olduğu kadar ruhsal anlamda da değişim yaşadığımı çok net şekilde fark ettim. Kendimi tanımak için hayat boyu sürecek bir arayışta olacağım. Kendinle barışık olmanın demin sağlıklı ve huzurlu yasamak için temel koşul olduğunu düşünüyorum. Zihnimizi ve bedenimizi geliştirmek için çoğu zaman farklı teknikler düşünebiliyoruz. Daha bütünleyici olan Ayurvedik terapininse hayatımın diğer olgularıyla arada bir köprü görevi görüp göremeyeceğini tecrübe ederek anlamam gerekiyordu. Ülkeme geri döndüğümden beri kendimi hem zihinsel hem bedensel olarak çok daha güçlü ve odaklı hissediyorum. Ashram’da çalışanların güler yüzü, terapiler sırasındaki şefkatleri ve ortamın büyüleyici etkisini sindirirken buraya tekrar döneceğime dair kendime söz verdim.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?