Mondi Corrugated Türkiye CEO’su: Seyahat, perspektifimi genişletiyor

Yaşam boyu öğrenme isteği, Mondi Corrugated Türkiye CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkan Vekili Sevinç Yener Çimecioğlu’nun yaşam pusulasındaki en önemli detay…

26.01.2024 17:42:260
Paylaş Tweet Paylaş
Mondi Corrugated Türkiye CEO’su: Seyahat, perspektifimi genişletiyor

Özellikle seyahat onun için başlı başına öğrenme ve bilgi dağarcığını zenginleştirmek demek. Farklı kültürleri tanımanın gelişimine katkı sağladığını belirten Sevinç Yener Çimecioğlu, “İnsanlık tarihinin farklı dönemlerini görmek, iş hayatında konulara daha geniş bir perspektiften bakabilmemi sağlıyor” diyor.

Nil Dumansızoğlu / [email protected]

Capital Aralık 2023 sayısından

İş ve özel hayat dengesini kurmanın önemine ve gerekliliğine inanan yöneticilerin sayısı gittikçe artıyor. Mondi Corrugated Türkiye CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkan Vekili Sevinç Yener Çimecioğlu da sadece kendi değil, çalışanlarının da bu bakış açısına sahip olması için çaba gösteren yöneticilerden.

Kendini geliştirmek ve yaşam boyu öğrenme isteğini tatmin edecek aktivitelerse Çimecioğlu’nun dengeyi kurma formüllerinin başında geliyor. İşte bu nedenle seyahatin hayatında önemli bir yeri var. Gittiği yerlerde özellikle tarihi mirasları ziyaret etmenin en büyük tutkusu olduğunu belirten Çimecioğlu, “İnsanlık tarihinin farklı dönemlerini görmek, o zamanlardaki yaşamı anlamaya çalışmak, iş hayatında konulara daha geniş bir perspektiften bakabilmemi sağlıyor” diyor. Sevinç Yener Çimecioğlu’yla iş dışı yaşamını ve denge formüllerini konuştuk:

* Yoğun iş hayatında, iş yaşam dengesini kurmayı başarabiliyor musunuz?

Çalışma arkadaşlarıma hep şunu önermişimdir: “Başarılı olabilmek için sosyal hayatınıza ve hobilerinize sahip çıkın, onları ihmal etmeyin. Başarının sırrı dengedir. Hayatınızı dengelerseniz, başarı da peşinden gelir.” Evet, zaman zaman bu dengeyi kurmak çok kolay olmayabiliyor, ancak kendinize bir felsefe edindiğiniz takdirde her şekilde ve koşulda terazi dengeleniyor. Bu konudaki yönetim felsefem: “Önce insan, önce sağlık ve yaşam boyu öğrenme.”

Yaşamın bizlere bazı anahtar sözcüklerle dokunduğunu düşünürüm. Aslına bakarsanız önemli olan bu sözcükleri ıskalamadan devam edebilmek. Benim anahtar sözcüklerimin başında “insan”, “empati” ve “denge” geliyor. Bu üç sözcük benim için hayata dair pek çok ipucu içeriyor.

Hepimizin birer yaşam haritası var, bu haritadaki pusulamız da kendimiz oluyoruz. İş ve özel hayatta “denge” diye adlandırdığımız kavram da işte bu pusulayı nasıl kullandığımızla ilgili. Benim pusulamda yaşam boyu öğrenme isteği, bahsettiğiniz bu dengeyi kurmak ve sürdürebilir hale getirmek için en önemli detay.

Bir dönem danışmanlık, yönetici mentorluğu ve koçluğu yapmıştım. Burada edindiğim bilgi ve deneyim, bu dengeyi kurmada benim için yararlı etkenlerden bir diğeri oldu.

* Dengeyi sağlamanın sizin için olumlu etkileri ne oluyor?

Bir kere şunun özellikle altını çizmek isterim; iş yaşamı ile özel yaşam arasındaki dengeyi kuramazsanız mutlu olmak çok da mümkün değil. Dengeyi kuramamak demek, eksik kalan tarafta başarısızlık ve mutsuzluk demektir. Ben mutlu bir yaşam sürüyorum ve bunu da önemli ölçüde iş ile özel yaşamım arasında kurduğum sağlıklı dengeye borçluyum.

* İş dışında kendinize ve ailenize zaman yaratma planınız nedir?

İşini çok seven, çalışma arkadaşlarıyla başarılı projelere imza atmaktan oldukça keyif alan bir lider olarak çalışma saati konusu benim için çok değişken. Ama yine de günde ortalama 9-10 saatlik aktif bir çalışma süresi verebilirim size. Zihin çalışma saatimi ise 7/24 mesaisiz bir süreç olarak tanımlasam sanırım abartmış olmam.

Çalışma yaşamında kariyeriniz yükseldikçe sorumluluklarını ve dolayısıyla çalışma saatleriniz artıyor. Bu da doğal olarak iş dışında kendime ve aileme ayırdığım süreyi bir miktar kısıtlıyor. Ancak planlı olmam ve denge sağlama konusundaki deneyimlerim sayesinde, her iki alana da yeterli zaman ayırabildiğimi düşünüyorum.

Güzellikleri sevdiklerimle paylaşmak benim için çok kıymetli. Dolayısıyla özel yaşamımdaki mutluluğum da çok değerli.

Bir liderin tüm bunları iyi yoğurması ve yansıtması gerektiğine inanıyorum. Sevdiğim işi yapmanın avantajıyla ailemle ve kendimle geçirdiğim zamanların kalitesini de yükselterek denge çıtamı doğru yerde konumlandırmaya gayret gösteriyorum diyebilirim.

* Yılda kaç kez tatil yapıyorsunuz? Yaz ve kış tatillerinde tercihleriniz ne oluyor?

Bu konuda özel bir kuralım yok. Kendi iş programıma ve aile bireylerimin programlarına göre tatil planları yaparız. Yaz tatilinin de kış tatilinin de ayrı güzellikleri var. Dolayısıyla mevsim ayrımı yapmıyorum tatil programı yaparken.

Bununla birlikte su, benim için çok dinlendiricidir. Dolayısıyla hem yaz hem kış mevsimlerinde, suyu hissedebileceğim yerlere gitmeyi çok seviyorum. Fırsat oldukça birkaç ayda bir ve hafta sonları buralara gitmek adına zaman yaratmaya çalışıyorum.

Uzun tatiller benim için iş rutinim adına çok kolay değil, ancak haftalık zaman dilimlerimi kısa soluklu ama keyifli minik tatil planlarıyla doldurmaya çalışıyorum.

* Bu yazı nasıl geçirdiniz?

Bu yaz; bir hafta izin, bir hafta çalışma şeklinde iki hafta izin yaptım. Yazlığımızda, ailemle birlikteydim. Ayrıca her yıl mümkün mertebe kasım ayında eşimle bir hafta izin planım oluyor. Ailemizde pek çok özel zamanı barındırıyor kasım ayı.

* Seyahat etmeyi sever misiniz?

Seyahat etmeyi çok seviyorum. İşim dolayısıyla zaten sık seyahat ediyorum. Turizm ve tatil amaçlı seyahatlerim de oluyor. Yeni yerleri gezmek, görmek ise her zaman enerjimi yeniliyor. İş nedeniyle sıklıkla Viyana’ya gidiyorum. Bunun haricinde yine iş sebebiyle pek çok ülkeye gitmem gerekebiliyor. Ayda ortalama 1 ya da 2 kez iş seyahatim oluyor diyebilirim. Tatil için ise yılda 1 ya da 2 kez eşimle birlikte seyahat etmeye çalışıyoruz.

* Gitmek istediğiniz yere nasıl karar veriyorsunuz? Planı kim yapıyor?

Eşim ve ben, yeni yerler görmeyi, farklı kültürleri deneyimlemeyi çok seviyoruz. İkimizin de görmek istediği yerlere dair fikirlerimiz oluyor bolca. Her yıl zaman planımıza bağlı olarak nereye gideceğimize birlikte karar veriyoruz. Ve çok şanslıyım ki eşim bütün detaylarla ilgileniyor.

* Seyahat için “olmazsa olmaz” eşyalarınız nedir?

Ortak karar sonrasında, bana düşen valizimi hazırlamak oluyor. Ne yazık ki az eşyayla seyahat edemiyorum. Valizimin olmazsa olmazlarının başında yürüyüş ayakkabım ve kitabım gelir hep.

* Bugüne kadar kaç ülkeye gittiniz?

İrili ufaklı toplam 40 farklı ülkeye gittim. Gittiğim ülkeler ve gördüğüm şehirlere dair bir listem var. Burada da ne kadarını kendim ne kadarını eşimle gördüm ayrımı da yaparak bir veri tabanı tutuyorum. Gezdiğim yerlerin arşivini tutmak benim için ayrıca çok keyifli.

* Sizi en çok etkileyen ülkeler, şehirler hangileri? Bunların hangi özellikleri sizi etkiledi?

Öncelikle kendi ülkeme aşığım diyebilirim. Onun dışında, Uzak Doğu benim için çok gizemli. Endonezya Bali ve Tayland Bangkok’tan çok etkilendim. Ruhum yükseliyor buralarda.

* Önümüzdeki seyahatiniz nereye olacak?

İş nedeniyle başta Viyana olmak üzere pek çok Avrupa ülkesine seyahatlerim devam edecek. Öte yandan eşimle birlikte yeni yılın tatil planlamasını halen yapıyoruz. Ancak yine farklı yerleri keşfetmeye, gelişmeye ve keyif almaya odaklı yerleri tercih edeceğimize eminim.

* Farklı ülkeleri ve kültürleri tanımanın kişisel ve iş yaşamınıza etkisi nedir?

Seyahat, başlı başına öğrenme ve bilgi dağarcığını zenginleştirmek demek. Çok iddialı sözler vardır. Örneğin derler ki “Bir film izledim hayatım değişti.” “Bir kitap okudum hayatım değişti.” Bu kadar iddialı bir etkiden söz edemem belki ama yaptığım her seyahat, farklı kültürleri tanıma deneyimlerim sonuçta bir tortu bırakıyor bende. Bu da kültürel olarak gelişmeme ve bilgi birikimimin artmasına katkı sağlıyor.

İnsanlık tarihinin farklı dönemlerini görmek, o zamanlardaki yaşamı anlamaya çalışmak, iş hayatında konulara daha geniş bir perspektiften bakabilmemi sağlıyor. Ayrıca çeşitlilik ve kapsayıcılık adına kasların gelişmesi için de farklı kültürleri tanımak bence çok önemli. İş hayatıma da bu anlamdaki katkısı çok büyük. Özetle tüm bunlar doğal olarak yöneticiliğime olumlu birer dokunuş olarak ortaya çıkıyor.

“TARİHTE YOLCULUĞA ÇIKMAK HUZUR VERİYOR”

KÜLTÜREL KEŞİFLER Tarih benim için her zaman önemli ve ilgi çekici bir alan oldu. Tarihi en iyi yansıtan yerler olarak kültürel mirasları ziyaret etmekse en büyük hobim ve tutkum. Özellikle eşimle birlikte hafta sonları İstanbul’daki kültürel mirasları gezmek ve tarihi dokuları hissetmek bize keyif veriyor.

DOĞAL GÜZELLİKLER Bunun yanı sıra vakit buldukça Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerindeki kültürel mirasları ziyaret ediyoruz. Kendimi bu alanda geliştirmek, tarihte bir yolculuğa çıkmak benim için oldukça huzurlu bir alan yaratıyor. Tarihi dokuların yanı sıra doğal güzellikleri görmek de ayrı büyüleyici.

“KENDİME İYİ GELENİ KEŞFEDİYORUM”

STRESTEN NASIL UZAKLAŞIYOR? Benim için stres atmanın en iyi yolları; başucu kitaplarımdan birini tekrar tekrar okumak, müzik dinlemek ve şarkı söylemek. Zaman bulabildikçe deniz kenarında yürüyüş yapmak, trekking gibi aktiviteler ve yeni yerler görmek stresten uzak kalmama yarayan etkinliklerin başında geliyor.

“ÖZEL ZAMAN AYIRIYORUM” Dolayısıyla bazen hayal gücünüzü zorlayan ufuk açıcı bir kitap, bazen sevdiklerinizle geçirdiğiniz şahane bir aile yemeği, bazen bir nota bazen de kulağa çok basit gelen bir deniz kenarı yürüyüşü… Önemli olan size iyi geleni keşfetmek ve buna mutlaka özel zaman ayırabilmek.

“İYİ BİR KİTAP OKUYUCUSUYUM” Özellikle insana ve kültürlere dair kitaplar, romanlar ve kişisel gelişim kitapları her daim başucumdadır. Hamza Khan’ın Leadership Reinvented kitabı en son okuduğum ve etkilendiğim kitaplar arasında. Liderliğin 21’inci yüzyıldaki tanımına dair etkileyici bir kitap.

“MELODİLERİN MUTLULUKLA İLGİSİ VAR”

UNUTULMAZ DENEYİM Melodilerin mutlulukla bir ilgisi olduğuna inanırım. Kendi kendime şarkı mırıldanmak günümü güzelleştirir. Daha iyi şarkı söyleyebilmeyi de çok istiyorum. Hatta bu yıl biraz daha ileriye gittim. Mezun olduğum lise olan Erenköy Kız Lisesi’nden müzik öğretmenimizin liderliğindeki Kadıköy’deki Cumhuriyet Korosu’nda, 100’üncü yılımıza yaraşır marşlarımızı, şarkılarımızı yıllardan sonra bir araya geldiğimiz okul arkadaşlarımızla birlikte söyledik. Bu deneyim benim için unutulmazdı.

FAVORİ SANATÇILAR Müzik konusunda daha çok klasikleri severim. Türk sanatçılarından Candan Erçetin, Nilüfer, Erol Evgin hala çok iyi dinlediğim kişiler arasında. 80-90’lı yılların şarkıları her dönemde keyifle dinleniyor. Klasik müzik ise hayatımda olmazsa olmazlarımdandır.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz