Yeni nesil anne!

Adil Işık Group Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zehra Işık, hayatının her yönünü CEOLife’a anlattı...

19.03.2018 12:12:000
Paylaş Tweet Paylaş
Yeni nesil anne!

Özlem Aydın Ayvacı

[email protected]

Adil Işık Group Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ZEHRA IŞIK, iş yaşam dengesi için kendine özel formüller geliştiren bir iş kadını. Cumartesileri dahil çalışan Işık, Kağıthane’deki ofisini eski bir binadan orman içinde büyük bir konağa çevirmiş. Açık ofiste tasarımcılarıyla iç içe çalışıyor. Bu sayede kendini evinde gibi hissediyor. Işık’ın oğlu Emre’yle olan ilişkisi de çok farklı. Kitabını e-kitap olarak okuyan, dizileri Netflix’ten izleyen, basketbol maçlarına giden, oğluyla araba galerileri gezen Işık için yeni nesil bir anne demek yanlış olmaz. 

Adil Işık Group Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zehra Işık, iş yaşam dengesini kurmada kendine özel formüller geliştiren bir iş kadını. 1990’dan beri beraber çalıştığı Adil Işık’la 1992’de evlenmiş. Adil Işık adlı şirketlerini karı-koca birlikte kurmuşlar. Bugün 45 yaşında olan Zehra Işık, moda sektörünün önemli bir ismi. Biri eşinin ilk eşinden olmak üzere 2 oğlu var. Oğlu Emre 17 yaşında ve üniversite sınavına hazırlanıyor. Diğer oğlu Alican 28 yaşında bir mimar. Alican Işık da şirkette çalışıyor. Kağıthane’deki ADL Tasarım Merkezi, Işık ailesinin adeta üssü konumunda. Çok yoğun bir tempoda Cumartesileri dahil çalışan Zehra Işık, Kağıthane’deki eski bir binayı orman içinde büyük bir konağa çevirmiş. Her yıl her mevsim bahçeye binlerce çiçek ve ağaç ekiyor. Açık ofiste tasarımcılarıyla iç içe çalışan Zehra Işık’ın masası ise bugüne dek gördüğümüz hiçbir yöneticinin masasına benzemiyor. Masasındaki onlarca fesleğen ve diğer çiçekler arasında Işık, kendini evinde gibi hissediyor. Bahçelerine ayçiçeği dahi eken Işık, Bodrum’dan getirdiği begonvilleri yaşatmak için 3 yıl denemeler yapmış. Işık’ın iş yaşam dengesini kurmasındaki bir diğer başarısı oğlu Emre’yle olan ilişkisi. Kitabını e-kitap olarak okuyan, dizileri Netflix’ten izleyen, basketbol maçlarına giden, oğluyla araba galerileri gezen yeni nesil bir anne kendisi. Zehra Işık, bu konuda o kadar ileriye gidiyor ki oğlu Emre’den sık sık “Anne sen de diğerlerinin annesi gibi normal bir anne olamaz mısın” sitemlerini işittiğini söylüyor. Adil Işık Group Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zehra Işık, hayatının her yönünü CEOLife’a anlattı. 

  • Kaç yıldır moda dünyasındasınız? Adil Bey’le nasıl tanıştınız? 

1990’dan beri birlikte çalışıyoruz. Tanıştıktan 2 yıl sonra evlendik. İşte tanıştık. Ben tasarımcıydım, hala öyle devam ediyorum. Şimdi işin yönetim tarafındayım ama işe tasarımcı olarak başlamıştım. İş yaşamımız da neredeyse birlikte başladı. O zaman Adil Bey’in bir, iki şirkette ortaklığı vardı. 1992 yılında o şirketlerden koptu. Adil Işık adı altında birlikte bir şirket kurduk.

  • Yani markayı birlikte mi yarattınız? 

Evet. ADL’nin perakende geçmişi var. 1990’lı yıllarda mağazalaşma olmadığı için üretim ve toptan satış yapıyorduk. 1992 yılından itibaren markanın tasarım ekibinin başında ben varım. 

  • Çocuklarınız kaç yaşında, neler yapıyorlar? 

45 yaşımdayım. Bir tane doğurduğum bir de eşimle birlikte büyüttüğümüz 2 oğlumuz var. Küçük oğlum Emre 17 yaşında ve üniversiteye hazırlanıyor. Büyük oğlum 28 yaşında, yeni evlendi. Evlenene kadar hep birlikte yaşıyorduk. 3 yıldır da mimari ekibin başında birlikte çalışıyoruz. 

  • Küçük oğlunuz nerede okuyor? 

Şişli Terakki’de 12’nci sınıfta, üniversite sınavına hazırlanıyor. Türkiye’de okumasını istiyoruz. Aklında bir iki üniversite var, inşallah girer.

  • Bir gününüz nasıl geçiyor? 

Çok yoğun geçiyor. Uyumayı çok sevmediğim için erken kalkıyorum. Emre okula gidiyor ben de ardından çıkıyorum. Sabah 8’de masamda oluyorum. Her güne erken toplantı ile başlıyoruz. Pazartesi en yoğun günüm. 120 mağazamız var. Hafta sonları cironun yarısı geldiği için pazartesi sabahları satışları değerlendirdiğimiz toplantılarımız uzun sürüyor. Öğleden sonra tasarım, marka ve tedarik ekibiyle çalışıyorum. Gün, o kadar değişik görüşmelerle bitiyor ki… Bazı haftalar haftanın bir günü Cengiz Abazoğlu ile çalışıyorum. İki ayrı markamız var. Günümün büyük kısmı tasarım ekipleriyle geçiyor. Ofis dışında da daha çok kumaş görüşmelerini yapıyorum. Kumaşı bire bir kendim seçmeye çalışıyorum. Yoğun yurt dışı seyahatlerim oluyor. Sabah sekiz, akşam yedi işteyim. Cumartesi günleri de çalışıyorum. Ekiple beraber sahada yani mağaza ziyaretlerinde oluyorum. 

~

  • Hafta sonu da çalışıyorsunuz öyle mi? 

Emre küçükken cumartesilerimi ona ayırıyordum şimdi onun programı olduğu için uzun zamandır cumartesi günleri de çalışıyorum. Bizim işimiz çalışma gibi değil. Bir kadın cumartesi-pazar AVM gezerken, biz çalışıp keyifli bir iş yapıyoruz. Hem hobi hem iş aslında. Cumartesiyi çok çalışıyormuş gibi değerlendirmiyoruz. Daha çok mağaza geziyoruz. Genelde İstanbul’daki birkaç mağazaya gitmeye çalışıyorum. Evdeysem de bilgisayarda tasarım ekibiyle online çalışıyorum. 

  • İş dışında neler yapıyorsunuz? 

Hayatımda oğlum Emre’nin yeri büyük. Daha çok onun programına uymaya çalışıyorum. Birlikte sinemaya gitmeye çalışıyoruz. Araba galerilerini geziyoruz. Emre, 1 yıl içinde ehliyet alacak. O nedenle şu anda aklı fikri arabada. Bir ara tekne ve yatlarla ilgileniyordu şimdi arabalara taktı. Evdeysem bilgisayarda araştırmalar yapıyorum, dünyada neler olup bitiyor çok ilgimi çekiyor. Ekibi de rahat bırakmıyorum. WhatsApp gruplarında, maillerde hafta sonu bile bir şeyler yazıyorum. 

  • Spor yapıyor musunuz? 

Çok spor yapamıyorum. Kağıthane’deki ofisimiz 10 bin metrekare alan üzerine kurulu, 4 katlı bir bina. Burada öyle çok yürüyorum ki… Günde 7-8 bin adımın altına hiç inmem. Dışarıdaysa daha çok yürüyorum. Yürümek bana çok iyi geliyor.

  • İlk defa bir yönetici masasında bu kadar farklı çiçek görüyorum. Her yer fesleğen. Bu hobiniz nasıl başladı?

Masam ve bahçemiz çiçek içinde. Çok seviyoruz. Bodrum’dan begonvil getirdik. İki-üç yıl yaşatmaya çalıştık. Sonunda bu yıl başardık. Gittiğimiz yerlerdeki çiçekler İstanbul ikliminde yaşamaya müsaitse mutlaka getiriyoruz. Onları alıp bahçeye ekiyoruz. Mevsimine göre her çiçeği ekiyoruz. Aslında hepimizin bildiği çiçekler ama yeni nesil bunları görmeden büyüyor. Bu yıl bahçeye ayçiçeği de ektik. Ayçiçeğini görüntü olarak çok seviyorum. Binlerce gül ektik. Şimdi lale mevsimi geliyor. Geçen yıl arka bahçeye 2 bin lale ekmiştik. Şimdi kaldırdığımız soğanları yeniden ekeceğiz. 

  • İş yaşam dengenizi adeta yaşamı da ofise taşıyarak kuruyorsunuz sanırım… 

Kesinlikle öyle. Bahçede iki tur atmadan ofise çıkmıyoruz. Bu da iki-üç kilometrelik bir mesafe oluyor. Her gün mutlaka bahçıvanla birlikte çiçeklere bakıyoruz. Ne olmuş, ne bitmiş, ilaçlama gerekiyor mu diye. Hayata çiçekle başlıyoruz. Bazen sosyal medyada paylaşıyorum çiçekleri… Cumartesi günleri ekiplere “Çocuklarınızı getirebilirsiniz” diyoruz. Ofisin bahçesinde kertenkele, kirpi bile oluyor. İlk geldiğimiz dönemlerde kirpi vardı. Çocukların bunları görmelerini istiyoruz. 

  • Moda dünyasının içindesiniz modayla ilgili dünyada neleri takip ediyorsunuz? 

Bütün fuarlara gitmeye çalışıyorum. Milano, Paris, Londra, New York moda haftalarını izliyorum. Gidemezsem de defileleri tarıyorum, Londra’daki fuarları kaçırmamaya çalışıyorum. Sokak stilini seviyorum. Moda haftası olmasa da Londra’ya gidiyorum. İngilizlerden daha ziyade bütün dünya orada olduğu için Londra’nın belli caddelerinde sokak stili trendleri çok belirgin oluyor. Yılda birkaç gün gidip sokakları geziyorum. Rusya’da mağazalarımız var. Sezon geçişlerinde, fuar dönemleri ağustos, eylül, şubat ve mart dönemi yoğun seyahatlerim oluyor. Bu yıl mağaza açılışlarından dolayı New York’a gidemedim ama vitrinleri görmek için gitmek istiyorum. Rusya’da St. Petersburg’a bayılıyorum.

~

  • Tarzını sevdiğiniz etkilendiğiniz modacılar kimler? 

Balenciaga’yı şahıs olarak çok sevdim. Tasarımcı olarak en beğendiğim tasarımcıların içinde yer alıyor. Çünkü belli kalıpları yıktı. Bele vurgu yapan, Dior kadınını yıkan tasarımcı oldu. Kadın silüetini değiştiren tasarımcıdır kendisi. Türk modacılardan Cengiz Abazoğlu’yla çalışıyoruz. Bu 7’nci yılımız birlikte 14 koleksiyon hazırladık. Hem şahsını hem tasarımlarını çok beğeniyorum. Türk kadınının vücudunu en iyi tanıyan tasarımcıların başında geliyor. İki tasarımcının çalışması çok kolay değildir. Ego çatışmaları olur. Ama Cengiz’le masada o kadar kolay çalışıyoruz ki kendi ekibimden bile daha kolay çalışabildiğim bir tasarımcı o. Bu da işe yansıyor.

  • Kitap okumayı da seviyorsunuz değil mi? Hangi türleri tercih ediyorsunuz? 

Ofisten geç de çıksam bir şeyler okumadan çıkmıyorum. Kitap okumayı çok seviyorum. Yeni nesle çabuk uydum. iPad’den e-kitap okuyorum. Oğlum, “Anne sen normal anne gibi davransana, yeni nesil gibi davranıyorsun” diyor. Marka ekibinin başında olduğum için markanın gençleşmesi, dinç kalması için efor sarf ediyorum. Çalıştığımız arkadaşlar 1990 ve üzeri doğumlu, öyle de tercih ediyoruz. Çünkü onların gözleri başka. Oğlumun dünyası bambaşka bir dünya. Ondan çok şey öğreniyorum. Yeni nesil bilgisayar ve telefonla doğdu. Ben de ona uymaya ve yetişmeye çalışıyorum. 

  • Sosyal medyada aktif misiniz? 

Takipçi olarak aktifim. Hem çalıştığımız insanları hem rakipleri, dizileri, gündemi izliyorum. Yeni nesil tamamen dijital ortamda. Sosyal medya, markamızın da olmazsa olmazı. Sosyal medyayı yoğun takip ediyorum. Televizyon dizilerini de takip ediyorum. Onları da giydirmek, dizilere sponsor olmak için takip ediyoruz. Televizyonu eskisi gibi çok takip etmiyorum. Oğlumla birlikte onun izlediklerini izliyorum. Beş boyutlu filmleri izliyoruz. Netflix kanalındaki dizileri takip ediyoruz. Benim için de bu güncel kalmak için fırsat oluyor. Hem de oğlumla daha fazla vakit geçiyorum. Aslında evdeki hobi ile işteki hobi birbirine çok karışıyor. Dizi izlerken ne giydiklerine bakıyorum. Bazen basketbol maçı izlerken “Şu takımın forması böyle olsaydı” diyorum. “Anne formaya bakma ne yaptığına bakalım” diyor oğlum da. Algıda seçicilik oluyor. 

  • Hangi dizileri izliyorsunuz?

Narcos’u izliyoruz. Game of Thrones’u çok sevemedim ama Emre izliyor. Türkiye’de Fi başladı. Onu da oyuncularını da çok seviyorum. TV’den bağımsız istediğiniz zaman dizi izlemek daha kolay. Şu anda dizileri online izliyorum. 

  • Adil Bey’le nasıl vakit geçiriyorsunuz? 

Adil Bey daha çok gün içinde satış ekibiyle. Çok büyük bir satış ekibi var. 1.300 kişiyiz ama 1.000’i sahada. Gününün büyük kısmını satış ve finans alıyor. Biz iş bölümünü böyle yaptık. Genelde sabahları beraberiz sonra herkes işine dağılıyor. 

  • Tatil için yurt dışına gidiyor musunuz?

Deniz için bir kez Dubrovnik’e gittim. Venedik’e deniz tatili için gittim. Mağazalara bakmamaya çalıştım. Geçen yıl 23 Nisan’da sarayları görmek için Viyana’ya gittik. Emre önce hiç istemedi ama sonra bayıldı. Şehir çok güzel ve çok temizdi. İş için gitmediğim şehirlere tatil amaçlı gitmeye çalışıyorum. 

  • Çok görmek istediğiniz hangi dünya şehirleri var? 

Budapeşte’ye gitmek istiyorum. Prag’a tekrar gitmek istiyorum. Uzakdoğu’da Hong Kong’a fuar için gidiyorum. Singapur’u görmedim ve görmek istiyorum. Daha uzaklara gitmeyi de çok düşünmüyorum. Yaz tatili için Türkiye çok güzel. Rusya’da gittiğimiz bölgeler var. Mesela Saint Petersburg çok güzel bir yer. Adeta açık hava müzesi, oraya yine gitmek istiyorum, çok sevdiğim bir şehir. Kış aylarında Emre kayak yaptığı için Erzurum, Kayseri ve Bolu’ya gidiyoruz. Diyarbakır’ı görmedim orayı görmeyi çok istiyorum. 

  • Oğlunuz iş dışı yaşamınızın neredeyse tamamını dolduruyor. Neden?

İşi çok yoğun yaşıyorum. Bu yüzden işle özel yaşam bir arada gidiyor. Özel yaşama ayırdığım kısıtlı zamanda da oğluma vakit ayırıyorum. Zaten işle ilgili yaptığımız şeyler benim hobilerim aynı zamanda. İşin dışındaki zamanlarda oğluma uymaya çalışıyorum. Çünkü ona uymazsam onunla vakit geçiremeyeceğim. Yıllardır ilk defa bir basketbol maçına Emre ile gittim. İlgim yok ama gidince keyif alıyorum. Bilgi ilgiden doğuyor. Onunla sohbet etmek, onun jenerasyonuna uymak için onun yaptığı şeyleri yapmaya çalışıyorum. Bu arada Emre de iş yerinde yaşayan bir çocuk. Dörtte okulu bitiyor, ders almadığı zamanlarda ofise geliyor. Bütün yaz buradaydı. Marka ekibini çok seviyor. Ben doğum izni yapmadım. İkinci ayda Emre kucağımda aralık soğuğunda Paris’e fuara gittim. Oğlumu kar tulumu içinde gezdirdim. İşte büyüdü, işi de seviyor. Altıncı aydan sonra evde kalmaya başladı. Altı aylık olana kadar iş yerinde beşiği vardı. Bebeğimle birlikte işe gidip geliyorduk. Süt verme takıntım vardı. Bu yoğun iş temposunda oğlumu 2 yaşına kadar emzirdim. O yüzden hep benimle yaşadı. Evimiz de işe yakın. Okul biter bitmez Emre ofise geliyor. Arkadaşlarının aileleri 17 yaş zorluğuyla uğraşıyor, ben bunları da yaşamıyorum. 

  • Yemek yapar mısınız?

Hiç yapmıyorum. Yemek yapmaya Adil Bey çok meraklı. Organik sebzeyi o alır. Evde yemek yemeyi severiz. Ofisimizin bahçesinde masaları kurarız, dostlarla uzun yemekler de yeriz. Organik tarz beslenmeye o kadar alıştık ki… Dışarıda yediğimiz zaman midemiz ağrıyor.

~


IŞIK'TAN MODA TÜYOLARI

EN ÇİÇEKLİ SEZON
Kış, bu yıl çok renkli. Hiçbir kış bu kadar çiçekli sezon yapmadık. O yüzden sevdiğimiz bir yıldayız. Bazı kışlar karanlık olur ama bu kış çiçekli. Bu yıl bordro üzerine çiçekler, materyal olarak da kadife çok hissedilecek. Özellikle kuloş eteklerde çiçek çok var.
KADİFE VE DANTEL Bu kış kadife ve dantel var. Renk olarak hardal, pudra, haki ve bordoyu çok göreceğiz. Havalar soğudukça bu renkleri sokaklarda görmeye başlayacağız. Goblen desenleri çok kullandık. Desenin içinde dokumadan olan çiçekler var. ADL olarak renkli kabanları çok seviyoruz. Kabanda cesuruz. Pudralar, yeşiller, kırmızılarla renkli kabanların olduğu bir yıldayız.
GLOBAL KIRMIZI PATLAMASI Ceket modası formal giyimde hep var şimdi uzun ve büyük ceketler başladı. Bu yıl kırmızı da çok moda. Türk kadını kırmızıyı zaten çok sever ama bu yıl dünya trendlerinde kırmızı patlaması oldu. Defilelerde kırmızı kapanışlar vardı. Ciddi bir kırmızı akımı var. Biz Türkiye’de bunu çok hissetmiyoruz çünkü kırmızıyı hep yapıyoruz.



ÇEŞME BODRUM FARKINI BU YAZ ANLADIM

KİTLELERİ FARKLI 
Çeşme’de Bodrum’dan farklı bir kitle gördük. Daha genç ve büyük oranda şehirli üst orta sınıf bir kitle var. Bodrum’da makas çok açık, İstanbul gibi. Bodrum’da bu yıl üç gün kaldım, artık tatile gittiğinizi anlamıyorsunuz.
AYNI İNSANLAR AYNI RESTORANLAR Yalıkavak çok merkezi oldu. İstanbul’da mısınız Bodrum’da mısınız belli değil. Aynı tipler, aynı restoranlar. İstanbul’daki restoranların hepsi Bodrum Marina’da açılıyor. Yani insanlar aynı bakımlı halleriyle dolaşmak zorunda gibi. Tatilde değil de daha çok bir tanıtım davetinde gibi dolaşıyorlar.
ÇEŞME DAHA YAŞANABİLİR Bodrum’da her sosyo ekonomik gruptan insan var. Emre hep Çeşme’ye gitmek istiyordu da biz anlamıyorduk. Bunun nedenini Çeşme’ye gidince anladım. Çeşme çarşıdaki insanlar kültür, eğitim ve maddi imkanlar olarak birbirine daha yakın. Ama Bodrum’da çok uç var. Bir de Çeşme’de insanlar daha doğal. Çeşme’dekiler de artık bozulmadan şikayet etmeye başlamış. Onlara göre bozulma var ama Bodrum’la karşılaştırdığımda bana Çeşme daha yaşanabilir geldi.



İNTERNETSİZ NEFES ALAMIYORUM

TEKNEDE SIKILIYORUM
Bodrum-Yalıkavak’ta bir evimiz var. Ara ara tekne kiralıyoruz. Kısa ve plansız tatillere gidiyoruz. Yazları birer haftalık tekne seyahatleri yaptık. Hatta son seyahati 4’üncü gün kestik. Teknede sıkılıyorum. İnternet olmadan yaşayamıyoruz. İnternet çekmediği zaman nefes alamıyor gibi oluyoruz. İki-üç yıldır tekne seyahati yapmıyoruz. Evimize gidiyoruz.
DİJİTALE BAĞIMLIYIZ Dijitale gençler gibi ben de çok bağımlıyım. Emre telefonsuz yaşayamıyor. Şarjı bitince dayanamıyor. Power bank’lerle geziyoruz. Bu yıl daha çok Bodrum’a gittik. İki yıldır ilk defa Emre yüzünden Çeşme’ye de gidiyoruz. Emre’nin Çeşme’de yaşayan bir arkadaş grubu var. O oraya gittiği için biz de onunla takıldık.


Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz